AİLE KONUTU

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO: 2006/2-591 KARAR NO: 2006/624 TARİH: 04.10.2006

İÇTİHAT KONUSU : AİLE KONUTUNUN SATIŞI İÇİN DİĞER EŞİN AÇIK RIZASI GEREKLİDİR.

İÇTİHAT ÖZETİ: DAVACI, ÜZERİNDE AİLE KONUTU ŞERHİ BULUNMAYAN DAVA KONUSU MESKENİN TAPUDA KAYDEN MALİK OLAN EŞİ TARAFINDAN, KENDİSİNİN RIZASI ALINMADAN DAVALILARA SATILDIĞINI, SÖZ KONUSU TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞUNU İDDİA EDEREK DAVALILAR ADINA OLAN TAPUNUN İPTALİ İLE EŞİ ADINA TESCİLİNE VE TAPU KÜTÜĞÜNE TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞUNA İLİŞKİN ŞERHİN KONULMASINA KARAR VERİLMESİNİ TALEP ETMİŞTİR. 4721 SK’NIN 194. MADDESİNE GÖRE, EŞLERDEN BİRİ DİĞER EŞİN AÇIK RIZASI OLMADIKÇA AİLE KONUTU İLE İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİ FESHEDEMEZ, AİLE KONUTUNU DEVREDEMEZ VEYA AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKLARI SINIRLAYAMAZ. SOMUT OLAYDA, EŞLERİN DAVA KONUSU OLAN TAŞINMAZI AİLE KONUTU OLARAK KULLANDIKLARI TARTIŞMASIZDIR. DAVALILARIN TAŞINMAZI SATIN ALIRKEN BU YERİN AİLE KONUTU OLDUĞUNU VE DAVACI EŞİN SATIŞA RIZASI OLMADIĞINI BİLDİKLERİ DOSYA KAPSAMI İLE SABİTTİR. ANILAN MADDE UYARINCA AİLE KONUTLARININ DEVRİ İÇİN DİĞER EŞİN RIZASI GEREKMEKTEDİR. AKSİ HALDE TAPUDA AİLE KONUTU ŞERHİ OLMASA DAHİ İYİNİYETLİ OLMAYAN ALICININ İKTİSABI KORUNMAZ. AÇIKLANAN NEDENLERLE, DAVANIN KABULÜ GEREKİRKEN AKSİ YÖNDE KARAR VERİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR.

İÇTİHAT METNİ :

4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194, 1023.

TARAFLAR ARASINDAKİ “TAPU İPTAL-TESCİL VE AİLE KONUTU ŞERHİ VERİLMESİ” DAVASINDAN DOLAYI YAPILAN YARGILAMA SONUNDA; SİVAS AİLE MAHKEMESİ’NCE DAVANIN REDDİNE DAİR VERİLEN 28.10.2004 GÜN VE 609-1142 SAYILI KARARIN İNCELENMESİ DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İSTENİLMESİ ÜZERİNE, YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ’NİN 03.05.2005 GÜN VE 2547-7234 SAYILI İLAMI İLE, (…4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU 01.01.2002 TARİHİNDE YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞ, YENİ KANUNDA 194, 240, 254, 279 VE 652. MADDELERDE “AİLE KONUTU” ADI ALTINDA YENİ BİR HUKUKİ KAVRAM GETİRMİŞTİR. TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194/1. MADDESİ “EŞLERDEN BİRİ DİĞER EŞİN AÇIK RIZASI BULUNMADIKÇA, AİLE KONUTU İLE İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİ FESHEDEMEZ; AİLE KONUTUNU DEVREDEMEZ VEYA AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKLARINI SINIRLANDIRAMAZ” HÜKMÜNÜ ÖNGÖRMÜŞTÜR. BU DÜZENLEME İLE TAPU SİCİLİNDE KONUTUN MALİKİ OLARAK GÖZÜKEN EŞİN, HUKUKİ İŞLEM ÖZGÜRLÜĞÜ DİĞER EŞİN KATILIMINA, ONAMINA BAĞLANMIŞTIR. AMAÇ AİLE KONUTUNUN VE BU KONUTLA İLGİLİ KANUNİ HAKLARI KORUMA ALTINA ALMAKTIR. BU KORUMA EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM ETTİĞİNE GÖRE 4721 SAYILI KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞİ 01.01.2002′DEN ÖNCEKİ EDİNİLMİŞ AİLE KONUTLARI İÇİN DE GEÇERLİDİR. TOPLANAN DELİLLERDEN DAVA KONUSU TAŞINMAZIN EŞLER TARAFINDAN KENDİLERİNE AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENDİKLERİ TARTIŞMASIZDIR. DAVALILAR HARUN VE HADİ’NİN TAŞINMAZI SATIN ALIRKEN BU YERİN AİLE KONUTU OLDUĞUNU VE DAVACININ DA SATIŞA RIZASININ BULUNMADIĞINI BİLDİKLERİ SABİTTİR. TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 1023. MADDESİ KOŞULLARI DA GERÇEKLEŞMEMİŞTİR. BU AÇIKLAMALAR KARŞISINDA DAVANIN KABULÜ GEREKİRKEN YAZILI ŞEKİLDE REDDİ UYGUN GÖRÜLMEMİŞTİR…) GEREKÇESİYLE BOZULARAK DOSYA YERİNE GERİ ÇEVRİLMEKLE, YENİDEN YAPILAN YARGILAMA SONUNDA, MAHKEMECE ÖNCEKİ KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
TEMYİZ EDEN: DAVACI VEKİLİ.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
HUKUK GENEL KURULU’NCA İNCELENEREK DİRENME KARARININ SÜRESİNDE TEMYİZ EDİLDİĞİ ANLAŞILDIKTAN VE DOSYADAKİ KÂĞITLAR OKUNDUKTAN SONRA GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA, TAPU İPTAL-TESCİL VE AİLE KONUTU ŞERHİ VERİLMESİ İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
DAVACI; ÜZERİNDE AİLE ŞERHİ BULUNMAYAN DAVA KONUSU MESKENİN, TAPUDA KAYDEN MALİK OLAN EŞİ Y. TARAFINDAN, KENDİSİNİN RIZASI ALINMADAN DAVALILARA SATILDIĞINI, DAVA KONUSU MESKENİN 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194. MADDESİNDE İFADESİNİ BULAN AİLE KONUTU OLDUĞUNU İLERİ SÜREREK; DAVALILAR ÜZERİNDE BULUNAN TAPU KAYDININ İPTALİ İLE EŞİ Y. ADINA TESCİLİNE VE TAPU KÜTÜĞÜNE TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞUNA İLİŞKİN ŞERH KONULMASINA KARAR VERİLMESİNİ TALEP VE DAVA ETMİŞTİR.
DAVALILAR; 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN SATIŞTAN ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİNİ, BU İTİBARLA GEÇMİŞE ETKİLİ OLAMAYACAĞINI SAVUNARAK, DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİNİ CEVABEN BİLDİRMİŞLERDİR.
MAHKEMECE, “DAVANIN KABULÜNE” DAİR VERİLEN İLK KARAR; ÖZEL DAİRECE “HUSUMETİN MALİK EŞE DE YÖNELTİLMESİ GEREĞİNE” İŞARETLE BOZULMUŞ; YEREL MAHKEME BOZMA KARARINA UYARAK, “DAVALILARIN TAPU KAYDINA GÜVENLE, AİLE KONUTU OLDUĞUNU BİLMEDEN TAŞINMAZI SATIN ALDIKLARI VE MESKENİN DAVACI EŞİN RIZASI HİLAFINA SATILDIĞINI BİLMEDİKLERİNİN ANLAŞILDIĞI” GEREKÇESİYLE “DAVANIN REDDİNE” KARAR VERMİŞTİR.
DAVACININ TEMYİZİ ÜZERİNE BU KARAR, ÖZEL DAİRECE YUKARIDA YAZILI GEREKÇEYLE BOZULMUŞ; YEREL MAHKEME “TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194/1. MADDESİNDE İFADESİNİ BULAN AİLE KONUTUNUN DEVİR VE BUNA İLİŞKİN MALİKİN İŞLEM YASAĞININ, TAŞINMAZA DAHA ÖNCEDEN AİLE KONUTU OLDUĞUNA YÖNELİK BİR ŞERH KONULMASI HALİNDE MÜMKÜN OLACAĞI VE ANCAK BU HALDE, ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN VE DOLAYISIYLA DAVALILARIN TAŞINMAZIN DEVRİNE İLİŞKİN İYİ NİYETLİ OLUP OLMADIKLARININ DEĞERLENDİRİLEBİLECEĞİ” GEREKÇESİYLE ÖNCEKİ KARARINDA DİRENMİŞTİR.
YEREL MAHKEME İLE ÖZEL DAİRE ARASINDAKİ UYUŞMAZLIK; 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194. MADDESİNİN III. FIKRASINDA YER ALAN AİLE KONUTU ŞERHİNİN BİR KURUCU ŞERH OLUP OLMADIĞI, TAPU KÜTÜĞÜNDEKİ TESCİLE İYİ NİYETLE DAYANARAK MÜLKİYET HAKKI KAZANAN İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN BU KAZANIMININ KORUNUP KORUNMAYACAĞI NOKTASINDADIR.
BİR BAŞKA İFADEYLE YEREL MAHKEME, 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194. MADDESİNİN III. FIKRASINDA YER ALAN ŞERHİN KURUCU BİR ŞERH OLMASI SEBEBİYLE, ŞERHİN YOKLUĞUNDA ARTIK İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİ NİYETLİ OLMASININ ARANMASINA GEREK KALMAKSIZIN KAZANIMININ KORUNMASINI ÖNGÖRMEKTE; ÖZEL DAİRE İSE, AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ MALIN MALİKİ OLMAYAN EŞ, TAPU KÜTÜĞÜNE KONUTLA İLGİLİ GEREKLİ ŞERHİN VERİLMESİNİ İSTEMEMİŞ OLSA BİLE İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİ KÖTÜ NİYETLİ İSE ŞERHİN YOKLUĞUNA RAĞMEN KAZANIMININ KORUNAMAYACAĞINI KABUL ETMEKTEDİR.
UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖNCELİKLE 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN AİLE KONUTU İLE İLGİLİ 194. MADDESİ İLE TAPU KÜTÜĞÜNDEKİ TESCİLE İYİ NİYETLE DAYANARAK MÜLKİYET VEYA BİR BAŞKA AYNÎ HAK KAZANAN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN BU KAZANIMININ KORUNMASINA İLİŞKİN 1023. MADDESİ HÜKMÜNÜN BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİNDE YARAR BULUNMAKTADIR.
TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN “AİLE KONUTU” BAŞLIĞI ALTINDA DÜZENLENEN 194. MADDESİ; “EŞLERDEN BİRİ, DİĞER EŞİN AÇIK RIZASI BULUNMADIKÇA, AİLE KONUTU İLE İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİ FESHEDEMEZ, AİLE KONUTUNU DEVREDEMEZ VEYA AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKLARI SINIRLAYAMAZ.
RIZAYI SAĞLAYAMAYAN VEYA HAKLI BİR SEBEP OLMADAN KENDİSİNE RIZA VERİLMEYEN EŞ, HAKİMİN MÜDAHALESİNİ İSTEYEBİLİR.
AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ MALIN MALİKİ OLMAYAN EŞ, TAPU KÜTÜĞÜNE KONUTLA İLGİLİ GEREKLİ ŞERHİN VERİLMESİNİ İSTEYEBİLİR.
AİLE KONUTU EŞLERDEN BİRİ TARAFINDAN KİRA İLE SAĞLANMIŞSA, SÖZLEŞMENİN TARAFI OLMAYAN EŞ, KİRALAYANA YAPACAĞI BİLDİRİMLE SÖZLEŞMENİN TARAFI HALİNE GELİR VE BİLDİRİMDE BULUNAN EŞ DİĞERİ İLE MÜTESELSİLEN SORUMLU OLUR” HÜKMÜNÜ ÖNGÖRMÜŞTÜR.
ANILAN MADDENİN GEREKÇESİNDE İSE, “BU MADDE İLE İSVİÇRE MEDENİ KANUNU’NUN 169′UNCU MADDESİNE UYGUN OLARAK EŞLERİN HUKUKİ İŞLEMLERİNDE 193′ÜNCÜ MADDEYLE KABUL EDİLEN GENEL KURALIN BİR İSTİSNASINA YER VERİLMİŞTİR. MADDE EŞLERİN AİLE KONUTLARIYLA İLGİLİ HUKUKİ İŞLEMLERDE EŞLERİN SERBESTLİĞİ İLKESİNE İSTİSNA GETİRMİŞ VE BÖYLECE AİLE KONUTU İLE İLGİLİ BAZI HUKUKİ İŞLEMLERİN DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLI OLDUĞU KABUL EDİLMİŞTİR. AİLE KONUTU EŞLERİN BÜTÜN YAŞAM FAALİYETLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ, YAŞANTISINA BUNA GÖRE YÖN VERDİĞİ, ACI VE TATLI GÜNLERİ İÇİNDE YAŞADIĞI, ANILARLA DOLU BİR ALANDIR. BU NEDENLE BU DENLİ ÖNEMLİ BİR MALVARLIĞIYLA İLGİLİ OLARAK EŞLERİN TEK BAŞLARINA HUKUKİ İŞLEMLERİ YAPMASI DİĞER EŞİN ÖNEMLİ YARARLARINI ETKİLEYEBİLİR. BUNUN SONUCU OLARAK MADDE, KONUTLA İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİN FESHİNİ, BU KONUTUN BAŞKALARINA DEVRİNİ YA DA KONUT ÜZERİNDEKİ HAKLARI VE BUNA BENZER DİĞER HUKUKİ İŞLEMLERLE TAMAMEN YA DA KISMEN SINIRLANMASINI DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLAMIŞTIR. MADDEDE, AİLE KONUTUNU EŞLERDEN BİRİNİN KİRALAMASI HALİNDE, DİĞER EŞİN BİR BİLDİRİMLE SÖZLEŞMENİN TARAFI HALİNE GELMESİ ÖNGÖRÜLMEKTEDİR. BU KONU İSVİÇRE MEDENİ KANUNU’NDA 7 TEMMUZ 1998 TARİHLİ KANUNLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE “BOŞANMANIN SONUÇLARI” İLE İLGİLİ 121′İNCİ MADDEDE ÜÇ FIKRA HALİNDE DÜZENLENMİŞTİR. ANCAK BİZDE EVLİLİĞİNİN DEVAMI SIRASINDA DA KİRA SÖZLEŞMESİNE TARAF OLMAYAN EŞİN MAĞDUR OLMASI GÜNDEME GELEBİLMEKTEDİR. BU NEDENLE SÖZ KONUSU HÜKÜM EVLENMENİN HÜKÜMLERİ KISMINDA ELE ALINMIŞTIR.
DİĞER EŞİN KANUNUN KENDİSİNE TANIMIŞ OLDUĞU RIZA VERME YETKİSİNİ HAKLI SEBEP OLMAKSIZIN EŞİNDEN ESİRGEMESİ, BU YOLLA HAKKINI KÖTÜYE KULLANMASI MÜMKÜNDÜR. BUNUN ÖNLENMESİ İÇİN DE MADDENİN İKİNCİ FIKRASINDA BÖYLE BİR RIZAYA MUHTAÇ OLAN EŞE HAKİME BAŞVURMA YETKİSİ TANINMIŞTIR” DENİLMİŞTİR.
MADDE GEREKÇESİNDE DE İFADE EDİLDİĞİ ÜZERE, AİLE KONUTU EŞLERİN BÜTÜN YAŞAM FAALİYETLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ, YAŞANTISINA BUNA GÖRE YÖN VERDİĞİ, ACI VE TATLI GÜNLERİ İÇİNDE YAŞADIĞI, ANILARLA DOLU BİR ALANDIR.
BU KADAR ÖNEMLİ OLDUĞU AÇIK OLAN BİR MALVARLIĞIYLA İLGİLİ OLARAK EŞLERİN TEK BAŞLARINA HUKUKİ İŞLEM YAPMASI DİĞER EŞİN ÖNEMLİ YARARLARINI ZEDELER. BU NEDENLEDİR Kİ, 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194. MADDESİ HÜKMÜ İLE, BU KONUTUN BAŞKALARINA DEVRİ DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLANMIŞTIR. BAŞKA BİR ANLATIMLA, AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZIN MÜLKİYETİNİN DEVRİ DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLI BİR HUKUKİ İŞLEM OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR (BİLGE ÖZTAN, AİLE HUKUKU, ANKARA – 2004, S. 207; AHMET M.KILIÇOĞLU, TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLI HUKUKSAL İŞLEMLER VE YASAL ALIM HAKKI, ANKARA – 2002, S. 18).
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194. MADDESİ III. FIKRASI HÜKMÜ İLE RIZA ALINMADAN YAPILACAK İŞLEMLERİ ÖNLEYEBİLMEK AMACIYLA TAPU KÜTÜĞÜNE ŞERH VERİLMESİ OLANAĞI GETİRİLMİŞTİR. ANCAK HEMEN BELİRTMEK GEREKİR Kİ, ANILAN MADDE İLE TAPUYA GÜVEN İLKESİNE BİR İSTİSNA GETİRİLMİŞ DEĞİLDİR (KILIÇOĞLU, S. 20).
AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ MALIN MALİKİ OLMAYAN EŞ TARAFINDAN TAPU KÜTÜĞÜNE KONUTLA İLGİLİ GEREKLİ ŞERHİN VERİLMESİ İSTENİLMEMİŞ OLSA BİLE, İŞLEM TARAFI İYİ NİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN AYNİ HAK KAZANIMI 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 1023. MADDESİ HÜKMÜ İLE KORUNMUŞTUR.
ŞERHİN ETKİSİ İSE EŞİN RIZASI ALINMADAN GERÇEKLEŞTİRİLEN KAZANDIRICI İŞLEMLERİN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİ NİYETİNE RAĞMEN GEÇERSİZ SAYILACAĞINA YÖNELİKTİR. BU SEBEPLE YEREL MAHKEMENİN TASARRUF YETKİSİ SINIRLAMASININ ŞERH İLE DOĞACAĞI; EŞ SÖYLEYİŞLE, ŞERHİN BİR “KURUCU ŞERH” OLDUĞUNA VE İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİ NİYETLİ OLMASININ ARANMASINA GEREK KALMAKSIZIN KAZANIMININ KORUNMASI GEREKECEĞİNE İLİŞKİN BELİRLEMESİ YERİNDE DEĞİLDİR.
BİLİNDİĞİ ÜZERE 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 1023. MADDESİ, TAPUYA GÜVEN İLKESİNİ ÖNGÖRMEKTEDİR. 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194. MADDESİ III. FIKRASI İSE, TAPUYA GÜVEN İLKESİNİN AYNEN SÜRDÜRÜLMEKTE OLDUĞUNUN BİR İFADESİDİR (KILIÇOĞLU, S. 20).
BU AÇIKLAMALAR IŞIĞINDA SOMUT OLAYA BAKILDIĞINDA; DAVA KONUSU TAŞINMAZIN EŞLER TARAFINDAN KENDİLERİNE AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENDİĞİ TARTIŞMASIZDIR. İŞLEM TARAFI OLAN DAVALILAR HARUN VE HADİ’NİN TAŞINMAZI SATIN ALIRKEN BU YERİN AİLE KONUTU OLDUĞUNU VE DAVACI MALİK OLMAYAN EŞİN SATIŞA RIZASININ BULUNMADIĞINI BİLDİKLERİ DE KUŞKU VE DURAKSAMADAN UZAKTIR.
ŞU HALE GÖRE, TAPUYA GÜVEN İLKESİNİ ESAS ALAN TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 1023. MADDESİ KOŞULLARI DA İŞLEM TARAFI OLAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLER YÖNÜNDEN GERÇEKLEŞMEMİŞTİR.
HAL BÖYLE OLUNCA; YEREL MAHKEMECE, HUKUK GENEL KURULU’NCA DA BENİMSENEN VE DAVANIN KABULÜ GEREĞİNE İŞARET EDEN ÖZEL DAİRE BOZMA KARARINA UYULMAK GEREKİRKEN, ÖNCEKİ KARARDA DİRENİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR. DİRENME KARARI BU NEDENLERLE BOZULMALIDIR.
SONUÇ: DAVACI VEKİLİNİN TEMYİZ İTİRAZLARININ KABULÜ İLE, DİRENME KARARININ YUKARIDA VE ÖZEL DAİRE BOZMA KARARINDA GÖSTERİLEN NEDENLERDEN DOLAYI BOZULMASINA, İSTEK HALİNDE TEMYİZ PEŞİN HARCININ GERİ VERİLMESİNE, 04.10.2006 GÜNÜNDE BOZMADA OYBİRLİĞİ SEBEBİNDE OYÇOKLUĞU İLE KARAR VERİLDİ.
KARŞI OY YAZISI
DAVACI-MALİK OLMAYAN EŞ-KADIN 06.03.2003 TARİHLİ DAVA DİLEKÇESİ İLE ÜZERİNDE AİLE KONUTU ŞERHİ BULUNMAYAN VE DAVALI-MALİK OLAN EŞ-KOCASI ADINA KAYITLI TAŞINMAZIN DAVALI-MALİK OLAN EŞ-KOCASI TARAFINDAN, MALİK OLMAYAN DAVACI EŞİN “AÇIK RIZASI ALINMADAN” YAPILAN SATIŞ SEBEBİYLE “İŞLEM TARAFI” ÜÇÜNCÜ KİŞİ ÜZERİNDE BULUNAN TAPU KAYDININ İPTALİ İLE DAVALI-MALİK OLAN EŞ-KOCASI ÜZERİNE TESCİLİNİ VE TAPU KÜTÜĞÜNE TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞUNA İLİŞKİN ŞERH KONULMASINA KARAR VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
YEREL MAHKEME İLK KARARINDA “GÖRÜŞÜM” DOĞRULTUSUNDA “GEREKÇELERİNİ” AÇIKLAYARAK “DAVANIN KABULÜNE” KARAR VERMİŞ İKEN MALİK EŞİN DAVAYA KATILMASINA YÖNELİK BOZMA KARARIMIZDAN SONRA “GEREKÇE DEĞİŞTİREREK” BU KEZ “DAVANIN REDDİNE” KARAR VERMİŞTİR.
DEĞERLİ ÇOĞUNLUK İLE YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARININ “BOZULMASI” YÖNÜNDE ARAMIZDA “GÖRÜŞ BİRLİĞİ” VARDIR. ANCAK “BOZMA GEREKÇESİNDE” DEĞERLİ ÇOĞUNLUK İLE ARAMIZDA “GÖRÜŞ AYRILIĞI” VARDIR.
DEĞERLİ ÇOĞUNLUKLA ARAMIZDAKİ BOZMA GEREKÇESİNE İLİŞKİN ÇEKİŞME NEDİR?
DEĞERLİ ÇOĞUNLUK, AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ MALIN MALİKİ OLAN EŞ, DİĞER EŞİN “AÇIK RIZASI BULUNMADAN” ÜZERİNDE AİLE KONUTU ŞERHİ BULUNMAYAN TAŞINMAZINI DEVRETMİŞSE İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN VARSA “İYİ NİYETLİ KORUNUR” DÜŞÜNCESİNDEDİR. DÜŞÜNCEMİZE GÖRE AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ MALIN MALİKİ OLAN EŞ, DİĞER EŞİN “AÇIK RIZASI BULUNMADAN” ÜZERİNDE ŞERH BULUNMAYAN AİLE KONUTUNU DEVRETMİŞSE HİÇBİR ŞEKİLDE İŞLEM TARFAI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN “İYİ NİYETİ KORUNMAZ.”
BAŞKA BİR ANLATIMLA DEĞERLİ ÇOĞUNLUK, AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZIN MALİKİ OLMAYAN EŞ TARAFINDAN, TAPU KÜTÜĞÜNE KONUTLA İLGİLİ GEREKLİ ŞERHİN VERİLMESİNİ İSTEMEMİŞSE İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN “KÖTÜ NİYETİNİ KANITLAMAK” (TMK M. 10237 ZORUNDADIR. DÜŞÜNCEMİZE GÖRE; AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZIN MALİKİ OLMAYAN EŞ TARAFINDAN TAPU KÜTÜĞÜNE KONUTLA İLGİLİ GEREKLİ ŞERHİN VERİLMESİ İSTENMEMİŞ OLSA BİLE, TAŞINMAZIN AİLE KONUTU OLDUĞU VE MALİK OLMAYAN EŞİN RIZASININ BULUNMADIĞI GERÇEKLEŞMİŞSE HİÇBİR ŞEKİLDE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİ NİYETİ KORUNMAZ.
KARŞI OYUMUZDA “ÖNCELİKLE” YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARININ GEREKÇESİNE KARŞI OLAN DÜŞÜNCEMİZİ AÇIKLADIKTAN SONRA, DEĞERLİ ÇOĞUNLUK İLE ARAMIZDA OLUŞAN GÖRÜŞ AYRILIĞINA “DAHA SONRA” DEĞİNİLECEKTİR.
YEREL MAHKEME 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 HÜKMÜNDE YER ALAN ŞERHİN BİR “KURUCU ŞERH” OLDUĞUNU İFADE ETMEKTE VE DİRENME KARARINA DA BU OLGUYU DAYANAK YAPMAKTADIR.
BİLİNDİĞİ ÜZERE İSVİÇRE’DE, AİLE KONUTUNUN ŞERHİNE İLİŞKİN 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 F. III HÜKMÜ YER ALMAMAKTADIR. 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 GEREKÇESİNDE DE ŞERHİN NİTELİĞİ KONUSUNDA BİR AÇIKLAMA YOKTUR.
YEREL MAHKEME GİBİ 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 HÜKMÜNDE YER ALAN ŞERHİN BİR “KURUCU ŞERH” OLDUĞU KABUL EDİLECEK OLURSA, TASARRUF YETKİSİNE İLİŞKİN SINIRLAMANIN “ŞERHİN KONULMASI İLE” BAŞLAYACAĞI BAŞKA BİR ANLATIMLA “ŞERH KONULMADIĞI SÜRECE” BİR TASARRUF YETKİSİ SINIRLAMASINDAN SÖZ EDİLEMEYECEĞİNDEN KOCANIN 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 193 HÜKMÜNDE YER ALAN HUKUKİ İŞLEM ÖZGÜRLÜĞÜNÜN AİLE KONUTUNU DA İÇERDİĞİ VE 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 F. I HÜKMÜNÜN “YOKLUĞU”GİBİ BİR SONUCA ULAŞILIR Kİ BU DÜŞÜNCE 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU SİSTEMATİK DÜŞÜNCESİNE “AÇIK BİR AYKIRILIĞI” İFADE EDER.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 HÜKMÜNDE YER ALAN ŞERHİN “AÇIKLAYICI ŞERH” OLDUĞU KONUSUNDA BİR DURAKSAMA OLAMAZ (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, S. 216, ŞIPKA, S. 160, GENÇCAN – BOŞANMA – 2, S. 567).
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. I HÜKMÜ İLE EŞLERİN “FİİL EHLİYETİNİN SINIRLANDIRILMIŞ” OLDUĞU GERÇEĞİ, VARLIĞINI ASLA “ŞERHİN KONULMASINA YA DA KONULMAMASINA” BAĞLAMIŞ DEĞİLDİR. BAŞKA BİR ANLATIMLA AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMUŞ OLSA DA OLMASA DA 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. I HÜKMÜ İLE EŞLERİN “FİİL EHLİYETİNİN SINIRLANDIRILMIŞ” OLDUĞU İNKAR EDİLEMEZ HUKUKİ BİR GERÇEKLİKTİR.
EŞ BİR DEYİŞLE 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. IIIHÜKMÜ İLE GETİRİLEN “AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ MALIN MALİKİ OLMAYAN EŞ, TAPU KÜTÜĞÜNE KONUTLA İLGİLİ GEREKLİ ŞERHİN VERİLMESİNİ İSTEYEBİLİR” DÜZENLEMESİNİN 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. I HÜKMÜ İLE VAR OLAN “SINIRLANDIRMAYA” BİR ETKİSİ YOKTUR/OLAMAZ.
O KADAR Kİ 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. I HÜKMÜ İLE VAR OLAN SINIRLANDIRMA;
– EMREDİCİ NİTELİKTEDİR, (HASANBÖHLER, ART. 169, NR. 9, KILIÇOĞLU, S. 6)
– BU HAKTAN ÖNCEDEN FERAGAT EDİLEMEZ, (ÖZTAN, S. 207)
– EŞLERİN ANLAŞMASI İLE ORTADAN KALDIRILAMAZ, (KILIÇOĞLU, S. 6)
– AÇIK RIZA ANCAK “BELİRLİ OLAN” BİR İŞLEM VERİLEBİLİR, (ÖZTAN, S. 207)
O HALDE DÜŞÜNCEMİZE GÖRE BU ÇEKİŞMEDE “ŞERHİN YOKLUĞUNUN” DAVANIN KABULÜNE OLUMSUZ BİR ETKİSİNDEN SÖZ EDİLEMEZ.
PEKİ, 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. III HÜKMÜ İLE GETİRİLEN ŞERHİN ETKİSİ NEDİR? ŞERHİN ETKİSİ, İŞLEM TARAFI “OLMAYAN” (=OLAN DEĞİL) İYİ NİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN İYİ NİYETİNİ ORTADAN KALDIRMAKTAN İBARETTİR. HÜKMÜN TARİHSEL ARKA PLANI DA BU GÖRÜŞÜN YANINDADIR (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, S. 215, ŞIPKA, S. 160).
BÜTÜN BU SEBEPLERLE YEREL MAHKEMENİN DİRENME GEREKÇESİ YERİNDE DEĞİLDİR. DEĞERLİ ÇOĞUNLUK İLE DİRENME KARARININ “BOZULMASI YÖNÜNDE” ARAMIZDA BU SEBEPLE “GÖRÜŞ BİRLİĞİ” VARDIR.
DEĞERLİ ÇOĞUNLUK İLE ARAMIZDA OLUŞAN “GÖRÜŞ AYRILIĞI” İSE TARAFIMDAN NASIL TEMELLENDİRİLMEKTEDİR?
DEĞERLİ ÇOĞUNLUĞUN “DEĞİŞİK BOZMA” ÖNERİMİZE KATILMAYAN GÖRÜŞÜNÜN KADININ (=DAVACI-MALIK OLMAYAN-RIZASI ALINMAYAN EŞ) DURUMUNU İYİCE GÜÇLEŞTİRDİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR. RIZA ALINMADAN YAPILAN İŞLEMİN “KESİN HÜKÜMSÜZ” OLDUĞU GERÇEĞİ KARŞISINDA KADINA “KANITLAMA KOLAYLIĞI” GETİRMEK YERİNE BİR DE İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN KÖTÜ NİYETİNİ KANITLAMA KÜLFETİ İLE YÜKLENDİRİLMESİ NORMUN KORUMA AMACI İLE DE DOĞRUSU BAĞDAŞMAMAKTADIR (ŞIPKA, S. 160).
KANITLAMA KÜLFETİNDEN “KURTULMANIN” YOLUNUN İSE 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. III HÜKMÜNDE YER ALAN ŞERHİN VARLIĞINA BAĞLI KILINMASI BU ŞERHİ “AÇIKLAYICI” ŞERHTEN “KURUCU” ŞERH KONUMUNA GETİRDİĞİ/YÜKSELTTİĞİ GİBİ, ŞERHİN “YOKLUĞUNDA” İSE UYGULAMADAKİ BARİZ İSPAT ZORLUĞU DİKKATE ALINDIĞINDA 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 HÜKMÜNÜN UYGULANAMAZLIK ANLAMINDA “ÖLÜMÜ” SONUCUNU DOĞURMAKTADIR.
ÜLKEMİZDE TAPU KAYITLARININ “EZİCİ ÇOĞUNLUĞUNUN” ERKEKLER ÜZERİNDE OLDUĞU GERÇEĞİNDEN (=BU GERÇEK, FARKINDA OLUNMAMAKLA/GÖRMEZDEN GELİNMEKLE MAALESEF YOK OLMAMAKTADIR) KONUYA BAKTIĞIMIZDA KARŞILAŞILAN MANZARA HİÇ DE İÇ AÇICI DEĞİLDİR. ÖNCE MAL REJİMLERİ KONUSUNDA “SÖZLEŞME YÜKÜ” (4722 SK M. 10) ALTINA SOKULMUŞ OLAN KADINLARIN BU KEZ DE AİLE KONUTU (TMK M. 194) KORUMASI İÇİN “ŞERH YÜKÜ”/”KANITLAMA YÜKÜ” ALTINA KONULDUĞU GÖZLENMEKTEDİR.
BİR AN İÇİN AKLA GELEBİLECEK “AİLE KONUTU ŞERHİ OLMAZSA/DAVALININ İYİ NİYETİ GÖRMEZDEN GELİNİRSE MÜLKİYET EDİNİMİNDE KAOS OLUR” DÜŞÜNCESİ BİLE AİLE KONUTU ŞERHİ GİBİ BİR MÜESSESEDEN YOKSUN İSVİÇRE UYGULAMASINDA SANILDIĞI GİBİ BİR KAOS DA YAŞANMAMIŞ OLMASI GERÇEĞİ KARŞISINDA İNANDIRICI DEĞİLDİR.
DAVACI KADININ İYİ NİYETİ/BARINMA HAKKI/KANUNUN KORUMA AMACI VE HEDEFİ/EMREDİCİ YASAL DÜZENLEME İSE İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİ NİYETİNE/YOLSUZ TESCİLE “TERCİH” EDİLMEKTEDİR.
KARISININ RIZASINI ALMAYAN (TMK M. 194 F. II), RIZANIN VERİLMEYİŞİNDEN RAHATSIZ OLUP DA HAKİMİN MÜDAHALESİNİ TALEP ETMEYEN (TMK M. 194 F. II) BAŞKA BİR ANLATIMLA, DİĞER EŞİN İZNİ VE HAKİMİN YETKİLENDİRMESİ OLMAKSIZIN ADETA 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA YER ALAN DÜZENLEMELERİ “HİÇE SAYAN”/”UMURSAMAYAN” KOCA BU DAVADA “SEYİRCİ” STATÜSÜNDE KALMIŞTIR.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 HÜKMÜNÜ YOK SAYAN VE KARISINI ONUN RIZASINI ALMADAN/ALMAYARAK AÇIK SEÇİK/BİLEREK VE İSTEYEREK MAĞDUR EDEN KOCA, MAĞDUR KARISININ ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN KÖTÜ NİYETİNİ İSPATLAYIP İSPATLAYAMAYACAĞI YÖNÜNDE BU DAVAYI “SANKİ DAVANIN TARAFI DEĞİLMİŞ/SANKİ ÇEKİŞMEYİ KENDİSİ DEĞİL DE KARISI ÇIKARMIŞ GİBİ” SADECE DIŞARIDAN İZLEMEKTEDİR/İZLEMİŞTİR.
BUNA KARŞILIK KADIN İSE; GERÇEKLEŞTİRİLEN İŞLEMLERE HİÇBİR KATILIMI BULUNMADIĞI HALDE YOKLUĞUNDA YAPILMIŞ HUKUKİ İŞLEMDE (=AİLE KONUTUNUN DEVREDİLMESİ) RIZASININ ALINMAMASI SANKİ GEÇERLİ VE MEŞRU İMİŞCESİNE BAŞKA BİR ANLATIMLA, ORTADA GEÇERLİ BİR HUKUKİ İŞLEM VARMIŞCASINA HİÇ TANIMADIĞI, ÇOĞUNLUKLA DA TANIMASININ PEŞİNEN OLANAKSIZ OLDUĞU İŞLEM TARAFI İNSANLARIN/KİŞİLERİN KÖTÜ NİYETİNİ (TMK M. 1023) KANITLAMAK ZORUNDA BIRAKILMIŞTIR.
DÜŞÜNCEMİZİN ANLAŞILABİLİR KILINABİLMESİ VE DOĞRU OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLMESİ İÇİN ÖNCELİKLİ OLARAK 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA YER ALAN “EŞLERİN HUKUKİ İŞLEMLERİ” KONUSUNA AÇIKLIK GETİRMEK GEREKMEKTEDİR.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 193 HÜKMÜNE GÖRE “KANUNDA AKSİNE HÜKÜM BULUNMADIKÇA”, EŞLERDEN HER BİRİ DİĞERİ VE ÜÇÜNCÜ KİŞİLERLE “HER TÜRLÜ HUKUKİ İŞLEMİ” YAPABİLİR. BAŞKA BİR ANLATIMLA, “KURAL OLARAK” EŞLERDEN HER BİRİ DİĞERİ İLE HER TÜRLÜ HUKUKİ İŞLEMİ YAPABİLECEĞİ GİBİ EŞLERDEN HER BİRİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERLE DE HER TÜRLÜ HUKUKİ İŞLEMİ YAPABİLİR. EŞ “KURAL OLARAK” HERHANGİ BİR YETKİLİ MAKAMIN ONAYINA BAĞLI OLMADAN VE “EŞİNİN RIZASINI ALMADAN” HER TÜRLÜ HUKUKİ İŞLEMİ YAPABİLİR. BU KONULARDA HAKİM KARARINA GEREKSİNİM YOKTUR (ÖMER UĞUR GENÇCAN, 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU, BİLİMSEL AÇIKLAMA-İÇTİHATLAR-İLGİLİ MEVZUAT, YETKİN YAYINEVİ: I. CİLT, (TMK M. 1-351), ANKARA 2004 (1614 SAYFA), II. CİLT, (TMK M. 352-1030), ANKARA 2004 (1628 SAYFA), KISALTMA: GENÇCAN-TMK, S. 1091).
NE VAR Kİ 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 193 HÜKMÜNDE YER ALAN “KANUNDA AKSİNE HÜKÜM BULUNMADIKÇA” İFADESİNE DAYANILARAK 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 HÜKMÜ İLE EŞLERDEN BİRİNİN AİLE KONUTU İLE İLGİLİ SADECE AŞAĞIDAKİ İŞLEMLERLE SINIRLI OLARAK “FİİL EHLİYETİ SINIRLANDIRILMIŞTIR”;
– AİLE KONUTUNA İLE İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİN FESHEDİLMESİ,
– AİLE KONUTUNUN DEVREDİLMESİ,
– AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKLARIN SINIRLANMASI.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 HÜKMÜNDE YER ALAN TAPU KÜTÜĞÜNÜ KİLİTLEME “KENDİLİĞİNDEN” GERÇEKLEŞMİŞKEN 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 199 HÜKMÜNDE BİR “HAKİM KARARI” GEREKLİDİR.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 HÜKMÜ İLE EŞLERİN “FİİL EHLİYETİNİN SINIRLANDIRILMASI” GERÇEĞİ VE GEREKÇESİ “…MADDE EŞLERİN AİLE KONUTLARIYLA İLGİLİ HUKUKİ İŞLEMLERDE EŞLERİN SERBESTLİĞİ İLKESİNE İSTİSNA GETİRMİŞ VE BÖYLECE AİLE KONUTU İLE İLGİLİ BAZI HUKUKİ İŞLEMLERİN DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLI OLDUĞU KABUL EDİLMİŞTİR. AİLE KONUTU EŞLERİN BÜTÜN YAŞAM FAALİYETLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ, YAŞANTISINA BUNA GÖRE YÖN VERDİĞİ, ACI VE TATLI GÜNLERİ İÇİNDE YAŞADIĞI, ANILARLA DOLU BİR ALANDIR. BU NEDENLE BU DENLİ ÖNEMLİ BİR MALVARLIĞIYLA İLGİLİ OLARAK EŞLERİN TEK BAŞLARINA HUKUKİ İŞLEMLERİ YAPMASI DİĞER EŞİN ÖNEMLİ YARARLARINI ETKİLEYEBİLİR. BUNUN SONUCU OLARAK MADDE, KONUTLA İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİN FESHİNİ, BU KONUTUN BAŞKALARINA TEVDİİNİ YA DA KONUT ÜZERİNDEKİ HAKLARI VE BUNA BENZER DİĞER HUKUKİ İŞLEMLERLE TAMAMEN YA DA KISMEN SINIRLANMASINI DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLAMIŞTIR…” SÖZLERİYLE İFADE EDİLMİŞTİR.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU M. 194 F. I HÜKMÜ İLE EŞLERİN “FİİL EHLİYETİNİN SINIRLANDIRILMASI” İSE “EŞLERDEN BİRİ, ‘DİĞER EŞİN AÇIK RIZASI BULUNMADIKÇA’, AİLE KONUTU İLE İLGİLİ KİRA SÖZLEŞMESİNİ FESHEDEMEZ, AİLE KONUTUNU DEVREDEMEZ VEYA AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKLARI SINIRLAYAMAZ” SÖZLERİYLE BİÇİMLENDİRİLMİŞTİR.
“FİİL EHLİYETİ SINIRLAMASINA” YÖNELİK DÜŞÜNCEMİZ AYNI ZAMANDA İSVİÇRE ÖĞRETİSİNDEKİ “ÇOĞUNLUK GÖRÜŞÜ” OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE ÖĞRETİSİNDE DE KABUL GÖREN BİR DÜŞÜNCEDİR (TUOR/SCHNYDER/SCHMID/RUMO-JUNGO, S. 205, HEGNAUER/BREİTSCHMİD, N. 17.17, S. 183, HAUSHEER/GEİSER/KOBEL, N. 08.103, S. 89, ÖZTAN, S. 205-206). AMAÇ, AİLEYİ BİR BÜTÜN OLARAK KORUMAKTIR (HAUSHEER/REUSSER/GEİSER, ART. 169, NR. 37, HASENBÖHLER, ART. 169, NR. 11, AKINTÜRK, S. 352-354, ÖZTAN, S. 205-206).
EŞLERİN “FİİL EHLİYETİNİN SINIRLANDIRILMASI” OLGUSU ‘DİĞER EŞİN AÇIK RIZASI BULUNMADIKÇA’ VURGUSU İLE SESLENDİRİLMİŞTİR. BAŞKA BİR ANLATIMLA, 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN 194 F. I HÜKMÜ İLE AİLE KONUTUNUN BAŞKALARINA DEVRİ “DİĞER EŞİN AÇIK RIZASINA” BAĞLANMIŞTIR. BÖYLECE AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZIN MÜLKİYETİNİN DEVRİ DİĞER EŞİN “RIZASINA BAĞLI” BİR HUKUKİ İŞLEM OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR (ŞÜKRAN ŞIPKA, AİLE KONUTU İLE İLGİLİ İŞLEMLERDE DİĞER EŞİN RIZASI (TMK M. 194), DOÇENTLİK BAŞVURU ESERİ, İSTANBUL – 2004, S. 137, BİLGE ÖZTAN, AİLE HUKUKU, ANKARA – 2004, S. 207, AHMET M.KILIÇOĞLU, TÜRK MEDENİ KANUNU’NDA DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLI HUKUKSAL İŞLEMLER VE YASAL ALIM HAKKI, ANKARA – 2002, S. 18).
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN M. 194 F. I HÜKMÜ İLE AİLE KONUTUNUN BAŞKALARINA DEVRİ DİĞER EŞİN “RIZASINA” DEĞİL DE “AÇIK RIZASINA” BAĞLANMIŞTIR. RIZANIN SÖZLÜ OLARAK VERİLMESİ YETERLİ GÖRÜLSE İDİ “RIZASINA” DEYİŞİ MAKSADI ANLATMAYA YETER DE ARTARDI BİLE. OYSA ÖZELLİKLE “AÇIK RIZA” DEYİŞİYLE MAKSADIN FARKLI OLDUĞU GÖSTERİLMİŞTİR. BİZ BU SEBEPLE “AÇIK RIZA” DEYİŞİNİ RIZANIN “RESMİ ŞEKİLDE” OLARAK ALINMASI OLARAK YORUMLADIK (ÖMER UĞUR GENÇCAN, BOŞANMA HUKUKU, YETKİN YAYINEVİ, ANKARA 2006, KISALTMA: GENÇCAN-BOŞANMA-2, S. 264, GENÇCAN-TMK, S. 1095). NİTEKİM İSVİÇRE TAPU TÜZÜĞÜ (GBV) ART. 13 A HÜKMÜ İLE ZGB M. 169 GEREKÇESİNDE “YAZILI RIZA” DEYİŞİ VARKEN İSVİÇRE TAPU UYGULAMASINDA DA YAZILI ŞEKLİN “RESMİ MAKAM” TARAFINDAN ONAYLANMASI ARANMAKTADIR (SCHMID, S. 609, ŞIPKA, S. 143).
RIZA ALINMADAN YAPILAN İŞLEMİN İSE “KESİN HÜKÜMSÜZ” (GENÇCAN-TMK, S. 1096, 3036; GENÇCAN-BOŞANMA-2, S. 565) OLDUĞU HEMEN HEMEN BÜTÜN BİLİMSEL GÖRÜŞLERDE VE UYGULAMADA KABUL EDİLMEKTEDİR (ŞIPKA, S. 153).
KESİN HÜKÜMSÜZLÜK;
– RIZASI ALINMAYAN EŞ TARAFINDAN “HER ZAMAN” İLERİ SÜRÜLEBİLİR (ŞIPKA, S. 145).
– HAKİM TARAFINDAN RE’SEN DİKKATE ALINMALIDIR (BRAEM/HASENBÖHLER, ZÜRCHER KOMM. ART. 169, N. 70, BERGER, S. 75, ŞIPKA, S. 145, KILIÇOĞLU, S. 6).
– BUNUN İÇİN DAVA AÇMAYA BİLE GEREK YOKTUR (DESCHENAUX/STEINAUER, S. 107, BREAM/HASENBÖHLER, ZÜRCHER KOMM. ART. 169, N. 70, GROSSEN, S. 106, RUOSS, S. 85, TRAUFFER, S. 75, WESSNER, . 95, ŞIPKA, S. 145).
SONRADAN VERİLEN RIZA İSE EX TUNC (GEÇMİŞE ETKİLİ) OLARAK HÜKÜM VE SONUÇ DOĞURUR. BAŞKA BİR ANLATIMLA İŞLEMİ “GEÇERLİ” HALE GETİRİR (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, S. 213, ÖZTAN, S. 207).
RIZASI ALINMAYAN MALİK OLMAYAN EŞİN KARARINI BİLDİRMESİ İÇİN KENDİSİNE “İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİ” TARAFINDAN BK M. 38 HÜKMÜNE GÖRE UYGUN BİR MEHİL VERİLEBİLİR. İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİ TARAFINDAN TANINAN SÜREDE RIZASI ALINMAYAN EŞ TARAFINDAN BİR İCAZET VERİLMEDİĞİ TAKDİRDE “ASKIDA OLAN HÜKÜMSÜZLÜK” ARTIK “KESİN HÜKÜMSÜZLÜĞE” DÖNÜŞÜR (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, S. 213, KILIÇOĞLU, S. 22, ŞIPKA, 149).
BÜTÜN BU SEBEPLERLE İSVİÇRE HUKUKU’NDA ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İYİ NİYETİ “HİÇBİR ŞEKİLDE” KORUNMAZ (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, S. 214). ZATEN “GEÇERSİZ OLAN” BİR SÖZLEŞMEYE DAYANAN İYİ NİYETLE BİR HAK KAZANIMI DA SÖZ KONUSU OLAMAZ (ŞIPKA, S. 161).
DİĞER EŞİN İZNİ VE HAKİM YETKİLENDİRMESİ OLMAKSIZIN İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİ ADINA YAPILACAK TESCİL “YOLSUZ BİR TESCİL” OLUP EŞLERDEN BİRİ TARAFINDAN AÇILACAK OLAN TAPU KÜTÜĞÜNÜN DÜZELTİLMESİ DAVASI (TMK M. 1025 F. I) İLE DÜZELTİLMESİ HER ZAMAN İSTENEBİLİR (DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, S. 215). BAŞKA BİR ANLATIMLA, RIZA ALINMADAN YAPILAN HUKUKİ İŞLEM “GEÇERSİZ” OLUP RIZASI ALINMAYAN EŞ BUNUN “İPTALİNİ” TALEP EDEBİLECEKTİR (KILIÇOĞLU, S. 22).
İŞLEM TARAFI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN OLUŞAN ZARARI İSE CULPA İN CONTRAHENDO SORUMLULUĞU KAPSAMINDA MALİK OLAN EŞTEN İSTENEBİLİR.
4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU’NUN SİSTEMATİĞİ, KAYNAK KANUN UYGULAMASI, GEREK TÜRKİYE VE GEREKSE İSVİÇRE ÖĞRETİSİNDEKİ “BASKIN GÖRÜŞLER” DİKKATLE İNCELENDİĞİNDE DEĞERLİ ÇOĞUNLUK GÖRÜŞÜNE KATILABİLMEM OLANAKLI DEĞİLDİR.
AÇIKLANAN SEBEPLERLE YEREL MAHKEME KARARININ “BELİRTTİĞİM GEREKÇELERLE” BOZULMASI GÖRÜŞÜNDE OLDUĞUMDAN DEĞERLİ ÇOĞUNLUĞUN “FARKLI GÖRÜŞÜNE” KATILMIYORUM.
ÖMER UĞUR GENÇCAN
2. HD. ÜYESİ

Aile Hukuku kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

GÖREV

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E. 2007/19-50

K. 2007/50

T. 7.2.2007

• İTİRAZIN İPTALİ ( BANKA KREDİ KARTI BORCUNDAN KAYNAKLANMASI VE DAVACININ BANKA OLMASI NEDENİYLE GÖREVLİ MAHKEMENİN GENEL MAHKEMELER OLDUĞU )

• BANKA KREDİ KARTI BORCUNDAN KAYNAKLANAN DAVA ( İTİRAZIN İPTALİ – DAVACININ BANKA OLMASI NEDENİYLE GÖREVLİ MAHKEMENİN GENEL MAHKEMELER OLDUĞU )

İÇTİHAT ÖZETİ : DAVA, 2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NUN 67. MADDESİNE DAYALI İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. DAVA KONUSU UYUŞMAZLIK BANKA KREDİ KARTI BORCUNDAN KAYNAKLANMAKTADIR. DAVACININ BANKA OLMASI NEDENİYLE 5464 SAYILI BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU’NUN 44. MADDESİ DİKKATE ALINDIĞINDA GÖREVLİ MAHKEME AÇIKÇA GENEL MAHKEMELERDİR.
DAVA DEĞERİNE GÖRE DAVAYA BAKMA GÖREVİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN İSE DE BU MAHKEME İLE ARASINDA İŞBÖLÜMÜ İLİŞKİSİ BULUNAN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE USULÜNCE YAPILMIŞ İŞBÖLÜMÜ İTİRAZI DA BULUNMAMAKLA DAVAYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNCE BAKILMAYA DEVAM OLUNMALIDIR.
DAVA : TARAFLAR ARASINDAKİ İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDAN DOLAYI YAPILAN YARGILAMA SONUNDA; ADANA ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİNCE DAVA DİLEKÇESİNİN GÖREV NEDENİYLE REDDİNE DAİR VERİLEN 28.02.2006 GÜN VE 2005/378-2006/61 SAYILI KARARIN İNCELENMESİ DAVACI/ALACAKLI VEKİLİ TARAFINDAN İSTENİLMESİ ÜZERİNE, YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİNİN 28.06.2006 GÜN VE 4898-7064 SAYILI İLAMI İLE;
( … DAVACI VEKİLİ, MÜVEKKİLİ BANKA İLE DAVADIŞI SABİT ZİLE ARASINDA AKDEDİLEN KREDİ SÖZLEŞMESİNDE DAVALININ DA KEFİL OLARAK YER ALDIĞINI, KREDİ BORCUNUN ÖDENMEMESİ NEDENİYLE ALEYHLERİNE BAŞLANILAN TAKİBE DAVALI BORÇLUNUN İTİRAZI SONUCU TAKİBİN DURDUĞUNU BELİRTEREK İTİRAZIN İPTALİ, TAKİBİN DEVAMI VE %40 ORANINDA İCRA İNKAR TAZMİNATININ DAVALIDAN TAHSİLİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP VE DAVA ETMİŞTİR.
DAVALI VEKİLİ, AKDEDİLEN KREDİ SÖZLEŞMESİNİN TÜKETİCİ KREDİSİ OLDUĞUNU BİLDİREREK MAHKEMENİN GÖREVLİ BULUNMADIĞINI SAVUNMUŞTUR.
MAHKEMECE; DAVALI YANIN TÜKETİCİ SIFATINA SAHİP OLDUĞU GEREKÇESİYLE UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜM YERİNİN ADANA TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞU BELİRTİLEREK DAVA DİLEKÇESİNİN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE KARAR VERİLMİŞ, HÜKÜM DAVACI YANCA TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
DAVA KONUSU UYUŞMAZLIK BANKA KREDİ KARTI BORCUNDAN KAYNAKLANMAKTADIR.
TEMYİZ AŞAMASINDA 01.03.2006 TARİHLİ RESMİ GAZETEDE YAYINLANARAK YÜRÜRLÜĞE GİREN 5464 SAYILI BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNUNUN 44. MADDESİNDE “BU KANUNUN UYGULANMASIYLA İLGİLİ UYUŞMAZLIKLARDA KART HAMİLİNİN TÜKETİCİ OLMASI HALİNDE 4077 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDAKİ KANUN’UN 22. VE 23. MADDESİ HÜKÜMLERİNİN KART ÇIKARAN KURULUŞLAR TARAFINDAN KART HAMİLLERİ ALEYHİNE AÇILACAK DAVALARDA 1086 SAYILI HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNUN GÖREV VE YETKİYE İLİŞKİN HÜKÜMLERİNİN UYGULANACAĞI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.
GÖREV KURALLARI KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLUP, YARGILAMANIN HER SAFHASINDA RES’EN DİKKATE ALINMASI GEREKİR. GÖREV KURALLARININ KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLMASININ BİR BAŞKA SONUCU DA GÖREV KONUSUNDA TARAFLAR İÇİN BİR MÜKTESEP HAKKIN DOĞMAYACAĞI İLKESİDİR. NİTEKİM 4.2.1959 TARİHLİ VE 13/5 SAYILI YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARINDA BU İLKE ÇOK AÇIK VE KESİN BİÇİMDE VURGULANMIŞTIR. BU NEDENLEDİR Kİ, SONRADAN ÇIKAN BİR KANUNLA KABUL EDİLEN GÖREV KURALI GEÇMİŞE ETKİLİ BİR BİÇİMDE UYGULANIR VE DAVANIN AÇILDIĞI ANDAKİ KURALLARA GÖRE GÖREVLİ OLAN MAHKEME YENİ BİR KANUNLA GÖREVSİZ HALE GELMİŞ İSE GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ ZORUNLUDUR.
SOMUT OLAYDA DAVACININ SIFATINA GÖRE, DAVANIN GENEL MAHKEMEDE GÖRÜLMESİ GEREKTİĞİNDEN 5464 SAYILI YASANIN 44. MADDESİ UYARINCA GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMEK ÜZERE HÜKMÜN BOZULMASI GEREKMİŞTİR… ),
GEREKÇESİYLE BOZULARAK DOSYA YERİNE GERİ ÇEVRİLMEKLE, YENİDEN YAPILAN YARGILAMA SONUNDA, MAHKEMECE ÖNCEKİ KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
HUKUK GENEL KURULUNCA İNCELENEREK DİRENME KARARININ SÜRESİNDE TEMYİZ EDİLDİĞİ ANLAŞILDIKTAN VE DOSYADAKİ KAĞITLAR OKUNDUKTAN SONRA GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
KARAR : DAVA, 2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU’NUN 67. MADDESİNE DAYALI İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
DAVACI/ALACAKLI BANKA İLE DAVA DIŞI BORÇLU SABİT Z.ARASINDA 10.06.2002 TARİHİNDE DÜZENLENEN KREDİLİ MEVDUAT HESABI ( KMH ) SÖZLEŞMESİNDE DAVALI/BORÇLU SEYFİ A.’NIN GARANTÖR SIFATIYLA İMZASI BULUNMAKTADIR.
ADANA 7.İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN 2005/5425 SAYILI TAKİP DOSYASINDA DAVACI/ALACAKLI BANKA ASIL BORÇLU SABİT Z., GARANTÖR SIFATIYLA İMZASI BULUNAN SEYFİ A. VE HAYDAR Z. ALEYHİNE 23.06.2005 TARİHİNDE İLAMSIZ TAKİBE GİRİŞEREK 11.692.60 YTL ASIL ALACAK 608.98 YIL İŞLEMİŞ YILLIK %75 FAİZ-13.06.2005 T.DEN İTİBAREN- 30.45 YTL ®5.00 BSMV OLMAK ÜZERE TOPLAM 12.332.03 YTL ALACAK İÇİN TAKİBE GİRİŞMİŞ; ÖDEME EMRİ ASIL BORÇLU VE DİĞER GARANTÖR SABİT Z. İLE HAYDAR Z.’YE TEBLİĞ EDİLEMEMİŞ; GARANTÖR SIFATIYLA SÖZLEŞMEDE İMZASI BULUNAN BORÇLU SEYFİ A.’YA İSE 04.07.2005 TARİHİNDE BİZZAT TEBLİĞ OLUNMUŞTUR.
SEYFİ A. VEKİLİ VASITASIYLA 06.07.2005 TARİHİNDE İTİRAZ EDEREK; TAKİP İLE İLGİLİ BORCA İTİRAZ ETMİŞ; MÜVEKKİLİNİN ALACAKLI OLDUĞUNU İDDİA EDEN BANKAYA BÖYLE BİR BORCUNUN OLMADIĞINI, İLGİLİ KURUMCA ADANA 3. NOTERLİĞİNDEN GÖNDERİLEN 20.05.2005 TARİHLİ İHTARNAMEYE VERDİKLERİ CEVAPTA BORCA DAYANAK GÖSTERİLEN KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞMESİNİN MÜVEKKİLİNİ TARAF YAPACAK YASAL ŞARTLARI İÇERMEDİĞİNİ, SÖZLEŞMEDEKİ TARİH, LİMİT VE FAİZ ORANININ SONRADAN DOLDURULDUĞUNU, HUKUKA AYKIRI HİLE VE HAKSIZ BİÇİMDE MÜVEKKİLİNDEN TAHSİL İMKANI SAĞLAMAK İÇİN BÖYLE BİR YÖNTEME BAŞVURULDUĞUNU, 4077 SAYILI YASAYA AYKIRI DAVRANILDIĞINI, AÇIKÇA BİLDİRMELERİNE KARŞIN BANKACA MÜVEKKİLİ ALEYHİNE TAKİP BAŞLATILDIĞINI, BORCA DAYANAK GÖSTERİLEN SÖZLEŞMENİN BK.NUN İLGİLİ MADDELERİ VE RUHUNA AYKIRI OLDUĞUNU, YASAYA UYGUN ŞEKİLDE DÜZENLENMİŞ BİR SÖZLEŞME OLMADIĞINI, MÜVEKKİLİNİN SADECE LL. SAYFADA TEK BİR İMZASI OLUP, DİĞER SAYFALARDA İMZASININ OLMADIĞINI, SÖZLEŞMENİN LİMİT VE TARİH YAZILAN SAYFASINDA MÜVEKKİLİNİN İMZASI OLMADIĞINI, İMZASI OLMAYAN BU BÖLÜMLERDEN MÜVEKKİLİNİN SORUMLU OLMAYACAĞINI, TAKİBİN USUL VE YASAYA AYKIRI OLDUĞUNU, ALEYHE YAPILAN TAKİBİN BORÇLU OLMADIKLARI İÇİN VE BORCA İTİRAZ ETTİKLERİNDEN DURDURULMASINI İSTEMİŞTİR. İTİRAZ ÜZERİNE BU BORÇLU HAKKINDAKİ TAKİBİN DURDURULMASINA 06.07.2005 TARİHİNDE KARAR VERİLMİŞ; 13.07.2005 TARİHİNDE DE AYNI YÖNDE KARAR OLUŞTURULMUŞTUR. TAKİP DİĞER BORÇLULAR YÖNÜNDEN DEVAM ETMEKTEDİR.
TAKİP DAYANAĞI KREDİLİ MEVDUAT HESABI ( KMH ) SÖZLEŞMESİNDE İLK SAHİFEDE 10.06.2002 TARİHİ VE 30030 HESAP NO, 20503677 MÜŞTERİ NO, 13.000.000.000 TL LİMİT YAZILI OLUP, İSKARPİNE KAŞESİ İLE ÜÇ ADET İMZA, 10 SAHİFEDE MÜŞTERİ SABİT Z. ADRES VE TELEFONLARI, LL. SAHİFEDE DE DAVALI SEYFİ A. İSMİ VE İKİ ADET İMZA- Kİ ADRES BİLGİLERİ BOŞ BIRAKILMIŞ BAŞKACA BİLGİ YOKTUR- VE GARANTÖR HAYDAR Z. ADRES, TELEFON VE İMZALARI İLE YİNE AYNI ŞİRKET -İSKARPİNO KAŞESİ- İLE BANKANIN ONAYI BULUNMAKTADIR.
DAVACI/ALACAKLI BANKA ELDEKİ DAVAYI 15.11.2005 TARİHİNDE AÇARAK İTİRAZIN İPTALİ İLE İCRA İNKAR TAZMİNATI İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR. AÇIKLAMALARINDA KULLANILAN KREDİNİN ŞİRKET BORÇLARI İÇİN ALINDIĞI, TİCARİ KREDİ OLDUĞU, BİREYSEL KREDİ OLMADIĞI İDDİASINA DAYANMIŞ; DAVADA 4077 SAYILI KANUNUN UYGULAMA YERİ OLMADIĞINI BİLDİRMİŞTİR.
DAVALI/TAKİP BORÇLUSU GARANTÖR SEYFİ A. İSE VEKİLİ VASITASIYLA VERDİĞİ CEVAPLA SÖZLEŞMENİN 4077 SAYILI KANUN HÜKÜMLERİNE AYKIRI OLDUĞUNU, MAHKEMENİN GÖREVSİZ OLUP, TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLMASI NEDENİYLE GÖREVSİZLİKLE DOSYANIN TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNİ VE DAVANIN REDDİ İLE İYİNİYETLİ OLMAYAN ALACAKLI BANKANIN %40′TAN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE TAZMİNATA MAHKUM EDİLMESİNİ SAVUNMUŞTUR.
MAHKEMECE TARAF DELİLLERİ TOPLANARAK, TARAF BEYANLARI DA ALINMIŞ VE HEYETÇE DAVANIN TÜKETİCİ MAHKEMESİNDE GÖRÜLMESİ GEREKTİĞİNE İŞARETLE DAVA DİLEKÇESİNİN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR.
DAVACI ALACAKLI BANKA VEKİLİNİN TEMYİZİ ÜZERİNE KARAR ÖZEL DAİRECE İLK KARAR TARİHİNDEN SONRA YÜRÜRLÜĞE GİREN 5464 SAYILI KANUNUN 44. MADDESİ İLE YÜRÜRLÜKTEKİ 4077 SAYILI KANUNUN 22 VE 23. MADDELERİ HÜKÜMLERİ DE NAZARA ALINARAK BOZULMUŞ; BOZMA İLAMINDA DAVANIN TÜKETİCİ MAHKEMESİ GÖREVİNE GİRMEDİĞİ, DAVACININ ALACAKLI BANKA OLDUĞU VE DAVACININ BU SIFATINA GÖRE DAVANIN GENEL MAHKEMEDE GÖRÜLMESİ GEREKTİĞİNE İŞARET EDİLEREK TİCARET MAHKEMESİNCE GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ İÇİN KARAR BOZULMUŞ; DAVACI ALACAKLI BANKA VEKİLİ BOZMAYA UYULMASINI İSTEMİŞ; DAVALI TAKİP BORÇLUSU VEKİLİ TAKDİRİ MAHKEMEYE BIRAKMIŞTIR.
MAHKEMECE, İLK KARARDAN SONRA YÜRÜRLÜĞE GİREN 5464 SAYILI KANUN HÜKÜMLERİ DE DEĞERLENDİRİLEREK SÜRESİNDE YAPILMIŞ İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZI BULUNMADIĞINDAN GENEL MAHKEMEYE GÖNDERİLMEK ÜZERE GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ OLANAĞININ DA KALMADIĞI VURGULANARAK ÖNCEKİ KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
HÜKMÜ TEMYİZE DAVACI ALACAKLI BANKA VEKİLİ GETİRMEKTEDİR.
BÖYLECE SOMUT OLAYDAKİ UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜNDE İLK KARARDAN SONRA, BOZMADAN ÖNCE YÜRÜRLÜĞE GİREN 5464 SAYILI BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU’NUN 44. MADDESİNİN NAZARA ALINMASI GEREĞİ VE GENEL MAHKEMELERİN KURAL OLARAK GÖREVLİ OLDUĞU HUSUSU ÖZEL DAİRE VE MAHKEME ARASINDA UYUŞMAZLIK KONUSU DEĞİLDİR.
YEREL MAHKEME İLE ÖZEL DAİRE ARASINDAKİ UYUŞMAZLIK; MAHKEMENİN DİRENME BİÇİMİNE GÖRE, TİCARET MAHKEMESİNİN İŞBÖLÜMÜ İTİRAZI YAPILMADIĞI HALDE GÖREVSİZLİKLE DOSYAYI GÖREVLİ BULUNAN GENEL MAHKEME OLAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERME YÖNÜNDE KARAR VERİP VEREMEYECEĞİ NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.
İLKİN BELİRTİLMELİDİR Kİ, ELDEKİ DAVAYA TÜKETİCİ MAHKEMESİNCE BAKILAMAYACAĞINDA KUŞKU BULUNMADIĞI GİBİ BU HUSUS UYUŞMAZLIK KONUSU DA DEĞİLDİR. MAHKEME VE ÖZEL DAİRENİN DE KABULÜNDE OLDUĞU ÜZERE UYUŞMAZLIĞIN BANKA KREDİ KARTI BORCUNDAN KAYNAKLANMASI HALİNDE DAHİ DAVACININ BANKA OLMASI NEDENİYLE 5464 SAYILI BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI KANUNU’NUN 44. MADDESİ DİKKATE ALINDIĞINDA GÖREVLİ MAHKEME AÇIKÇA GENEL MAHKEMELERDİR.
TİCARET MAHKEMESİ İLE GENEL MAHKEME OLAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ İSE İŞBÖLÜMÜ İLİŞKİSİ OLUP, USULÜNCE YAPILMIŞ BİR İŞBÖLÜMÜ İTİRAZI BULUNMAMAKTA BU NEDENLE ELDEKİ DAVAYA TİCARET MAHKEMESİNCE BAKILMASI GEREKMEKTEDİR.
BU NEDENLEDİR Kİ, MAHKEMECE DİRENME KARARININ GEREKÇESİNDE DE DAVACISI BANKA OLAN ELDEKİ DAVADA AÇIKÇA TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN DEĞİL GENEL MAHKEMELERİN DAVAYA BAKMA GÖREVİNİN BULUNDUĞUNUN KABUL EDİLMESİNE KARŞIN BUNUNLA ÇELİŞKİ OLUŞTURACAK BİÇİMDE DAVAYA BAKMA GÖREVİNİN TÜKETİCİ MAHKEMESİNE AİT OLDUĞUNDAN BAHİSLE DAVA DİLEKÇESİNİN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE KARAR VERİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR.
BOZMA İLAMININ “SOMUT OLAYDA” İFADESİYLE BAŞLAYAN SON CÜMLESİNİN DAVACININ SIFATINA GÖRE, DAVANIN GENEL MAHKEMEDE GÖRÜLMESİ GEREĞİNE İŞARET EDEN SAPTAMASI YERİNDE İSE DE “5464 SAYILI YASANIN 44. MADDESİ UYARINCA GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMEK ÜZERE HÜKMÜN BOZULMASI” ŞEKLİNDEKİ İFADESİ SEHVE DAYALI OLUP BOZMA METNİNDEN ÇIKARILMIŞTIR.
SONUÇ OLARAK; DAVACININ SIFATINA VE SÖZLEŞMENİN NİTELİĞİNE GÖRE DAVAYA BAKMA GÖREVİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE AİT OLMAYIP, GENEL MAHKEMELERE AİTTİR. DAVA DEĞERİNE GÖRE DAVAYA BAKMA GÖREVİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN İSE DE BU MAHKEME İLE ARASINDA İŞBÖLÜMÜ İLİŞKİSİ BULUNAN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE USULÜNCE YAPILMIŞ İŞBÖLÜMÜ İTİRAZI DA BULUNMAMAKLA DAVAYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNCE BAKILMAYA DEVAM OLUNMALIDIR.
YUKARIDA AÇIKLANAN TÜM NEDENLERLE; MAHKEMENİN GÖREVSİZLİĞE İLİŞKİN DİRENME KARARININ BOZULMASI GEREKİR.
SONUÇ : DAVACI/ALACAKLI VEKİLİNİN TEMYİZ İTİRAZLARININ KABULÜ İLE YUKARIDA AÇIKLANAN NEDENLERLE DİRENME KARARININ HUMK. 429. MADDESİ GEREĞİNCE GÖREV YÖNÜNDEN BOZULMASINA, BOZMA NEDENİNE GÖRE SAİR HUSUSLARIN BU AŞAMADA İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, İSTEK HALİNDE TEMYİZ PEŞİN HARCININ YATIRANA İADESİNE, 07.02.2007 GÜNÜNDE OYBİRLİĞİ İLE KARAR VERİLDİ.

Medeni Usul Hukuku kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

YARGITAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME HUKUK GENEL KURULU KARARI

24 ARALIK 2003 TARİHLİ RESMİ GAZETE

SAYI: 25326

YARGITAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME HUKUK GENEL KURULU KARARI

ESAS NO:            : 2001/1

KARAR NO:           : 2003/1

ÖZET: TARAFLAR ARASINDA YAZILI ŞEKİLDE YAPILMAMIŞ OLMAKLA BİRLİKTE GEÇERLİ SÖZLEŞME İLİŞKİSİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA FATURALARA (BEDELİN BELLİ BİR SÜREDE ÖDENMEMESİ HALİNDE VADE FARKI ÖDENİR) İBARESİNİN YAZILARAK KARŞI TARAFA TEBLİĞİ VE KARŞI TARAFÇA TTK.NUN 23/2. MADDESİ UYARINCA SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ HALİNDE BU DURUM SADECE FATURA MÜNDERECATININ KESİNLEŞMESİ SONUCUNU DOĞURUP VADE FARKININ DAVALI YANCA KABUL EDİLDİĞİ VE İSTENEBİLECEĞİ ANLAMINA GELMEYECEĞİNE”

L. BAŞVURULAR VE YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIK KURULU KARARI

           ” SÖZLEŞME İLİŞKİSİNDEN DOĞAN BEDELİN BELİRLİ BİR SÜREDE ÖDENMEMESİ DURUMUNDA VADE FARKININ İSTENEBİLMESİ İÇİN TARAFLAR ARASINDA MUTLAKA YAZILIL SÖZLEŞME YA DA TİCARİ TEAMÜLÜN OLMASI GEREKİP GEREKMEDİĞİ, BU İKİ KOŞULUN HERHANGİ BİRİSİNİN YOKLUĞU HALİNDE DÜZENLENEN FATURALARDA VADE FARKI UYGULANACAĞINA İLİŞKİN İBAREYE YER VERİLİP, ALICININ DA BU FATURAYA TÜRK TİCARET KANUNU’NUN 23/2. MADDESİ UYARINCA SEKİZ GÜN İÇERİSNİDE İTİRAZ ETMEMESİ HALİNDE VADE FARKI ALACAĞININ DOĞUP DOĞMAYACAĞI HUSUSNDA YARGITAY ONBİRİNCİ VE ONDOKUZUNCU HUKUK DAİRELERİ İLE ONÜÇÜNCÜ VE ONBEŞİNCİ HUKUK DAİRELERİ ARASINDA GÖRÜŞ AYKIRILIĞI BULUNDUĞUNDAN BAHİSLE, BU AYKIRILIĞIN İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRLMESİ YOLUYLA GİDERİLMESİ, ANTAALYA ASLİYE 2. HUKUK HAKİMLİĞİ’ NİN 22.06.2000 TARİHLİ BAŞVURUSUYLA İSTENİLMİŞTİR.

             YARGITAY YASASI’ NIN 10. MADDESİ GEREĞİNCE TOPLANAN YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIK KURULUNUN 17.05.2001 GÜN VE 53 SAYILI KARARI İLE;

             ” SÖZLEŞME İLİŞKİSİYLE İLGİLİ DÜZENLENEN FATURADA YER ALAN VADE FARKI UYGULANACAĞINA İLİŞKİN KAYDA, SÜRESİ İÇERİSİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ DURUMUNDA, VADE FARKI BORCUNUN DOĞUP DOĞMAYACAĞI” KONUSUNDA YARĞITAY KARARLARI ARASINDA GÖRÜŞ AYKIRILIĞI BULUNDUĞU, BU AYKIRILIĞIN İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ YOLUYLA GİDERİLMESİ İSTENMİŞ; KONU İLE İLGİLİ YARGITAY ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ,ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ, ONÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ, ONBEŞİNCİ HUKUK DAİRESİ, ONDOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ, HUKUK GENEL KURULU BAŞKANLIKLARINDAN ALINAN GÖRÜŞLERİN VE GÖNDEREXİLEN KARARLARIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE, ” SÖZLEŞME İLİŞKİSİNDEN DOĞAN BEDELİN BELİRLİ BİR SÜREDE ÖDENMEMESİ DURUMUNDA VADE FARKININ İSTENİLEBİLMESİ İÇİN TARAFLAR ARASINDA MUTLAKA YAZILI SÖZLEŞME YA DA TİCARİ TEAMÜLÜN OLMASI GEREKİP GEREKMEDİĞİ, BU İKİ KOŞULDAN BİRİSİNİN BULUNMAMASI DURUMUNDA, DÜZENLENEN FATURALARA VADE FARKI UYGUULANACAĞINA İLİŞKİN İBAREYE YER VERİLİP ALICININ BU FATURAYA T.T.YASASI’NIN23/2. MADDESİNE GÖRE, SEKİZ GÜN İÇERİSNİDE İTİRAZ ETMEMESİ DURUMUNDA VADE FARKI ALACAĞININ DOĞUP DOĞMAYACAĞI” KONUSUNDA YARGITAY ONBİRİNCİ VE ONDOKUZUNCU HUKUK DAİRELERİ İLE ONÜÇÜNCÜ VE ONBEŞİNCİ HUKUK DAİRELERİ KARARLARI ARASINDA GÖRÜŞ AYKIRILIĞI BULUNDUĞUNDAN, BU AYKIRILIĞIN YARGITAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME HUKUK GENEL KURULUNDA GİDERİLMESİ GEREKTİĞİNE, GÖRÜŞME TARİHİ DAHA SONRA BİRİNCİ BAŞKANLIKA BELİRLENMEK ÜZERE RAPORTÖR ÜŞE GÖREVLENDİRİLMESİNE” OYBİRLİĞİ İLE KARAR VERİLMİŞTİR.

             YUKARIDA YAZILI YARGITAY KARARI GEREĞİ İŞLEMLİ EVRAKIN RAPORTÖRE TEVDİİNDEN SONRA EVRAKA EKLENMEK ÜZERE YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIĞININ 01.10.2001 GÜ, 67434 VE 22.03.2002 GÜN, 2517 SAYILI YAZILARI EKİNDE GÖNDERİLEN AVUKAT CENGİZ ÖZLER VE AVUKAT E. DİLARA GÜNGÖR İMZALI 04.09.2001 TARİHLİ VE AVUKAT BETÜL ÖZVERİ İMZALI 19.03.2002 TARİHLİ VE AYRICA AVUKAT VAHİDE GÜZELCANDERE, AVUKAT MURAT ALBAYRAK, AVUKAT ERHAN GÜCLÜ DÜDÜKCÜ İMZALI 27.1.2003 TARİHLİ DİLEKÇELERİ VE EKLERİNDE DE İLK TALEBE EK OLARAK; ” FATURALARA KONULAN (GECİKME HALİNDE AYLIK VADE FARKI UYGULANACAĞINA DAİR) KAYDIR GEÇERLİ OLUP OLMADIĞI” HUSUSUNDA İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRLMESİ İSTENMİŞTİR. BU BAŞVURU DA İLK BAŞVURU NEDENİYLE İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIK KURULUNUN 17.05.2001 GÜN VE 53 SAYILI KARARI KAPSAMINDA ELE ALINMIŞTIR.

LL. GÖRÜŞ AYKIRILIĞININ GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR:

      YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ KARARLARI : 25.04.1986 GÜN VE 1986/2106-2457; 14.04.1997 GÜR VE 1997/2370-2823; 07.04.1997 GÜN VE 1997/2143-2532; 30.12.1997 GÜN VE 1997/9003-1997*9899; 18.11.1997 GÜN VE 1997/7465- 8328; 28.05.1998 GÜN VE 1998/2217-3959;08.06.1998 GÜN VE 1998/2545-4295 SAYILI,

      YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARLARI : 07.04.1997 GÜN VE 1996/9616-3685; 08.07.1997 GÜN VE 1997/4623-7110; 22.10.1996 GÜN VE 1996/2687-9344; 05.11.1996 GÜN VE 1996/1521-9702 ; 31.03.2000 GÜN VE 1999/8237-2000/2348; 16.06.1997 GÜN VE 1996/9584-1997/6210; 10.10.1996 GÜN VE 1995/10941-1996/8943;21.10.1996 GÜN VE 1996/1889-11306;29.11.1996 GÜN VE 1996/2717-1996/10707; 07.03.2000 GÜN VE 2000/5829-8209; 05.12.2000 GÜN VE 2000/5889-8414; 21.03.20002 GÜN VE 2001/4471-2002/1963; 12.04.2002 GÜN VE 2001/5134-2805 SAYILI,

     YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ KARARLARI: 09.03.1999 GÜN VE 1998/10118 -1999/1668 SAYILI,

     YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ KARARLARI; 15.11.1999 GÜN VE 1999/4192-4070; 11.05.1999 GÜN VE 1999/1670-1854; 02.06.1997 GÜN VE 1997/1761-2886; 11.05.1999/1670-1854 SAYILI,

    LLL. GÖRÜŞ AYKIRILIĞININ GİDERİLMESİ İSTEMİNDE DAYANILAN KARARLARDA BELİRTİLEN GÖRÜŞLERİN ÖZETİ;

    ÖNCELİKLE BELİRTMEKTE YARAR VARDIR Kİ; İNCELENEN KARARLAR KAPSAMLARINA GÖRE, VADE FARKI İSTENEBİLMESİ İÇİN YANLAR ARASINDA BU YÖNDE YAZILI BİR ZÖLEŞMENİN YA DA BU DOĞRULTUDA OLUŞMUŞ BİR TEAMÜLÜN BULUNMASININ ŞART OLDUĞU HUSUSUNDA İLGİLİ DAİRELER ARASINDA TAM BİR GÖRÜŞ BİRLİĞİ BULUNMAKTADIR.

     DAİRELER ARASINDAKİ AYAŞMAZLIK İSE; YANLAR ARASINDA BU YÖNDE YAZILI BİR SÖZLEŞME YA DA OLUŞMUŞ BİR TEAMÜLÜN BULUNMADIĞI DURUMDA, FATURADA YER EVERİLEN VADE FARKI UYGULANACAĞINA İLİŞKİN KAYDA TÜRK TİCARET KANUNU’NUN 23/2. MADDESİNDEKİ SEKİZ GÜNLÜK SÜRE İÇİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ DURUMUNDA VADE FARKI ALACAĞININ DOĞUP DOĞMAYACAĞI, NOKTASINDADIR.

     BU KONUYA İLİŞKİN OLARAK;

     ONDOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ ; FATURADAKİ VADE FARKI KAYDININ FATURA METNİNE DAHİL OLMASI DURUMUNDA, BUNUN FATURA MÜNDERECATINDAN SAYILARAK TÜRK TİCARET KANUNU’NUN 23/2 MADDESİ HÜKMÜNDEKİ KANUNİ KARİNEDEN YARARLANILACAĞINI, ANCAK VADE FARKI KAYDININ FATURA ARKASINDA VEYA FATURA METNİ DIŞINDA FATURANIN ALT KISMINDA DİP NOT ŞEKLİNDE BULUNMASI HALİNDE İSE BU KAYDIN FATURA MÜNDERECATINDAN OLMADIĞININ VE KARİNEDEN YARARLANILMAMAYACAĞININ KABULÜ GEREKECEĞİNİ;

    ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ İSE; FATURANIN ARKASINA KAŞE İLE BASILMIŞ VADE FARKI UYGULANACAĞINA İLİŞKİN KAYDIN VARLIĞI HALİNDE DAHİ SÜRESİNDE İTİRAZ ETMEME HALİNDE VADE FARKI UYGULANACAĞINI;

    ONÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ; SÖZLEŞME VE İHALE ŞARTNAMESİNDE VADE FARKI UYGULANACAĞINA DAİR BİN HÜKÜM BULUNMAMASI HALİNDE VADE FARKI UYGULANAMAYACAĞINI;

    KABUL ETMEKTEDİRLER.

    ONBEŞİNCİ HUKUK DAİRESİNE GELİNCE; TARAFLAR ARASINDA YAZILIL SÖZLEŞME YA DA YERLEŞİK UYGULAMA BULUNMAMASI HALİNDE FATURADA YER ALAN VADE FARKI KAYDINA İTİRAZ EDİLİP EDİLMEMESİNİN HİÇBİR ŞEKİLDE SONUÇ DOĞURMAYACAĞI, TÜRK TİCARET KANUNU’NUN23/2. MADDESİNDEKİ KARİNENİN BU HALLERDE UYGULAMA ALANI BULUNMADIĞI, FATURADAKİ VADE FARKI KAYDININ FATURANIN ZORUNLU İÇERİĞİNDEN OLMADIĞI, GÖRÜŞÜNÜ BENİMSEMEKTEDİR.

     ŞU DURUMDA; ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ İLE ONDOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ KARARLARI KISMEN UYGUNLUK ARZ ETMEKTE İSE DE ONÜÇÜNCÜ VE ONBEŞİNCİ HUKUK DAİRESİ KARARLARI TÜMÜYLE ANILAN DAİRE KARARLARINA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR.

     LV. İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME YOLUYLA GÖRÜŞ AYKIRILIĞININ GİDERİLMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN KARAR VE İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN KONUSU :

     YARGITAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME HUKUK GENEL KURULU’NUN 27/6/2003 TARİHLİ OTURUMUNDA, RAPORTÖR ÜYENİN AÇIKLAMALARI DİNLENDİKTEN SONRA ESASA GİRİŞİLMEZDEN ÖNCE ÖNCELİKLE İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN KONUSUNUN NE OLDUĞU TARTIŞILMIŞ, YARGITAY KANUNU’NUN 45/7. MADDESİ UYARINCA İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN KONUSUS BELİRLENMİŞTİR.

     1-TARAFLAR ARASINDA MEVCUT YAZILI SÖZLEŞMEDE VADE FARKI ÖDENECEĞİ HUSUSU KARARLAŞTIRILMIŞ İSE,BU KAYIT SÖZLEŞMENİN BİR UNSURU OLARAK KABUL EDİLDİĞİNDEN GÖNDERİLEN VADE FARKI FATURASI SADECE BİR İHBAR VAZİFESİ İFA ETTİĞİNDEN VADE FARKI ALACAĞININ DOĞUMU YÖNÜNDEN FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİNİN HUKUKSAL BİR SONUÇ DOĞURMAYACAĞINA VE VADE FARKININ İSTENMESİNİN MÜMKÜN BULUNMASINA,

     2-YİNE YANLAR ARASINDA YAPILAN YAZILI SÖZLEŞMEDE VADE FARKININ ÖDENECEĞİ KONUSUNDA BİR KAYIT OLMAMASINA RAĞMEN GÖNDERELİN VADE FARKI FATURASINA TTK NUN 23/2. MEDDESİNDE YAZILI SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ YAZILI SÖZLEŞMENİN ASLİ UNSURLARINDAN OLAN SEMEN’İN TEK TARAFLI İRADE BEYANI İLE DEĞİŞTİRİLMESİ ANLAMINDA BULUNDUĞUNDAN BU ŞIKTA DA VADE FARKININ İSTENMESİNİN HUKUKEN MÜMKÜN BULUNMADIĞINA,

    3-TARAFLAR ARASINDA VADE FARKI ÖDENECEĞİNE DAİR SÖZLEŞME OLMAMASINA RAĞMEN VADE FARKININ ÖDENECEĞİNE DAİR TİCARİ TEAMÜLÜN (MEVCUT UYGULAMANIN ) OLMASI HALİNDE VADE FARKI İSTEĞİNE İLİŞKİN FATURANIN KARŞI TARAFA TEMBLİĞİ, MUHATABIN TTK 23/2. MADDESİ UYARINCA SEKİZ GÜN İÇİNDE BU FATURAYA İTİRAZ ETMEMESİ HALİNDE VADE FARKI YÜRÜTÜLMESİNİN MÜMKÜN BULUNDUĞU ANLAŞILDIĞINDAN VE ESASEN YÜKSEK 11,13,15 VE 19.HUKUK DAİRELERİ KARARLARI ARASINDA GÖRÜŞ AYKIRILIĞI BULUNMADIĞI ANLAŞILDIĞINDAN 2797 SAYILI YARGITAY KANUNU’NUN 45/7. MADDESİ UYARINCA YUKARIDAKİ KONULARIN İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KONUSU DIŞINDA BIRAKLIMASI,

    4-İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KONUSUNUN ”TARAFLAR ARASINDA YAZILIL ŞEKİLDE YAPILMAMIŞ OLMAKLA BİRLİKTE GEÇERLİ SÖZLEŞME İLİŞKİSİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA (FATURALARA BEDELİN BELLİ BİR SÜREDE ÖDENMEMESİ HALİNDE VADE FARKI ÖDENİR) İBARESİNİN KONULARAK KARŞI TARAFA TEBLİĞİ VE KARŞI TARAFÇA TTK NUN 23/2. MADDESİ UYARINCA SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ HALİNDE VADE FARKININ ÖDENİP ÖDENMEYECEĞİ KONUSUNDA YÜKSEK 11 VE 19 NCU HUKUK DAİRESİ KARARLARI İLE 15. HUKUK DAİRESİ KARARLARI ARASINDA GÖRÜŞ AYKIRILIĞI OLUŞTUĞUNDAN İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN BU KONU İLE SINIRLI OLARAK GÖRÜŞÜLMESİNE İLK OYLAMADA OYÇOKLUĞU İLE KARAR VERİLİP İŞİN ESASININ GÖRÜŞMESİNE GEÇİLMİŞTİR.

     V. İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN GEREKÇESİ :

     L. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER :

    A) TÜRK TİCARET KANUNU

   MADDE 23- TİCARİ İŞLETMESİ İCABI BİR MAL SATMIŞ VEYA İMAL ETMİŞ VEYAHUT BİR İŞ GÖRMÜŞ YAHUT BİR MENFAAT TEMİN ETMİŞ OLAN TACİRDEN,DİĞER TARAF KENDİSİNE BİR FATURA VERİLMESİNİ VE BEDELİ ÖDENMİŞ İSE BUNUN DA FATURADA GÖSTERİLMESİNİ İSTEYEBİLİR.

   BİR FATURAYI ALAN KİMSE ALDIĞI TARİHTEN İTİBAREN SEKİZ GÜN İÇİNDE MÜNDERECATI HAKKINDA BİR İTİRAZDA BULUNMAMIŞSA MÜNDERECATINI KABUL ETMİŞ SAYILIR.

    ŞİFAHEN, TELEFON VEYA TELGRAFLA YAPILAN MUKAVELELERİN VEYA BEYANLARIN MUHTEVASININ TEYİT EDEN BİR YAZIYI ALAN KİMSE, ALDIĞI TARİHTEN İTİBAREN SEKİZ GÜN İÇİNDE BİR İTİRAZDA BULUNMAMIŞSA TEYİT MEKTUBUNUN YAPILAN MUKAVELEYE VE BEYANLARA UYGUN OLDUĞUNU KABUL ETMİŞ SAYILIR.

    MADDE 66- HER TACİR, TİCARİ İŞLETMESİNİN İKTİSADİ VE MALİ DURUMUNU, BORÇ VE ALACAK MÜNASEBETLERİNİ VE HER İŞ YILI İÇİNDE ELDE EDİLEN NETİCELERİ TESPİT ETMEK MAKSADIYLA, İŞLETMESİNİN MAHİYET VE ÖNEMİNİN GEREKTİRDİĞİ BÜTÜN DEFTERLERİ VE BİLHASSA, DİĞER KANUNLARIN HÜKÜMLERİ MAHFUZ KALMAK ÜZERE AŞAĞIDAKİ DEFTERLERİ TÜRKÇE OLARAK TUTMAYA MECBURDUR:

    1- TACİR HÜKMİ ŞAHIS İKSE YEVMİYE DEFTERİ, DEFTERİ KEBİR,ENVANTER DEFTERİ VE KARAR DEFTERİ;

   2- HUSUSİ HUKUK HÜKÜMLERİNE GÖRE İDARE EDİLMEK VEYA TİCARİ ŞEKİLDE İŞLETİLMEK ZERE DEVLET, VİLAYET,BELEDİYELER GİBİ AMME HÜKMİ ŞAHISLARI TARAFINDAN KURULAN VE HÜKMİ ŞAHSİYETİ BULUNMAYAN TİCARİ İŞLETMİLER İLE DERNEKLER TARAFINDAN KURULANTİCARİ İŞLETMELİR VE BUNLARA BENZEYEN VE HÜKMİ ŞAHSİYETİ OLMAYAN DİĞER TİCARİ TEŞEKKÜLLER, KARAR DEFTERİ HARİÇ YUKARIDAKİ BENTTE YAZILIL DEFTERLERİ;

   3- TACİR HAKİKİ ŞAHIS İSE KARAR DEFTERİ HARİÇ OLMAK ÜZERE BİRİNCİ BENTTE YAZILI DEFTERLERİ VEYA İŞLETMESİNİN MAHİYET VE ÖNEMİNE GÖRE SADECE İŞLETME DEFTERİ

   TACİRLERİN İŞLETMELRİYLE İLGİLİ İŞLER DOLAYISIYLA ALDIKLARI MEKTUP, YAZI, TELGRAF, FATURA, CETVEL,SENET GİBİ VESİKA VE KAĞITLARLA ÖDEMELERİNİ GÖSTEREN VESİKALARI VE YAZDIĞI MEKTUP, YAZI VE TELGRAFNAMELERİN KOPYALARINI VE MUKAVELELERİ, TAAHHÜT VE KEFALET VE SAİR TEMİNAT SENETLERİ VE MAHKEME İLAMLARI GİBİ BELGELERİ MUNTAZAM BİR TARZDA DOSYA HALİNDE SAKLAMALARI MECBURİDİR.

   B) BORÇLAR KANUNU

    MADDE 76- BİR BORÇ VEYA SAİR HER HANGİ BİR TASARRUF AKDİN İNİKADINDAN İTİBAREN BİR MÜDDETİN HİTAMINDA İFA VE İCRA EDİLMEK LAZIM GELDİĞİ TAKDİRDE, VADE AŞAĞIDAKİ VEÇHİLE TAYİN OLUNUR:

    1- MÜDDET, GÜN İLE TAYİN EDİLMİŞ İSE BORÇ, AKDİN İNİKAT ETTİĞİ GÜN SAYILMAYARAK MÜDDETİN SON GÜNÜ MUACCEL OLUR.

MÜDDET, SEKİZ VEYA ON BEŞ GÜN İSE BU MÜDDET BİR VEYA İKİ HAFTAYI DEĞİL TAMAM SEKİZ VEYA ONBEŞ GÜNÜ İFADE EDER.

    2- MÜDDET HAFTALAR İLE TAYİN EDİLMİŞ İSE BORÇ SON HAFTANIN, AKDİN MÜNAKİT OLDUĞU GÜNE İSMEN TEVAFUK EDEN GÜNÜNDE MUACCEL OLUR.

    3- MÜDDET AY İLE VEYA SENE, YARI SENE VE SENELERİN DÖRTTE BİRİ GİBİ BİRDEN ZİYADE AYLARI İHTİVA EDEN BİR ZAMAN İLE TAYİN EDİLDİĞİ SURETTE BORÇ, AKDİN MÜNAKİT OLDUĞU GÜN AYIN KAÇINCI GÜNÜ İSE SON AYIN BUNA TEKABÜL EDEN GÜNÜ MUACCEL OLUR SON AYDA TEKABÜL EDEN GÜN MEVCUT DEĞİL İSE BORÇ SON AYIN SON GÜNÜ İFA OLUNUR.

    YARIM AY TABİRİ, ON BEŞ GÜNLÜK BİR MÜDDETE MUADİLDİR. MÜDDET BİR VEYA BİRDEN ZİYADE AY İLE YARIM AY İSE ON BEŞ GÜN SON OLARAK HESAP EDİLİR.

    BU KAİDELER, MÜDDET , AKDİN İNİKADINDAN BAŞKA BİR ZAMANDAN İTİBAREN CEREYAN ETTİĞİ SURETTE DE TATBİK OLUNUR.

MUAYYEN BİR ZAMAN İÇİNDE İFA EDİLMEK LAZIM GELEN BİR BORCU BORÇLU, MÜDDETİN HİTAMINDAN EVVEL İFA İLE MÜKELLEFTİR.

    MADDE 96- ALACAKLI HAKKINI KISMEN VEYA TAMAMEN İSTİFA EDEMEDİĞİ TAKDİRDE BORÇLU KENDİSİNE HİÇ BİR KUSURUN İSPAT EDİLEMEYECEĞİNİ İSPAT ETMEDİKÇE BUNDAN MÜTEVELLİT ZARARI TAZMİNE MECBURDUR.

   MADDE 182- BEYİ BİR AKİTTİR Kİ ONUNLA BAYİ, SATILAN MALI MÜŞTERİNİN İLTİZAM ETTİĞİ SEMEN MUKABİLİNDE MÜŞTERİYE TESLİM VE MÜLKİYETİ ONA NAKLEYLEMEK BORCUNU TAHAMMÜL EDER.

    HİLAFINA ADET VEYA MUKAVELE MEVCUT DEĞİL İSE BAYİ İLE MÜŞTERİ BORÇLARI AYNI ZAMANDA İFA ETMEKLE MÜKELLEFTİRLER.

    HALE GÖRE TAYİNİ MÜMKÜN OLAN SEMEN, TESMİYE EDİLMİŞ HÜKMÜNDEDİR.

    MADDE 210- HİLAFINA MUKAVELE MEVCUT DEĞİL İSE MEBİ MÜŞTERİNİN YEDİNE GİRİNCE BAYİ SEMENE MÜSTEHAK OLUR.

    ADET BU YOLDA İSE YAHUT MÜŞTERİ MEBİDEN SEMENE VEYA DİĞER TÜRLÜ HASILAT İSTİFA İMKANINI ELDE ETMİŞ İSE MEBİİN SEMENİ MÜCERRET VADEYE NAZARAN MÜŞTERİ TARAFINDAN VUKUA GELEN TEMERRÜT, ÜZERİNE MÜTERETTİP HÜKÜMLERDEN BAŞKA HATTA HİÇ BİR İHTAR DAHİ YAPILMASIZIN FAİZE TABİDİR.

    C)213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU

    MADDE 229- FATURA, SATILAN EMTİA VEYA YAPILAN İŞ KARŞILIĞINDA MÜŞTERİNİN BORÇLANDIĞI MEBLAĞI GÖSTERMEK ÜZERE EMTİAYI SATAN VEYA İŞİ YAPAN TÜÇÇAR TARAFINDAN MÜŞTERİYE VERİLEN TİCARİ VESİKADIR.

    MADDE 230- (DEĞİŞİK : 30/12/1980 – 2365/34 MD.)

    FATURADA EN AZ AŞAĞIDAKİ BİLGİLER BULUNUR:

    1.FATURANIN DÜZENLENME TARİHİ SERİ VE SIRA NUMARASI :

    2. FATURAYI DÜZENLEYENİN ADI, VARSA TİCARET UNVANI, İŞ ADRES, BAĞLI OLDUĞU VERGİ DAİRESİ VE HESAP NUMARASI ;

    3. MÜŞTERİNİN ADI, TİCARET UNVANI, ADRESİ, VARSA VERGİ DAİRESİ VE HESAP NUMARASI ;

    4. MALIN VEYA İŞİN NEV’İ , MİKTARI, FİYATI VE TUTARI;

    5. (DEĞİŞİK : 4/12/1985 – 3239/19 MD.) SATILAN MALLARIN TESLİM TARİHİ VE İRSALİYE NUMARASI , (MALIN ALICIYA TESLİM EDİLMEK ÜZERE SATICI TARAFINDAN TAŞINDIĞI VEYA TAŞITTIRILDIĞI HALLERDE SATICININ, TESLİM EDİLEN MALIN ALICI TARAFINDAN TAŞINMASI VEYA TAŞITTIRLIMASI HALİNDE ALICININ TAŞINAN VEYA TAŞITTIRILAN MALLAR İÇİN SEVK İRSALİYESİ DÜZENLENMESİ VE TAŞITTA BULUNDURULMASI ŞARTTIR.

     MALIN, BİR MÜKELLEFİN BİZDEN ÇOK İŞ YERLERİ İLE ŞUBELERİ ARASINDA TAŞINDIĞI VEYA SATILMAK ÜZERE BİR KOMİSYONCU VEYA DİĞER BİR ARACIYA GÖNDERİLDİĞİ HALLERD DE, MALIN GÖNDEREN TARAFINDAN SEVK İRSALİYESİNE BAĞLANMASI GERKELİDİR. BU BENTTE YAZILI İRSALİYELER HAKKINDA FİYAT VE BEDEL İLE İLGİLİ BİLGİLER HARİÇ OLMAK ÜZERE, BU MADDE HÜKMÜ İLE 231 İNCİ MADDE HÜKMÜ UYGULANIR. İRSALİYELERDE MALIN NEREYE VE KİME GÖNDERİLDİĞİ AYRICA BELİRTİLİR.

     ŞU KADAR Kİ NİHAİ TÜKETİCİLERİN TÜKETİM AMACIYLA PERAKENDE OLARAK SATIN ALDIKLARI MALLLARI KENDİLERİNİN TAŞIMASI VEYA TAŞITTIRMASI HALİNDE BU MALLARA AİT FATURA VEYA PERAKENDE SATIŞ FİŞİNİN BULUNMASI ŞARTIYLA SEVK İRSALİYESİ ARANMAZ.

     MADDE 232- BİRİNCİ VE (4369 SAYILI KANUNUN 81/A-7 NCİ MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN İBARE YÜRÜRLÜK : 1.1.1999) İKİNCİ SINIF TÜCCARLAR, KAZANCI BASİT USULDE TESPİT EDİLENLERLE (*) DEFTER TUTMAK MECBURİYETİNDE OLAN ÇİFTÇİLER:

     1- BİRİNCİ VE İKİNCİ SINIF TÜCCARLARA;

    2- SERBEST MESLEK ERBABINA;

     3- KAZANÇLARI (4369 SAYILI KANUNUNN 81/A-7 NCİ MADDESİYLE DEĞİŞTİRİLEN İBARE

YÜRÜRLÜK : 1.1.1999 BASİT USULDE TESPİT OLUNAN TÜCCARLARA (**)

     4- DEFTER TUTMAK MECBURİYETİNDE OLAN ÇİFTÇİLERE;

     5- VERGİDEN MUAF ESNAFA.

     SATTIKLARI EMTİA VEYA YAPTIKLARI İŞLER İÇİN FATURA VERMEK VE BUNLAR DA FATURA İSTEMEK VE ALMAK MECBURİYETİNDEDİRLER.

     (2686 SAYILI KANUN’UN 28 İNCİ MADDESİYLE DEĞİŞEN FIKRA) (4444 SAYILI KANUN’UN 13/C-4 MADDESİYLE DEĞİŞEN İBARE YÜRÜRLÜK :

14.8.1999  YUKARIDAKİLER DIŞINDA KALANLARIN, BİRİNCİ VE İKİNCİ SINIF TÜCCARLAR İLE KAZANCI BASİT USULDE TESPİT EDİLENLERDEN VE DEFTER TUTMAK MEÇBURİYETİNDE OLAN ÇİFTÇİLERDEN SATIN ALDIKLARI EMTİA VEYA ONLARA YAPTIRDIKLARI İŞ BEDELİNİN (01/01/2002 TARİHİNDEN İTİBAREN) 250.000.000 LİRAYI GEÇMESİ VEYA BEDELİ 250.000.000 LİRADAN AZ OLSA DAHİ İSTEMELERİ HALİNDE EMTİAYI SATANIN VEYA İŞİ YAPANIN FATURA VERMESİ MECBURİDİR.

      (3239 SAYILI KANUNUN 136 ‘NCI MADDESİYLE FIKRA KALDIRILMIŞTIR.)

      MADDE 233- (DEĞİŞİK : 23/6/1982-2686/29 MD.)

      BİRİNCİ VE İKİNCİ SINIF TÜCCARLARLA DEFTER TUTMAK MECBURİYETİNDE OLAN ÇİFTÇİLERİN FATURA VERMEK MECBURİYETİNDE OLMADIKLARI SATIŞLARI VE YAPTIKLARI İŞLERİN BEDELLERİ AŞAĞIDAKİ VESİKALARDAN HERHANGİ BİRİ İLE TEVSİK OLUNUR.

      1. PERAKENDE SATIŞ FİŞLERİ,

      2. MAKİNELİ KASALARIN KAYIT RULOLARI;

      3. GİRİŞ VE YOLCU TAŞIMA BİLETLERİ.

      PERAKENDE SATIŞ FİŞİ, MAKİNELİ KASALARIN KAYIT RULOLARI VE BİLETLERDE, İŞLETME VEYA MÜKELLEFİN ADI, DÜZENLEME TARİHİ VE ALINAN PARANIN MİKTARI GÖSTERİLİR.

      PERAKENDE SATIŞ FİŞİ İLE GİRİŞ VE YOLCU TAŞIMA BİLETLERİ SERİ VE SIRA NUMARASI DAHİLİNDE TESELSÜL ETTİRİLİR. BU FİŞ VE BİLETLER KOPYALI İKİ NÜSHA OLARAK TANZİM EDİLİR VE BİR NÜSHASI  MÜŞTERİYE VERİLİR. MAKİNELİ KASA KULLANILIP DA MÜŞTERİYE FİŞ (MAKİNELİ KASANIN ÖNCEKİ FIKRADA BELİRTİLEN MALUMATI İHTİVA EDEN FİŞİ) VERİLMEMESİ HALİNDE, PERAKENDE SATIŞ FİŞİ TANZİMİ VE MÜŞTERİYE VERİLMESİ MECBURİDİR.

      MADDE 235- BİRİNCİ VE İKİNCİ SINIF TÜCCARLAR İLE DEFTER TUTMAK MECBURİYETİNDE OLAN ÇİFTÇİLER GÖTÜRÜ USULE TABİ VEYA VERGİDEN MUAF ÇİFTÇİLERDEN SATIN ALDIKLARI MALLARIN BEDELİNİ ÖDEDİKLERİ SIRADA İKİ NÜSHA MAKBUZ TANZİM ETMEYE VE BUNLARDAN BİRİNİ İMZALAYARAK SATICI ÇİFTÇİYE VERMEYE VE DİĞERİNİ ONA İMZALANARAK ALMAYA MECBURDURLAR. MAL TÜCCAR VEYA ÇİFTÇİ ADINA BİR ADAMI VEYA MUTAVASSIL TARAFINDAN ALINDIĞI TAKDİRDE MAKBUZ BUNLAR TARAFINDAN TANZİM VE İMZA OLUNUR.

ÇİFTÇİDEN AVANS ÜZERİNE YAPILAN MUBAYAALARDA, MAKBUZ, MALIN TESLİMİ SIRASINDA VERİLİR.

MÜSTAHSİL MAKBUZUNUN TÜCCAR VEYA ALICI ÇİFTÇİ NEZDİNDE KALAN NÜSHASI FATURA YERİNE GEÇER.

MÜSTAHSİL MAKBUZUNDA EN AZ AŞAĞIDA YAZILI BİLGİLER BULUNUR:

1. MAKBUZUN TARİHİ;

2. (DEĞİŞİK. 30/12/1980-2365/38 MD.) MALI SATIN ALAN TÜCCAR VEYA ÇİFTÇİNİN SOYADI, ADI, UNVANI VE ADRESİ;

3. MALI SATAN ÇİFTÇİNİN SOYASI, ADI VE İKAMETGAH ADRESİ;

4. SATIN ALINAN MALIN CİNSİ, MİKTARI VE BEDELİ.

BU MADDEDE YAZILI MAKBUZLAR HİÇBİR RESİM VE HARCA TABİ DEĞİLDİR.

2. KONUYLA İLGİLİ KAVRAMLAR VE BUNLARIN BİRBİRİYLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ:

YUKARIDA ÖZÜ AÇIKLANAN İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN KONUSU DİKKATE ALINDIĞINDA İLKİN, “FATURA” VE “VADE FARKI” KAVRAMLARIN ÜZERİNDE DURULMASI VE BU KONUDAKİ DÜZENLEMELERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE YARAR VARDIR.

A) FATURA:

HEMEN İFADE ETMEK GEREKİR Kİ: TÜRK TİCARET KANUNU’NDA FATURA TANIMLANMAMIŞTIR. VERGİ USUL KANUNUN 229. MADDESİNDE YER ALAN TANIMLAMA İSE: 1FATURA SATILAN EMTİA VEYA YAPILAN İŞ KARŞILIĞINDA MÜŞTERİNİN BORÇLANDIĞI MEBLAĞI GÖSTERMEK ÜZERE EMTİAYI SATAN VEYA İŞİ YAPAN TÜCCAR TARAFINDAN MÜŞTERİYE VERİLEN TİCARİ BİR VESİKADIR” ŞEKLİNDEDİR.

BÖYLECE FATURA; “TİCARİ SATIŞLARDA SATICI TARAFINDAN ALICIYA VERİLEN VE SATILAN MALIN MİKTARINI, VASIFLARINI ÖLÇÜSÜNÜ FİYATINI VE SAİR HUSUSLARI VEYA İFA EDİLMİŞ HİZMETLERİ GÖSTEREN HESAP PUSULASI OLUP, TİCARİ BİR BELGE NİTELİĞİNDEDİR.” ŞEKLİNDE TANIMLANABİLİR.

TİCARET KANUNUNDA VE VERGİ USUL KANUNUNDA FATURA İLE İLGİLİ BAŞKACA DÜZENLEMELER DE BULUNMAKTADIR.

NİTEKİM, VERGİ USUL KANUNU’NUN 232. MADDESİNDE; FATURA DÜZENLEMESİNİN HANGİ HALLERDE VE KİMLER İÇİN MECBURİ OLDUĞU HUSUSNDA DÜZENLEME YAPILMIŞTIR.

DİĞER TARAFTAN, TÜRK TİCARET KANUNU’NUN 23. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASINDA; “TİCARİ İŞLETMESİ İCABI BİR MAL SATMIŞ VEYA İMAL ETMİŞ VEYAHUT BİR İŞ GÖRMÜŞ YAHUT BİR MENFAAT TEMİN ETMİŞ OLAN TACİRDEN, DİĞER TARAF KENDİSİNE BİR FATURA VERİLMESİNİ VE BEDELİ ÖDENMİŞ İSE BUNUN DA FATURADA GÖSTERİLMESİNİ İSTEYEBİLİR.” DENİLMEKTE, İKİNCİ FIKRASINDA DA; “BİR FATURAYI ALAN KİMSE, ALDIĞI TARİHTEN İTİBAREN SEKİZ GÜN İÇİNDE MÜNDERECATI HAKKINDA BİR İTİRAZDA BULUNMAMIŞSA MÜNDERECATINI KABUL ETMİŞ SAYILIR.” HÜKMÜ YER ALMAKTADIR.

BU YASAL DÜZENLEMELERDEN ÇIKAN SONUÇ; FATURA DÜZENLEMESİ İÇİN ÖNCELİKLE TARAFLAR ARASINDA AKDİ BİR İLİŞKİNİN BULUNMASININ GEREKLİ OLDUĞU OLGUSUDUR. TİCARİ İŞLETMEYE İLİŞKİN OLARAK VE BELLİ FAALİYETLERDE BULUNMA HALİNDE TACİRLER TARAFINDAN O FAALİYETLE İLGİLİ OLAN KARŞI TARAF ADINA DÜZENLENMESİ GEREKEN TİCARİ BİR BELGE NİTELİĞİNDEKİ FATURA, SÖZLEŞMENİN YAPILMASI İLE İLGİLİ DEĞİL, TARAFLAR ARASINDA YAPILMIŞ BİR SATIM, HİZMET İSTİSNA VE BENZERİ SÖZLEŞMENİN İFA SAFHASI İLE İLGİLİ BİR BELGEDİR. ÖYLE Kİ, TARAFLAR ARASINDA BU TÜR BİR SÖZLEŞME İLİKİSİ YOKSA DÜZENLENEN BELGE FATURA OLMAYIP, OLSA OLSA İCAP MAHİYETİNDE KABUL EDİLEBİLECEK BİR BELGEDİR VE ELBETTE BU BELGEYE İTİRAZ EDİLMEMESİNİN TTK.’NUN 23/2. MADDESİ ANLAMINDA SONUÇ DOĞURMASI DA BEKLENEMEZ.

KISACASI; TTK.’NUN 23. MADDESİNİN 2. FIKRASI UYARINCA GÖNDERİLEN FATURAYA SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ OLUNMAMASI HALİNDE FATURA İÇERİĞİNİN KABUL EDİLMİŞ SAYILMASI İÇİN, FATURAYI DÜZENLEYEN KİŞİNİN AYNI MADDENİN İKİNCİ FIKRASINA GÖRE TİCARİ İŞLETMESİ İCABI MAL SATMIŞ, İMAL ETMİŞ YADA İŞ GÖRMÜŞ BİR TACİR OLMASI GEREKİR. BUNUN DOĞAL SONUCU OLARAK TA; ESNAFIN GÖNDERDİĞİ FATURAYA İTİRAZ OLUNMAMASI FATURA İÇERİĞİNİ KABUL ETME SONUCUNU DOĞURMAZ.

TTK.’NUN 23. MADDESİNİN 2. FIKRASI HÜKMÜ İLE, FATURANIN ÖZELLİKLE TACİRLER ARASINDA İFAYA YÖNELİK BİR İSPAT ARACI OLDUĞU, SÜRESİNDE İTİRAZ EDİLMEMEKLE MÜNDERECATINDAN SAYILAN HUSUSLAR YÖNÜNDEN DÜZENLEYEN LEHİNE, ADINA FATURA DÜZENLENENİN ALEYHİNE, BİR KARİNE GETİRİLMİŞTİR. BU KARİNE FATURANIN İSPAT GÜCÜNE YÖNELİK BİR DÜZENLEMEYİ ORTAYA KOYMAKTADIR.

NE VAR Kİ, FATURA, DÜZENLEYEN ALEYHİNE DELİL OLDUĞU GİBİ, KENDİSİ FATURAYI DÜZENLEMEDİĞİ HALDE TEBLİĞİNDEN İTİBAREN SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ ETMEYEN ALEYHİNE DE DELİL OLABİLECEKTİR.

FATURANIN ADINA TANZİM EDİLEN ALEYHİNE İSPAT VASITASI OLMASI, YANİ FATURAYI ALAN KİŞİNİN FATURA KENDİNDEN SADIR OLMAMAKLA BİRLİKTE ALEYHİNE DELİL TEŞKİL ETMESİ TTK.’NUN 23. MADDESİNİN 2. FIKRASINDA DÜZENLENEN VE YUKARIDA AYRINTISI AÇIKLANAN BU KARİNEDEN KAYNAKLANMAKTADIR.

BUNA GÖRE; FATURA DÜZENLEYEN TACİRİN ALINAN KARİNEDEN YARARLANABİLMESİ İÇİN FATURA TANZİM EDENLE, ADINA FATURA TANZİM EDİLEN ARASINDA AKDİ İLİŞKİ BULUNMASI, FATURANIN AKDİN İFASIYLA İLGİLİ OLARAK DÜZENLENMESİ GEREKİR. FATURA SÖZLEŞMESİNİN KURULMASI SAFHASIYLA İLGİLİ OLMAYIP İFASINA İLİŞKİN OLDUĞUNDAN ÖNCELİKLE TEMEL BİR BORÇ İLİŞKİSİNİN BULUNMASI GEREKİR. TTK.’NUN 2 VE 3. FIKRASINDAKİ KARİNE AKSİ İSPAT EDİLEBİLEN ADİ BİR KARİNEDİR. İKİNCİ FIKRA GEREĞİ SEKİZ GÜN İÇİNDE FATURAYA İTİRAZ EDİLMESİ DURUMUNDA FATURA MÜNDERECATININ DOĞRU OLDUĞUNU FATURAYI DÜZENLEYEN TACİRİN İSPAT ETMESİ GEREKİR.

HEMEN BURADA FATURANIN MÜNDERECATININ (ZORUNLU İÇERİĞİNİN) VE ŞEKİL ŞARTLARININ NE OLDUĞUNUN VE ARDINDAN DA OLAĞAN İÇERİKTEN (MUTAD MÜNDERECATTAN) NE ANLAŞILMASI GEREKTİĞİNİN AÇIKLANMASI YARARLI OLACAKTIR.

SÖZLEŞMENİN İFA SAFHASIYLA İLGİLİ OLARAK DÜZENLENEN FATURANIN ŞEKLİ VE KAPSAMININ NE OLMASI GEREKTİĞİ KONUSUNDA, TÜRK TİCARET KANUNU’NDA ÖZEL BİR HÜKÜM BULNMAMAKTA, ANILAN YASANIN 23. MADDESİNDE NEYİ İFADE ETTİĞİ AÇIKLANMAKSIZIN FTURANIN MÜNDERECATINDAN SÖZ EDİLMEKTEDİR.

FATURNIN ZORUNLU İÇERİĞİ VE ŞEKİL ŞARTLARINA İLİŞKİN AYRINTILI DÜZENLEME VERGİ USUL KANUNU’NDA YER ALMAKTADIR.

VERGİ USUL KANUNUN 230. MADDESİ FATURADA EN AZ BULUNMASI GEREKEN BİLGİLERİ;

1. FATURANIN DÜZENLEME TARİHİ, SERİ VE SIRA NUMARASI;

2. FATURAYI DÜZENLEYENİN ADI, VARSA TİCARET UNVANI, İŞ ADRESİ, BAĞLI OLDUĞU VERGİ DAİRESİ VE HESAP NUMARASI;

3. MÜŞTERİNİN ADI, TİCARET UNVANI, ADRESİ, VARSA VERGİ DAİRESİ VE HESAP NUMARASI;

4. MALIN VEYA İŞİN NEVİ, MİKTARI, FİYATI VE TUTARI;

5. (3239 SAYILI KANUN’UN 19 UNCU MADDESİYLE DEĞİŞEN BENT) SATILAN MALLARIN TESLİM TARİHİ VE İRSALİYE NUMARASI, (MALIN ALICIYA TESLİM EDİLME ÜZERE SATICI TARAFINDAN TAŞINDIĞI VEYA TAŞITTIRDIĞI HALLERDE SATICININ, TESLİM EDİLEN MALIN ALICI TARAFINDAN TAŞINMASI VEYA TAŞITTIRILMASI HALİNDE ALICININ, TAŞINAN VEYA TAŞITTIRILAN MALLAR İÇİN SEVK İRSALİYESİ DÜZENLENMESİ VE TAŞITTA BULUNDURULMASI ŞARTTIR.)

MALIN, BİR MÜKELLEFİN BİRDEN ÇOK İŞ YERLERİ İLE ŞUBELERİ ARADINDA TAŞINDIĞI VEYA SATILMAK ÜZERE BİR KOMİSYONCU VEYA DİĞER BİR ARACIYA GÖNDERİLDİĞİ HALLERDE DE, MALIN GÖNDEREN TARAFINDAN SEVK İRSALİYESİNE BAĞLANMASI GEREKİR. BU BENTTE YAZILI İRSALİYELER HAKKINDA FİYAT VE BEDEL İLE İLGİLİ BİLGİLER HARİÇ OLMAK ÜZERE, BU MADDE HÜKMÜ İLE 231 İNCİ MADDE HÜKMÜ İRSALİYELERDE MALIN NEREYE VE KİME GÖNDERİLDİĞİ AYRICA BELİRTİLİR.

ŞU KADAR Kİ NİHAİ TÜKETİCİLERİN TÜKETİM AMACIYLA PERAKENDE OLARAK SATIN ALDIKLARI MALLARI KENDİLERİNİN TAŞIMASI VEYA TAŞITTIRMASI HALİNDE BU MALLARA AİT FATURA VEYA PERAKENDE SATIŞ FİŞİNİN BULUNMASI ŞARTIYLA SEVK İRSALİYESİ ARANMAZ.)” ŞEKLİNDE SIRALANMIŞTIR.

VERGİ USUL KANUNU’NUN 230. MADDESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE ASGARİ ZORUNLU UNSURLARI BEŞ MADDE HALİNDE BELİRLEMİŞTİR. MADDE METNİNDEN AÇIKCA ANLAŞILACAĞI GİBİ SAYILAN BU ZORUNLU UNSURLAR AYNI ZAMANDA OLAĞAN (MUTAD) İÇERİĞİN NE OLDUĞU DA ORTAYA KOYMAKTADIR.

BÖYLECE GÖRÜLMEKTEDİR Kİ, FATURA SÖZLEŞMENİN İFA SAFHASIYLA İLGİLİ OLDUĞU İÇİN TTK.’NUN 23/2. MADDESİNE GÖRE SÜRESİNDE İTAİRAZ OLUNMAMAK SURETİYLE KABUL EDİLDİĞİ VARSAYILAN FATURA İÇERİĞİ ANCAK SÖZLEŞMENİN İFA SAFHASIYLA İLGİLİ OLARAK FATURADA YER ALMASI OLAĞAN SAYILAN SATILAN MALIN CİNSİ VEYA YAPILAN İŞİN ADEDİ, TÜRÜ, BEDELİ GİBİ HUSUSLARA İLİŞKİN OLABİLİR. SÖZLEŞMENİN KURULUŞU AŞAMASINDA BAŞTA VAR OLMAYIP, İFA İLE İLGİLİ HUSUSLARDA SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREN VE DİĞER TARAFIN DURUMUNU AĞARLAŞTIRAN KAYITLARIN SONRADAN FATURAYA KONULMASI DURUMUNDA -Kİ BUNA MUHATABINCA İTİRAZ EDİLMESİ DAHİ- BU KAYITLARIN FTURANIN ZORUNLU VE OLAĞAN İÇERİĞİNDEN KABUL EDİLMESİ, DÜZENLEMENİN ŞEKLİNE OLDUĞU KADAR AMACINA DA AYKIRI DÜŞECEKTİR.

NİTEKİM, KURULDAKİ TARTIŞMALAR SIRASINDA TTK.’NUN 23/2. MADDESİ HÜKMÜNDEKİ KARİYERİN FATURANIN OLAĞAN İÇERİĞİ (MUTAD MÜNDERECATI) HAKKINDA GEÇERLİ OLMASI GEREKTİĞİ, MUTAD İÇERİĞİN İFA İLE İLGİLİ HUSUSLARLA SINIRLI OLDUĞU KABUL EDİLEREK, FATURAYA SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREN VEYA DİĞER TARAFIN DURUMUNU AĞIRLAŞTIRAN KAYILAR KONULDUĞU TAKTİRDE, OLAĞAN (MUTAD) OLMAYAN BU HUSUSLARA FATURAYI ALANIN SÜRESİNCE İTİRAZ ETMEMESİ DURUMUNDA BU KAYITLARLA SORUMLU OLMAYACAĞI BENİMSENMİŞTİR.

BUNA EK OLARAK; FATURAYI ALAN KİŞİNİN TACİR OLMAMASI HALİNDE ÖZELLİKLE TÜKETİCİYİ KORUMA AMACIYLA EKONOMİK YÖNDEN DAHA KUVVETLİ OLAN TACİR (SATICI VS.) KARŞISINDA ALICININ KORUNMASI GEREKTİĞİ; FATURAYA KONULAN VADE FARKI KAYDINA ALICININ SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ ETMEMESİ DURUMUNDA FATURAYI DÜZENLEYEN TACİRİN TTK.’NUN 23/2. MADDESİNDEKİ KARİNEDEN YARARLANAMAYACAĞI, FATURADAKİ VADE FARKI KAYDINA İTİRAZ EDİLMEMESİNİN SONUÇ DOĞURMAYACAĞI DA KABUL EDİLMİŞTİR.

HER NE KADAR GÖRÜŞMELER SIRASINDA VADE FARKININ MALIN BEDELİNE DAHİL OLAN BİR UNSUR OLDUĞU GÖRÜŞÜYLE FATURA KAPSAMI İÇİNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKTİĞİ VE BU KAYDI İÇEREN FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİNİN FATURAYI DÜZENLEYEN TACİR LEHİNE BİR KARİNE YARATACAĞI İLERİ SÜRÜLMÜŞSE DE BU GÖRÜŞE ÇOĞUNLUK, AŞAĞIDA VADE FARKI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARIN ARDINDAN AYRINTISI BELİRTİLECEĞİ ÜZERE SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREN VE DİĞER TARAFIN DURUMUNU AĞIRLAŞTIRAN NİTELİKTEKİ VADE FARKININ BAŞTA BELİRLENEN BEDEL KAPSAMINDA DÜŞÜNÜLMEYECEĞİ VEFATURANIN ZORUNLU UNSURLARINDAN VE OLAĞAN İÇERİĞİNDEN SAYILAMAYACAĞI GEREKÇESİYLE KATILMAMIŞTIR.

B) VADE FARKI:

YASAL DÜZENLEMELER KAPSAMINDA TANIMLANMIŞ VE KABUL EDİLMİŞ BİR KAVRAM DEĞİLDİR. SON YILLARDA ÜLKENİN İÇİNDE BULUNDUĞU ENFLASYONİST ORTAM NEDENİYLE YARGI KARARLARI İLE ORTAYA ÇIKMIŞ OLUP, PARA BORCUNUN İFASINDAKİ GECİKMEDEN ZARAR GÖREN ALACAKLIYI KORUMA AMACINI TAŞIMAKTADIR. BU NEDENLE DE GEREK TANIMI GEREK UYGULANMASI KONUSUNDA YARGISAL UYGULAMADA VE DOKRİNDE GÖRÜŞ AYRILIKLARINA KONU OLMAKTADIR. UYGULAMADA GEREK SÖZLEŞMELERLE GEREKSE DE FATURAYA “ALACAĞIN BELLİ BİR ZAMANDA ÖDENMESİ HALİNDE BELLİ BİR ORANDA VADE FARKI ALINACAĞI” KAYDI KONULMAK SURETİYLE HAYATA GEÇİRİLMEKTEDİR.

İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRMENİN KONUSU DA BUNLARDAN FATURAYA “ALACAĞIN BELLİ BİR ZAMANDA  ÖDENMEMESİ HALİNDE BELİRLİ BİR ORANDA VADE FARKI ALACAĞI” KAYDI KONULMASI İLE İLGİLİDİR.

YİNELEMEK GEREKİRSE; VDE FARKININ TANIMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ KONUSUNDA DA GEREK YARGI KARARLARI GEREKSE DOKTRİNDE DEĞİŞİK GÖRÜŞLER ORTAYA KONULMUŞTUR.

KURULCA YAPILAN GÖRÜŞMELERDE VADE FARKI VERESİYE VEYA TAKSİTLE SATIŞLARDA İLK SATIŞ BEDELİNE YANİ SEMEN’E BELİRLİ ORANLARDA YAPILAN İLAVE BAŞKA BİR ANLATIMLA VADE FARKI MAL VE HİZMET SATIM SÖZLEŞMESİNDE KARARLAŞTIRILAN VEYA TİCARİ TEAMÜLLERE GÖRE VADE TARİHİNDEN BAŞLAYARAK FİİLİ ÖDEME TARİHNDEKİ MAL VE HİZMET BEDELİNE EKLEME YAPILMAK SURETİYLE SEMEN’İN ULAŞTIĞI MİKTARI İFADE ETTİĞİ KABUL EDİLMİŞTİR.

BURADA ASIL ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN HUSUS YENİ FİYAT EŞ SÖYLEYİŞLE YENİ BEDEL KABUL EDİLEN VADE FARKININ HUKUKSAL NİTELİĞİ GEREĞİ YUKARIDA ÖZELLİKLERİ AÇIKLANAN FATURA KAPSAMINDA SAYILAN OLAĞAN VE ZORUNLU UNSURLARDAN OLUP, OLMADIĞIDIR.

VADE FARKI BAŞTA SÖZLEŞME İLİŞKİSİ KURULURKEN KARARLAŞTIRILABİLECEĞİ GİBİ BAŞTA KURULMUŞ OLAN SÖZLEŞME ŞARTLARINA EK OLARAK, SONRADAN TARAFLARIN MÜŞTEREK KABULÜ, YÜRÜYEN UYGULAMALAR YA DA GENEL OLARAK PİYASA ALIŞKANLIKLARI NEDENİYLE DE ORTAYA ÇIKABİLİR.

BUNDAN ÇIKAN SONUÇ ŞU OLACAKTIR. VADE FARKININ SÖZLEŞMEDE KARRLAŞTIRILDIĞI YADA SONRADAN SÜREKLİ UYGULAMA NEDENİYLE SÖZLEŞMENİN BİR UNSURU OLARAK KABUL EDİLDİĞİ DURUMDA FATURADA YER ALAN KAYDA AYRICA İHTİYAÇ BULUNMADIĞINDAN ALACAKLININ TALEBİNİ TTK.’NUN 23/2. MADDESİNDEKİ KARİNEYE DEĞİL DOĞRUDAN SÖZLEŞMEYE DAYANDIRMAK HAKKINA SAHİPTİR.

SORUN YAZILI ANLAŞMA OLMAMASI VE SÜREKLİ UYGULAMA BULUNMAMASI HALİNDE SÖZLÜ YAPILAN GEÇERLİ AKİTLERDE VADE FARKININ SADE FATURADA YER ALMASI VE BU KAYDA MUHATABINCA SEKİZ GÜNLÜK YASAL SÜREDE İTİRAZ EDİLMEMESİ DURUMUNDA ORTAYA ÇIKMAKTADIR.

BU NOKTADA HER İKİ KAVRAMIN BİRBİRİ İLE İLİŞKİSİNİ İRDELEMEKTE YARAR VARDIR.

C) KAVRAMLARIN BİRBİRİYLE İLİŞKİSİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ:

YUKARIDA FATURA İLE İLGİLİ AÇIKLAMADA DA AÇIKÇA İFADE EDİLDİĞİ GİBİ; FATURA DÜZENLEYEN TACİRİN TTK.’NUN 23. MADDESİNİN 2. FIKRASINDAKİ KARİNEDEN YARARLANABİLMESİ İÇİN FATURA TANZİM EDENLE, ADINA FATURA TANZİM EDİLEN ARASINDA AKDİ İLİŞKİ BULUNMASI, FATURANIN AKDİN İFASIYLA İLGİLİ OLARAK DÜZENLENMESİ GEREKMEKTEDİR.

FATURA SÖZLEŞMENİN KURULMASI SAFHASIYLA İLGİLİ OLMAYIP İFASINA İLİŞKİN OLDUĞUNDAN ÖNCELİKLE TEMEL BİR BORÇ İLİŞKİSİNİN BULUNMASI GEREKİR. TTK.’NUN 23. MADDESİNİN 2. FIKRASINDAKİ KARİNE AKSİ İSPAT EDİLEBİLEN ADİ BİR KARİNEDİR. TTK.’NUN 23/2. MADDESİ GEREĞİ SEKİZ GÜN İÇİNDE FATURAYA İTİRAZ EDİLMESİ DURUMUNDA FATURA MÜNDERECATININ DOĞRU OLDUĞUNU FATURAYI DÜZENLEYEN TACİRİN İSPAT ETMESİ GEREKİR.

KURULDAKİ TARTIŞMALAR SIRASINDA TTK.’NUN 23/2. MADDESİ HÜKMÜNDEKİ KARİNENİN FATURANIN OLAĞAN İÇERİĞİ (MUTAD MÜNDERECATI) HAKKINDA GEÇERLİ OLMASI GEREKTİĞİ MUTAD İÇERİĞİN İFA İLE İLGİLİ HUSUSLARDA SINIRLI OLDUĞU KABUL EDİLEREK FATURAYA SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREN VEYA DİĞER TARAFIN DURUMUNU AĞIRLAŞTIRAN KAYITLAR KONULDUĞU TAKDİRDE OLAĞAN (MUTAD) OLMAYA NBU HUSUSLARA FATURAYI ALANIN SÜRESİNDE İTİRAZ ETMEMESİ DURUMUNDA ANILAN KAYITLARLA SORUMLU OLMAYACAĞI BENİMSENMİŞTİR.

HEMEN BU KARİNEDE YER ALAN FATURA MÜNDERECATINDAN MAKSAT NEDİR? SORUSU AKLA GELMEKTEDİR. ZİRA TÜRK TİCARET KANUNU’NDA FATURA MÜNDERECATININ NE OLDUĞU İLGİLİ BÖLÜMLERDE DE AÇIKLANDIĞI ÜZERE AÇIK OLARAK DÜZENLENMİŞ DEĞİLDİR. BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR KARİNEYE ESAS TEŞKİL EDEN FATURA MÜNDERECATINDAN NEYİN KESİLDİĞİ KONUSUNDAKİ YASAL BOŞLUĞU VERGİ USUL KANUNU’NDAKİ HÜKÜMLER GÖZETİLEREK DOLDURULABİLECEĞİ AÇIKTIR. VERGİ USUL KANUNU’NUN 230. MADDESİNDEKİ TANIMDAN YOLA ÇIKARAK BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ, DEVAMLA DA “İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ KONUSUNU TEŞKİL EDEN VADE FARKI FATURANIN ZORUNLU İÇERİĞİNDEN MİDİR?” SORUSUNUN CEVABINI ARAMAK GEREKİR.

KURULCA; VADE FARKININ MAL VE HİZMET BEDELİNİN ÖDENMESİ GEREKEN GÜNDE ÖDENMEMESİ HALİNDE ALACAĞIN GECİKMESİ NEDENİYLE ULAŞTIĞI MİKTAR YANİ MAL VEYA HİZMETİN YENİ FİYATI OLDUĞU, SONUCUNA VARILMIŞTIR.

BUNUN GEREKÇESİ DE ŞUDUR: YUKARIDA DA AÇIKLANDIĞI ÜZERE FATURA DA OLMAZSA OLMAZ BEŞ UNSUR MEVCUTTUR VE VADE FARKI BU UNSURLAR ARASINDA SAILMAMIŞTIR.

TÜRK TİCARET KANUNU’NUN 23/2. MADDESİNİN FATURANIN OLAĞAN İÇERİĞİ (MUTAD MÜNDERENCATI) HAKKINDA GEÇERLİ OLMASI GEREKTİĞİ VE BUNUN İFA İLGİLİ HUSUSLARLA SINIRLI OLDUĞU UYGULAMADA BASKIN GÖRÜŞ OLARAK KABUL EDİLMEKTEDİR. VADE FARKI İSE İFA AŞAMASI İLE İLGİLİ DEĞİLDİR. BURADA İFA ZAMANINDA İLERİ SÜRÜLSE DAHİ SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREN VE DİĞER TARAFIN DURUMUNU AĞIRLAŞTIRAN KAYITLARIN İFA İLE İLGİLİ OLMADIĞI AÇIKTIR.

SONUÇ OLARAK, FATURANIN SÖZLEŞMENİN İFA SAFHASIYLA İLGİLİ OLDUĞU İÇİN TTK.’NUN 23/2. MADDESİNE GÖRE SÜRESİNDE İTİRAZ OLUNMAMAK SURETİYLE KABUL EDİLDİĞİ VARSAYILAN FATURA İÇERİĞİ ANCAK SÖZLEŞMENİN İFA SAFHASIYLA İLGİLİ OLARAKFATURADA YER ALMASI OLAĞAN SAYILAN SATILAN MALIN CİNSİ, VEYA YAPILAN İŞİN ADEDİ, TÜRÜ BEDELİ GİBİ HUSUSLARA İLİŞKİN OLABİLİR. FATURADAKİ GECİKME HALİNDE VADE FARKI ALINACAĞINA İLİŞKİN KAYDA İTİRAZ EDİLMEMESİ, FATURADA YER ALMAKLA BİRLİKTE TARAFLAR ARASINDAKİ SÖZLEŞMEDE DÜZENLENMEMİŞ BİR HUSUSA İLİŞKİN KAYDIN DA KABUL EDİLDİĞİ ANLAMINA GELMEZ. VADE FARKI KAYDININ FATURANIN ZORUNLU İÇERİĞİNDE OLMAYIP, YASAL SÜREDE İTİRAZ EDİLMEDİ DİYE KABUL EDİLMESİNİN AĞIR BİR SONUÇ DOĞURACAĞI; FATURADAKİ VADE FARKI UYGULANIR İBARESİNİN YAZILMASI HALİNDE TTK.NUN 23/1. MADDESİNDEKİ KARİNENİN UYGULAMA ALANI BULMAYACAĞI, ZİRA FATURA SÖZLEŞME OLMADIĞI GİBİ, FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİNİN DE ONA SÖZLEŞME NİTELİĞİ VERMEYECEĞİ KABUL EDİLMİŞTİR.

VI. SONUÇ:

TARAFLAR ARASINDA YAZILI ŞEKİLDE YAPILMAMIŞ OLMAKLA BİRLİKTE GEÇERLİ SÖZLEŞME İLİŞKİSİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA FATURALARA (BEDELİN BELLİ BİR SÜREDE ÖDENMESİ HALİNDE VADE FARKI ÖDENİR.) İBARESİNİN YAZILARAK KARŞI TARAFA TEBLİĞİ VE KARŞI TARAFÇA TTK.’NUN 23/2. MADDESİ UYARINCA SEKİZ  GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ HALİNDE BU DURUM SADECE FATURA MÜNDERECATININ KESİNLEŞMESİ SONUCUNU DOĞURUP VADE FARKININ DAVALI YANCA KABUL EDİLDİĞİ VE İSTENEBİLECEĞİ ANLAMINA GELMEYECEĞİNE 27.06.2003 TARİHLİ İLK TOPLANTIDA ÜÇTE İKİ ÇOĞUNLUKLA KARAR VERİLDİ.

KARŞIOY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRMENİN KONUSU, SÖZLÜ ŞEKİLDE GERÇEKLEŞMİŞ OLAN İLİŞKİYE DAYANILARAK DÜZENLENEN FATURAYA, TTK’NUN 23/2 NCİ MADDESİNE GÖRE, TEBLİĞİ MÜTEAKİP SEKİZ GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDİLMEMESİ HALİNDE FATURADA YER ALAN VADE FARKI UYGULAMASINA DAİR KAYDIN, FATURA MÜNDERECATINDAN SAYILIP, SAYILMAYACAĞI HUSUSU İLE SINIRLANDIRILMIŞTIR.

TTK.’NUN 23/1 NCİ MADDESİNDE TÜCARİ İŞLETMESİ İCABI BİR MAL SATMIŞ VEYA İMAL ETMİŞ VEYAHUT BİR İŞ GÖRMÜŞ YAHUT MENFAAT TEMİN ETMİŞ OLAN TACİRDEN DİĞER TARAF KENDİSİNE BİR FATURA VERİLMESİNİ VE BEDELİ ÖDENMİŞ İSE, BUNUN DA FATURADA GÖSTERİLMESİNİİSTEYEBİLECEĞİ DÜZENLENMİŞ, FATURANIN TARİHİNİ YAPAN 213 SAYILI V.U.K.’NUN 229 NCU MADDESİNDE DE “FATURA, SATILAN EMTİA VEYA YAPILAN İŞ KARŞILIĞINDA MÜŞTERİNİN BORÇLANDIĞI MEBLAĞI GÖSTERMEK ÜZERE EMTİAYI SATAN VEYA İŞİ YAPAN TÜCCAR TARAFINDAN MÜŞTERİYE VERİLEN TİCARİ VESİKADIR” DENİLMİŞ, AYNI YASANIN 232 NCİ MADDESİNDE İSE, FATURA KULLANMA ZORUNLULUĞU DÜZENLENMİŞ BULUNMAKTADIR. BU YASAL DÜZENLEMELERDEN FATURANIN ANCAK BİR TİCARİ İŞLETMEYE İLİŞKİN OLARAK VE BELLİ FALİYETLERDE BULUNMA HALİNDE TACİRLER TARAFINDAN O FALİYETLE İLGİLİ OLAN KARŞI TARAF ADINA TANZİMİ GEREKEN, TİCARİ BİR BELGE OLDUĞU AÇIKTIR.

TTK.’NUN 23/2 NCİ MADDESİ “BİR FATURAYI ALAN KİMSE FATURAYI ALDIĞI TARİHTEN İTİBAREN SEKİZ GÜN İÇİNDE MÜNDERECATI HAKKINDA BİR İTİRAZDA BULUNMAMIŞSA, MÜNDERECATINI KABUL ETMİŞ SAYILIR” HÜKMÜ İLE FATURANIN ÖZELLİKLE TACİRLER ARASINDA BİR İSPAT VASITASI OLDUĞU VE SÜRESİNDE İTİRAZ EDİLMEMEKLEEDİLMEMEKLE MÜNDERECATINDAN SAYILAN HUSUSLAR YÖNÜNDEN DÜZENLEYENİN LEHİNE, ADINA FATURA DÜZENLENEN KİMSENİN ALEYHİNE BİR KARİNE OLUŞTUĞU KABUL EDİLMİŞ BULUNMAKTADIR.

15. HUKUK DAİRESİ İLE 11 VE 19 NCU HUKUK DAİRELERİ ARASINDAKİ İÇTİHAT AYKIRILIĞI, VADE FARKININ FATURA MÜNDERECATİNDAN SAYILIP, SAYILMAYACAĞI NOKTASINDA OLUP, 15. HUKUK DAİRESİ BU HUSUSU FATURA MÜNDERECATINDAN SAYMAZKEN, 11 VE 19 NCU HUKUK DAİRESİ VADE FARKINI HUKUKİ NİTELİĞİ İTİBARİYLE FATURA MÜNDERECATINDAN SAYMAKLA VE TTK.’NUN 23/2 MADDESİ KAPSAMINDA KALDIĞINI KABUL ETMEKTEDİR. BU DURUMDA HALLİ GEREKEN İLK HUSUS, FATURANIN UNSURLARININ NELERDEN İBARET OLDUĞU VE MÜNDERECATINDAN NEYİN ANLAŞILMASI GEREKTİĞİNİN AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASIDIR.

T.TİCARET KANUNU FATURADA BULUNMASI GEREKEN ZORUNLU UNSURLARI GÖSTERİLMEMİŞ İSE DE, V.U.K.’NUN 230 NCU MADDESİNDE ASGARİ ZORUNLU UNSURLAR BEŞ BENT HALİNDE SIRALANMIŞ OLUP, BUNLARIN ARASINDA VADE FARKINDAN BAHSEDİLMEMİŞTİR. ANCAK, 4 NCÜ BENTTE MALIN FİYATI DA YER ALMIŞ, BÖYLECE FİYATIN FATURADA ZORUNLU BİR UNSUR OLDUĞU YASAL DÜZENLEME İLE İFADE EDİLMİŞTİR. ÖTE YANDAN, TTK.NUN 23/1 NCİ MADDESİNDE BEDEL ÖDENMİŞ İSE, BUNUNDA FATURA DA GÖSTERİLECEĞİNDEN BAHSEDİLMEK SURETİYLE TTK. YÖNÜNDEN DE FİYATIN FATURADA YER ALMASI GEREKTİĞİ VURGULANMIŞTIR. ESASEN, BU YÖNDE NE UYGULAMADA VE NE DE DOKTRİNDE FARKLI BİR YAKLAŞIM DA YOKTUR. O HALDE, FİYATIN FATURADA YER ALMASI GEREKEN ASLİ VE ZORUNLU BİR UNSUR OLDUĞU ŞÜPHESİZ BULUNMAMAKTADIR. BU AŞAMADA FİYAT KAVRAMININ HUKUKİ TAVSİFİ ÜZERİNDE DURMAK GEREKİR. İTTİFAKLA KABUL EDİLDİĞİ GİBİ FİYAT, BİR DEĞER İLE PARA BİRİMİ ARASINDA İLİŞKİDİR. BİR BAŞKA İFADEYLE, ALIM SATIM, VEYA GÖRÜLEN BAŞKA BİR İŞ VEYA İMALAT VE YAHUT DA BİR MENFAAT TEMİNİ BAKIMINDAN BİR ŞEYİN PARA OLARAK DEĞERİNİ İFADE EDER. FİYATLA ÇOK YAKIN İLİŞKİSİ OLAN, HATTA İÇ İÇE BULUNAN VADE FARKININ HUKUKİ NİTELİĞİ İSE, UYGULAMA VE DOKTRİNDE FARKLI GÖRÜŞLERİN OLUŞMASINA NEDNE OLMUŞ, BU KAVRAMIN ANA PARA FAİZİ Mİ, TEMERRÜT FAİZİ Mİ, CEZAİ ŞART MI, GECİKME ZAMMI MI YOKSA MALIN BEDELİNE EKLENEN BİR ÖĞE, UNSUR MU OLDUĞU TARTIŞMA KONUSU YAPILMIŞTIR.

ANCAK, VADE FARKINI ÖZELLİKLE TACİRLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERDE, SÜRESİNDE ÖDENMEYEN MAL VE HİZMET BEDELİ DOLAYISIYLA, ALICININ FAİZ DIŞINDA ÖDEMEK ZORUNDA KALDIĞI VE SÖZLÜ AKDİN İNİKADI SIRASINDA TARAFLARCA KARARLAŞTIRILMIŞ EK BİR MİKTAR OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKİR. KALDI Kİ, İÇTİHADI BİRLEŞTİRMENİN KAPSAMI DIŞINDA KALDIĞI BÜYÜK KURULCA KARARLAŞTIRILAN, TARAFLAR ARASINDA BU KONUDA SÖZLEŞME BULUNAN VEYAHUT BU KONUDA TEAMÜL OLDUĞU BELİRLENEN HALLERDE VADE FARKININ BEDELE (FİYATA) DAHİL OLDUĞU HUSUSLARI ÇEKİŞMESİZDİR.

BU İÇTİHADI BİRLEŞTİRMENİN KONUSUNU TEŞKİL EDEN TARAFLAR ARASINDAKİ AKDİN SÖZLÜ OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ OLMASI, HALİNDE İSE, AKTİN ESASLI UNSURU OLAN SEMENİ (FİYATI) TARAFLARIN NASIL KARARLAŞTIRMIŞ OLDUĞUNU ANCAK KENDİLERİ BİLEBİLİRLER. ÜCRETE HAK KAZANAN TACİR FATURAYI DÜZENLERKEN, SEMENİN BELİRLENEN BİR SÜREDEN SONRA ÖDENMESİ HALİNDE GÜNLÜK VEYA BİR BAŞKA SURETTE Kİ GECİKLEME ÖDEME HALİNDE, SEMENİN %1, %5’İ GİBİ BİR ORANLA EK BİR ÖDEME YAPILACAĞINI FATURAYA KAYDETMİŞ VE FATURAYI TEBELLÜĞ EDEN DE SEKİZ GÜN İÇİNDE BU KAYDA KARŞI ÇIKMAMIŞ İSE, TARAFLARIN SÖZLEŞMEYİ YAPARKEN DAHA BAŞLANGIÇTA SEMENİ BU ŞEKİLDE KARARLAŞTIRDIKLARININ, BİR BAŞKA İFADEYLE VADE FARKI UYGULANMASINI GEREKTİREN HALİN OLUŞMASI DURUMUNDA, FİYATI İLERDEKİ ÖDEME DURUMUNA GÖRE TARAFLARIN DEĞİŞİR ŞEKİLDE KARARLAŞTIRMIŞ OLDUKLARININ KABULÜ İLE VADE FARKININ FİYATIN EKİ, BİR UNSURU VE HATTA FİYATTAN SAYILMASI GEREKTİĞİNDE DURAKSAMA GÖSTERMEMEK GEREKİR. BU DURUMDA DA ZORUNLU BİR UNSUR OLARAK FATURADA YER ALMASI GEREKEN VE FATURA MÜNDERECATINDAN OLAN FİYATLA BÜTÜNLEŞEN VE FİYATTAN SAYILAN VADE FARKININ DA FATURAYA KAYDEDİLMESİ MÜMKÜN VE FATURA MÜNDERECATI KAPSAMINDA KALAN BİR KAYIT OLDUĞU BENİMSENİP, TTK.’NUN 23/2 NCİ MADDESİNİN VADE FARKINA YÖNELİK OLARAK DA FATURAYI DÜZENLEYEN TACİR LEHİNE BİR KARİNE YARATACAĞI KABUL EDİLMESİDİR. BÖYLE BİR DURUMDA OLUŞAN BU KARİNENİN AKSİNİN İSPAT KÜLFETİ BÖYLE BİR FATURAYI ALIP DA SÜRESİNDE İTİRAZ ETMEYEN DİĞER TARAFA AİT OLMALIDIR.

YUKARIDA AYRINTALARI İLE BELİRLENEN YASAL VE BİLİMSEL ESASLARA AYKIRI, YARGITAY’IN TİCARİ İLİŞKİLERDEN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIKLARI ÇÖZMEKLE GÖREVLİ 11 VE 19 NCU HUKUK DAİRELERİ’NİN KÖKLEŞMİŞ VE UYGULAMA İLE DOKTRİNDE BENİMSENMİŞ İÇTİHATLARINA TERS DÜŞEN, YASAL DAYANAKTAN YOKSUN SAYIN ÇOĞUNLUK GÖRÜŞÜNE İŞTİRAK ETMİYOR VE KARŞI OY KULLANMIŞ BULUNUYORUZ.

IŞIL ULAŞ

11. H.D BAŞKANI

YURDAER ÖZDİLEK

11. H.D. ÜYESİ

YILMAZ DERME

11. H.D. ÜYESİ

AHMET ÖZGAN

11. H.D. ÜYESİ

MEHMET KILIÇ

11. H.D. ÜYESİ

CUMALİ DEMİRKAYA

11. H.D. ÜYESİ

KARŞIOY

 

VADE FARKININ YASAL DAYANAĞI

VADE FARKI ÖZELLİKLE YKSEK ENFLASYONUN YAŞANDIĞI EKONOMİK KONJEKTÜRDE, SATICININ (ALACAKLININ) ENFLASYONUN YIKICI ETKİLERİNDEN KORUNMASI AMACIYLA UYGULANMAYA GİRMİŞ HUKUKİ BİR ENSTRÜMAN OLARAK KARŞIMIZA ÇIKMIŞTIR.

VADE FARKININ YASAL DAYANAĞINI BK.’NUN 182/2. VE 210/1. MADDELERİNDE BULABİLİRİZ. BK.’NUN 182/2. MADDESİNE GÖRE “AKSİNE …. SÖZLEŞME YOKSA SATICI İLE ALICI, BORÇLARI AYNI ZAMANDA İFA ETMEKLE MÜKELLEFTİR.” BK.’NUN 210/1. MADDESİNE GÖRE “AKSİNE BİR SÖZLEŞME MEVCUT DEĞİLSE SATILAN ŞEY ALICININ YEDİNE GİRİNCE SEMENE MÜSTEHAK OLUR. HER İKİ HÜKÜMDE DE AKDİN KURULUŞUNDAN SONRA TARAFLARIN BORÇLARINI AYNI ZAMANDA İFA ETMEK ZORUNDA OLDUKLARI ANCAK, AKSİNE SÖZLEŞME YAPILABİLECEĞİ BELİRTİLMİŞTİR. SATIŞ BEDELİNİN BELLİ BİR SÜRE SONRA ÖDENECEĞİ VE ÖDENMEYEN ALACAK İÇİN İÇİN VADE FARKI UYGULANACAĞI KARARLAŞTIRILMIŞSA, VADE FARKI, SATIŞ BEDELİ İLE ÖDEME YAPILACAK TARH ARASINDAKİ BEDEL FARKINI İFADE ETMEKTEDİR.

VADE FARKININ KOŞULLARI:

VADE FARKI İSTENEBİLMESİ İÇİN TARAFLAR ARASINDA BU KONUDA BİR SÖZLEŞME BULUNMASI VEYA TARAFLAR ARASINDA VADE FARKINA İLİŞKİN UYGULAMANIN BENİMSENMİŞ OLMASI GEREKİR.

VADE FARKI İSTENEBİLMESİ İÇİN GEREKLİ BU İKİ KOŞUL YÖNÜNDEN YARGITAY HUKUK DAİRELERİ ARADINDA GÖRÜŞ AYRILIĞI BULUNMAMAKTADIR.

ANCAK, UYGULAMADA VADE FARKI TALEP ETME YOLLARINDAN BİRİ DE BU HUSUSU, DÜZENLENEN FATURAYA KAYDETMEK VE FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİ HALİNDE TTK.’NUN 23/2’DEKİ KARİNEDEN YARARLANMAK SURETİYLE BU KAYDA DAYANARAK VADE FARKI İSTEMEKTİR.

DÜZENLENEN FATURADA SÜRESİNDE ÖDEME YAPILMAMASI HALİNDE VADE FARKI ALINACAĞINA DAİR BİR KAYDIN BULUNMASI VE BU KAYDA DAVALININ TTK.’NUN 23/2. MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN SÜREDE İTİRAZ ETMEMESİ DURUMUNDA VADE FARKI İSTENEBİLECEK MİDİR?

TTK.’NUN 23/2. MADDESİNDE, BİR FATURAYI ALAN KİMSENİN ALDIĞI TARİHTEN İTİBAREN SEKİZ GÜN İÇİNDE MÜNDERECATI HAKKINDA BİR İTİRAZDA BULUNMAMASI HALİNDE MÜNDERECATINI KABUL ETMİŞ SAYILACAĞI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR. ANCAK, VADE FARKI KAYDININ BU KARİNEDEN YARARLANABİLMESİ İÇİN FATURA MÜNDERECATINDAN SAYILMASI GEREKİR.

YARGITAY HUKUK DAİRELERİ ARASINDA VADE FARKI ALACAĞINA İLİŞKİN KAYDIN FATURA MÜNDERECATINDAN SAYILIP SAYILMAYACAĞI HUSUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞI MEVCUT OLDUGUNDAN BU GÖRÜŞ İYRILIĞI İÇTİHATLARIN BİRLEŞTİRİLMESİNİN KONUSUNU OLUŞTURMAKTADIR.

BU NEDENLE ÖNCELİKLE FATURA KAVRAMI VE FATURADA YER ALMASI GEREKEN KAYITLAR ÜZERİNDE DURMAK GEREKİR.

FATURA KAVRAMI VE FATURADA BULUNMASI GEREKEN KAYITLAR:

FATURA, SATILAN EMTİA VEYA YAPILAN İŞ KARŞILIĞINDA MÜŞTERİNİN BORÇLANDIĞI MEBLAĞI GÖSTERMEK ÜZERE, EMTİAYI SATAN VEYA İŞİ YAPAN TACİR TARAFINDAN MÜŞTERİYE VERİLEN TİCARİ BİR VESİKADIR.

FATURADA YER ALMASI GEREKEN KAYITLAR VUK.’NUN 230. MADDESİNDE SAYILMIŞTIR.

1- FATURANIN DÜZENLENME TARİHİ, SERİ VE SIRA NUMARASI,

2- FATURAYI DÜZENLEYENİN ADI, VARSA TİCARET UNVANI, İŞ ADRESİ, BAĞLI OLDUĞU VERGİ DAİRESİ VE HESAP NUMARASI,

3- MÜŞTERİNİN ADI, TİCARET UNVANI, ADRESİ, VARSA VERGİ DAİRESİ VE HESAP NUMARASI,

4- MALIN VEYA İŞİN, NEVİ, MİKTARI, FİYATI VE TUTARI,

5- SATILAN MALLARIN TESLİM TARİHİ VE İRSALİYE NUMARASI,

VADE FARKI, FATURADA YER ALMASI GEREKEN ZORUNLU KAYITLAR ARASINDA DEĞİLDİR. PROF. DR. OĞUZ KÜRŞAT ÜNAL “VADE FARKININ FATURA MÜNDERECATINDAN OLDUĞUNU, ZİRA FATURA MÜNDERECATININ SADECE ZORUNLU UNSURLARI DEĞİL YAZILMASI MUTAD (OLAĞAN) OLAN KAYITLARI DA KAPSAYABİLECEĞİNİ, VADE FARKININ FATURAYA YAZILMASININ OLAĞAN SAYILMASI GEREKTİĞİNİ” KABUL ETMİŞTİR. (FATURA VE İSPAT KUVVETİ S.51-52)

PROF DR. KARAYALÇIN “VADE FARKI KONUSUNDA SÖZLEŞMEDE HÜKÜM BULUNMAMASI HALİNDE VADE FARKINI İÇEREN FATURAYA İTİRAZ EDİLMEMESİ DURUMUNDA VADE FARKININ SÖZLEŞMESİNİN BİR UNSURU HALİNE GELDİĞİNİ” KABUL ETMEKTEDİR. (SEMPOZYUM S.108).

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

SONUÇ OLARAK: VADE FARKI FAİZ NİTELİĞİNDE OLMAYIP, BUNUNLA BİR MALIN BEDELİNİN ÖDENECEĞİ TARİHTEKİ DEĞERİ BELİRLENMEK İSTENMEKTEDİR. YANİ MALIN BEDELİNİN ÖDENECEĞİ TARİHTEKİ DEĞERİNİ İFADE ETMEKTEDİR.

VUK.’NUN 230. MADDESİNDE “MALIN FİYATI VE TUTARI” FATURADA YER ALMASI GEREKEN ZORUNLU UNSURLAR ARASINDA SAYILDIĞINDAN, VADE FARKI MALIN BEDELİNİN ÖDENECEĞİ TARİHTEKİ DEĞERİNİ BELİRLEYEN BİR UNSUR OLDUĞUNDAN FATURA MÜNDERECATINDAN SAYILIR. BU NEDENLE VADE FARKI YER ALAN FATURALARA İTİRAZ EDİLMEMESİ HALİNDE VADE FARKI TALEP HAKKI DOĞAR.

FATURADA YER ALAN VADE FARKI UYGULANACAĞINA İLİŞKİN KAYIT SÖZLEŞME ŞARTLARINI DEĞİŞTİRMEYE YÖNELİK BİR İCAP OLARAK DA KABUL EDİLEBİLİR. NİTEKİM, PROF.DR.Y. KARAYALÇIN, PROF.DR.E. HIRŞ, DOÇ.DR. A. BATTAL TARAFINDAN DA SAVUNULAN BU GÖRÜŞE GÖRE, FATURAYI ALAN, TTK.’NUN 23/3. MADDESİNDEKİ SEKİZ GÜNLÜK SÜREDE İTİRAZ ETMEMESİ HALİNDE FATURA DÜZENLEYENİN İCABINI ZIMMEN KABUL ETMİŞ SAYILIR.

AÇIKLANAN NEDENLERLE, TARAFLAR ARASINDA YAZILI BİR SÖZLEŞME BULUNMAMASI VE FATURADA YER ALAN VADE FARKI ALINACAĞINA İLİŞKİN KAYDA TTK.’NUN 23 MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN SEKİZ GÜNLÜK SÜREDE İTİRAZ EDİLEMESİ HALİNDE, VADE FARKI İSTENEBİLECEĞİ GÖRÜŞÜNDE OLDUĞUMUZDAN SAYIN ÇOĞUNLUĞUN AKSİ YÖNDE OLUŞAN KARARINA KATILAMIYORUZ.

COŞKUN KOÇAK

19.H.D.BAŞKANI

ŞÜKRÜ SARAÇ

19.H.D.ÜYESİ

Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun

GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN

    Kanun Numarası: 6570

    Kabul Tarihi: 18/05/1955

    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 27/05/1955

    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 9013

    Madde 1 – Belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki gayrimenkullerin (Musakkaf olmıyanları hariç) kiralanmalarında kiralıyanla kiracı arasındaki hukuki münasebetlerde bu kanun ile Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri tatbik olunur.

    Mabetler kiraya verilemez ve ibadethane haricinde hiçbir iş için de kullanılamaz.

    Madde 2 (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 26/03/1963 tarih ve E. 1963/3, K. 1963/67 sayılı kararı ile.)

    Madde 3 – (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 26/03/1963 tarih ve E. 1963/3, K. 1963/67 sayılı kararı ile.)

    Madde 4 – Mobilyalı olarak kiraya verilen gayrimenkulerin, bu kanuna göre taayyün eden yıllık kira bellerine mobilya için belediye encümenlerince takdir edilen kıymetin yüzde yirmisinden fazla zam yapılamaz. Şu kadar ki bu suretle zam olunacak miktar kira bedelinin yıllık tutarını geçemez.

    Kira müddetinin hitamından bir ay evvel yazı ile haber vermek şartiyle kiralayan mobilyalarını kısmen veya tamamen geri alabilir. Bu takdirde mobilyalar için yapılan zam nispetinde kiradan indirme yapılır.

    Madde 5 – Kaloriferli gayrimenkullerde mahrukat fiyatlarındaki değişikliklerin kira bedellerine inikası nispeti hükümetçe tesbit ve ilan olunur.

    Madde 6 – Kısmen mesken olarak kısmen de meskenden gayrı bir şekilde kullanılmak üzere kiralanmış bulunan veya tamamen mesken olarak kullanılmak üzere kiralanmış iken fiilen meskenden gayrı surette kullanılan gayrimenkullerin kira bedelleri zam bakımından mesken olmayan yerlere ait hükümlere tabidir.

    Madde 7 – Kira şartlarına ve Borçlar Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine riayet edilse bile aşağıdaki yazılı hallerde kiralayan

    a) Kiracı tarafından gayrimenkulün tahliye edileceği yazı ile bildirilmiş olmasına rağmen tahliye edilmezse icra dairesine müracaatla tahliye istiyebileceği gibi,

    b) Gayrimenkulü kendisi veya eşi veya çocukları için mesken olarak kullanma ihtiyacında kalırsa kira akdinin hitamında,

    c) Gayrimenkulü kendisinin veya eşinin veya çocuklarının bir meslek veya sanatı bizzat icra etmesi için kullanma ihtiyacında ise kira akdinin hitamında,

    ç) Gayrimenkulü yeniden inşa veya imar maksadiyle esaslı bir surette tamir, tevsi veya tadil için ve ameliye esnasında içinde ikamet veya iştigal mümkün olmadığı fennen anlaşıldığı takdirde kira akdinin hitamında,

    d) Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisabeden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartiyle altı ay sonra,

    e) Kira bedelini vaktinde ödememelerinden dolayı haklı olarak bir yıl içinde kendilerine iki defa yazılı ihtar yapılan kiracılar aleyhine, ayrıca ihtara hacet kalmaksızın, kira müddettinin hitamında,

    Tahliye davası açabilirler.

    Aynı şehir veya belediye hudutları içinde kendisinin veya birlikte yaşadığı eşinin uhdesinde kayıtlı oturabileceği meskeni bulunan kimse, kirada oturduğu yeri, malikin isteği üzerine tahliye etmeye mecburdur.

    Madde 8 – Bu kanunla Borçlar Kanununda gösterilen haller dışındaki sebeplerle açılacak tahliye davaları, mukavelelerde aksine şart bulunsa dahi mesmu olmaz.

    Madde 9 – Kira mukavelelerinde; bu Kanunun kira bedellerinin tayinine mütaalik hususlar müstesna kiracı aleyhine değişiklik yapılamaz.

    Madde 10 – (Mülga madde: 30/04/1973 – 1711/3 md.)

    Madde 11 – Kiracı kira müddetinin bitmesinden en az on beş gün evvel mecuru tahliye edeceğini yazı ile bildirmediği takdirde sözleşme aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılır.

    Madde 12 – Kiracı, mukavelede hilafına sarahat olmadıkça, kiralanan yeri kısmen veya tamamen başkasına kiralayamaz yahut istifade hakkını veya mukavelesini başkasına devredemez veyahut kendisi gayrimenkulü bırakmış olduğu halde hiç bir sebeple bu yeri kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettiremez.

    Kira akdinin esas gayesi itibariyle başkalarına kiralanması lazım ve mütat olan (Otel, pansiyon, talebe yurdu ve benzerleri) gayrimenkuller bütün gayrimenkulün devri veya kiralanması hali müstesna olmak üzere yukardaki fıkra hükmüne tabi değildir.

    Bu maddenin birinci fıkrası hükmüne riayet etmeyerek bir gayrimenkule kiracı veya devir alan sıfatiyle girenler veya bu gayrimenkulü işgal edenler hakkında hiç bir ihtara hacet kalmaksızın sulh mahkemelerinde tahliye davası açılabilir.

    Fuzuli şagiller hakkında 5917 sayılı kanun hükümlerinin tatbikı da istenebilir.

    Madde 13 – Kira mukavelelerinin ve Borçlar Kanununun bu kanuna mugayir olmayan vecibelerine kiracılar veya ortaklariyle sanat, meslek ve ihtısasları dolayısiyle aynı meslek veya sanatı idame ettirecek olan mirasçıları ve meskenlerde ölen kiracı ile birlikte ikamet edenler tarafından tamamen riayet edildiği müddetçe bu kanunun yürürlükten kaldırılmasından üç ay sonraya kadar aleyhlerine tahliye davası açılamaz.

    Madde 14 – 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanununa tabi olarak kiraya verilen gayrimenkuller hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur.

    Madde 15 – Kiralayan 7 nci maddenin b, c, d bentlerinde yazılı sebeplerden dolayı tahliye ettirdiği gayrimenkulü mücbir sebep olmaksızın üç sene müddetle eski kiracısından başkasına kiralayamaz.

    ç fıkrasına göre tahliye edilen gayrimenkuller eski hali ile, mücbir sebepler olmadıkça üç sene müddetle başkasına kiraya verilemez.

    ç fıkrasına istinaden tahliye edildikten sonra imar planına göre yeniden inşa veya esaslı şekilde tadil veya tevsi edilen gayrimenkullerin yeni hali ile ve yeni kira bedeli ile bir mesken veya bir ticarethane yerini eski kiracının kiralamağa tercih hakkı vardır. Bu hakkın, kiralayanın, yapacağı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde kullanılması şarttır.

    Bu maddeye göre tercih hakkı bertaraf edilmedikçe, gayrimenkul üç yıl müddetle başkasına kiralanamaz.

    Madde 16 – Hava parası olarak veyahut her ne nam ve suretle olursa olsun bu kanuna göre taayyün eden kira bedelinden fazla para alanlar, bunlar namına hareket edenler veya bunlara tavassut edenlere 15 inci madde hükmüne aykırı hareket edenler hakkında altı aydan bir seneye kadar hapis ve üç yıllık kira bedeli tutarınca adli para cezası hükmolunur. Mükerrirler hakkında bu cezalar bir misli artırılır.

    Madde 17 – Milli Korunma Kanununun 30 uncu maddesi ile 56 ncı maddesinin VII nci bendi ve bu maddeleri tadil veya ilga eden kanunlar yürürlükten kaldırılmıştır.

    Madde 18 – Bu kanun 01/06/1955 tarihinden itibaren mer’idir.

    Madde 19 – Bu kanunu icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

    Ek Madde 1 – (Ek madde: 23/01/1998 – 4331/1 md.)

    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, fırtına, taşkın, sel gibi tabii afetler nedeniyle zarar gören mülkiyeti veya idaresi Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait vakıf taşınmazların onarım veya restorasyonunu müteakip bir defaya mahsus olmak üzere afet öncesi kiracılarına Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaksızın Vakıflar Genel Müdürlüğünce tespit edilen rayiç kira bedeli ile kiracılık hakkı tanınabilir.

    Muvakkat Madde 1 – Bu kanunun kira bedeline mütaallik hükümleri:

    a) Milli Korunma Kanununa tabi olan gayrimenkuller için 01/06/1955 tarihinden,

    b) Milli Korunma Kanununa tabi olmayıp da serbest kira ile kiralanmış olan ve kira akitleri gayrı muayyen müddete inkilabetmiş bulunan gayrimenkullerin kira bedelleri bu kanunun mer’iyete vazından itibaren geçecek altıncı ayı takibeden ay başından,

    c) Milli Korunma Kanununa tabi olmaksızın, serbest kira ile kiralanmakta olup da mukavele müddetleri muayyen olan gayrimenkullerde kira akitlerinin hitamından itibaren,

    ç) (Değişik bent: 09/01/1956 – 6634/1 md.) C fıkrasında yazılı gayrimenkullerden bir yıldan fazla müddetle mukaveleye bağlanmış olup da bu kanunun mer’iyete girdiği tarihte bir seneden fazla müddeti bulunanlar için 01/06/1956 tarihinden itibaren mer’idir.

    Bu kanuna göre kiraya zam yapılması icap ettiği hallerde yapılacak zam nispetlerinden aşağı nispette zam yapılacağını veya hiç zam yapılmıyacağını kiralayan, kanunun mer’iyete girmesinden itibaren bir ay içinde yazı ile tebliğ etmediği taktirde mevzuubahis zamlar bu kanunun meri’yete girdiği tarihten bir ay sonra ve yukarıdaki tarihlerden başlamak üzere uygulanır. Bu takdirde kiracı bir aylık müddetin sonundan başlıyarak bir ay içinde mukavelenin feshini ihbar edebilir ve bu ihbardan itibaren iki ay içinde gayrimenkulü tahliyeye mecburdur. Tahliyeye kadar geçen müddetin kirası zammı ile birlikte ödenir.

    Muvakkat Madde 2 – Bu kanunun 7 nci maddesinde yazılı tahliye davaları bakımından:

    a) Milli Korunma Kanununa tabi olan gayrimenkullerin kira mukaveleleri 31/05/1955 tarihinde,

    b) Milli Korunma Kanununa tabi olmayıp da serbest kira ile kiralanmakta olan ve kira mukaveleleri gayri muayyen müddete inkilabetmiş bulunan gayrimenkullerin kira mukaveleleri ise bu kanunun mer’iyete vazı tarihinden itibaren geçecek altıncı ayın sonunda hitama ermiş addolunur.

    Bu tarihlerden itibaren bir ay zarfında dava açılmadığı takdirde mukavelelerin hitam müddetleri beklenmesi zaruridir.

    Geçici Madde 3 – T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (BAĞ – KUR), Türkiye Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Darülaceze Müdürlüğü, Darüşşafaka Cemiyeti ve bağlısı vakıflar, mazbut ve mülhak vakıflar ile Vakıflar Genel Müdürlüğü, Verem Savaş ve Kanserle Savaş dernekleri adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları veya kamu yararına çalışan derneklerle müştereken sahip bulundukları gayrimenkullere (vasiyet edilenler dahil) ilişkin kira sözleşmeleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay sonra sona erer.

    Bu süre içinde yukarıdaki Kurumlar veya bunların kira işlerini yürüten iştiraklerince rayiç veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlar tespit edilerek kiracıya tebliğ edilir. Eski kiracının birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartlar üzerinden kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır.

    (Değişik fıkra: 30/05/1984 – 3012/1 md.) Teklif edilen yeni bedele, kiralayan ve kiracılarca sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz olunabilir. 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin, tahliyeleri icra memurluğundan istenir.

    Geçici Madde 4 – Belediyeler ve Özel İdareler ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına kayıtlı veya bunların kamu kuruluşları veya kamu yararına çalışan derneklerle müştereken sahip bulundukları gayrimenkullere (vasiyet edilenler dahil) ilişkin kira sözleşmeleri bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay sonra sona erer.

    Bu süre içinde yukarıdaki kurumlar ve bunların kira işlerini yürüten iştiraklerince rayiç ve emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartlar tespit edilerek kiracıya tebliğ edilir. Eski kiracının birinci fıkrada belirtilen altı ayı takip eden 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartlar üzerinde kira mukavelesi yapmaya hakkı vardır.

    Teklif edilen yeni bedele ve şartlara kiracılarca sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz olunabilir. Otuz günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyenlerin tahliyeleri icra memurluğundan istenir.

    İtiraz süresi içinde, belirlenen kira bedeline karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz vaki olduğunda kiracı, dava sonuna kadar kurum ve kuruluşlarca tesbit edilen kirayı aylık olarak öder ve tahliye edilemez. Sulh hukuk mahkemesince rayiç ve emsale uygun olarak kira bedeli tesbit olunur. Mahkeme kararına göre kiracı lehine fark olduğu takdirde bu miktar ileriki aylık kiralara mahsup edilir.

    Görülecek davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri bu tespitlerde nazara alınmaz. Mahkeme tespitte bilirkişi olarak resmi dairelerce bildirilen teknik elemanlardan, Ticaret Odası temsilcisinden ve bir de hukukçudan olmak üzere üç kişilik heyeti resen seçer.

    Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tesbit edilen kira bedeline göre kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşmeyi yapmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.

    Bu davalar ivedilikle görülür.

    Geçici Madde 5(Ek madde: 01/12/1993 – 3917/7 md.)

    Sosyal Sigortalar Kurumu ile Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumunun sahibi veya ortağı bulunduğu gayrimenkuller için 01/01/1993 tarihinden önce 22/04/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 18/05/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna göre yapılmış olan kira sözleşmeleri, sözleşmelerin bitim tarihinden itibaren üç ay sonra, işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmeler ise bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay sonra sona erer.

    Kurumlarca, bu süre içinde rayiç bedel veya emsal bedele uygun olarak yeni kira bedeli ve şartları tespit edilerek kiracıya tebliğ olunur. Eski kiracının, birinci fıkrada belirtilen üç ayı takip eden (30) gün içinde yeni kira bedeli ve şartları üzerinden 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerine göre kira sözleşmesi yapmaya veya teklif edilen yeni kira bedeline sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz etmeye hakkı vardır. 30 günlük süre içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyen kiracıların tahliyesi ilgili icra memurluğunca sağlanır.

    Belirlenen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması halinde, dava sonucuna kadar Kurumlarca tespit edilen yeni kira bedeli üzerinden ödeme yapılır. Dava sonucunda belirlenen kira bedeline göre; kiracı lehine doğacak farklar takip eden aylara ait kira bedelinden mahsup edilir.

    Kira bedellerinin tespitine ilişkin davalarda, toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri dikkate alınmaz.

    Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde, mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının 22/04/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 18/05/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna göre yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşme yapmayan ve varsa birikmiş kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi ilgili İcra Memurluğundan talep edilir.

    Bu şekilde tespit edilen yeni kira bedelleri, yılda bir defa Devlet İstatistik Enstitüsü tüketici fiyat endeksindeki artış oranından az olmamak üzere rayiç veya emsal değere yükseltilir.

    Birinci fıkrada belirtilen kurumların kamu kuruluşlarına kiralanmış bulunan gayrimenkulleri hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır.

    Geçici Madde 6(Ek madde: 23/01/1998 – 4331/2 md. ; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 20/05/1998 tarih ve E. 1998/10, K. 1998/18 sayılı kararı ile)

    Geçici Madde 7(Ek madde: 16/02/2000 – 4531 S. K./1 md.)

    Sözleşmelerde kararlaştırılan kira paraları 2000 yılında yıllık %25, (…) oranında artırılabilir. Ancak, taşınmazın bulunduğu bölgede rayiç kira parasındaki artış bu oranların altında ise bu oranlar uygulanmaz.

    Kira parasının yabancı para veya kıymetli madene endeksli olarak belirlendiği sözleşmelerde ayrıca yıllık artış uygulanamaz.

    Kira parasının artış sınırlarının aşılması amacıyla yeniden kira sözleşmesi yapılamaz.

    Kira tespit davalarında da yukarıdaki sınırlamalara uyulur.

    KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELERGeçici Madde – 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları hakkındaki Kanunun muvakkat 1 inci maddesinin Ç fıkrasına müsteniden açılmış olup da halen derdest bulunan davalar reddolunur. Bu husustaki ilamlar icra dairelerince infaz olunmıyarak dosyaları muameleden kaldırılır.

   

    Davaların reddi ve icra dosyalarının muameleden kaldırılmasından dolayı harc ve resim alınmaz ve evvelce alınmış olan peşin harc ve resimler alakalılara iade olunur.

    Geçici Madde – 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanuna 2912 sayılı Kanunla Eklenen Geçici Maddenin İkinci Fıkrasına göre yeni kira sözleşmesi yapmayanlardan gayrimenkulleri henüz tahliye etmeyenlerce bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde kiralayan kurum tarafından belirlenen kira bedellerine karşı sulh hukuk mahkemesine itiraz vaki olduğunda dava sonuna kadar kiracı, kurum ve kuruluşlarca tespit edilen kirayı aylık olarak öder ve tahliye edilemez. Sulh hukuk mahkemesince rayiç ve emsale uygun olarak kira bedeli tespit olunur. Tespit edilen kira bedeli 1 Mayıs 1984 tarihinden itibaren geçerli olup, karar ile kiracı lehine fark olduğu takdirde bu miktar ileriki aylık kiralara mahsup edilir.

    Görülecek davalarda ilk ve eski kiranın toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzdeleri bu tespitlerde nazara alınmaz. Mahkeme tespitte bilirkişi olarak resmi dairelerce bildirilen teknik elemanlardan, ticaret odası temsilcisinden ve bir de hukukçudan olmak üzere üç kişilik heyeti resen seçer.

    Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak otuz gün içinde mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde sözleşmeyi yapmayan ve biriken kira farklarını ödemeyen kiracının tahliyesi icra memurluğundan istenir.

    Kurumlar tarafından yapılan tebligat üzerine kurumca tespit edilen kira bedeline uygun olarak kira sözleşmesi yapılmış olması yukarıdaki fıkrada açıklanan itiraz hakkının kullanılmasına engel teşkil etmez. Bu takdirde mahkeme kararının kesinleşmesi ile tespit edilen kira mukavele tarihinden geçerli olur.

    Bu davalar diğer davalara nazaran öncelikle görülür.

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

 

10 Aralık 1948

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
 

6 Nisan 1949 tarih ve 9119 Sayılı Bakanlar Kurulu ile “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Resmi Gazete ile yayınlanması yayımdan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu Beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması” kararlaştırılmıştır.Bakanlar Kurulu Kararı 27 Mayıs 1949 tarih ve 7217 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu;İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder.

Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.

Madde 3 –Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.

Madde 5- Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.

Madde 6- Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.

Madde 7- Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.

Madde 8- Herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.

Madde 9- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

Madde 10- Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır.

Madde 11
1. Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır.

2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal yada uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz.

Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

Madde 13
1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.

2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.

Madde 14
1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.

2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ülkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.

Madde 15
1. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır.

2. Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz.

Madde 16
1. Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.

2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.

3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.

Madde 17
1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır.

2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.

Madde 18- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır.

Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.

Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.

Madde 20
1. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır.

2. Hiç kimse bir derneğe girmeye zorlanamaz.

Madde 21
1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.

2. Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkı vardır.

3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir.

Madde 22- Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.

Madde 23
1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.+

3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.

Madde 24- Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır.

Madde 25
1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır.
Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

Madde 26
1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.

2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır.

Madde 27
1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.

2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

Madde 28- Herkesin bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.

Madde 29
1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.

2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.

3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.

Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

11. Protokol ile yeniden düzenlenen metin

 

20 Mart 1950’de Roma’da imzalanan Sözleşme, 3 Eylül 1952’de yürürlüğe girdi. Türkiye, Sözleşmeyi 18 Mayıs 1954’de onayladı. (R.G. 19 Mart 1954-8662)

Sözleşme metni, 21 Eylül 1970’de yürürlüğe giren 3 no’lu Protokol’un 20 Aralık 1971’de yürürlüğe giren 5 no’lu Protokol’un ve 1 Ocak 1990’da yürürlüğe giren 8 no’lu Protokol’un düzenlemelerine uygun olarak değiştirilmişti ve ayrıca, yürürlüğe girdiği 21 Eylül 1970’ten bu yana 5. maddesinin 3. fıkrasına uygun olarak Sözleşme’nin bir parçası olan 2 no’lu Protokol’un metnini içermekteydi. Protokolların getirdiği bütün bu değişikliklerin veya eklemelerin yerini, yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Kasım 1998’den itibaren 11 no’lu Protokol aldı. Bu tarihten itibaren, 1 Ekim 1994’te yürürlüğe giren 9 no’lu  Protokol yürürlükten kaldırıldı.
 
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına
İlişkin Sözleşme
(Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi)11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen
sözleşme metni
(yürürlüğe giriş tarihi 1 Kasım 1998)

İNSAN HAKLARININ VE TEMEL ÖZGÜRLÜKLERİNİN
KORUNMASINA İLİŞKİN SÖZLEŞME
Roma, 4.XI.1950

Aşağıda imzası bulunan Avrupa Konseyi üyesi hükümetler,Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948’de ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni,

Bu Bildiri’nin, metninde açıklanan hakların her yerde ve etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamayı hedef aldığını,

Avrupa Konseyi’nin amacının, üyeleri arasında daha sıkı bir birlik kurmak olduğunu ve insan hakları ile temel özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesinin bu amaca ulaşma yollarından birini oluşturduğunu göz önüne alarak,

Dünyada barış ve adaletin asıl temelini oluşturan ve sağlanıp korunabilmesi, her şeyden önce, bir yandan da insan hakları konusunda ortak bir anlayış ve ortaklığa saygı esasına bağlı olan bu temel özgürlüklere derin inançlarını bir daha tekrarlayarak,

Aynı inancı taşıyan ve siyasal gelenekler, idealler, özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü konularında ortak bir mirası paylaşan Avrupa devletlerinin hükümetleri sıfatıyla, Evrensel Bildiri’de yer alan bazı hakların ortak güvenceye bağlanmasını sağlama yolunda ilk adımları atmayı kararlaştırarak;

Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
 
 

Madde 1
İnsan Haklarına saygı yükümlülüğü

Yüksek Sözleşmeci Taraflar, kendi yetki alanları içinde bulunan herkese bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlükleri tanırlar.
 

BÖLÜM I
Haklar ve Özgürlükler

Madde 2
Yaşama hakkı

1. Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez.
2. Öldürme, aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlali suretiyle yapılmış sayılmaz:
    a) Bir kimsenin yasadışı şiddete karşı korunması için;
    b) Usulüne uygun olarak yakalamak için veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasını önlemek için;
    c) Ayaklanma veya isyanın, yasaya uygun olarak bastırılması için.
 

Madde 3
İşkence yasağı

Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.
 

Madde 4
Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı

1. Hiç kimse köle ve kul halinde tutulamaz.
2. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz.
3. Aşağıdaki haller bu maddede sözü geçen “zorla çalıştırma veya zorunlu çalışma”dan sayılmazlar:
    a) Bu Sözleşme’nin 5. maddesinde öngörülen koşullar altında tutuklu bulunan kimseden tutukluluğu veya şartlı salıverilmesi süresince olağan olarak yapılması istenen çalışma;
    b) Askeri nitelikte bir hizmet veya inançları gereğince askerlik görevini yapmaktan kaçınan kimselerin durumunu meşru sayan ülkelerde bu inanca sahip kimselere zorunlu askerlik yerine gördürülecek başka bir hizmet;
    c) Toplumun hayat veya refahını tehdit eden kriz ve afet hallerinde istenecek her hizmet;
    d) Normal yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına giren her türlü çalışma veya hizmet.
 

Madde 5
Özgürlük ve güvenlik hakkı

1. Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır. Aşağıda belirtilen haller ve yasada belirlenen yollar dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
    a) Kişinin yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine usulüne uygun olarak hapsedilmesi;
    b) Bir mahkeme tarafından, yasaya uygun olarak, verilen bir karara riayetsizlikten dolayı veya yasanın koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulu durumda bulundurulması;
    c) Bir suç işlediği hakkında geçerli şüphe bulunan veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısıyla, bir kimsenin yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulu durumda bulundurulması;
    d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulu durumda bulundurulması veya kendisinin yetkili merci önüne çıkarılması için usulüne uygun olarak tutulu durumda bulundurulması;
    e) Bulaşıcı hastalık yayabilecek bir kimsenin, bir akıl hastasının, bir alkoliğin, uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin veya bir serserinin usulüne uygun olarak tutulu durumda bulundurulması;
    f) Bir kişinin usulüne aykırı surette ülkeye girmekten alı konmasını veya kendisi hakkında sınır dışı etme ya da geriverme işleminin yürütülmekte olması nedeniyle usulüne uygun olarak yakalanması veya tutulu durumda bulundurulması;
2. Yakalanan her kişiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda ve anladığı bir dille bildirilir.
3. Bu maddenin 1.c fıkrasında öngörülen koşullara uyarınca yakalanan veya tutulu durumda bulunan herkes hemen bir yargıç veya adli görev yapmaya yasayla yetkili kılınmış diğer bir görevli önüne çıkarılır; kendisinin makul bir süre içinde yargılanmaya veya adli kovuşturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminata bağlanabilir.
4. Yakalama veya tutuklu durumda bulunma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar vermesi ve yasaya aykırı görülmesi halinde kendisini serbest bırakması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
5. Bu madde hükümlerine aykırı olarak yapılmış bir yakalama veya tutulu kalma işleminin mağduru olan herkesin tazminat istemeye hakkı vardır.
 

Madde 6
Adil yargılanma hakkı

1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda, mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak sürdürülebilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.
3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
    a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
    b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak;
    c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek;
    d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek;
    e) Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak.
 

Madde 7
Cezaların yasallığı

1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
2. Bu madde, işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk ilkelerine göre suç sayılan bir fiil veya ihmal ile suçlanan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir.
 

Madde 8
Özel hayatın ve aile hayatının korunması

1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda, zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir.
 

Madde 9
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü

1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.
 

Madde 10
İfade özgürlüğü

1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.
 

Madde 11
Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü

1. Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.
2. Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.
 

Madde 12
Evlenme hakkı

Evlenme çağına gelen erkek ve kadın, bu hakkın kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalar uyarınca evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir.
 

Madde 13
Etkili başvuru hakkı

Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.
 

Madde 14
Ayırımcılık yasağı

Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayırımcılık yapılmadan sağlanır.
 

Madde 15
Olağanüstü hallerde askıya alma

1. Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla bu Sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir.
2. Yukarıdaki hüküm, meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında, 2. madde ile 3. ve 4. maddeler (fıkra 1) ve 7. maddeyi hiçbir suretle ihlale mezun kılmaz.
3. Bu maddeye göre aykırı tedbirler alma hakkını kullanan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, alınan tedbirler ve bunları gerektiren nedenler hakkında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tam bilgi verir. Bu Yüksek Sözleşmeci Taraf, sözü geçen tedbirlerin yürürlükten kalktığı tarihi de Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirir.
 

Madde 16
Yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması

10, 11 ve 14. maddelerin hiçbir hükmü, Yüksek Sözleşmeci Tarafların yabancıların siyasal etkinliklerini sınırlamalarına engel sayılmaz.
 

Madde 17
Hakların kötüye kullanımının yasaklanması

Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya burada öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlamalara uğratılmasına yönelik bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz.
 

Madde 18
Hakların kısıtlanmasının sınırları

Bu Sözleşmenin hükümleri gereğince, sözü edilen hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir.
 

BÖLÜM II

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Madde 19
Mahkeme’nin kuruluşu

Bu Sözleşme ve protokollarına, Yüksek Sözleşmeci Taraflarca kabul edilen yükümlülüklere uyulmasını sağlamak için; aşağıda “Mahkeme” olarak anılacak bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kurulur. Mahkeme devamlı görev yapar.
 

Madde 20
Yargıç sayısı

Mahkeme, Yüksek Sözleşmeci Taraflar sayısına eşit sayıda yargıçtan oluşur.
 

Madde 21
Görev için aranan koşullar

1. Yargıçlar üstün ahlaki vasıflara ve yüksek bir hukuki göreve atanmak için gerekli niteliklere sahip veya ehliyetleriyle tanınmış hukukçu olmalıdırlar.
2. Yargıçlar Mahkemeye kendi adlarına katılırlar.
3. Görev süreleri içerisinde, yargıçlar bağımsızlıkları, tarafsızlıkları ve daimi görevin gerekleri ile bağdaşmayan herhangi bir görev üstlenemezler; bu fıkranın uygulanmasından doğan sorunlar Mahkeme tarafından karara bağlanır.
 

Madde 22
Yargıçların seçimi

1. Yargıçlar, her Yüksek Sözleşmeci Taraf için, o Yüksek Sözleşmeci Taraf tarafından gösterilen ve üç aday içeren bir liste üzerinden Parlamenterler Meclisi tarafından oy çokluğu ile seçilirler.
2. Yeni Yüksek Sözleşmeci Tarafların bu Sözleşme’ye katılmaları halinde Mahkeme’yi tamamlamak ve boşalan üyelikleri doldurmak için aynı usul izlenir.
 

Madde 23
Görev süreleri

1. Yargıçlar altı yıl için seçilirler. Tekrar seçilmeleri mümkündür. Bununla beraber ilk seçilen yargıçlardan yarısının görev süresi üç yıl sonunda sona erecektir.
2. İlk üç yıllık sürenin sonunda görevleri sona erecek olan üyeler, ilk seçimlerin yapılmasından hemen sonra, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri tarafından kura çekmek suretiyle saptanır.
3. Yargıçların imkan ölçüsünde yarısının her üç yılda bir yenilenmesini sağlamak için, Parlamenterler Meclisi bir sonraki seçime geçmeden önce seçilecek yargıçlardan bir veya birkaçının görev süresinin veya sürelerinin üç yıldan az veya dokuz yıldan çok olmamak şartı ile, altı yıl dışında bir süre olmasına karar verebilir.
4. Birden fazla üyenin görev süresinin söz konusu olduğu durumlarda ve Parlamenterler Meclisi’nin yukarıdaki fıkrayı uygulaması halinde, görev sürelerinin üyelere dağılımı, Genel Sekreter’in, seçimden hemen sonra yapacağı kura sonucu belirlenir.
5. Görev süresi bitmemiş bir yargıcın yerine seçilen yargıç, selefinin görev süresini tamamlar.
6. Yargıçların görev süreleri 70 yaşında sona erer.
7. Yargıçlar, yerlerine başkası seçilinceye kadar görev yaparlar. Yerlerine başkası seçildikten sonra da kendilerine havale edilmiş olan davalara bakmaya devam ederler.
 

Madde 24
Görevden alınma

Bir yargıç ancak, artık gerekli koşulları taşıma dışına ilişkin diğer yargıçların üçte iki çoğunluk ile alacakları kararla görevden alınabilir.
 

Madde 25
Yazı İşleri ve hukukçular

Mahkeme’de, görev ve kuruluğu Mahkeme içtüzüğünde belirlenen bir Yazı İşleri bulunur. Mahkeme’ye yazı işlerinde görevli hukukçular yardım eder.
 

Madde 26
Mahkeme’nin genel kurul halinde toplanması

Genel Kurul halinde toplanan Mahkeme,
    a) Üç yıllık bir süre için Başkanını ve bir veya iki Başkan Yardımcısını seçer, bunların tekrar seçilmeleri mümkündür;
    b) belirli süreler için Daireler kurar;
    c) Mahkeme, Dairelerinin başkanlarını seçer, bunların tekrar seçilmeleri mümkündür;
    d) Mahkeme içtüzüğünü kabul eder;
    e) Yazı işleri Müdürü ve bir veya birden fazla Müdür Yardımcısı seçer.
 

Madde 27
Komite, Daireler ve Büyük Daire

1. Mahkeme, önüne gelen başvuruları incelemek üzere üç yargıçlı Komiteler, yedi yargıçlı Daireler ve onyedi yargıçlı bir Büyük Daire şeklinde toplanır. Mahkemenin Daireleri belirli bir süre için Komiteleri oluşturur.
2. Başvuruya konu olan Taraf  Devlet adına seçilmiş yargıç Daire ve Büyük Dairede vazifeten yer alır; bu yargıcın yokluğunda veya katılması mümkün olmayan durumlarda, anılan Devletin belirleyeceği bir kişi yargıç sıfatıyla Daire ve Büyük Dairede yer alır.
3. Büyük Daire ayrıca Mahkeme Başkanı, Başkan Yardımcıları, Daire Başkanları ve Mahkeme içtüzüğüne göre seçilecek diğer yargıçlardan oluşur. 43. madde uyarınca Büyük Daireye sevk edilen başvuruların incelenmesi sırasında, Daire Başkanı ve başvuruda konu edilen Devletin yargıcı dışında, bu kararı veren Daire yargıçları Büyük Dairede yer alamazlar.
 

Madde 28
Komitelerin kabul edilemezlik kararları

Bir Komite, 34. madde uyarınca yapılan kişisel başvurunun, daha fazla incelemeyi gerektirmediği hallerde, oybirliği ile kabul edilemezliğine veya kayıttan düşürülmesine karar verebilir. Bu karar kesindir.
 

Madde 29
Dairelerin kabul edilebilirlik ve esasa ilişkin kararları

1. 28. madde çerçevesinde karar verilmediği takdirde, bir Daire, 34. madde uyarınca yapılan kişisel başvuruların kabul edilebilirliği ve esası hakkında karar verir.
2. Bir Daire, 33. madde uyarınca yapılan devlet başvurularının kabul edilebilirliği ve esası hakkında karar verir.
3. Mahkeme’nin istisnai hallerde, aksine kararları hariç, kabul edilebilirlik konusundaki kararları ayrı olarak alınır.
 

Madde 30
Yargılanmanın Büyük Daireye gönderilmesi

Daire önünde görülen dava, işbu Sözleşmenin ve protokollarının yorumu konusunda ciddi sorunlar doğuruyorsa ya da sorunun çözümü Mahkeme tarafından önceden verilmiş bir karar ile çelişkili olacak ise, Daire, hüküm vermediği süre içerisinde, taraflar itiraz etmedikçe, yargı yetkisinden Büyük Daire lehine vazgeçebilir.
 

Madde 31
Büyük Dairenin yetkileri

Büyük Daire,
    1. Daireler tarafından 30. madde uyarınca kendisine gönderilen veya 43.  madde uyarınca önüne gelen, 33. veya 34. maddeler uyarınca yapılan başvuruları ve,
    2. 47. maddede öngörülen görüş bildirme taleplerini inceler.
 

Madde 32
Mahkeme’nin yargı yetkisi

1. Mahkeme’nin yargı yetkisi, 33., 34. ve 37. maddeler uyarınca kendisine intikal eden, işbu Sözleşmenin ve protokollarının yorumu ve uygulanmasına ilişkin tüm konuları kapsar.
2. Mahkeme’nin yargı yetkisinin olup olma dışı hakkında ihtilaf durumunda, karar Mahkemeye aittir.
 

Madde 33
Devlet başvuruları

Her Yüksek Sözleşmeci Taraf işbu Sözleşme ve protokolları hükümlerine vaki ve kendisinin diğer Yüksek Sözleşmeci Tarafa isnat edilebileceğine kanaat getirdiği herhangi bir ihlalden dolayı Mahkeme’ye başvurabilir.
 

Madde 34
Kişisel başvurular

İşbu Sözleşme ve Protokollarında tanınan hakların Yüksek Sözleşmeci Taraflardan biri tarafından ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek kişi, hükümet dışı her kuruluş veya kişi grupları Mahkeme’ye başvurabilir. Yüksek Sözleşmeci Taraflar bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir suretle engel olmamayı taahhüt ederler.
 

Madde 35
Kabul edilebilirlik koşulları

1. Uluslararası Hukukun genel olarak kabul edilen prensiplerine göre, ancak iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra ve kesin karardan itibaren altı aylık süre içinde Mahkeme’ye başvurulabilir.
2. Mahkeme, 34. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu aşağıdaki hallerde kabul etmez:
    a) Başvuru imzasız ise veya;
    b) Başvuru Mahkeme tarafından daha önce incelenmiş veya uluslararası diğer bir soruşturma veya çözüm merciine sunulmuş başka bir başvurunun konusuyla esas itibariyle aynı ise ve yeni olaylar içermiyorsa.
3. Mahkeme, 34. madde uyarınca sunulan herhangi bir kişisel başvuruyu işbu Sözleşme ve Protokolları hükümleri dışında kalmış, açıkça dayanaktan yoksun veya başvuru hakkının suistimali mahiyetinde telakki ettiği takdirde, kabul edilemez bulur.
4. Mahkeme işbu maddeye göre kabul edilemez bulduğu her başvuruyu reddeder. Yargılamanın her aşamasında bu karar verilebilir.
 

Madde 36
Üçüncü  tarafın müdahalesi

1. Daire ve Büyük Daire önündeki tüm davalarda, vatandaşlarından birinin başvuran taraf olması halinde, Yüksek Sözleşmeci Tarafın yazılı görüş sunma ve duruşmalarda bulunma hakkı vardır.
2. Mahkeme Başkanı, adaletin doğru sağlanabilmesi amacıyla, yargılamada taraf olmayan herhangi bir Yüksek Sözleşmeci Tarafı yazılı görüş sunma veya duruşmalarda taraf olmaya davet edebilir.
 

Madde 37
Başvurunun kayıttan düşmesi

1. Yargılamanın herhangi bir aşamasında, Mahkeme, aşağıdaki sonuçlara varılması halinde başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verebilir.
    a) Başvuru sahibi başvurusunu takip etme niyetinde değilse; veya;
    b) Sorun çözümlenmişse veya;
    c) Başka herhangi bir nedenden ötürü, başvurunun incelenmesine devam edilmesi hususunda artık haklı bir gerekçe görmezse.
    Ancak işbu Sözleşme ve Protokollarında tanımlanan insan haklarına riayet gerektiriyorsa, Mahkeme başvurunun incelenmesine devam eder.
2. Mahkeme koşulların haklı kıldığı kanısına varırsa, bir başvurunun eski haline döndürülmesini kararlaştırabilir.
 

Madde 38
Davanın incelenmesi ve dostane çözüm süreci

1. Mahkeme, kendisine gelen başvuruyu kabul edilebilir bulduğu takdirde,
    a) Olayları saptamak amacıyla, tarafların temsilcileriyle birlikte başvuruyu incelemeye devam eder ve gerekirse, ilgili Devletlerin, etkinliği için gerekli tüm kolaylıkları sağlayacakları bir soruşturma yapacaktır;
    b) İşbu Sözleşme ve Protokollarında tanımlanan şekliyle İnsan Haklarına saygı esasından hareketle, davanın dostane bir çözüm ile sonuçlandırılması için ilgili taraflara hizmet sunmaya hazır olacaktır.
2. “1 .b” hükümlerine göre yürütülen süreç gizlidir.
 

Madde 39
Dostane çözüme varılması

Dostane çözüme varılırsa, Mahkeme olaylarla ve varılan çözümle sı-nırlı kısa açıklamayı içeren bir karar vererek başvuruyu kayıttan düşürür.
 

Madde 40
Duruşmaların kamuya açık olması  ve belgelere ulaşabilme

1. Mahkeme istisnai durumlarda aksini kararlaştırmadıkça, duruşmalar kamuya açıktır.
2. Mahkeme Başkanı aksine karar vermedikçe, Yazı İşleri Müdürüne emanet edilen belgeler kamuya açıktır.
 

Madde 41
Hakkaniyete uygun tatmin

Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollarının ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tatminine hükmeder.
 

Madde 42
Dairelerin kararları

Dairelerin kararları, 44. maddenin 2. fıkrası hükümleri uyarınca kesinleşir.
 

Madde 43
Büyük Daireye gönderme

1. Bir Daire kararının verildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde, dava taraflarından her biri, istisnai durumlarda, davanın Büyük Daireye gönderilmesini isteyebilir.
2. Büyük Daire bünyesinde beş yargıçtan oluşan bir kurul, dava Sözleşme ve protokollarının yorumuna ya da uygulanmasına ilişkin ciddi bir sorun doğuruyorsa ya da genel nitelikli ciddi bir konu teşkil ediyorsa, istemi kabul eder.
3. Kurul istemi kabul ederse, Büyük Daire bir hüküm ile davayı sonuçlandırır.
 

Madde 44
Kesin hükümler

1. Büyük Dairenin kararı kesindir.
2. Bir Dairenin kararı aşağıdaki durumlarda kesinleşir.
    a) Taraflar davanın Büyük Daireye gönderilmesini istemediklerini beyan ederlerse veya;
    b) Karardan üç ay içerisinde davanın Büyük Daireye gönderilmesi istenmezse veya;
    c) Kurul 43. maddede öngörülen istemi reddederse.
3. Kesin karar yayınlanır.
 

Madde 45
Hükümlerin ve kararların  gerekçeli olması

1. Hükümler, başvuruların kabul edilebilirliğine veya kabul edilemezliğine ilişkin kararlar gerekçelidir.
2. Hüküm, tamamen veya kısmen yargıçların oybirliğini içermediği takdirde, her yargıç kendi ayrı görüşünü belirtmek hakkına sahiptir.
 

Madde 46
Kararların bağlayıcılığı ve uygulanması

1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt ederler.
2. Mahkemenin kesinleşmiş kararı, kararın uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine gönderilir.
 

Madde 47
Görüş bildirme

1. Mahkeme, Bakanlar Komitesi’nin istemi üzerine, Sözleşme ve protokollarının yorumlanması ile ilgili hukuki meseleler üzerinde görüş bildirebilir.
2. Ancak, bu görüşler, ne Sözleşmenin 1. bölümünde ve protokollarında belirlenen hak ve özgürlüklerin içeriği veya kapsamı ile ilgili sorunlara, ne de Mahkeme veya Bakanlar Komitesi’nin Sözleşmede öngörülen bir başvuru sonucunda karara bağlamak durumunda kalabileceği diğer sorunlara ilişkin bulunabilir.
3. Bakanlar Komitesinin Mahkeme’den görüş bildirme talep etmek kararı Komiteye katılmak    hakkına sahip temsilcilerin çoğunluğuyla alınır.
 

Madde 48
Mahkeme’nin görüş bildirme yetkisi

Bakanlar Komitesi tarafından yapılan talebin, 47. maddede belirtilen görüş bildirme yetkisine girip girmediğini Mahkeme kararlaştırır.
 

Madde 49
Bildirilen görüşün gerekçeli olması

1. Mahkemenin verdiği görüş gerekçelidir.
2. Mütalaa, tamamen veya kısmen yargıçların oybirliğini içermediği takdirde, her yargıç kendi ayrı görüşünü belirtmek hakkına sahiptir.
3. Mahkemenin mütalaası Bakanlar Komitesi’ne bildirilir.
 

Madde 50
Mahkeme’nin masrafları

Mahkemenin masrafları, Avrupa Konseyi tarafından karşılanır.
 

Madde 51
Yargıçların ayrıcalık ve dokunulmazlıkları

Yargıçlar vazifelerinin ifasında Avrupa Konseyi Statüsünün 40. maddesinde ve bu madde uyarınca akdedilen anlaşmalarda öngörülen ayrıcalık ve dokunulmazlıklardan yararlanırlar.
 

BÖLÜM III

Çeşitli Hükümler

Madde 52
Genel Sekreter tarafından yapılan incelemeler

Her Yüksek Sözleşmeci Taraf, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin istemesi üzerine, bu Sözleşme’nin bütün hükümlerinin fiilen uygulanmasının kendi iç hukukunca nasıl sağlandığı konusunda açıklamalarda bulunur.
 

Madde 53
Tanınan insan haklarının korunması

Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, herhangi bir Yüksek Sözleşmeci Tarafın yasalarına ve onun taraf olduğu başka bir Sözleşmeye göre tanınabilecek insan haklarını ve temel özgürlüklerini sınırlayamaz, ya da onlara aykırı düşecek şekilde yorumlanamaz.
 

Madde 54
Bakanlar Komitesi’nin yetkileri

Bu Sözleşme’nin hiçbir hükmü, Avrupa Konseyi Statüsü’nün Bakanlar Komitesi’ne tanıdığı yetkileri olumsuz yönde etkilemez.
 

Madde 55
Diğer çözüm yollarının dışlanması

Yüksek Sözleşmeci Taraflar, bu Sözleşme’nin yorum veya uygulamasından doğan bir anlaşmazlığı, başvuru yoluyla bu Sözleşmede öngörülenlerin dışında bir çözüme bağlamak hususunda aralarında mevcut anlaşma, sözleşme veya bildirilerden, özel uzlaşma halleri dışında yararlanmaktan karşılıklı olarak vazgeçmeyi kabul ederler.
 

Madde 56
Ülkesel uygulama

1.  Her devlet, onaylama sırasında veya daha sonra herhangi bir zamanda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne göndereceği bir bildirimle bu Sözleşme’nin, uluslararası ilişkilerinden sorumlu bulunduğu bütün ülkelere veya bunlardan herhangi birine, işbu maddenin 4. Fıkrası saklı kalmak kaydıyla, uygulanacağını beyan edebilir.
2. Sözleşme, bildirimde belirtilen ülke veya ülkelerde, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin bu bildirimi aldığı tarihten itibaren otuz gün sonra uygulamaya konur.
3. Bu Sözleşmenin hükümleri sözü geçen ülkelerde yerel şartlar dikkate alınarak uygulanır.
4. Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirimde bulunmuş olan her devlet, sonradan herhangi bir zamanda, bildiriminde belirtmiş olduğu ülke veya ülkelerdeki gerçek kişilerin, hükümet dışı kuruluşların veya kişi gruplarının başvuruları konusunda bu Sözleşıne’nin 34. maddesine uygun olarak Mahkeme’nin yetkisini kabul ettiğini beyan edebilir.
 

Madde 57
Çekinceler

1. Bu Sözleşme’nin imzası ve onaylama belgesinin sunulması sırasında her devlet, Sözleşme’nin belirli bir hükmü hakkında, o sırada kendi ülkesinde yürürlükte olan bir yasanın bu hükme uygun olmaması ölçüsünde bir çekince kaydı koyabilir. Bu madde genel nitelikte çekinceler konmasına izin vermez.
2. Bu maddeye uygun olarak konulacak her çekince, sözü edilen yasanın kısa bir açıklamasını içerir.
 

Madde 58
Feshi ihbar

1. Bir Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Sözleşme’yi ancak Sözleşme’ye taraf olduğu tarihten itibaren geçecek beş yıllık bir süre sonunda ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne altı ay önceden haber verilecek bir ihbarla feshedebilir. Genel Sekreter bunu, diğer Yüksek Sözleşmeci Taraflara bildirir.
2. Bu fesih işlemi, feshin geçerli sayıldığı tarihten önce işlenmiş ve yükümlülüklerin ihlali niteliğinde sayılabilecek olan bir fiil dolayısıyla, ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın bu Sözleşme’den doğan yükümlülüklerinden kurtulması sonucunu doğurmaz.
3. Aynı şartlarla, Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, bu Sözleşme’ye de taraf olmaktan çıkar.
4. Sözleşme, 56′ ncı madde gereğince uygulanacağı beyan edilmiş olan ülkelerle ilgili olarak, yukarıdaki fıkraların hükümleri uyarınca feshedilebilir.
 

Madde 59
imza ve onay

1. Bu Sözleşme, Avrupa Konseyi üyelerinin imzalarına açıktır. Sözleşme onaylanacaktır. Onaylama belgeleri Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne verilecektir.
2. Bu Sözleşme, on onaylama belgesinin verilmesinden sonra yürürlüğe girecektir.
3. Sözleşmeyi daha sonra onaylayacak olan imzacılar için Sözleşme, onaylama belgesinin verilmesinden itibaren yürürlüğe girecektir.
4. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, Sözleşme’yi onaylayan Yüksek Sözleşmeci Tarafların adlarını ve daha sonra gelecek olan onaylama belgelerinin verilişini bütün Avrupa Konseyi üyelerine bildirecektir.

Bu Sözleşme, Avrupa Konseyi arşivlerinde saklanmak ve her iki metin de aynı derecede 
geçerli olmak üzere Fransızca ve İngilizce tek bir nüsha halinde 4 Kasım 1950’de Roma’da düzenlenmiştir. Genel Sekreter bunun tasdikli örneklerini imza eden bütün devletlere gönderecektir.
 

 


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
Esas. 2007/29283
Karar. 2008/27243
Tarih. 14.10.2008
DAVA : İşe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmayan işveren; boşta geçen süreye ait 4 aylık ücretleri ve mahkemece takdir edilen iş güvencesi tazminatını ödemek zorundadır.

İşe iade başvurusunun ardından işverenin daveti üzerine işe başlamayan işçi; boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücretleri ve iş güvencesi tazminatını işverenden talep edemez.

İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak ihbar tazminatı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. Aynı maddenin 1. fıkrasına göre de işveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en çok 8 aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.

İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla, işçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 21/5. maddesine göre geçerrli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz.

Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.

İşe iade yönündeki başvurunun 10 iş günü içinde işverene bildirilmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.

İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini 1 ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılmaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz.

İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla 2 günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alınması halinde ise, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 56. maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok 4 güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla 4 gün içinde işe başlaması beklenmelidir.

İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma niyeti olmadığı halde işe başlatmama tazminatını ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.

İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü yada eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. Bu fesih tarihine göre işverence ihbar ve kıdem tazminatı ödenmelidir. Hesaplamada dikkate alınacak ücret, işe başlatılmadığı tarihteki son ücret olup, kıdem tazminatı tavanı da aynı tarihe göre belirlenmelidir.

İşe iade davasında kararın kesinleşmesine kadar geçecek olan en çok 4 aya kadar süre hizmet süresine eklenmeli, ihbar ve kıdem tazminatı ile izin hakkı bakımından çalışılmış gibi değerlendirilmelidir.

İşe başlatmama tazminatının da fesih tarihindeki ücrete göre hesaplanması gerekir. İşçinin işe başlatılmadığı tarih, işe başlatmama tazminatının muaccel olduğu andır. Bahsi geçen tazminat yönünden faize hak kazanmak için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. Ancak işçinin işe iade başvurusunda işe alınmadığı takdirde işe başlatmama tazminatının ödenmesini talep etmesi durumunda işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmez ve bahsi geçen tazminat muaccel olduğu anda işverence ödenmelidir.

Boşta geçen süreye ait 4 aya kadar ücret ve diğer haklar için ise feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Bahsi geçen alacak işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur.

Boşta geçen sürenin en çok 4 aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar kavramına ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve servis gibi parasal haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte işçinin ancak çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile satışa bağlı prim gibi ödemelerin, en çok 4 ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz.

Boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar ile işe başlatmama tazminatı brüt olarak hüküm altına alınmalı ve kesintiler infaz sırasında gözetilmelidir.

İşe iade davası ile tespit edilen en çok 4 aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar için de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesinde sözü edilen özel faiz türü uygulanmalıdır. Ancak işe başlatmama tazminatı niteliği itibarıyla faiz olmakla uygulanması gereken faiz yasal faiz olmalıdır.

SONUÇ : Somut olayda işçinin işe başlatılması için işverene başvurusunu içeren ihtarname 9.5.2006’da tebliğ edilmiş, davalı ise işçiyi 31.5.2005 tarihli ihtarnamesi ile işe davet etmiştir. İşe davet yazısı 3.6.2005′te davacının vekiline, 6.6.2006′da ise davacının adreste olmaması nedeni ile mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davacının işverene bir aylık başlatma süresi içinde müracaat etmeyip 10.6.2005 tarihinde başvurması nedeni ile işverence yapılan fesih, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar tazminatı ödenmelidir.

İş Hukuku kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

Avukatlık Kanunu

 

 AVUKATLIK KANUNU

    Kanun Numarası: 1136

    Kabul Tarihi: 19/03/1969

    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 07/04/1969

    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 13168

    BİRİNCİ KISIM: AVUKATLIK VE AVUKAT

    AVUKATLIĞIN MAHİYETİ:

    Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/1. md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.

    AVUKATLIĞIN AMACI:

    Madde 2 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/2. md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.

    Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/2. md.) Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.

    İKİNCİ KISIM: AVUKATLIK MESLEKİNE KABUL

    AVUKATLIĞA KABUL ŞARTLARI:

    Madde 3 – (Değişik madde: 30/01/1979 – 2178/1 md.)

    Avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için :

    a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,

    b) Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olmak veya yabancı memleket hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunmak,

    c) Avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış bulunmak,

    d) (Mülga bend: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    e) Levhasına yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgahı bulunmak,

    f) Bu Kanuna göre avukatlığa engel bir hali olmamak gerekir.

    İSTİSNALAR:

    Madde 4 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/4. md.)

    Adli, idari ve askeri yargı hakimlik ve savcılıklarında, Anayasa Mahkemesi raportörlüklerinde, Danıştay üyeliklerinde, üniversiteye bağlı fakültelerin hukuk bilimi dersleri dalında profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik görevlerinde dört yıl, kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk müşavirliği görevinde on yıl süre ile hizmet etmiş olanlarda 3 üncü maddenin (c) ve (d) bentlerinde yazılı koşullar aranmaz.

    Türk vatandaşları ve Türk uyruğuna kabul olunanlardan yabancı hukuk fakültelerinden mezun olup da, geldikleri yerde dört yıl süreyle mahkemelerin her derecesinde hakimlik, savcılık veya avukatlık yapmış ve avukatlığı meslek edinmiş bulunanlar, 3 üncü maddenin (b) bendinde yazılı olduğu biçimde Türk hukuk fakülteleri programlarına göre noksan kalan derslerden usulüne uygun olarak yapılan sınavlarda başarı göstermiş ve ayrıca Türkçe’yi iyi bilir oldukları da bir sınavla anlaşılmış olmak kaydıyla, 3 üncü maddenin (c) ve (d) bentlerinde yazılı koşulların dışında tutulurlar.

    Birinci ve ikinci fıkrada gösterilenlerin baro levhasına yazılmasında, 17 nci maddenin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı belgelerden başka sicil özetlerinin onanmış bir örneğinin de verilmesi gereklidir.

    AVUKATLIĞA KABULDE ENGELLER:

    Madde 5 – Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık meslekine kabul istemi reddolunur :

    a) (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/5. md.;Değişik bent: 23/01/2008-5728 S.K./326.mad) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,

    b) (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/2 md.) Kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hakim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak,

    c) Avukatlık meslekine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak,

    d) Avukatlık mesleki ile birleşemiyen bir işle uğraşmak,

    e) Mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmak,

    f) İflas etmiş olup da itibarı iade edilmemiş bulunmak (Taksiratlı ve hileli müflisler itibarları iade edilmiş olsa dahi kabul olunmazlar),

    g) Hakkında aciz vesikası verilmiş olup da bunu kaldırmamış bulunmak,

    h) Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut veya akılca malul olmak.

    (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/5. md.) Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kızartıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/2 md.) Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.

    Şu kadar ki, ceza kovuşturmasının sonucu ne olursa olsun avukatlığa kabul isteğinin geri çevrilmesi gereken hallerde, sonuç beklenmeden istek karara bağlanır.

    BAROYA YAZILMA İSTEMİ:

    Madde 6 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/6. md.)

    4 üncü maddedeki koşulları taşıyanlar başvurdukları yer barosu levhasına yazılmalarını dilekçe ile isteyebilirler.

    KARAR:

    Madde 7 – Baro yönetim kurulu, levhaya yazılma istemi hakkında başvurma dilekçesinin varış tarihinden itibaren bir ay içinde gerekçeli olarak karar vermekle ödevlidir.

    Süresi içinde karar verilmediği takdirde, adayın avukatlığa kabul istemi reddedilmiş sayılır. Bu halde aday bir aylık sürenin bitiminden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir. İtiraz üzerine 8 inci madde hükmü kıyas yolu ile uygulanır.

    REDDE VEYA KOVUŞTURMA SONUNA KADAR BEKLENMESİNE DAİR KARARA İTİRAZ:

    Madde 8 – Baro Yönetim Kurulu, avukatlığa kabul istemini reddettiği veya kovuşturma sonuna kadar beklenmesine karar verdiği takdirde bunun gerekçesini kararında gösterir. Gerekçeli karar adaya tebliğ olunur.

    Aday, bu karara karşı, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde, kararı veren baro vasıtasiyle Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir. Baro tarafından adaya, itiraz tarihini tesbit eden bir belge verilir. Bu belge hiçbir vergi, harç ve resme tabi değildir.

    Türkiye Barolar Birliği, itiraz üzerine dosya üzerinde gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, itirazı kabul veya reddeder. Türkiye Barolar Birliği itiraz tarihinden itibaren bir ay içinde bir karar vermezse, itiraz reddedilmiş sayılır.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/7. md.) Baro yönetim kurullarının adayın levhaya yazılması hakkındaki kararları, karar tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine gönderilir. Türkiye Barolar Birliği kararın kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde uygun bulma veya bulmama kararını ve itirazın kabul veya reddi hakkındaki kararlarını onaylamak üzere karar tarihinden itibaren bir ay içinde Adalet Bakanlığına gönderir. Bu kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir.

    Baro yönetim kurulunun, avukatlığı kabul isteminin reddi vaya kovuşturma sonuna kadar beklenmesi hakkındaki kararları, süresi içinde itiraz edilmediği takdirde kesinleşir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/7. md.) Adalet Bakanlığının dördüncü fıkra uyarınca verdiği kararlara karşı, Türkiye Barolar Birliği, aday ve ilgili baro; Adalet Bakanlığının uygun bulmayıp bir daha görüşülmek üzere geri göndermesi üzerine Türkiye Barolar Birliğince verilen kararlara karşı ise, Adalet Bakanlığı, aday ve ilgili baro idari yargı merciine başvurabilir.

    Barolar, kesinleşen kararları derhal yerine getirmeye mecburdurlar.

    AVUKATLIK RUHSATNAMESİ VE YEMİN:

    Madde 9 – Avukatlık meslekine kabul edilen adaya, ilgili baro tarafından bir ruhsatname verilir.

    Avukatlığa kabul, ruhsatnamenin verildiği andan itibaren hüküm ifade eder.

    Aday böylece avukatlığa kabul edildikten sonra (Avukat) unvanını kullanmak hakkını kazanır. Durum Türkiye Barolar Birliğine bildirilir.

    (Değişik fıkra: 13/01/2004 – 5043/1.md.) Ruhsatnameler ve avukat kimlikleri Türkiye Barolar Birliği tarafından tek tip olarak bastırılır ve düzenlenir. 8 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen şekilde Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca uygun bulma kararı verildiğinde ruhsatnameler Birlik Başkanı ve ilgili Baro Başkanı tarafından imzalanır. Avukat kimlikleri, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmündedir.

    Mesleğe kabul edilen avukata ruhsatname verilirken, baro yönetim kurulu önünde aşağıdaki şekilde andiçtirilir:

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/8. md.) “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine andiçerim.”

    Avukatın andiçtirildiği, andın metnini de kapsıyan bir tutanağa bağlanır ve ilgilinin dosyasında saklanır. Tutanak baro yönetim kurulu üyeleri ile birlikte andiçen avukat tarafından imzalanır.

    RET KARARININ BİLDİRİLMESİ:

    Madde 10 – Avukatlık meslekine kabul edilmek için baroya başvuran bir adayın bu isteminin reddine veya kovuşturma sonuna kadar beklenmesine dair kararlar kesinleşince, ilgili baro, adayın adını diğer barolara ve Türkiye Barolar Birliğine bildirir. Bu halde, ret ve bekleme sebepleri ortadan kalkmadıkça, hiçbir baro o kimseyi levhasına yazamaz.

    ÜÇÜNCÜ KISIM: YASAK HALLER

    AVUKATLIKLA BİRLEŞEMİYEN İŞLER:

    Madde 11 – Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık veya meslekin onuru ile bağdaşması mümkün olmıyan her türlü iş avukatlıkla birleşemez.

    AVUKATLIKLA BİRLEŞEBİLEN İŞLER:

    Madde 12 – (Değişik madde: 22/01/1986 – 3256/3 md.)

    Aşağıda, sayılan işler 11 inci madde hükmü dışındadır:

    a) Milletvekilliği, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği,

    b) (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/9. md.) Hukuk alanında profesör ve doçentlik,

    c) Özel hukuk tüzelkişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık,

    d) Hakemlik, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet,

    e) Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede başka iş veya hizmetle uğraşmaları yasaklanmamış bulunmak şartıyla; bu Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren İktisadi Devlet Teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ve iktisadi Devlet Teşekkülleri ile Kamu İktisadi kuruluşları dışında kalıp sermayesi Devlete ve diğer kamu tüzelkişilerine ait bulunan kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği,

    f) Anonim, limited, kooperatif şirketlerin ortaklığı, yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği ve komandit şirketlerde komanditer ortaklık,

    g) Hayri, ilmi ve siyasi kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği,

    h) Gazete ve dergi sahipliği veya bunların yayım müdürlüğü,

    Milletvekilleri hakkında, 3069 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/9. md.) (e) bendinde gösterilenlerin, Hazinenin, belediye ve özel idarelerin, il ve belediyelerin yönetimi ve denetimi altında bulunan daire ve kurumların, köy tüzel kişiliklerinin ve kamunun hissedar olduğu şirket ve kuruluşların aleyhinde; il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin de bağlı bulundukları tüzel kişilerin ve yüksek öğretimde görevli profesör ve doçentlerin yüksek öğretim kurum ve kuruluşları aleyhindeki dava ve işleri takip etmeleri yasaktır.

    Bu yasak, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.

    Bir kadroya bağlı olarak aylık veya ücreti Devlet, il veya belediye bütçelerinden yahut Devlet, il veya belediyelerin yönetimi ve denetimi altındaki daire ve müessese yahut şirketlerden verilen müşavir ve avukatlar, yalnız bu daire, müessese ve şirketlere ait işlerde avukatlık yapabilirler.

    AVUKATIN HAKİM VEYA SAVCI İLE HISIMLIK VEYA EVLİLİK MÜNASEBETİ:

    Madde 13 – Bir hakim veya Cumhuriyet Savcısının eşi, sebep veya nesep itibariyle usul ve füruundan veya ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlarından olan avukat, o hakim veya Cumhuriyet Savcısının baktığı dava ve işlerde avukatlık edemez.

    BAZI GÖREVLERDEN AYRILANLARIN AVUKATLIK EDEMEME YASAĞI:

    Madde 14 – (İptal fıkra: Anayasa Mah. 15/10/2002 tarih ve E. 2001/309, K. 2002/91;Yeniden düzenleme: 23/01/2008-5728 S.K./327.mad)

    Emeklilik ve istifa gibi sebeplerle görevlerinden ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hâkim ve savcıların son beş yıl içinde hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerin yargı çevresinde görevden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaktır. Yüksek yargı ve bölge mahkemeleri hâkim ve savcıları ile raportörlerinin son beş yıl içinde münhasıran hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerde, buralardan ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaktır.

    Yukarıki fıkra hükmü Anayasa Mahkemesi üyeleri ve Yüksek Mahkemeler hakimleri hakkında da uygulanır.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/4 md.) Devlet, belediye, il özel idare ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren iktisadi Devlet Teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinde çalışanlar, buralardan ayrıldıkları tarihten itibaren iki yıl geçmeden ayrıldıkları idare aleyhine dava alamaz ve takipte bulunamazlar.

    (Ek fıkra: 01/04/1981 – 2442/1 md.) Askeri Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı, Daire Başkanları ve Üyeleri, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Başkanı, Genelkurmay Adli Müşaviri, sıkıyönetim adli müşavirleri ve sıkıyönetim askeri mahkemelerinde görevli hakim ve savcılar ile yardımcıları, başka hizmetlere atanmış olsalar bile anılan görevlerden ayrıldıkları tarihten itibaren üç yıl süre ile sıkıyönetim askeri mahkemelerinde avukatlık yapamazlar.

    DÖRDÜNCÜ KISIM: STAJ

    GENEL OLARAK:

    Madde 15 – (Değişik madde: 30/01/1979 – 2178/4 md.)

    Avukatlık stajı bir yıldır. Stajın bu kısmında yer alan hükümler uyarınca ilk altı ayı mahkemelerde ve kalan altı ayı da en az beş yıl kıdemi olan (bu beş yıllık kıdem hesabına Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı hizmette geçen süreler de dahildir.) bir avukat yanında yapılır.

    Stajın hangi mahkeme ve adalet dairelerinde, ne surette yapılacağı yönetmelikte gösterilir.

    ARANACAK ŞARTLAR:

    Madde 16 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/11. md.)

    3 üncü maddenin (a), (b) ve (f) bentlerinde yazılı koşulları taşıyanlardan, stajyer olarak sürekli staj yapmalarına engel işleri ve 5 inci maddede yazılı engelleri bulunmayanlar, staj yapacakları yer barosuna bir dilekçe ile başvururlar.

    DİLEKÇEYE EKLENECEK BELGELER :

    Madde 17 – 16 ncı madde gereğince verilecek dilekçeye, aşağıda gösterilen belgeler eklenir.

    1. Kanunun aradığı şartlara ilişkin belgelerin asılları ile onanmış ikişer örneği,

    2. Adayın 3 üncü maddenin (f) ve 5 inci maddenin (a) bendlerinde yazılı halleri bulunmadığını gösteren bildiri kağıdı,

    3. Yanında staj göreceği avukatın yazılı muvafakati,

    4. Adayın ahlak durumu hakkında, o baroya yazılı iki avukat tarafından düzenlenmiş tanıtma kağıdı.

    Bu belgelerin birer örneği baro başkanı tarafından onaylanarak Türkiye Barolar Birliğine gönderilir. Diğer örnek veya asılları barodaki dosyasında saklanır. 22 nci maddenin 2 ve 3 üncü fıkralarında yazılı hallerde, adayın yanında staj göreceği avukatın yazılı muvafakatine ait belge aranmaz.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/5 md.;Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./328.mad) Staj isteminde bulunan tarafından verilen bildiri kağıdının hilafı ortaya çıktığı takdirde adaya Cumhuriyet savcısı tarafından ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.

    İSTEMİN İLANI:

    Madde 18 – Adayın istemi, yukarıdaki maddede yazılı hususlarla birlikte, istem tarihinden itibaren on gün içinde baronun ve adalet dairesinin uygun bir yerinde onbeş gün süre ile asılarak ilan olunur.

    Her avukat veya stajyer yahut diğer ilgililer, bu süre içinde, adayın stajyer listesine yazılmasına itirazda bulunabilirler. Şu kadar ki, itirazın incelenebilmesi, açık delil veya vakıaların gösterilmiş olmasına bağlıdır.

    RAPOR:

    Madde 19 – Baro başkanı, istemin ilanından önce, baroya bağlı avukatlardan birini adayın gerekli nitelikleri taşıyıp taşımadığını ve avukatlıkla birleşmiyen bir işle uğraşıp uğraşmadığını araştırarak bir rapor düzenlemek üzere görevlendirir.

    Görevlendirilen avukat, raporu en geç onbeş gün içinde baroya vermekle yükümlüdür.

    KARAR:

    Madde 20 – Baro yönetim kurulu, itiraz süresinin bitmesinden itibaren bir ay içinde, 19 uncu maddede yazılı raporu da göz önünde tutarak, adayın stajyer listesine yazılıp yazılmaması hakkında gerekçeli bir karar verir. Karar ilgiliye tebliğ edilmekle beraber, bir örneği de incelenmek üzere dosyası ile birlikte o yer Cumhuriyet Savcılığına verilir.

    Bu karar aleyhine baro yönetim kurulu üyeleri karar tarihinden, o yer Cumhuriyet savcısı kararın kendisine verildiği, ilgili ise kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilirler.

    Birinci fıkrada yazılı süre içinde bir karar verilmemiş olması halinde talep reddedilmiş sayılır. Bu takdirde, bir aylık sürenin bitiminden itibaren onbeş gün içinde aday Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/12. md.) Türkiye Barolar Birliğinin itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/12. md.) Adalet Bakanlığının yukarıdaki fıkra uyarınca verdiği kararlara karşı, Türkiye Barolar Birliği, aday ve ilgili baro; Adalet Bakanlığının onaylamayıp geri göndermesi üzerine Türkiye Barolar Birliğinin verdiği kararlara karşı ise, Adalet Bakanlığı, aday ve ilgili baro idari yargı merciine başvurabilir.

    STAJIN BAŞLANGICI :

    Madde 21 – Avukatlık stajı listeye yazılma ile başlar. İtiraz yazılmayı durdurur.

    YANINDA STAJ YAPILACAK AVUKAT:

    Madde 22 – Avukat yanında staja başlıyabilecekleri Cumhuriyet savcılığınca baroya bildirilenler, evvelce dilekçelerinde gösterdikleri ve muvafakatini aldıkları avukat yanında staja başlarlar.

    Baro başkanının isteği veya ilgililerin başvurması üzerine, baro yönetim kurulu, stajın dilekçede gösterilenden başka bir avukat yanında yapılmasına karar verebilir.

    17 nci maddenin 3 üncü bendinde yazılı belgeyi almak imkanını bulamıyan adayların hangi avukat yanında staj göreceğini baro başkanı tayin eder.

    Avukat, ikinci ve üçüncü fıkralardaki hallerde stajiyeri kabul zorunluluğundadır.

    STAJIN YAPILMASI VE STAJİYERİN ÖDEVLERİ:

    Madde 23 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/13. md.)

    Staj kesintisiz olarak yapılır. Stajyerin haklı nedenlere dayanarak devam etmediği günler, engelin kalkmasından sonraki bir ay içinde başvurduğu takdirde, mahkeme stajı sırasında Adalet Komisyonu, avukat yanındaki staj sırasında ise baro yönetim kurulu kararı ile tamamlattırılır. Stajın yapıldığı yere göre adalet komisyonu başkanı ve baro başkanı, haklı bir engelin bulunması halinde yanında staj yaptığı avukatın da görüşünü alarak stajyere otuz günü aşmamak üzere izin verebilir.

    Stajyer, avukatla birlikte duruşmalara girmek, avukatın mahkemeler ve idari makamlardaki işlerini yapmak, dava dosyaları ve yazışmaları düzenlemek, baroca düzenlenen eğitim çalışmalarına katılmak, baro yönetim kurulunca verilen ve yönetmelikte gösterilecek diğer ödevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Stajyerler, meslek kurallarına ve yönetmeliklerde belirlenen esaslara uymak zorundadırlar.

    STAJ RAPORLARI:

    Madde 24 – (Değişik madde: 30/01/1979 – 2178/5 md.)

    Staj, Adalet Komisyonunun, baronun ve yanında çalışılan avukatın gözetimi altında yapılır.

    Stajiyer hakkında, yanında staj gördüğü hakimler, Cumhuriyet savcıları tarafından staj durumu, mesleki ilgisi ve ahlaki durumunu belirten bir belge verilir.

    Yanında staj görülen avukat tarafından, ilk üç ayın bitiminde ve staj süresinin sonunda da kesin olarak, staj durumunu ve adayın mesleki ilgisi ile ahlaki durumunu da kapsayan bir rapor verir.

    STAJ SÜRESİNİN UZATILMASI:

    Madde 25 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/14. md.)

    Baro yönetim kurulu, stajyer hakkında verilen raporları değerlendirir, gerektiğinde kurul üyelerinden birini görevlendirmek suretiyle yapılacak inceleme sonuçlarını da göz önünde tutarak staj bitim belgesinin verilmesine veya staj süresinin altı aya kadar uzatılmasına karar verebilir.

    Yönetim kurulunun bu kararı kesindir.

    STAJYERLERİN YAPABİLECEĞİ İŞLER

    Madde 26 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/15. md.)

    Stajyerler, avukat yanında staja başladıktan sonra, avukatın yazılı muvafakati ile ve onun gözetimi ve sorumluluğu altında, sulh hukuk mahkemeleri, sulh ceza mahkemeleri ile icra tetkik mercilerinde avukatın takip ettiği dava ve işlerle ilgili duruşmalara girebilir ve icra müdürlüklerindeki işleri yürütebilirler.

    Bu yetki, staj bitim belgesinin verilmesi veya staj listesinden silinme ile sona erer.

    STAJİYERLERE BAROLARCA YAPILACAK YARDIM:

    Madde 27 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/16. md.)

    Staj süresince stajyerlere Türkiye Barolar Birliğince kredi verilir.

    Ödenecek kredinin kaynağı; avukatların yetkili mercilere sunduğu vekaletnamelere avukatın yapıştıracağı pul bedelleri ile geri ödemeden gelen paralar ve bunların gelirleridir. Bu pullar, Türkiye Barolar Birliğince bastırılır. (Değişik cümle: 13/01/2004 – 5043/2.md.) Yapıştırılacak pulun değeri; 02/07/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun Yargı Harçları bölümünde yer alan vekaletname örnekleri için kullanılan harç tarifesinin yüzde elli fazlası kadarıdır. (Ek cümle: 13/01/2004 – 5043/2.md.) Bu şekilde toplanan tüm pul bedelleri mali yönden Sayıştay denetimine tabidir.

    Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.

    Kredi ödemelerinden arta kalan miktar, meslektaşlara destek ve meslekte gelişmeyi sağlamakta kullanılır.

    Bu kredinin ilke ve koşulları, kimlere verileceği, miktarı, geri ödeme şekli, geri ödemeden gelen paralar ile kredi ödemelerinden sonra arta kalan miktarın barolar ve Türkiye Barolar Birliği arasında dağıtım ve sarf esasları ve diğer hususlar Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanacak ve Adalet Bakanlığınca onaylanacak yönetmelikte gösterilir.

    Pul bedelleri ile geri ödemeden gelen paralar ve bunların gelirleri, kredi ödemelerinden arta kalan miktarın dağıtımı ve sarfı, her yıl Adalet Bakanlığı tarafından ek 4 üncü maddedeki esas ve usullere göre denetlenir.

    SOSYAL YARDIM VE DAYANIŞMA FONU

    Madde 27/A – (Ek madde: 13/01/2004 – 5043/3. md.)

    Türkiye Barolar Birliği nezdinde sosyal güvenlik, sosyal yardım ve dayanışma hizmetlerinde kullanılmak üzere kaynağı bu Kanunun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasında gösterilen gelirlerin yarısı olan “Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu” kurulmuştur.

    Bu fondan yapılacak harcamaların esas ve usulleri ile diğer hususlar Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanacak ve Adalet Bakanlığınca onaylanacak yönetmelikte gösterilir.

    Fon gelirleri ile harcamaları her yıl Adalet Bakanlığı tarafından ek 4 üncü maddedeki esas ve usullere göre denetlenir.

    BEŞİNCİ KISIM: AVUKATLIK SINAVI

    SINAV

    Madde 28 – (Mülga madde: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    SINAVA GİRECEKLERİN TESPİTİ

    Madde 29 – (Mülga madde: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    SINAVIN ŞEKLİ VE KONULARI

    Madde 30 – (Mülga madde: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    SINAV SONUÇLARI

    Madde 31 – (Mülga madde: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    Madde 32 – (Mülga madde: 30/01/1979 – 2178/8 md.)

    Madde 33 – (Mülga madde: 30/01/1979 – 2178/8 md.)

    ALTINCI KISIM: AVUKATIN HAK VE ÖDEVLERİ

    GENEL OLARAK:

    Madde 34 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/21. md.)

    Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.

    YALNIZ AVUKATLARIN YAPABİLECEĞİ İŞLER:

    Madde 35 – (Değişik madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.)

    Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.

    Baroda yazılı avukatlar birinci fıkradakiler dışında kalan resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler.

    (Ek hükümler: 02/05/2001 – 4667/22. md.;Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./329.mad) Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir.

    Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usulleri kanunları ile diğer kanun hükümleri saklıdır.

    UZLAŞMA SAĞLAMA

    Madde 35/A – (Ek madde: 02/05/2001 – 4667/23. md.)

    Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilam niteliğindedir.

    SIR SAKLAMA:

    Madde 36 – Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısiyle öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.

    Avukatların birinci fıkrada yazılı hususlar hakkında tanıklık edebilmeleri, iş sahibinin muvafakatini almış olmalarına bağlıdır. Ancak, bu halde dahi avukat tanıklık etmekten çekinebilir. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/24. md.) Çekinme hakkının kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.

    Yukarıki hükümler, Türkiye Barolar Birliği ve baroların memurları hakkında da uygulanır.

    İŞİN REDDEDİLDİĞİNİN BİLDİRİLMESİ:

    Madde 37 – Avukat, kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir. Reddin, iş sahibine gecikmeden bildirilmesi zorunludur.

    İşi iki avukat tarafından reddolunan kimse, kendisine bir avukat tayinini baro başkanından isteyebilir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/25. md.) Tayin olunan avukat, baro başkanı tarafından belirlenen ücret karşılığında işi takip etmek zorundadır.

    İŞİN REDDİ ZORUNLULUĞU :

    Madde 38 – Avukat;

    a) Kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa,

    b) Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa,

    c) (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/26. md.) Evvelce hakim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa,

    d) Kendisinin düzenlediği bir senet veya sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek durumu ortaya çıkmışsa,

    e) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 02/06/1977 tarihli ve E. 1977/43, K. 1977/84 sayılı kararı ile)

    f) Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse,

    Teklifi reddetmek zorunluğundadır.

    Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.

    (Üçüncü fıkra İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 21/01/1971 tarihli ve E.1970/19, K.1971/9 sayılı kararı ile)

    (Son fıkra İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 02/06/1977 tarihli ve E. 1977/43, K. 1977/84 sayılı kararı ile)

    AVUKATIN DOSYA SAKLAMASI VE HAPİS HAKKI:

    Madde 39 – Avukat, kendisine tevdi olunan evrakı, vekaletin sona ermesinden itibaren üç yıl süre ile saklamakla yükümlüdür. Şu kadar ki, evrakın geri alınması müvekkile yazı ile bildirilmiş olduğu hallerde saklama yükümlülüğü, bildirme tarihinden itibaren üç ayın sonunda sona erer.

    Avukat, ücreti ve yapmış olduğu giderleri kendisine ödenmedikçe, elinde bulunan evrakı geri vermekle yükümlü değildir.

    TAZMİNAT İSTEKLERİNDE ZAMANAŞIMI:

    Madde 40 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/27. md.)

    İş sahibi tarafından sözleşmeye dayanılarak avukata karşı ileri sürülen tazminat istekleri, bu hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde zararı doğuran olaydan itibaren beş yıl geçmekle düşer.

    AVUKATIN VEKALETTEN ÇEKİLMESİ:

    Madde 41 – Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder.

    Şu kadar ki, adli müzaharet bürosu yahut baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özürü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özürün takdiri avukatı tayin eden makama aittir.

    BİR AVUKATIN GEÇİCİ OLARAK GÖREVLENDİRİLMESİ:

    Madde 42 – Bir avukatın ölümü veya meslekten yahut işten çıkarılması veya işten yasaklanması yahut geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi hallerinde, baro başkanı, ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak şartiyle, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için bir avukatı görevlendirir ve dosyaları kendisine devir ve teslim eder . (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/28. md.) Ayrıca durumu mahkemelere ve gerekli göreceği yerlere bildirir. Bu hükümler avukatlık ortaklığı hakkında da kıyasen uygulanır.

    Yukarıki fıkrada yazılı işlere ait kanuni süreler, dosyaların devir ve teslimine kadar işlemez. Şu kadar ki, bu süre üç ayı geçemez.

    (Mülga fıkra: 02/05/2001 – 4667/28. md.)

    Kendisine görev verilen avukat haklı sebepler göstererek bunu reddedebilir.

    Ret sebeplerinin yerinde olup olmadığına baro yönetim kurulu karar verir.

    Vekalet görevi, temsil edilen avukatın talimatına bağlı olmaksızın, bu görevi yapan avukatın sorumluluğu altında yürür. Yapılan işlerin ücretini, kendisine vekalet olunan avukat öder. Anlaşmazlık halinde ücretin miktarı baro yönetim kurulu tarafından belirtilir.

    BÜRO EDİNME ZORUNLULUĞU:

    Madde 43 – Her avukat, levhaya yazıldığı tarihten itibaren üç ay içinde baro bölgesinde bir büro kurmak zorundadır. Büronun niteliklerini barolar belirtir.

    Bir avukatın birden fazla bürosu olamaz. Birlikte çalışan avukatlar ayrı büro edinemezler. (Ek cümleler: 02/05/2001 – 4667/29. md.) Avukatlık ortaklığı yurt içinde şube açamaz. Milletvekilleri, milletvekilliği süresince avukatlık yapamazlar.

    Bürosunu veya konutunu değiştiren avukat yenilerinin adreslerini bir hafta içinde baroya bildirmek zorundadır.

    AVUKATLARIN BİRLİKTE VEYA AVUKATLIK ORTAKLIĞI ŞEKLİNDE ÇALIŞMALARI

    Madde 44 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/30. md.)

    Avukatlar, mesleki çalışmalarını aynı büroda birlikte veya avukatlık ortaklığı şeklinde de yürütebilirler.

    A) Aynı büroda birlikte çalışma

    Birlikte çalışma, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın mesleki çalışmalarını bir büroda yürütmeleridir. Bu birlikteliğin tüzel kişiliği yoktur, yapılan iş ticari sayılmaz.

    Birlikte çalışan avukatlardan biri ya da birkaçının ad ve/veya soyadının yanında (Avukatlık Bürosu) ibaresinin kullanılması zorunludur. Karşılıklı hak ve yükümlülükler, gelir ve giderlerin paylaşılması, büro yönetimi, birlikteliğin sona ermesi birlikte çalışanlarca belirlenir ve yazılı olarak kayıtlı oldukları baroya bildirilir.

    B) Avukatlık ortaklığı

    Avukatlık ortaklığı, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın bu Kanuna göre mesleklerini yürütmek için oluşturdukları tüzel kişiliktir. Avukatlık ortaklığının çalışması meslek çalışması olup, ticari sayılmaz ve vergilendirme bakımından şahıs şirketlerine ilişkin hükümler uygulanır. Avukatlık ortaklığının adı, bir ya da birkaç ortağın ad ve/veya soyadlarına (Avukatlık Ortaklığı) ibaresi eklenerek belirlenir. Yabancı sermayeyi teşvik mevzuatı çerçevesinde Türkiye’de faaliyet göstermek isteyen yabancı avukatlık ortaklıkları, bu Kanuna ve avukatlık ortaklığı düzenlemesine uygun olarak kurulmak koşuluyla, yalnızca yabancı hukuklar ve milletlerarası hukuk konularında danışmanlık hizmeti verebilirler. Bu sınırlama yabancı avukatlık ortaklığında çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da yabancı avukatları da kapsar. Bu nevi avukatlık ortaklıkları için ortakların baroya kayıtlı olması şartı aranmaz. Bu kuralın uygulanması mütekabiliyet esasına bağlıdır.

    Ana sözleşmesi tip ana sözleşmeye uygun olarak düzenlenen avukatlık ortaklığı, kurucularının kayıtlı bulunduğu baro yönetim kurulu tarafından Baro Avukatlık Ortaklığı Siciline yazılmasıyla tüzel kişilik kazanır.

    Yazılma istemi, ancak Kanuna ve tip ana sözleşmeye aykırılık gerekçesiyle reddedilebilir. Bu durumda 8 inci madde hükümleri kıyasen uygulanır. Ana sözleşmenin bir örneği Türkiye Barolar Birliğine gönderilir.

    a) Ortakların hak ve borçları

    1. Ortaklık payları ve oranları serbestçe belirlenir. Ortakların payı, ancak ortaklara veya avukat olan üçüncü kişilere devredilebilir. Ortakların pay devrinin sözleşme ile yasaklanması veya ortakların pay devrine onay vermemeleri, mirasçının avukat olmaması ya da ortaklığı kabul etmemesi, ortağın emeklilik veya sağlık nedenleri ile avukatlığı bırakması, baro levhasından silinmesi, meslekten çıkması veya çıkarılması, ortaklıktaki payına haciz konulması halinde ortaklık payı gerçek değeri üzerinden diğer ortaklar tarafından payları oranında alınır. Bu işlemlerin üç ay içerisinde sonuçlandırılmaması halinde, yönetmelikteki tasfiye hükümleri uygulanır.

    2. Vekaletnameler ortaklık adına düzenlenir. Ortaklık iş veya davayı takip edecek avukatlara yetki belgesi verir.

    3. Avukatlık ortaklığı, amacın dışında hak ve mal edinemez, üçüncü kişilerle ortaklık kuramaz, tüzel kişilerin paylarını alamaz. Ortaklar; birden fazla avukatlık ortaklığının ortağı olamaz, ortaklığın bürosu dışında büro edinemez ve bağımsız olarak dava ve iş takip edemezler.

    4. Avukatlık ortaklığı; ortaklarının ve çalışan avukatların ortaklık ile ilgili her türlü işlem, eylem ve borçlarından dolayı bunlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sınırsız sorumludur. Ortakların ve ortaklıkta çalışan avukatların mesleki görevlerinden dolayı Avukatlık Kanunu ve meslek kurallarına göre sorumlulukları saklıdır. Avukatlık ortaklıkları hakkında da bu Kanundaki disiplin işlem ve cezaları uygulanır.

    5. Defter ve kayıtların tutulmasından ortaklığın yönetim ve temsili ile görevli ortak sorumludur. Avukatlık ortaklığı; iş ve dava defteri, pay defteri, karar defteri, gelir-gider defteri ve demirbaş defteri tutmak zorundadır.

    b) Uyuşmazlıkların çözümü

    Avukatların birlikte çalışmalarından veya avukatlık ortaklığında; ortakların kendi aralarında ve ortaklıkla ilgili her türlü uyuşmazlıklar ile ortaklık pay devir ve intikalinde bedele ilişkin olarak üçüncü şahıslarla aralarında çıkacak anlaşmazlıklar, bu Kanunun 167 nci maddesinde tanımlanan hakem kurulu tarafından, bu Kanun ve yönetmelik hükümlerine göre çözümlenir.

    c) Avukatlık ortaklığı tip ana sözleşmesinde bulunması gereken; ortakların kimlik bilgileri, ortaklığın unvanı ve adresi, ortaklık payları, ortaklar arasındaki ilişkiler, iş ve davalarla ilgili iş bölümü, yönetici ortakların yetkileri, ortaklığın yönetimi ve temsili, ortaklar kurulu, kurulun görev ve yetkileri, gelir ve giderin paylaşılması, denetim, ortaklıktan çıkma, çıkarılma, pay devri, ortaklığın sona ermesi, fesih, infisah ve tasfiye gibi hususların esas, şekil ve şartları Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanıp Adalet Bakanlığınca onaylanarak Resmi Gazetede ilan edilen yönetmelikte düzenlenir.

    AVUKAT BÜROSUNDA ÇALIŞABİLECEK KİŞİLER:

    Madde 45 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/31 md.) Avukatlar ve avukatlık ortaklıkları, bürolarında yalnız avukatlık mesleği için gerekli olan yardımcı elemanları çalıştırabilirler.

    Hakimliğe ve avukatlığa engel suçlardan biri ile hükümlü olanlar veya avukatlıktan yasaklananlarla her ne şekilde olursa olsun işbirliği edilemez veya bu gibiler büroda çalıştırılamaz.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/31 md.) Yukarıdaki hükümlere aykırı hareket eden avukat, ilk defasında işten, tekrarında meslekten çıkarma; avukatlık ortaklığı ilk defasında işten çıkarma, tekrarında ise avukatlık ortaklığı sicilinden silinme cezası ile cezalandırılır.

    İŞLERİN STAJİYER VEYA SEKRETERLE TAKİBİ, DAVA DOSYALARININ İNCELENMESİ VE DOSYADAN ÖRNEK ALMA:

    Madde 46 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/32 md.)

    Avukat, işlerini kendi sorumluluğu altındaki stajyeri veya yanında çalışan sekreteri eliyle de takip ettirebilir, fotokopi veya benzeri yollarla örnek aldırabilir. Avukatın onanmasını istemediği örnekler harca tabi değildir.

    Avukat veya stajyer, vekaletname olmaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Bu inceleme isteğinin ilgililerce yerine getirilmesi zorunludur. Vekaletname ibraz etmeyen avukata dosyadaki kağıt veya belgelerin örneği veya fotokopisi verilmez.

    ÇEKİŞMELİ HAKLARI EDİNME YASAĞI:

    Madde 47 – Avukat el koyduğu işlere ait çekişmeli hakları edinmekten veya bunların edinilmesine aracılıktan yasaklıdır. Bu yasak, işin sona ermesinden itibaren bir yıl sürer.

    Birinci fıkra hükmü, avukatın ortaklarını ve yanında çalıştırdığı avukatları da kapsar.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/33 md.) Ancak, 164 üncü madde hükmü saklıdır.

    AVUKATA ÇIKAR KARŞILIĞINDA İŞ GETİRME :

    Madde 48 – Avukat veya iş sahibi tarafından vadolunan veya verilen bir ücret yahut da herhangi bir çıkar karşılığında avukata iş getirmeye aracılık edenler ve aracı kullanan avukatlar altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    Bu eylemi yapanlar memur iseler, verilecek hapis cezası bir yıldan aşağı olamaz.

    AVUKATLARIN RESMİ KILIĞI:

    Madde 49 – Avukatlar, mahkemelere, Türkiye Barolar Birliğinin belirteceği resmi kılıkla çıkmak zorundadırlar.

    BAROYA VE AVUKATLARA AYRILACAK YER:

    Madde 50 – Her adalet dairesinde, bölgesinde bulunduğu baro için, her mahkeme salonunda ve icra dairesinde ise avukatlar için ihtiyaca yetecek nitelikte yer ayrılması zorunludur.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/34. md.) Ayrıca her cezaevinde ve kolluk biriminde mesleğin onuruna ve önemine uygun bir görüşme yeri ayrılır. Bu yerlerin bakım ve onarımı ilgisine göre Adalet ve İçişleri Bakanlıklarınca yaptırılır.

    DANIŞMA YAPILMASI UYGUN OLMIYAN YERLER:

    Madde 51 – Avukatlar, baroda yazılı olan bürolarından başka yerlerde, mahkeme salonunda veya adalet binasının başka bir yerinde iş sahipleri ile hukuki danışmada bulunmaktan ve iş kabul etmekten yasaklıdırlar.

    Yukarıki fıkra hükmü, avukatın özel olarak çağrıldığı hallerde uygulanmaz.

    DOSYA TUTMAK:

    Madde 52 – Avukat, üzerine aldığı her iş yahut yazılı mütalasına baş vurulan her husus hakkında düzenli dosya tutmak zorundadır.

    Avukat, kendisi tarafından yazılan veya taslağı yapılan her belgeyi imzalamakla yükümlüdür.

    GÖRÜŞMELERE AİT TUTANAK :

    Madde 53 – Avukat, iş için yaptığı görüşmelerden gerekli saydıklarını bir tutanakla tespit eder. Tutanağın altı, görüşmede bulunanlar tarafından imzalanır.

    SİCİL CÜZDANLARI :

    Madde 54 – Levhada yazılı olan her avukatın bağlı olduğu baroda, Türkiye Barolar Birliğinden gönderilen örneğe göre düzenlenecek bir sicil cüzdanı bulunur. Bu cüzdan gizlidir; ancak sahibi veya vekalet vereceği başka bir avukat tarafından her zaman görülebilir ve gerekli not alınabilir.

    Bir barodan diğerine nakil halinde, cüzdan, nakledilen baro başkanlığına gönderilir.

    REKLAM YASAĞI:

    Madde 55 – Avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/35. md.) Bu yasak, ortak avukatlık bürosu ve avukatlık ortaklığı hakkında da uygulanır.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/35. md.) Yukarıdaki yasaklara ilişkin esaslar Türkiye Barolar Birliğince düzenlenecek yönetmelikle belirlenir.

    ÖRNEK ÇIKARABİLME VE TEBLİGAT YAPABİLME HAKKI:

    Madde 56 – Usulüne uygun olarak düzenlenen ve avukata verilmiş olan vekaletname 52 nci maddede yazılı dosyada saklanır. Avukat, bu vekaletnamenin örneğini çıkarıp aslına uygunluğunu imzası ile onaylayarak kullanabilir. Avukatın çıkardığı vekaletname örnekleri bütün yargı mercileri, resmi daire ve kurumlar ile gerçek ve tüzel kişiler için resmi örnek hükmündedir.

    Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmiyen hallerde avukatlar, takibettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylıyarak yargı mercileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./330.mad) Aslı olmayan vekaletname veya diğer kağıt ve belgelerin örneğini onaylayan yahut aslına aykırı örnek veren avukat, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    Avukatlar, vekalet aldıkları işlerde, ilgili yargı mercii aracılığı ile ve bu yargı merciinin tebligat konusunda bir kararı olmaksızın, diğer tarafa adli kağıt ve belge tebliğ edebilirler. Tebliğ edilen kağıt ve belgelerin birer nüshası, gerekli harç, vergi ve resim ödenmek şartiyle, ilgili yargı merciinin dosyasına konur.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/36. md.) Avukatlar veya avukatlık ortaklığı başkasını tevkil etme yetkisini haiz oldukları bütün vekaletnamelerini kapsayacak şekilde bir başka avukata veya avukatlık ortaklığına vekaletname yerine geçen yetki belgesi verebilir. Bu yetki belgesi vekaletname hükmündedir.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/36. md.) Vekaletnameler Türkiye için tek tip olup, vekaletnamenin biçim ve içeriği Türkiye Barolar Birliği ile Türkiye Noterler Birliği tarafından hazırlanır.

    AVUKATA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR:

    Madde 57 – Görev Sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.

    SORUŞTURMAYA YETKİLİ CUMHURİYET SAVCISI:

    Madde 58- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./331.mad)

    Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.

    Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi, haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez.

    KOVUŞTURMA İZNİ, SON SORUŞTURMANIN AÇILMASI KARARI VE DURUŞMANIN YAPILACAĞI MAHKEME :

    Madde 59 – 58 inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.

    Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenliyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir.

    İddianamenin bir örneği, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun hükümleri uyarınca, hakkında kovuşturma yapılan avukata tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine avukat, kanunda yazılı süre içinde bazı delillerin toplanmasını ister veya kabule değer bir istemde bulunursa nazara alınır, gerekirse soruşturma başkan tarafından derinleştirilir.

    Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/38. md.) Durum avukatın kayıtlı olduğu baroya bildirilir.

    İTİRAZ HAKKI:

    Madde 60 – 59 uncu maddede yazılı mahkemelerin tutuklama veya salıverilmeye yahut son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı Cumhuriyet Savcısı veya sanık tarafından genel hükümler uyarınca itiraz olunabilir.

    Bu itiraz, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesi hariç olmak üzere, itiraz edilen kararı veren mahkemeye en yakın ağır ceza mahkemesinde incelenir.

    SUÇÜSTÜ HALİ:

    Madde 61 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/39. md.;Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./332.mad)

    Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü halinde soruşturma, bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından genel hükümlere göre yapılır.

    GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA:

    Madde 62- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./333.mad)

    Bu Kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat sıfatı ile veya Türkiye Barolar Birliğinin yahut baroların organlarında görevli olarak kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyi kötüye kullanan avukat Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.

    AVUKATLIK YETKİLERİNİN BAŞKALARI TARAFINDAN KULLANILMAMASI:

    Madde 63 – Baro levhasında yazılı bulunmıyanlar ve işten yasaklanmış olan avukatlar, şahıslarına ait olmıyan dava evrakını düzenliyemez, icra işlemlerini takip edemez ve avukatlara ait diğer yetkileri kullanamazlar. Baro levhasında yazılı bulunmıyanlar avukatlık unvanını da taşıyamazlar. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/40. md.) Şu kadar ki, baro levhasındaki kaydı yirmi yılı dolanlardan, bürosunu kapatarak vergi kaydını sildiren avukatlar durumları hakkında bilgi vermek ve baroya karşı görev ve yükümlülüklerini yerine getirmek koşuluyla sadece avukat unvanını kullanabilirler.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/7 md.;Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./334.mad) Birinci fıkra hükmüne aykırı eylemde bulunanlara Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/7 md.;Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./334.mad) Avukatlık yapmak yetkisini taşımadıkları halde muvazaalı yoldan alacak devralarak ve kanunların tanıdığı başka hakları kötüye kullanarak avukatlara ait yetkileri kullananlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.

    Mahkemeler, icra ve iflas daireleri ve barolar, bu maddenin kapsamına giren bir olayı öğrenince Cumhuriyet Savcılığına bildirmek zorundadırlar. Yapılacak kovuşturma sonucu Cumhuriyet Savcısı tarafından baroya bildirilir.

    BARO YÖNETİM KURULUNA KARŞI ÖZEL GÖREVLER :

    Madde 64 – Denetleme ve şikayetle ilgili meselelerde avukat, bu kanunda gösterilen meslek sırrını saklama yükümlülüğüne aykırı düşmedikçe, baro başkanına veya yönetim kuruluna yahut bunlar tarafından görevlendirilen üyelerden birine bilgi vermek ve istek üzerine dosyaları göndermek, dinlenmek üzere çağırıldığı hallerde baro başkanı, yönetim kurulu veya bu kurul üyelerinden birinin davetine uymak zorundadır.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/8 md.) Birinci fıkrada yazılı zorunluğa uymayan avukat hakkında, baro yönetim kurulu, onbin liradan yüzbin liraya kadar para cezası verebilir. Bu ceza her davet ve isteğe uymama halinde yeniden verilebilir. Ancak, gönderilen yazıda, davet ve isteğe uymama halinde para cezası verileceğinin belirtilmiş olması şarttır.

    Bu para cezasına karşı, tebliğinden itibaren onbeş gün içinde, baro disiplin kuruluna itiraz olunabilir. Baro disiplin kurulunun kararı kesindir.

    Yukarıki fıkralar gereğince hükmedilen para cezaları, bu kanunun disiplin cezalarına ilişkin hükümlerine göre tahsil edilir ve baroya irat yazılır.

   

    Madde 65 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/41. md.;Değişik madde: 18/02/2009-5838 S.K./28.mad)

    Baro keseneğinin yıllık miktarı, genel kurulca belirlenir ve her yılın ocak ve temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir. Vadesinde ödenmeyen keseneğe T.C. Merkez Bankası reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranında yıllık temerrüt faizi uygulanır.

       Avukatlık Kanununun 72 ve 73 üncü madde hükümleri saklıdır.

    YEDİNCİ KISIM: BARO LEVHASI VE AVUKATLAR LİSTESİ

    LEVHAYA YAZILMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ:

    Madde 66 – Her avukat, bölgesi içinde sürekli olarak avukatlık edeceği yerin baro levhasına yazılmakla, yükümlüdür.

    Bir baro levhasına yazılmış olan avukat, sürekli olmamak şartiyle, memleketin her yerinde avukatlık yapmaya yetkilidir.

    AVUKATLIĞIN SÜREKLİ OLARAK BAŞKA BÖLGEDE YAPILMASI:

    Madde 67 – Bir avukat, levhasında yazılı bulunduğu baro bölgesi dışında sürekli olarak avukatlık eder veya disiplin cezası gerektiren bir eylemde bulunursa, o yer barosu yönetim kurulu tarafından bu konuda düzenlenecek tutanak, gereken işlem yapılmak üzere, avukatın levhasında yazılı olduğu baroya gönderilir.

    BAŞKA BAROYA NAKİL:

    Madde 68 – Bir barodan diğer baroya nakil hakkındaki istekler, levhasına yazılmak istenen baro yönetim kuruluna yazı ile yapılır.

    Nakil dilekçelerine hangi belgelerin ekleneceği ve nakilde ne gibi usullerin uygulanacağı yönetmelikte gösterilir.

    NAKİLLE İLGİLİ İNCELEME VE İSTEMİN KABULÜ :

    Madde 69 – Nakil isteği ile baş vurulan baronun yönetim kurulu, istekte bulunan avukat hakkında gerekli gördüğü her türlü inceleme ve işlemleri yapar ve özellikle avukatın disiplin kovuşturması altında olup olmadığını, ödenecek borcu bulunup bulunmadığını levhasına yazılı olduğu barodan sorar. Disiplin kovuşturmasının sonuçlanmasından veya avukatın baroya borçlarını ödemesinden evvel hiçbir işlem yapılamaz.

    Nakil isteminin kabulü halinde verilecek karar, nakledilen baro yönetim kurulu tarafından Türkiye Barolar Birliğine ve avukatın ayrıldığı baroya derhal bildirilir.

    NAKİL İSTEMİNİN REDDİ:

    Madde 70 – Nakil isteminin, levhasına yazılmak için başvurulan baroca reddi halinde, nakil isteğinde bulunan avukat, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir.

    Baro yönetim kurulu, nakil isteminin baroya varışı tarihinden itibaren bir ay içinde bir karar vermezse istem reddedilmiş sayılır. Bu halde bir aylık sürenin bitiminden itibaren onbeş gün içinde ilgili, Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir.

    Türkiye Barolar Birliğinin itiraz üzerine vereceği kararlar kesin olup bu kararlara karşı ilgili tarafından İdari Yargı Merciine başvurulabilir.

    Türkiye Barolar Birliği itiraz dilekçesinin varışı tarihinden itibaren üç ay içinde bir karar vermezse itiraz reddedilmiş sayılır.

    Türkiye Barolar Birliği itirazın kabulü hakkındaki kararını, avukatın naklettiği ve ayrıldığı barolara derhal bildirir.

    LEVHADAN VE AVUKATLIK ORTAKLIĞI SİCİLİNDEN SİLME

    Madde 71 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/42. md.)

    Levhadan silme ve avukatlık ortaklığı sicilinden silme kararını avukatın veya avukatlık ortaklığının kayıtlı olduğu baronun yönetim kurulu verir.

    Bu karardan önce avukatın yazılı cevabı istenmekle birlikte kendisinin dinlenmesi veya dinlenmek üzere yapılan çağrıya süresi içinde uymamış olması şarttır. Avukatlık ortaklığı hakkında da karar verilmesi için ortaklık tarafından görevlendirilecek bir ortağın dinlenmesi veya yapılan çağrıya uyulmamış olması gereklidir.

    Levhadan ve avukatlık ortaklığı sicilinden silme kararı gerekçeli olarak verilir. Bu karara karşı avukat veya avukatlık ortaklığı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir.

    Türkiye Barolar Birliğinin itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri burada da kıyasen uygulanır.

    Levhadan ve avukatlık ortaklığı sicilinden silme kararı kesinleşinceye kadar ilgili avukat veya avukatlık ortaklığı avukatlık faaliyetini devam ettirme hakkına sahiptir. Şu kadar ki; levhadan silme ve avukatlık ortaklığı sicilinden silme kararı kesinleşinceye kadar avukatın veya avukatlık ortaklığının görevini sürdürmesinde sakınca görülmesi halinde baro yönetim kurulunun istemi ile baro disiplin kurulu avukatı veya avukatlık ortaklığını geçici olarak işten yasaklayabilir.

    LEVHADAN SİLİNMEYİ GEREKTİREN HALLER :

    Madde 72 – Aşağıdaki hallerde avukatın adı levhadan silinir:

    a) Avukatlığa kabul için bu kanunun aradığı şartların sonradan kaybedilmiş olması,

    b) Ruhsatnamenin verildiği tarihte onun verilmemesini gerekli kılan sebeplerin varlığının sonradan tespit edilmiş bulunması,

    c) (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/43. md.) Üç ay içinde baro bölgesinde bir büro açılmamış olması veya büronun kapatılmış yahut baro bölgesi dışına nakledilmiş bulunması, uyarıya rağmen kayıtlı olduğu baro dışında sürekli olarak avukatlık yapan avukatın çalışmasını sürdürdüğü baroya kaydını yaptırmaması,

    d) (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/43. md.) Baro ve Türkiye Barolar Birliği yıllık keseneklerinin veya staj kredilerinin tebligata rağmen geri ödenmemesi,

    e) Avukatın, meslekten isteği ile ayrılmış olması,

    f) Topluluk sigortası primlerinin topluluk sözleşmesinde gösterilen zamanlarda ödenmemesi,

    g ) (Ek bent: 22/01/1986 – 3256/9 md.) 10 uncu maddedeki engele rağmen levhaya yazılmış olması.

    (Ek fıkra: 22/01/1986 – 3256/9 md.) Şu kadar ki, staj sırasında mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan işler müstesna olmak üzere, 11 inci maddede sayılan işlerden biri ile uğraştığı, ruhsatnamenin verildiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra anlaşılan avukat, staj süresi içinde elde ettiği ödemelerin veya gelirlerin tutarının üç katını Baroya ödediği takdirde levhaya yeniden yazılır.

    (Ek fıkra: 22/01/1986 – 3256/9 md.) Baroya bildirilen büro terk edilmiş ve yenisi bildirilmemiş ise, 71 inci maddeye göre avukatın dinlenmek üzere çağırılmasından vazgeçilebilir.

    LEVHAYA YENİDEN YAZILMA HAKKI:

    Madde 73 – 72 nci maddeye göre levhadan silinmeyi gerektiren hallerin sona erdiğini ispat eden avukat, levhaya yeniden yazılmak hakkını kazanır. Şu kadar ki, baro yönetim kurulu, gerekli gördüğü hallerde, sebeplerini de açıklamak suretiyle, levhaya yeniden yazılma talebinde bulunanı, ilk yazılmaya esas olan şartların hepsinin veya bir kısmının varlığını ispatla zorunlu tutabilir.

    Ruhsatname verilmesi hükmü ayrık olmak üzere, bu kanunun 7, 8 ve 9 uncu maddeleri levhaya yeniden yazılma istemlerinde de kıyas yolu ile uygulanır.

    Levhaya yeniden yazılmasına evvelce dahil olduğu baro tarafından karar verilen avukattan yeniden giriş keseneği alınmaz.

    BİR DAHA YAZILMAMAK ÜZERE LEVHADAN SİLİNME:

    Madde 74 – Cezai veya disipline ilişkin bir karar sonunda meslekten çıkarılanlarla 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı suçlardan kesin olarak hüküm giyenlerin ruhsatnamesi baro yönetim kurulunca geri alınarak iptal ve adları bir daha yazılmamak üzere levhadan silinir.

    Bu işlerin uygulanması, kararın kesinleşmiş olmasına bağlıdır.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/44. md.) Baro yönetim kurullarının bu maddeye dayanarak verdiği karara karşı avukat, kararın kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine itiraz edebilir. Türkiye Barolar Birliğinin itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri burada da kıyasen uygulanır.

    AVUKATLAR LİSTESİ:

    Madde 75 – (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/10 md.) Baro yönetim kurulu üç yılda bir bölgesi içinde bulunan ve baro levhasında yazılı olan bütün avukatların bir listesini son yılın 31 Aralık tarihine kadar düzenler. Listeye her avukatın alfabe sırasıyla adı, soyadı, büro ve konut adresi yazılır. (Değişik cümle: 02/05/2001 – 4667/45. md.) Birlikte çalışan avukatların büroları ve avukatlık ortaklıkları listede ayrıca belirtilir.

    Bu listenin düzenlenme şekli Türkiye Barolar Birliğince tespit edilir.

    Listenin düzenlenmesinden sonra baro levhasına yazılanlara yeni listenin düzenlenmesine kadar kullanılacak geçici bir belge verilir.

    Listeden Anayasa Mahkemesine, Yüksek Mahkemelere, Adalet Bakanlığına, Türkiye Barolar Birliğine, diğer barolara, baronun bölgesi içinde bulunan mahkemelerle Cumhuriyet Savcılıklarına, en büyük idare amirine, diğer yargı mercilerine, noterlere ve icra ve iflas dairelerine yeteri kadar gönderilir.

    SEKİZİNCİ KISIM: BAROLAR

    BİRİNCİ BÖLÜM: GENEL HÜKÜMLER

    BAROLARIN KURULUŞ VE NİTELİKLERİ:

    Madde 76 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/46. md.) Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

    (Değişik fıkra: 18/06/1997 – 4276/3 md.) Barolar, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/46. md.) Protokolde barolar, İl Cumhuriyet Başsavcısının yanında yer alır.

    BARONUN KURULMASI, ORGANLARININ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI VE GÖREVLERİNE SON VERİLMESİ:

    Madde 77 – (Değişik madde: 08/05/1984 – 3003/2 md.)

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/47. md.) Bölgesi içinde en az otuz avukat bulunan her il merkezinde bir baro kurulur. Kurulmuş olan barolarda avukat sayısının otuzun altına düşmesi halinde de ikinci fıkra hükmü uygulanır.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/47. md.) Baro kurulmayan yerlerin en yakın baroya bağlanmasına veya bunların birleştirilerek bir baro kurulmasına ve merkezlerinin belirlenmesine Türkiye Barolar Birliği karar verir. Türkiye Barolar Birliği yeni kurulacak baro bölgesinde bürosu bulunan levhaya kayıtlı avukatların listesini düzenleyerek bunlardan en kıdemli avukatı, yeni baroyu kurmakla görevlendirir. Görevli avukatın seçeceği ve başkanlığını yapacağı dört kişilik kurucu kurul en geç altı ay içinde yeni baronun kuruluşunu tamamlar ve Türkiye Barolar Birliğine bildirir. Baro yönetim kurulunun yedekleri ile birlikte istifa etmesi halinde baroyu üç ay içinde seçime götürmek kaydıyla aynı kurul oluşturulur.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/47. md.) Barolar, kuruluşlarını Türkiye Barolar Birliğine bildirmekle tüzel kişilik kazanırlar.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/47. md.) Türkiye Barolar Birliği, kuruluşu Adalet Bakanlığına bildirir.

    (Değişik fıkra: 18/06/1997 – 4276/4 md.) Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır.

    Görevlerine son verilen organların yerine en geç bir ay içerisinde yenileri seçilir. Yeni seçilenler eskilerin süresini tamamlarlar.

    Adalet Bakanlığının bu Kanun uyarınca baro organlarının işlemleri hakkında onay mercii olarak verdiği kararları görevli baro organları aynen yerine getirmekle yükümlüdürler. Bakanlık kararını idari yargı merciinin yürütmenin durdurulmasına veya esasına ilişkin kararı veya kanuni bir sebep olmaksızın yerine getirmeyen veya eski kararda direnme niteliğinde yeni bir karar veren veya kanunun zorunlu kıldığı işlemleri Bakanlığın uyarısına rağmen yerine getirmeyen baro organları hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.

    Görevlerine son verilen organ üyelerinin kanunda yazılı ceza sorumlulukları saklıdır. Bu organların yukarıdaki fıkra gereğince görevlerine son verilmesine neden olan tasarrufları hükümsüzdür.

    (Değişik fıkra: 18/06/1997 – 4276/4 md.) Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, barolar ile Türkiye Barolar Birliği, vali tarafından faaliyetten men edilebilir. Faaliyetten men kararı, yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar, aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.

    Göreve son verme ve görevden uzaklaştırma hükümleri Baro Genel Kurulu hakkında uygulanmaz.

    GÖREVLERİN PARASIZ OLUŞU VE BİR KİŞİDE BİRLEŞEMİYECEK GÖREVLER:

    Madde 78 – Baro başkanlığı, başkanlık divanı, yönetim, denetleme ve disiplin kurulları üyelikleri ile baro menfaatlerini gözetme, temsil ve savunma hususunda avukatlara verilen işler ücretsiz görülür.

    Yolculuk ve ikamet giderleriyle diğer zaruri giderler baro kasasından ödenir.

    Baro başkanlığı, baro yönetim ve disiplin kurulu üyelikleri ve denetçilik bir kişide birleşemez.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/48. md.) Şu kadar ki, levhada yazılı avukat sayısı kırktan az olan barolarda disiplin kurulu üyeliği ile denetçilik bir kişide birleşebilir.

    İKİNCİ BÖLÜM: BAROLARIN ORGANLARI

    ORGANLAR:

    Madde 79 – Baroların organları şunlardır:

    1. Baro genel kurulu,

    2. Baro yönetim kurulu,

    3. Baro başkanlığı,

    4. Baro başkanlık divanı,

    5. Baro disiplin kurulu,

    6. Baro denetleme kurulu,

    I – BARO GENEL KURULU:

    KURULUŞU :

    Madde 80 – Baro genel kurulu, baronun en yüksek organı olup levhada yazılı bulunan bütün avukatlardan kurulur.

    GÖREVLERİ :

    Madde 81 – Genel Kurulun görevleri şunlardır :

    1. Yönetim, disiplin ve denetleme kurulları üyeleri ile baro başkanını ve Türkiye Barolar Birliği delegelerini seçmek,

    2. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/49. md.) Levhaya, avukatlık ortaklığı siciline yazılacakların giriş keseneğini avukatlar için en az ikibin en çok sekizbin, avukatlık ortaklıkları için en az yirmibin en çok seksenbin; yıllık keseneğini de, avukatlar için en az bin en çok dörtbin, avukatlık ortaklıkları için en az onbin en çok kırkbin gösterge rakamının her yıl bütçe kanununda Devlet memurları için belirlenen maaş katsayısının çarpımı ile elde edilecek miktar oranında tespit etmek ve bunların ödeneceği tarihleri belirlemek.

    3. Yönetim kurulunun, baronun gelir ve giderleri ile mallarının yönetimi hakkında vereceği hesapları incelemek ve yönetim kurulunun ibra edilip edilmiyeceği hakkında karar vermek,

    4. Baro bütçesini onaylamak,

    5. Yönetim kurulunca hazırlanacak iç yönetmeliği inceliyerek onaylamak,

    6. Mevcut mevzuatın baro yönetim kuruluna verdiği yetkinin dışında, muhtaç avukatlarla bunların ölümlerinde geride bıraktıkları kimselere yapılacak yardımın şekil ve miktarını tespit etmek,

    7. Mesleğe ait istekleri görüşüp karara bağlamak,

    8. Avukat bürolarının niteliklerini belirtmek,

    9. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    OLAĞAN TOPLANTI:

    Madde 82 – (Değişik madde: 22/01/1986 – 3256/12 md.)

    Genel kurul iki yılda bir Ekim ayının ilk haftası içinde baro başkanının daveti üzerine gündemindeki maddeleri görüşmek üzere toplanır.

    OLAĞANÜSTÜ TOPLANTI:

    Madde 83 – Türkiye Barolar Birliği, baro başkanı, yönetim veya denetleme kurulu gerekli gördükleri hallerde genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilirler. Baro başkanı, levhada yazılı avukatların beşte birinin, görüşme konularını belirten yazılı istemi ile, en geç onbeş gün içinde genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırmak zorundadır.

    TOPLANTIYA ÇAĞRI:

    Madde 84 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/50. md.)

    Genel Kurulun olağan toplantısının yeri, saati ve gündemi ile ilk toplantıda yeterli çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantının günü, saati ve toplantı yeri, baro çevresi adalet dairelerinde ve baronun uygun bir yerinde en az otuz gün önceden başlamak üzere, genel kurulun toplanacağı tarihe kadar duyurulur. Bu duyuru, tebligat hükmündedir.

    GENEL KURUL BAŞKANLIK DİVANI:

    Madde 85 – Gerek olağan, gerekse olağanüstü genel kurul toplantılarında ilk iş olarak toplantıya bir başkan, bir başkanvekili ile iki üyeden kurulu bir başkanlık divanı seçilir. Seçim ayrı ayrı ve genel kurulca aksine karar alınmadıkça işari oyla yapılır ve kullanılan oyların en çoğunu alanlar seçilir.

    Baro başkanı ve yönetim ve denetleme kurulu üyeleri başkanlık divanına seçilemezler.

    TOPLANTIYA KATILMA YÜKÜMÜ:

    Madde 86 – (Değişik madde: 08/05/1984 – 3003/3 md.)

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/51. md.) Baro levhasında yazılı avukat; gerek olağan, gerek olağanüstü genel kurul toplantılarına katılmak ve oy kullanmakla yükümlüdür. Bu toplantılara haklı bir neden olmaksızın gelmeyenlere veya oy kullanmayanlara ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o baroya kayıtlı avukatların yıllık keseneğinin üçte biri miktarında para cezası verilir. Bu para cezaları ilgili baro başkanlığınca tahsil edilir ve baro bütçesine gelir kaydedilir.

    64 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları, bu maddeye göre verilen para cezaları hakkında da uygulanır.

    GÖRÜŞME VE KARAR YETER SAYISI :

    Madde 87 – Genel kurul, levhada yazılı avukatların yarıdan bir fazlasının katılmasiyle toplanır.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/52. md.) Birinci fıkrada yazılı çoğunluk sağlanamazsa, toplantı zorunlu bir neden olmadıkça bir hafta sonraya bırakılır. Şu kadar ki, bu erteleme onbeş günü aşamaz. Bu toplantıda, üye sayısı altmışa kadar (altmış dahil) olan barolarda en az üçte bir, dörtyüze kadar olanlarda (dörtyüz dahil) beşte bir ve dörtyüzden fazla olanlarda onda bir üye katılmadıkça toplantı ve görüşme yapılamaz.

    Yukarıdaki hükümlere göre yetersayı bulunmak şartiyle, kararlar, tekliflerden en çok oy alanın kabul edilmiş sayılması suretiyle verilir. Oyların eşitliği halinde genel kurul başkanının bulunduğu taraf üstün sayılır.

    (Mülga fıkra: 02/05/2001 – 4667/52. md.)

    Bir üye kendini ilgilendiren özel işinde oy veremez. Seçimlerde bu esas uygulanmaz.

    (Değişik fıkra: 08/05/1984 – 3003/4 md.) Genel kurulun kararları, bir tutanakla tespit edilir. Tutanak, genel kurul başkanlık divanı tarafından imzalanır ve Türkiye Barolar Birliğine gönderilir.

    GÜNDEM DIŞI GÖRÜŞME YASAĞI:

    Madde 88 – Genel kurul toplantısında, görüşüleceği gündemde belirtilmemiş konular hakkında karar verilemez. Yeni bir toplantı kararı bu hükmün dışındadır.

    II- BARO YÖNETİM KURULU :

    KURULUŞU :

    Madde 89 – Her baronun yönetim kurulu, baro başkanı ile en az dört üyeden kurulur.

    Avukat sayısı elliden yüze kadar olan barolarda altı, yüzbirden ikiyüzelliye kadar olan barolarda 8, 251 den fazla olan barolarda 10 asıl üye ve her baroda asıl üye sayısınca yedek üye bulunur.

    Baro başkanı, yönetim kurulunun başkanıdır.

    SEÇİLME YETERLİĞİ, ENGELLERİ VE SEÇİMİN ŞEKLİ:

    Madde 90 – (Değişik madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.)

    Yönetim Kurulu üyeleri levhada yazılı ve avukatlıkta en az beş yıl kıdemli olan avukatlar arasından seçilir. Üye sayısı yüzden az olan barolarda beş yıllık kıdem şartı aranmaz.

    Haklarında avukatlığa engel bir suçtan dolayı son soruşturma açılmasına karar verilmiş veya geçmiş beş yıl içinde disiplin kurulunca verilecek kesinleşmiş bir kararla kınama, para veya işten çıkarılma cezalarıyla tecziye edilmiş olanlar Yönetim Kurulu Üyesi seçilemezler. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/53. md.) 77 nci madde hükmüne dayanılarak görevine son verilenler, yapılacak ilk genel kurulda baro organlarına aday olamazlar.

    (Üçüncü fıkra Mülga: 08/05/1984 – 3003/9 md.)

    Yönetim Kurulu üyeleri gizli oy ile seçilirler. Oy pusulasına seçilecek asıl üye tamsayısının yarısından en az bir fazla isim yazılması zorunludur. Bundan noksan isim yazılmış oy pusulaları geçerli değildir. Oy pusulasına seçilecek asıl üye sayısından fazla ad yazıldığı takdirde, sondan başlanarak fazla adlar hesaba katılmaz.

    Adaylar aldıkları oyların sayısına göre sıralanır ve en çok oy alandan başlanmak üzere önce asıl, sonra yedek üye seçilmiş olanlar bu sıraya göre tespit edilir. Adayların aldıkları oylarda eşitlik halinde meslek kıdemi fazla olan, kıdemleri de eşitse, adayların yaşlısı sırada önalır. Yedek üyeler aldıkları oy sayısına göre bulundukları sıra gözönünde tutularak Kurulda göreve çağırılır.

    Seçim yeterliğini kaybeden Yönetim Kurulu üyelerinin görevi kendiliğinden sona erer.

    SEÇİM DÖNEMİ:

    Madde 91 – (Değişik madde: 14/11/1984 – 3079/1 md.)

    Yönetim Kurulunun görev süresi iki yıldır. Süresi dolan Yönetim Kuruluna mensup üyeler yeniden seçilebilirler.

    SEÇİM DÖNEMİ BİTMEDEN AYRILMA:

    Madde 92 – (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/13 md.) Seçim dönemi bitmeden önce ayrılan yönetim kurulu üyesinin yeri, en çok oy almış yedek üye ile doldurulur.

    Yönetim Kurulu üyelerinden biri hakkında 90 ıncı maddeye göre seçilmeye engel bir suçtan dolayı kamu davası açılmış ise, dava sonuna kadar bu üye Yönetim Kuruluna katılamaz; yeri yedek üye ile doldurulur.

    TOPLANTILAR:

    Madde 93 – Yönetim Kurulu, Baro Başkanı tarafından, doğrudan doğruya veya üyelerden birinin görüşme konusunu taşıyan yazılı isteği üzerine toplantıya çağırılır.

    Yönetim Kurulu salt çoğunlukla toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar verir. Oylarda eşitlik halinde, başkanın bulunduğu taraf üstün tutulur. Baro Başkanı veya Yönetim Kurulu üyeleri, ilgili oldukları işlerin görüşülmesine katılamazlar.

    Yönetim Kurulu kararları hakkında düzenlenen tutanak başkan ve üyeler tarafından imzalanır.

    TOPLANTIYA ÇAĞRI:

    Madde 94 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/54. md.) Yönetim kurulu üyeleri, baro başkanının çağrısı üzerine toplanır. Ardı ardına üç toplantıya özürsüz olarak katılmamış olan üyenin yönetim kurulu kararı ile üyeliği düşürülür.

    Bu karara karşı, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine itiraz olunabilir. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/54. md.) İtiraz, kararın uygulanmasını durdurmaz.

    YÖNETİM KURULUNUN GÖREVLERİ:

    Madde 95 – Yönetim kurulu, kendisine kanunen verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olup, baronun işlerini kovuşturur ve menfaatlerini korur.

    Yönetim kurulunun başlıca görevleri şunlardır :

    1. Avukatlık onurunun ve meslek düzeninin korunmasını, meslekin adalet amaçlarına uygun olarak bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamak,

    2. Stajiyer ve avukatların baroya kabul ve levhaya yazılma veya nakil işleri hakkında karar vermek,

    3. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Baro levhasını düzenlemek, avukatların listesini ve avukatlık ortaklığı sicilini tutmak,

    4. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Mesleki ödevler hususunda baro mensuplarına yol göstermek ve onlara bilgi vermek ve mesleki görevlerin yapılıp yapılmadığını denetlemek, mesleğe ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlallerine karşı avukatlık mesleğini ve meslektaşlarını savunmak, bu konularda her türlü yasal ve idari girişimde bulunmak,

    5. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Levhaya yazılı avukatlar arasında, avukatlarla avukatlık ortaklıkları, avukatlık ortaklığının ortakları arasında ve bunlarla iş sahipleri arasında çıkan anlaşmazlıklarda istek üzerine aracılık etmek ve arabulmak, ücret uyuşmazlıklarında sulha davet etmek,

    6. Baro mallarını idare ve muhtaç avukatlara yapılacak yardımı şeklini tespit etmek,

    7. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Baro mallarının idaresi hakkında raporlar hazırlayarak genel kurula hesap vermek ve bütçeyi hazırlayıp genel kurulun onayına sunmak,

    8. Baro adına menkul ve gayrimenkul almak, satmak, ipotek etmek ve bu mallar üzerinde her türlü ayni haklar tesis eylemek ve kaldırmak, bu hususlarda baro başkanına özel yetki vermek,

    9. Staj işlerini düzenlemek ve denetlemek,

    10. Yönetim kurulu üyelerinin istifaları hakkında karar vermek,

    11. Adli müzaharet bürosu kurup yönetmek,

    12. Genel kurul gündemini hazırlamak,

    13. Genel kurul kararlarını yerine getirmek,

    14. Baronun ücretli memurlarının özlük işlerini düzenlemek ve yürütmek,

    15. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) İç yönetime ait bütün işleri görmek, yönergeleri düzenlemek,

    16. Adalet Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği ve disiplin kurulu kararlarını yerine getirmek,

    17. Bakanlıkların yahut mahkeme veya resmi kurumların istediği konularda görüşünü bildirmek,

    18. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    19. (Ek bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Baro bölgesindeki adliye merkezlerinde temsilcilikler kurmak,

    20. (Ek bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) 167 nci maddede belirtilen Hakem Kuruluna katılacak avukat hakemleri seçmek,

    21. (Ek bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak,

    22. (Ek bend: 02/05/2001 – 4667/55. md.) Avukatlık ortaklığı anasözleşmesinin, tip anasözleşmeye uygunluğunu incelemek ve avukatlık ortaklığı siciline tesciline karar vermek.

    Yönetim kurulu, ikinci fıkranın 4 ve 5 numaralı bentlerinde yazılı görevleri bazı üyelerine devredebilir.

    III – BARO BAŞKANLIĞI;

    SEÇİM VE SEÇİM DÖNEMİ BİTMEDEN AYRILMA:

    Madde 96 – Baro başkanı iki yıllık bir görev süresi için seçilir. Yeniden seçilmek caizdir. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/56. md.) (Mülga cümle: 29/06/2006 – 5533/1. md.)

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/56. md.) Baro başkanı, levhada yazılı ve avukatlıkta en az on yıl kıdemli avukatlar arasından gizli oyla seçilir. Üye sayısı yüzden az olan barolarda kıdem şartı aranmaz.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/56. md. ) 90 ıncı maddenin ikinci ve altıncı fıkraları hükümleri, baro başkanının seçimi hakkında da kıyasen uygulanır.

    Seçim döneminin bitmesinden önce ayrılan baro başkanının yerine seçilen, geri kalan süreyi tamamlar.

    GÖREVLERİ:

    Madde 97 – Baro başkanının görevleri şunlardır:

    1. Baroyu temsil ve yönetim kuruluna başkanlık etmek,

    2. Genel kurul, yönetim kurulu ve disiplin kurulu kararlarını yerine getirmek ve günlük işlemleri yürütmek,

    3. 95 inci madde gereğince verilen izin ve yetki dairesinde baro adına iltizam ve iktisapta bulunmak, yüklenmelere girişmek, baroya yapılan bağışları kabul etmek ve bütçeyi uygulamak,

    4. Mahkeme ve resmi dairelerde baroyu temsil edecek ve savunacak avukatları tayin etmek,

    5. Avukat sicillerinin Türkiye Barolar Birliği tarafından gönderilen örneğine uygun olarak düzenlenmesini ve korunmasını sağlamak,

    6. Meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak ve bu konuda doğrudan doğruya veya dolayısiyle kendisini göreve zorlıyan hususları yapmak,

    7. Baronun ve yönetim kurulunun çalışmaları hakkında her yıl Türkiye Barolar Birliğine yazılı bir rapor vermek,

    8. Başkanlık Divanı olmıyan barolarda, divanın diğer üyelerine ait görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak,

    9. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    IV – BARO BAŞKANLIK DİVANI:

    KURULUŞU VE SEÇİMİ:

    Madde 98 – Başkanlık divanı:

    1. Baro Başkanı,

    2. Baro Başkan Yardımcısı,

    3. Baro Genel Sekreteri,

    4. Baro Saymanından,

    İbarettir.

    Başkanlık divanı kurulması, 50 den fazla üyesi bulunan barolar için zorunludur.

    Divanın başkan dışındaki üyeleri, yönetim kurulu için yapılan her seçimden sonraki ilk toplantıda bu kurul tarafından kendi üyeleri arasından gizli oyla seçilir.

    Başkanlık divan, üyelerinden biri süresi dolmadan önce ayrılırsa, kalan görev süresi için en geç bir ay içinde yenisi seçilir.

    BAŞKANLIK DİVANININ GÖREVLERİ:

    Madde 99 – Başkanlık Divanı, kanunla veya yönetim kurulu kararı ile kendisine verilen görevleri yerine getirir.

    Divan, baro mallarının yönetimi hakkında gerekli kararları alır ve aynı konuda yönetim kurulunun isteğine göre, bu kurula yazılı veya sözlü bilgi verir.

    BARO BAŞKAN YARDIMCISININ GÖREVLERİ:

    Madde 100 – Baro Başkan yardımcısı, baro başkanının bulunmadığı zamanlarda veya baro başkanlığı herhangi bir sebeple boşalmışsa yenisi işe başlayıncaya kadar başkana ait yetkileri kullanır ve görevleri yerine getirir.

    Baro başkan yardımcısının da yokluğunda başkana ait yetkilerin kullanılması ve görevlerin yerine getirilmesi yönetim kurulunun meslekte en kıdemli üyesine aittir.

    BARO GENEL SEKRETERİNİN GÖREVLERİ:

    Madde 101 – Baro genel sekreteri, yönetim kurulu toplantılarına ait tutanak ları düzenler, baronun iç çalışmalariyle yazı işlerini yönetir, baro kalemine gerekli direktifleri verir ve kalemin çalışmasını denetler.

    BARO SAYMANININ GÖREVLERİ:

    Madde 102 – Baro saymanı, baronun mallarını başkanlık divanı kararları gereğince yönetmeye ve para alıp vermeye, keseneklerin toplanmasına, baroya gelir yazılacak para cezalarının tahsiline ve bütçenin uygulanmasına dair her türlü gözetimi yapmaya yetkilidir.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/14 md.) Baro saymanı, para alma ve vermede düzenlenen kağıtları baro başkanı yokluğunda baro başkan yardımcısı veya baro genel sekreteriyle birlikte imzalar.

    V – BARO DİSİPLİN KURULU :

    KURULUŞU :

    Madde 103 – Disiplin kurulu, avukat sayısı iki yüz elliye kadar olan barolarda 3, iki yüz elliden fazla olan barolarda 5 üyeden kurulur. Her baroda disiplin kuruluna üç de yedek üye seçilir.

    SEÇİLME YETERLİĞİ VE ENGELLERİ:

    Madde 104 – (Değişik madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.)

    90 ıncı madde hükümleri Disiplin Kurulu üyeleri hakkında da kıyasen uygulanır.

    Seçim sonucu, Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen bir tutanak ile Türkiye Barolar Birliğine bildirilir.

    SEÇİM DÖNEMİ:

    Madde 105 – (Değişik madde: 22/01/1986 – 3256/15 md.)

    Disiplin kurulu üyeleri iki yıl için seçilir. Süresi dolan üye yeniden seçilebilir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/57. md.) Disiplin kurulu seçimden sonra ilk toplantısında üyeleri arasından bir başkan ve bir katip seçer. 90, 92 ve 94 üncü maddeler hükümleri, disiplin kurulu üyeleri hakkında da kıyasen uygulanır.

    TOPLANTILAR:

    Madde 106 – Disiplin kurulu, üyelerinden en az üçü hazır bulunursa toplanır.

    Kararlar, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile verilir. Oylarda eşitlik halinde, başkanın bulunduğu taraf üstün tutulur.

    Başkanın bulunmadığı zamanlarda, meslekte en kıdemli üye kurula başkanlık eder.

    GÖREVİ:

    Madde 107 – Disiplin kurulunun görevi, baro yönetim kurulunun disiplin kovuşturması açılmasına dair kararı üzerine avukatlar hakkında disiplin kovuşturması yaparak disiplinle ilgili kararları ve cezaları vermek ve kanunla verilen diğer yetkileri kullanmaktır.

    VI – BARO DENETLEME KURULU:

    KURULUŞ VE GÖREVİ:

    Madde 108 – (Değişik madde: 24/12/1970 – 1238/1 md.)

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/16 md.) Baro genel kurulu, baronun mali işlerini denetlemek üzere iki yıllık süre için kendi üyeleri arasından en çok üç asıl ve üç yedek denetçi seçer.

    Seçim gizli oyla yapılır. 90 ve 92 nci maddeler hükümleri denetçiler hakkında da kıyasen uygulanır.

    DOKUZUNCU KISIM: TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

    BİRİNCİ BÖLÜM: GENEL HÜKÜMLER

    BİRLİĞİN KURULUŞ VE NİTELİKLERİ:

    Madde 109 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/58. md.) Türkiye Barolar Birliği, bütün baroların katılmasıyla oluşan bir kuruluştur.

    Birliğin merkezi Ankara’dır.

    BİRLİĞİN GÖREVLERİ:

    Madde 110 – Türkiye Barolar Birliğinin görevleri şunlardır :

    1. Baroları ilgilendiren konularda her baronun görüşünü öğrenip, ortaklaşa görüşmeler sonunda çoğunluğun düşünce ve görüşünü belirtmek,

    2. Baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlayıp meslekin gelişmesini sağlamak,

    3. Baro mensuplarının genel menfaatlerini ve meslekin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak,

    4. Türkiye barolarını ve mensuplarını birbirine tanıtarak aralarındaki meslek bağını kuvvetlendirmek,

    5. Her il merkezinde baro kurulmasına ve vatandaşlarda kendilerine ait davaları avukatlar eliyle açmanın ve savunmanın lüzum ve faydaları hakkındaki inancı yerleştirmeye çalışmak,

    6. Kanunların memleket ihtiyaçlarına uygun olarak gelişmesi ve yürütülmesi yolunda dileklerde, yayınlarda bulunmak, gerekirse ön tasarılar hazırlamak,

    7. Baroları ilgilendiren konularda görüşünü yetkili mercilere duyurmak,

    8. Adalet Bakanlığının, yargı veya yasama yetkisini taşıyan mercilerin ve baroların soracakları adli ve mesleki konular hakkında görüş ve düşüncelerini rapor halinde bildirmek,

    9. Avukatların meslekte gelişmelerini teşvik edecek ve sağlıyacak her türlü tedbirleri almak,

    10. Mahkeme içtihatlarının sistemli bir surette toplanması ve yayınlanması için Adalet Bakanlığı ve yargı mercileri ile işbirliği yapmak,

    11. Kanunların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesine ve yüklediği görevlerin tam ve şerefli bir şekilde yerine getirilmesine çalışmak,

    12. Baro mensuplarının ilmi ve mesleki seviyelerini yükseltmek için kitaplık açmak, dergi çıkarmak, konferanslar düzenlemek, telif ve tercüme eserler meydana getirilmesini teşvik etmek,

    13. Meslekin daha cazip bir hale getirilmesi ve bu konuda yazılı amaçlara erişilebilmesi için düşünülecek çare ve tedbirleri görüşmek üzere zaman zaman toplantılar düzenlemek,

    14. Memleket içinde kurulmuş hukukla ilgili kurul ve kurumlarla ilgilenmek ve temaslarda bulunmak,

    15. Yabancı memleket baroları, avukatlar birlikleri ve hukuk kurumları ile temaslarda bulunmak ve uluslararası kongrelere katılmak,

    16. Uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek,

    17 . (Ek bend: 02/05/2001 – 4667/59. md.) Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak,

    18. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    YASAKLAR, MAL EDİNME, PROTOKOLDEKİ YER, GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA VE GÖREVE SON VERME:

    Madde 111 – (Değişik madde: 08/05/1984 – 3003/5 md.)

    (Değişik fıkra: 18/06/1997 – 4276/5 md.) Türkiye Barolar Birliği, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamaz.

    Birlik, amacına uygun işlerde kullanılmak üzere taşınır ve taşınmaz mal edinebilir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/60. md.) Türkiye Barolar Birliği Başkanı, protokolde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yanında yer alır.

    (Değişik fıkra: 18/06/1997- 4276/5 md.) 77 nci maddenin beş, altı, yedi sekiz ve dokuzuncu fıkra hükümleri Birlik organları hakkında da uygulanır. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/60. md.) Ancak, görevine son verilen organın Birlik Yönetim Kurulu olması halinde yeni seçilenlerin görevine başladığı tarihe kadar bu organın görevleri, kararı veren mahkemece son genel kurul delegeleri arasından görevlendirilecek en az üç avukat tarafından geçici yönetim kurulu sıfatıyla yürütülür.

    GÖREVLERİN ÜCRETLİ OLUŞU:

    Madde 112 – Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, başkan yardımcılığı, genel sekreterliği ve saymanlığı görevleri ücretlidir. Birlik Yönetim Kurulunun başkanlık divanında görev almamış olan üyeleri ile disiplin ve denetleme kurulları üyelerine, katıldıkları toplantılar için huzur hakkı ödenir. Ücretlerle huzur hakkının miktarları ve ödenme şekilleri birlik genel kurulunca belli edilir.

    Bu kimselerden Ankara’dan başka illerden seçilenlere yolculuk, ikamet giderleri ile diğer zaruri giderler birlik bütçesinden ödenir. Bunların miktarı da genel kurulca belli edilir.

    İKİNCİ BÖLÜM: BİRLİĞİN ORGANLARI

    ORGANLAR:

    Madde 113 – Türkiye Barolar Birliğinin organları şunlardır:

    1. Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu,

    2. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu,

    3. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı,

    4. Türkiye Barolar Birliği Başkanlık Divanı,

    5. Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu,

    6. Türkiye Barolar Birliği Denetleme Kurulu.

    I – TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ GENEL KURULU:

    KURULUŞU:

    Madde 114 – Türkiye Barolar Birliğinin en yüksek organı Genel Kuruldur.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/61. md.) Genel Kurul, baroların avukatlıkta en az on yıl kıdemi olan üyeleri arasından gizli oyla seçecekleri ikişer delege ile kurulur. Görevde bulunan baro başkanları ile Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yapmış ve yapmakta olan avukatlar, Birlik Genel Kurulunun doğal üyesidirler, oylamalara katılma, seçme ve seçilme hakları vardır.

    Avukat sayısı yüzden fazla olan barolar, yüzden sonraki her üçyüz üye için ayrıca birer delege seçerler.

    Barolarca aynı sayıda yedek üyeler seçilir. Delegeler, her baronun olağan genel kurul toplantısında iki yıl için seçilirler.

    90 ıncı maddenin ikinci fıkrasında yazılı engelleri bulunanlar delege olamazlar.

    Delegelerin yolculuk ve oturma giderlerini her baro kendi bütçesinden öder.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/61. md.) Genel Kurul toplantısının yeri, tarihi ve gündemi ile delegelerini gönderme lüzumu, toplantılardan en az otuz gün önce, barolara yazı ile bildirilir. Asıl üyenin mazereti olduğu takdirde, yedek üye Türkiye Barolar Birliği Genel Kuruluna katılır ve oy kullanır.

    TOPLANTILAR:

    Madde 115 – (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/17 md.) Birlik Genel Kurulu iki yılda bir evvelki genel kurulun tayin edeceği zaman ve yerde olağan toplantısını yapar. (Ek cümle: 13/01/2004 – 5043/4.md.) Ancak, seçimli genel kurul toplantıları Ankara’da yapılır.

    Birlik Yönetim Kurulu, gerekli gördüğü hallerde veya en az on baronun yönetim kurulları yazı ile isterse Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağırır.

    Adalet Bakanı, adaletin ve meslekin genel menfaatleri ve hazırlanacak adli ve mesleki kanun tasarıları hakkında görüş ve düşüncelerini almak üzere Genel Kurulun olağanüstü toplantıya çağırılmasını Birlik Yönetim Kurulundan istiyebilir.

    Birlik Genel Kurulu başkanlık divanının seçimi hakkında 85 inci maddenin birinci fıkrası hükmü kıyasen uygulanır. Birlik organlarında görev alanlar, başkanlık divanına seçilemezler.

    GÖRÜŞME VE KARAR YETER SAYISI:

    Madde 116 – Birlik Genel Kurulu, üyelerinin en az dörttebiri katılmadıkça toplantı ve görüşme yapamaz.

    Birinci fıkrada yazılı yeter sayı olmadığı hallerde, toplantı bir ayı geçmemek üzere başka bir güne bırakılır. Bu ikinci toplantıya da üyelerin en az beştebiri katılmadığı takdirde, toplantı bu sayı elde edilinceye kadar bir ay sonraki tarihlere bırakılır.

    87 nci maddenin 3, 4 ve 5 inci fıkraları ve 88 inci madde hükmü Birlik Genel Kurulu toplantıları ve görüşmeleri hakkında da kıyasen uygulanır.

    GÖREVLERİ:

    Madde 117 – Birlik Genel Kurulunun görevleri şunlardır:

    1. Birlik Yönetim, disiplin ve denetim kurulları üyeleri ile Birlik başkanını seçmek,

    2. Kuruluş amacı içindeki işlere dair hazırlanan raporları ve gündemdeki maddeleri görüşüp karara varmak,

    3. Birlik Yönetim Kuruluna talimat vermek,

    4. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/18 md.) Birliğin hesaplarını incelemek, bütçesini onaylamak, Birlik Yönetim Kurulunun çalışmalarından dolayı ibrası hakkında karar vermek,

    5. Yerli ve yabancı kongrelere gidecek delegeleri seçmek, (Genel Kurul bu yetkisini Birlik Yönetim Kuruluna verebilir.)

    6. Gelecek Genel Kurul toplantı zaman ve yerini kararlaştırmak,

    7. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/18 md.) Adaleti ve mesleği ilgilendiren işler hakkında teklifte bulunmak, uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit etmek,

    8. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/18 md.) Baroların birlik adına avukatlardan tahsil edeceği keseneğin miktarını her avukat için yıllık baro keseneğinin yarısından fazla olmamak üzere tespit etmek,

    9. Birlik başkanı, başkan yardımcıları, genel sekreteri ve saymanının ücretleri ile yönetim, disiplin ve denetim kurulları üyelerine verilecek huzur hakları miktarını ve ödenme şeklini belli etmek,

    10. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/62. md.) Bu Kanunun 49 ve 75 inci maddelerinde Birliğe verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak,

    11. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    II – TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU:

    KURULUŞU:

    Madde 118 – Birlik yönetim kurulu, birlik başkanı ile, birlik genel kurulu tarafından kendi üyeleri arasından gizli oyla seçilen on üyeden kurulur. Ayrıca on yedek üye seçilir.

    Birlik yönetim kuruluna birlik başkanı başkanlık eder.

    SEÇİM DÖNEMİ:

    Madde 119 – (Değişik fıkra: 14/11/1984 – 3079/2 md.) Birlik Yönetim Kurulunun görev süresi dört yıldır. Süresi dolan Birlik Yönetim Kuruluna mensup üyeler yeniden seçilebilirler.

    90 ıncı maddenin 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı fıkraları ve 92 nci madde hükmü Birlik Yönetim Kurulu üyeleri hakkında da kıyasen uygulanır.

    TOPLANTILAR:

    Madde 120 – Birlik Yönetim Kurulu ayda bir defa olağan toplantı yapar. Başkan veya Yönetim Kurulu üyelerinden birinin isteği ile kurul, acele hallerde her zaman olağan üstü toplantıya çağırılabilir.

    Her toplantı sonunda, gelecek toplantının günü kararlaştırılır. Toplantı günü, üyelere çağrı mektubu ile bildirilir. Engeli olanlar, bunu en az yedi gün önce yazı ile bildirirler.

    Belgeye bağlanmış yerinde bir engele dayanmaksızın üst üste üç toplantıya gelmiyen üye istifa etmiş sayılır.

    Birlik Yönetim Kurulu, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Şu kadar ki, on veya daha az üyenin katılmasiyle yapılan toplantılarda karar verilebilmesi için en az beş üyenin bir oyda birleşmesi şarttır. Oylarda eşitlik halinde, başkanın bulunduğu taraf üstün tutulur.

    GÖREVLERİ:

    Madde 121 – Birlik yönetim kurulunun görevleri şunlardır:

    1. Birlik genel kurulunu toplantıya çağırmak ve gündem hazırlamak,

    2. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/19 md.) Birliği ve mallarını yönetmek,

    3. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/19 md.) İki yıllık bütçeyi hazırlayıp genel kurula sunmak,

    4. Birlik genel kurulunca alınan kararları uygulamak,

    5. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/19 md.) Birlik adına gayrimenkul almak, satmak, ipotek etmek ve bu mallar üzerinde her türlü ayni haklar tesis eylemek ve kaldırmak, bu hususlarda ve diğer iktisabi ve iltizami işlemlerde Birlik Başkanına yetki vermek,

    6. Birliğin ücretli memurlarının özlük işlerini düzenlemek ve yürütmek,

    7. Birlik yönetim kurulu kararlarının özetini gösteren defterleri tutmak,

    8. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/63. md.) Avukatların, aynı büroda birlikte çalışanların ve avukatlık ortaklıklarının kayıtlarını, yönetmelikte gösterilen esas ve usullere göre tutmak, avukatlık ortaklığı tip anasözleşmesini hazırlamak, avukatlık ruhsatnamelerini, kimlik belgelerini ve avukatlık ortaklığı yetki belgelerini düzenlemek ve bastırmak,

    9. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/19 md.) Birliğin genel durumu ile işlemleri ve çalışmaları hakkında Birlik Genel Kuruluna rapor vermek ve çalışma ve hesaplarından dolayı ibra istemek,

    10. Kanunlarla başka bir merci veya organa verilmiş olmamak şartiyle, baroların kararlarına karşı yapılan itirazları incelemek ve karara bağlamak,

    11. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/63. md.) Bu Kanunun 31, 44, 54 ve 77 nci maddeleri ile 83 üncü maddesinde Birliğe verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak,

    12. Baro genel kurullarını olağanüstü toplantıya çağırmak,

    13. Avukatların ve baroların hak ve menfaatlerinin korunması için ilgili mercilere gerekli baş vurmalarda bulunmak,

    14. Avukatlık meslekinin gelişmesine, avukatların haklarının korunmasına ve sosyal durumlarının geliştirilmesine yarıyacak incelemeleri yapmak, vardığı sonuçları ve teklifleri birlik genel kuruluna sunmak.

    15. Avukatlık mesleki ile ilgili olarak resmi yerlerden sorulacak hususlar hakkında gerekli düşünce ve görüşleri bildirmek,

    16. Avukatların meslekte ilerlemesi için kitaplıklar açmak, mesleki yayında bulunmak, avukatların hazırlıyacağı eserlerin yayımına yardımcı olmak,

    17. Barolar arasında çıkan anlaşmazlıkları çözümlemek,

    18. (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/63. md.) Mesleki dayanışmanın sağlanması ve devamlılığı için her türlü çalışmalarda bulunmak, mesleğe ve meslek mensuplarına yönelik hak ihlallerine karşı avukatlık mesleğini ve meslektaşlarını savunmak ve bu konularda her türlü yasal ve idari girişimde bulunmak,

    19. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    20. (Mülga bent: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    III – TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI:

    SEÇİM VE SEÇİM DÖNEMİ BİTMEDEN AYRILMA:

    Madde 122 – Birlik başkanı, birlik genel kurulu tarafından, kendi üyeleri arasından dört yıllık bir dönem için seçilir. Yeniden seçilmek caizdir.

    90 ıncı maddenin 2, 3 ve 6 ncı fıkraları ile 96 ncı maddenin 4 üncü fıkrası hükmü birlik başkanı hakkında da kıyasen uygulanır.

    GÖREVLERİ:

    Madde 123 – Birlik başkanının görevleri şunlardır:

    1. Birliği temsil ve birlik yönetim kuruluna başkanlık etmek,

    2. Birlik genel kurulu, yönetim kurulu ve disiplin kurulu kararlarını yerine getirmek.

    3. 121 inci maddeye göre verilecek yetki dairesinde birlik adına iltizam ve iktisapta bulunmak, yüklenmelere girişmek, birliğe yapılan bağışları kabul etmek ve bütçeyi uygulamak,

    4. Mahkeme ve resmi dairelerde birliği temsil edecek ve savunacak avukatları tayin etmek,

    5. Yabancı barolar birlikleri, barolar ve hukuk kurumları ile ilişkiler kurmak ve yürütmek,

    6. Meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak ve bu konuda doğrudan doğruya veya dolayısiyle kendisini göreve zorlıyan hususları yapmak,

    7 . (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/20 md.) Birliğin çalışmaları hakkında Birlik Genel Kuruluna yazılı bir rapor vermek,

    8. Kanunlarla verilen diğer yetkileri kullanmak.

    IV – TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIK DİVANI:

    KURULUŞU VE SEÇİMİ:

    Madde 124 – Birlik başkanlık divanı;

    1. Türkiye Barolar Birliği Başkanı,

    2. Türkiye Barolar Birliği iki başkan yardımcısı,

    3. Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri,

    4. Türkiye Barolar Birliği Saymanından,

    İbarettir.

    Divanın başkan dışındaki üyeleri, birlik yönetim kurulu için yapılan her seçimden sonraki ilk toplantıda, bu kurul tarafından kendi üyeleri arasından gizli oyla seçilir.

    Birlik başkanlık divanı üyelerinden biri süresi dolmadan önce ayrılırsa, kalan görev süresi için, bir ay içinde yenisi seçilir.

    BİRLİK BAŞKANLIK DİVANININ GÖREVLERİ:

    Madde 125 – Birlik başkanlık divanı, kanunla veya birlik yönetim kurulu karariyle kendisine verilen görevleri yerine getirir.

    Divan, birlik mallarının yönetimi hakkında gerekli kararları alır ve aynı konuda, birlik yönetim kurulunun isteğine göre, bu kurula yazılı veya sözlü bilgi verir.

    (Ek fıkra: 02/05/2001 – 4667/64. md.) Gerekli hallerde baro başkanlarını görüşlerini almak üzere toplantıya çağırır.

    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCILARININ GÖREVLERİ:

    Madde 126 – Birlik başkan yardımcıları, Birlik Başkanı tarafından verilecek görevleri yapar ve yetkileri kullanırlar.

    Birlik Başkanının bulunmadığı zamanlarda veya Birlik Başkanlığı herhangi bir sebeple boşalmışsa yenisi işe başlayıncaya kadar Başkana ait yetkilerin kullanılması ve görevlerin yerine getirilmesi meslekteki kıdem sırasına göre Başkan Yardımcılarına aittir.

    Birlik Başkan Yardımcılarının da yokluğunda Birlik Yönetim Kurulunun meslekte en kıdemli üyesi Başkana ait yetkileri kullanır ve görevleri yerine getirir.

    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ GENEL SEKRETERİNİN GÖREVLERİ:

    Madde 127 – Birlik Genel Sekreteri, Birlik yönetim Kurulu toplantılarına ait tutanakları düzenler, Birliğin iç çalışmaları ile yazı işlerini yönetir, Birlik kalemine gerekli direktifleri verir ve kalemin çalışmasını denetler.

    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ SAYMANININ GÖREVLERİ:

    Madde 128 – Birlik Saymanı Birliğin mallarını Birlik Başkanlık Divanının kararları gereğince yönetmeye ve para alıp vermeye, bütçenin uygulanmasına dair her türlü gözetimi yapmaya yetkilidir.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/21 md.) Birlik saymanı, para alma ve vermede düzenlenen kağıtları Birlik Başkanı, yokluğunda Birlik Başkan yardımcılarından biri veya Birlik Genel Sekreteri ile birlikte imzalar.

    V – TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DİSİPLİN KURULU:

    KURULUŞU:

    Madde 129 – Birlik Disiplin Kurulu, Birlik Genel Kurulu tarafından kendi üyeleri arasından gizli oyla seçilen yedi üyeden kurulur. Ayrıca yedi yedek üye seçilir.

    Kurul, seçimden sonraki ilk toplantısında kendi üyeleri arasından bir başkan seçer.

    SEÇİM DÖNEMİ:

    Madde 130 – Birlik Disiplin Kurulu üyeleri dört yıl için seçilirler. Süresi dolan üye yeniden üye seçilebilir.

    90 ıncı maddenin 2,3,4,5 ve 6 ncı fıkraları ve 92 nci madde hükmü Birlik Disiplin Kurulu üyeleri hakkında da kıyasen uygulanır.

    TOPLANTILAR:

    Madde 131 – Birlik Disiplin Kurulu ayda bir defa olağan toplantı yapar. Birlik Başkanının veya Birlik Disiplin Kurulu Başkanının yahut üyelerinden birinin isteği ile Kurul acele hallerde her zaman olağanüstü toplantıya çağrılabilir.

    120 nci maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları Birlik Disiplin Kurulu hakkında da kıyasen uygulanır.

    Birlik Disiplin Kurulu, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve en az dört üyenin bir oyda birleşmesi ile karar verilir. Oylarda eşitlik halinde Başkanın bulunduğu taraf üstün tutulur.

    GÖREVİ:

    Madde 132 – Birlik Disiplin Kurulu bu kanunla verilen görevleri yapar ve yetkileri kullanır.

    VI – TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DENETLEME KURULU:

    KURULUŞU VE GÖREVİ:

    Madde 133 – (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/22 md.) Birlik Genel Kurulu, Birliğin mali işlemlerini denetlemek üzere, dört yıl için kendi üyeleri arasından üç asıl ve üç yedek denetçi seçer.

    Denetçiler gizli oyla seçilir. 90 ıncı maddenin 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı fıkraları ve 92 nci madde hükmü denetçiler hakkında da kıyasen uygulanır.

    Birlik Denetleme Kurulunun çalışma usulü ile görev ve yetkileri yönetmelikte gösterilir.

    ONUNCU KISIM: DİSİPLİN İŞLEM VE CEZALARI

    DİSİPLİN CEZALARININ UYGULANACAĞI HALLER:

    Madde 134 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/64. md.)

    Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.

    DİSİPLİN CEZALARI:

    Madde 135 – Disiplin cezaları şunlardır:

    1. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/23 md.) Uyarma; avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir.

    2. Kınama; meslekinde ve davranışında kusurlu sayıldığının avukata bildirilmesidir.

    3. (Değişik bent: 22/01/1986 – 3256/23 md.) Onbin liradan yüzellibin liraya kadar para cezası.

    4 . (Değişik bend: 02/05/2001 – 4667/66. md.) İşten çıkarma, avukatın veya avukatlık ortaklığının üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere mesleki faaliyetlerinin yasaklanmasıdır.

    5. Meslekten çıkarma; avukatlık ruhsatnamesinin geri alınarak avukatın adının baro levhasından silinmesi ve avukatlık unvanının kaldırılmasıdır. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/66. md.) Avukatlık ortaklığı için de baro avukatlık ortaklığı sicilinden silinmesidir.

    CEZALARIN UYGULANMA ŞEKLİ:

    Madde 136 – Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymıyanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır.

    Beş yıllık bir dönem içinde iki veya daha çok defa disiplin cezasını gerektiren davranışta bulunan avukata her yeni suçu için bir öncekinden daha ağır ceza uygulanır.

    Bir defa işten çıkarılan avukat, beş yıllık dönem içinde bu kanunun altıncı kısmındaki kurallara aykırı davranışta bulunursa meslekten çıkarılır.

    SAVUNMA HAKKI:

    Madde 137 – Avukatlar hakkında yapılacak kovuşturmalarda, isnat olunan hususun avukata açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve bu savunma için en az on günlük bir süre tanınması zorunludur.

    BAROYA YAZILMADAN ÖNCEKİ VE MESLEKTEN AYRILDIKTAN SONRAKİ EYLEM VE DAVRANIŞLAR:

    Madde 138 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/67. md.) Baro levhasına kabul ve yazılmadan önceki eylem ve davranışlar, meslekten çıkarma cezasını gerektirmedikçe disiplin kovuşturmasına konu olamaz. Staj dönemi bu hükmün dışındadır.

    Avukatın, avukatlıktan ayrılması, avukatlığı sırasındaki eylem ve davranışlarından dolayı disiplin kovuşturması yapılmasına engel değildir.

    KOVUŞTURMA YETKİSİ VE EKSİK ÜYELERİN TAMAMLANMASI:

    Madde 139 – Kovuşturmanın dayandığı şikayet veya ihbarın vaki olduğu yahut Cumhuriyet savcısının kovuşturma isteğinde bulunduğu veya kovuşturmaya esas teşkil eden eylem veya davranışın re’sen haber alındığı tarihte avukat hangi baronun levhasında yazılı ise, disiplin kovuşturmasına karar verme ve kovuşturmayı yürütme yetkisi o baroya aittir.

    Baro başkanı, baro yönetim ve disiplin kurulu üyeleri, kendi haklarındaki kovuşturmalarla ilgili görüşme ve kararlara katılamazlar.

    İkinci fıkranın kapsamına giren bir durumun mevcut olması veya ret yahut istinkaf sebepleriyle başkan ve üyelerin katılmamaları yüzünden baro yönetim ve disiplin kurullarında toplantı yeter sayısı bulunamazsa, eksikler yedeklerle tamamlanır. Yedeklerin de herhangi bir sebeple görüşme veya karara katılmamaları yahut sayılarının yetişmemesi halinde, baro levhasında yazılı olup yönetim ve disiplin kurullarına seçilme yeterliği bulunan avukatlar arasından ad çekme yolu ile seçileceklerle eksikler tamamlanır.

    CEZA KOVUŞTURMASININ DİSİPLİN CEZALARINA TESİRİ:

    Madde 140 – Avukat hakkında başlamış olan ceza kovuşturması, disiplin işlem ve kararlarının uygulanmasına engel olmaz.

    (Değişik fıkra: 22/01/1986 – 3256/24 md.) Şu kadar ki, disiplin işlem ve kararına konu teşkil edecek bir eylemde bulunmuş olan avukat hakkında aynı eylemlerden dolayı ceza mahkemesinde dava açılmış ise, avukat hakkındaki disiplin kovuşturması, ceza davasının sonuna kadar bekletilir. Bu halde yönetim kurulunun isteği üzerine disiplin kurulu, avukatın işten yasaklanmasına yer olup olmadığı hakkında 153 ve 154 üncü maddeler uyarınca bir karar vermek zorundadır.

    Eylemin işlenmemiş veya sanığı tarafından yapılmamış olması sebebiyle beraat hali müstesna, beraatle sonuçlanmış bir ceza davasının konusuna giren eylemlerden dolayı disiplin kovuşturması, o eylemin ceza kanunları hükümlerinden ayrı olarak başlı başına disiplin kovuşturmasını gerektirir mahiyette olmasına bağlıdır.

    Baro yönetim kurulları hükümlülükle sonuçlanan bir ceza davasının konusunu teşkil eden eylemlerden dolayı ayrıca disiplin kovuşturması açmak zorundadırlar.

    DİSİPLİN KOVUŞTURMASININ AÇILMASI:

    Madde 141 – Disiplin kovuşturması, yönetim kurulu tarafından verilen bir kararla açılır.

    Yönetim kurulu, ivedilikle ve her halde ihbar, şikayet veya istek tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde disiplin kovuşturması hakkında bir karar vermeye mecburdur.

    Yönetim kurulu, ilgilinin ihbar ve şikayeti veya Cumhuriyet savcısının isteği üzerine yahut re’sen, disiplin kovuşturması açılmasına karar vermeye esas olacak soruşturmanın yapılması görevini kendi üyelerinden birine verebilir. Soruşturma ile görevlendirilen üye, delilleri toplar, gerekli gördüğü kimselerin ifadelerini yeminle de alabilir; hakkında soruşturma yapılan avukatı da dinledikten veya dinlemek için verilen süre dolduktan sonra dosyayı bir raporla yönetim kuruluna verir. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/68. md.) Yönetim kurulu, soruşturma maksadıyla her türlü adli ve idari mercilerden bilgi ve belge isteyebilir, ilgili dosyaları veya örneklerini isteyip, inceleyebilir.

    Şikayet, ihbar veya istem konusu eylem veya davranış hakkında kovuşturma açılmasına yer olmadığına dair yönetim kurulu tarafından verilecek kararlar ilgililere ve Cumhuriyet savcısına tebliğ olunur.

    DİSİPLİN KOVUŞTURMASINA YER OLMADIĞINA DAİR KARARLARA İTİRAZ:

    Madde 142 – Baro yönetim kurulunun, disiplin kovuşturmasına yer olmadığına dair kararlarına karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde şikayetçi veya Cumhuriyet savcısı tarafından Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kuruluna itiraz olunabilir.

    Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından dosya üzerinde yapılacak inceleme sonunda şikayet, ihbar veya istem konusu incelemeye değer mahiyette görülürse, evvelki karar kaldırılarak, disiplin kovuşturmasının açılması için dosya evvelki kararı veren baroya gönderilir. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun bu kararları kesindir.

    Baro Yönetim Kurulunun disiplin kovuşturmasına yer olmadığına dair kararları süresi içinde itiraz edilmezse kesinleşir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/69. md.) Birinci fıkra gereğince yapılan itiraz üzerine, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından verilen itirazın reddine dair kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir.

    8 inci maddenin 6 ncı ve 7 nci fıkraları hükümleri bu halde de kıyasen uygulanır.

    AYNI EYLEMDEN DOLAYI YENİDEN İNCELEME:

    Madde 143 – Disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına dair kararın konusuna giren eylemlerden dolayı yeniden inceleme yapılabilmesi, yeni delillerin bulunmasına ve bu kararın kesinleştiği tarihten üç yıl geçmemiş olmasına bağlıdır.

    DİSİPLİN KURULUNDA DURUŞMA:

    Madde 144 – (Değişik madde: 22/01/1986 – 3256/25 md.)

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/70. md.) Disiplin kovuşturması açılmasına karar verilen hallerde, yönetim kurulunun iletmesi üzerine, disiplin kurulu, incelemesini evrak üzerinde yapar. Disiplin kuruluna gönderilen dosya içinde avukatın sicili de bulunur. Avukatın isteği veya disiplin kurulunca gerek görülmesi halinde, inceleme duruşmalı olarak yapılır.

    Duruşma gizli olur.

    Disiplin kurulu incelemeyi ivedilikle ve herhalde kararın kendisine gelişi tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde sonuçlandırmak zorundadır. Ceza davasının sonucunun beklenmesini gerektiren haller saklıdır.

    GIYAPTA DURUŞMA:

    Madde 145 – Çağrıya uymıyan avukatın gıyabında duruşma yapılır. Şu kadar ki, duruşmaya gelmediği takdirde duruşmanın gıyabında yapılacağının davetiyeye yazılması şarttır.

    DELİLLERİN GÖSTERİLMESİ VE İNCELENMESİ:

    Madde 146 – Disiplin kurulu, delillerin gösterilme ve incelenme şeklini, istek veya feragatle yahut evvelce verilmiş kararlarla bağlı olmaksızın takdir ve tayin eder.

    TANIK VE BİLİRKİŞİ DİNLENMESİ:

    Madde 147 – Tanık ve bilirkişinin duruşmaya çağrılması veya üyelerden biri tarafından yahut istinabe yoliyle dinlenmesi veya yazılı ifadesinin okunmasiyle yetinilmesi, disiplin kurulunun takdirine bağlıdır.

    Ancak, bir olayın delili yalnız bir tanığın şahsi bilgisinden ibaret ise, bu tanık her halde dinlenir.

    DURUŞMA TUTANAĞI:

    Madde 148 – Duruşma tutanağı, disiplin kurulu başkanının görevlendireceği bir üye veya katip tarafından tutulur.

    Duruşma dışında dinlenenlere ait tutanakların duruşmada okunması zorunludur.

    İSTİNABE TALİMATININ YERİNE GETİRİLMESİ:

    Madde 149 – İstinabe yoluyla verilen talimat, baro merkezinde disiplin kurulu veya bu kurulun bir üyesi, diğer yerlerde o baronun disiplin kurulunca görevlendirilecek bir avukat tarafından yerine getirilir.

    TANIK VE BİLİRKİŞİNİN ÇAĞRILMASI:

    Madde 150- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./335.mad)

    Tanıklar ve bilirkişiler Tebligat Kanunu hükümlerine göre çağrılır.

    Usulüne göre çağırılıp da hukuken geçerli bir mazereti olmaksızın gelmeyen veya kanuni bir sebep olmaksızın tanıklık yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten çekinen kimseler hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla ilgili hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmüne göre gerekli kararları vermeye Baronun bulunduğu il merkezindeki sulh ceza hâkimi yetkilidir. Sulh ceza hâkimi bu kararları disiplin kurulunun tutanak örneği üzerinden verir.

    DİSİPLİN KURULU ÜYELERİNİN REDDİ VE İSTİNKAFI:

    Madde 151 – Disiplin kurulu üyeleri, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yazılı sebeplerle reddedilebilir ve istinkaf edebilirler.

    Ret istemi, reddi istenen üyeden başkalarının katılmasiyle incelenir.

    Ret ve istinkaf sebebiyle kurulun toplanamaması halinde 139 uncu maddeye göre işlem yapılır.

    KARARLARIN TEBLİĞİ:

    Madde 152 – Disiplin kurulu kararlarının onanmış bir örneği ilgililerden başka, baronun bulunduğu il merkezindeki Cumhuriyet savcısına da tebliğ olunur.

    İŞTEN YASAKLANMA:

    Madde 153 – Hakkında meslekten çıkarma cezasını gerektirebilecek mahiyette bir işten dolayı kovuşturma yapılmakta olan avukat disiplin kurulu karariyle, tedbir mahiyetinde işten yasaklanabilir.

    Kararın verilmesinden önce ilgilinin dinlenmiş veya dinlenmek üzere çağrılmış olup da belirtilen günde gelmemiş olması şarttır. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/71. md.) Ancak, baroya bildirdiği büro adresine tebligat yapılamayan avukatın ayrıca çağrılması ve dinlenmesi zorunlu değildir.

    Disiplin kurulu, bu karara esas olacak delillerin hangi sınır dahilinde gösterilip inceleneceğini, istekle bağlı olmaksızın, serbestçe takdir eder.

    Karar, hakkında kovuşturma yapılan avukata gerekçesiyle birlikte tebliğ olunur ve bu karar verildiği tarihte yürürlüğe girer. Ancak, karara karşı Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kuruluna itiraz olunabilir. İtiraz kararın uygulanmasını durdurmaz. Bu husustaki itirazlar ivedilikle ve en geç bir ay içinde karara bağlanır. İtiraz yerinde görülürse karar kaldırılır.

    İşten yasaklanma kararı, yargı organları ile sair mercilere baro başkanlığı tarafından derhal duyurulur.

    İŞTEN YASAKLANMANIN ZORUNLU OLDUĞU HALLER:

    Madde 154 – (Değişik madde: 08/05/1984 – 3003/7 md.)

    Haklarında meslekten çıkarma cezası verilen veya (…) (…) 42 nci madde uyarınca geçici olarak görevlendirilmiş olup, yapılan işlerin ücretini iş sahibinden aldığı halde aynı maddenin son fıkrası gereğince kabule değer bir sebep olmaksızın ilgili mercie ödememiş olan avukatların işten yasaklanmaları zorunludur.

    Yukarıdaki fıkrada belirtilen işten yasaklanma sebeplerinin meydana gelmesinden itibaren iki ay içinde disiplin kurulunca haklarında işten yasaklama kararı verilmeyen avukatlar, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun doğrudan vereceği kararla işten yasaklanırlar.

    İŞTEN YASAKLANMANIN HÜKÜMLERİ:

    Madde 155 – İşten yasaklanmış olanlar bu tarihten itibaren avukatlığa ait yetkileri hiçbir şekilde kullanamazlar. Bu hüküm avukatın eşi ile reşit olmıyan çocuklarına ait işlerde uygulanmaz.

    Birinci fıkrada yazılı yasağa aykırı hareket eden avukat hakkında 135 inci maddenin 4 ve 5 inci bentlerinde yazılı cezalardan biri uygulanır.

    Mahkemeler, resmi daireler işten yasaklanan avukatları kabul etmemekle görevlidirler.

    İŞTEN YASAKLANMA KARARININ KALDIRILMASI:

    Madde 156 – (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/73. md.) İşten yasaklanma kararı, kovuşturmanın durdurulmuş veya avukatlığa engel olmayan bir ceza verilmiş olması hallerinde kendiliğinden kalkar.

    İşten yasaklanma kararı, bu kararın verilmesine esas olan hal ve şartların bulunmadığı veya sonradan kalktığı sabit olursa, disiplin kurulu tarafından kaldırılır.

    DİSİPLİN KURULU KARARINA KARŞI İTİRAZ:

    Madde 157 – Disiplin kurulu kararlarına karşı, Cumhuriyet Savcısı ve ilgililer, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kuruluna itiraz edebilirler.

    Birlik disiplin kurulu, disiplin davalarını dosya üzerinde inceler. Ancak, işten veya meslekten çıkarma cezasına yahut işten yasaklanmaya dair kararların incelenmesi sırasında, ilgili avukatın isteği üzerine veya kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilir.

    145 ve 146 ncı maddeler, birlik disiplin kurulu hakkında da uygulanır.

    Birlik disiplin kurulunda duruşmaya raportör üyenin işi izah etmesiyle başlanır. Bu üyenin duruşmadan önce raporunu imzalayıp dosyaya koymuş bulunması gereklidir.

    Raportör üyenin izahından sonra ilgili avukat ve varsa vekilleri gerekli izahlarda bulunurlar. Bunlardan itirazı yapmış olan taraf önce dinlenir. Son söz, hakkında disiplin kovuşturması yapılanındır.

    Birlik disiplin kurulu, inceleme konusu kararın onanmasına veya kovuşturmanın derinleştirilmesi için kararın bozularak dosyanın ilgili baroya gönderilmesine karar verebileceği gibi, yeniden incelemeyi gerektirmiyen hallerde, uygun görmediği kararı kaldırarak işin esası hakkında karar verebilir veya verilmiş olan kararı düzelterek onaylayabilir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/74. md.) Birlik Disiplin Kurulunun, itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. Şu kadar ki, uyarma, kınama ve para cezasına ilişkin kararlar kesin olup, Bakanlığın onayına tabi değildir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/74. md.) 8 inci maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri burada da kıyasen uygulanır.

    DELİLLERİN SERBESTÇE TAKDİRİ, CEZA VERMENİN AMACI VE CEZADAN MAHSUP

    Madde 158 – Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu ve barolar disiplin kurulları, gösterilen delilleri, soruşturma ve duruşmadan edinecekleri kanıya göre serbestçe takdir ederler.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/75. md.) Bu kurullar disiplin cezalarının verilmesinde; avukatlık onurunu, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak, mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar.

    (Ek fıkra: 22/01/1986 – 3256/26 md.) İşten yasaklanan avukata süreli olarak işten çıkarma cezası verilmesi halinde, işten yasaklandığı süre cezadan mahsup edilir.

    KOVUŞTURMA VE CEZA ZAMANAŞIMI:

    Madde 159 – Disiplin cezasını gerektirecek eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise kovuşturma yapılamaz. Yönetim kurulunca işe el konulmuş ise bu süre işlemez.

    Disiplin cezasını gerektiren eylemlerin işlenmesinden itibaren dört buçuk yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemez.

    Disiplin cezasını gerektiren eylem aynı zamanda bir suç teşkil ediyor ve bu suç için kanun daha uzun bir zamanaşımı süresi koymuş bulunuyorsa, birinci ve ikinci fıkralardaki süreler yerine bu zamanaşımı süresi uygulanır.

    DİSİPLİN KARARLARININ UYGULANMASI VE CEZALARIN SİCİLDEN SİLİNMESİ:

    Madde 160 – (Değişik madde: 22/01/1986 – 3256/27 md.)

    Disiplin cezalarına ait kararlar kesinleşmedikçe uygulanamaz.

    Meslekten çıkarma ve işten çıkarma cezalarından başka bir disiplin cezası verilen avukatlar, uyarma, kınama ve para cezalarının uygulanmasından itibaren beş yıl geçtikten sonra disiplin kuruluna başvurarak bu disiplin cezalarının sicillerinden silinmesini isteyebilirler.

    İlgilinin yukarıki fıkrada yazılı süre içerisinde disiplin cezası almamış olması halinde, disiplin cezasının silinmesine karar verilir ve sicil dosyasındaki disiplin bölümü çıkartılarak yenisi düzenlenir.

    TANIK VE BİLİRKİŞİ GİDERİ:

    Madde 161 – Disiplin işlemleri dolayısiyle çağırılan her tanık ve bilirkişinin, kaybettiği zaman ve harcadığı mesaiye uygun bir tazminata hakkı vardır; bunlardan çağrıya uymak için yolculuk etmek zorunda olanlara yolculuk ve ikamet giderleri de verilir. Şikayetçi ve hakkında kovuşturma yapılan avukat, dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişiye ait giderleri evvelden öderler.

    Avukata veya üçüncü bir kişiye yükletilmiyen veya borçludan alınma imkanı kalmayan giderler baroya yüklenir.

    Şikayet edenden, şikayetin mahiyeti ve yapılacak disiplin soruşturma ve kovuşturmasının genişliği göz önünde bulundurularak 10 liradan 200 liraya kadar avans alınabilir. Yapılan işlemlere, alınan avansın yetmemesi halinde, tamamlanması her zaman istenebilir. Avans ve tamamlanması istenen miktar ilgilisi tarafından ödenmedikçe işlem yapılmıyabilir.

    PARA CEZASI VEYA GİDERLERİN TAHSİLİ:

    Madde 162 – Para cezasına veya giderlerin ödenmesine dair olan kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Para cezaları baroya gelir yazılır.

    İcra takibi genel hükümlere göre baro tarafından vekalet verilecek avukat eliyle yürütülür.

    ONBİRİNCİ KISIM: AVUKATLIK SÖZLEŞMESİ

    AVUKATLIK SÖZLEŞMESİNİN KAPSAMI

    Madde 163 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/76. md.)

    Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblağı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir.

    Avukatlık ücret tavanını aşan sözleşmeler, bu Kanunda belirtilen tavan miktarında geçerlidir. İfa edilmiş sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemez. Yokluk halleri hariç, avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz.

    AVUKATLIK ÜCRETİ

    Madde 164 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/77. md.)

    Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.

    Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.

    İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz. (Değişik cümle: 13/01/2004 – 5043/5. md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. (Değişik cümle: 13/01/2004 – 5043/5. md.) Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.

    Avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.

    Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.

    ÜCRET DOLAYISİYLE MÜTESELSİL SORUMLULUK:

    Madde 165 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/78. md.)

    İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.

    AVUKATIN HAPİS HAKKI VE AVUKATLIK ÜCRETİNİN RÜÇHANLI BULUNMASI:

    Madde 166 – Avukat, müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir.

    Avukat, sözleşme ile kararlaştırılan ve hakim tarafından takdir olunan ücretinden dolayı, kendi çalışması sonucunda müvekkilin muhafaza ettiği veya kazandığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde diğer alacaklılara nazaran rüçhan hakkını haizdir. Rüçhan hakkı, vekaletnamenin düzenlenme tarihine, vekaletname umumi ise iş sahibi adına ücret konusu işten dolayı ilk yapılan resmi baş vurma tarihine göre sıra alır. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/79. md.) İş sahibinin iflası halinde avukatın vekalet ücreti alacağı da rüçhanlıdır. Ancak, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü saklıdır.

    Bir ilamın cebri icra yoluyla infazına girişildiğinde, icra dairesi, takip talebinde bulunan tarafın ilamda adı yazılı olan avukatına, icra emri ile aynı zamanda düzenliyeceği bir bildiriyi, gideri takip talebinde bulunandan alınmak suretiyle, derhal tebliğ eder. Bu bildiri tebliğ edilmedikçe icranın sonraki safhalarına geçilemez. Avukata yapılacak tebliğin giderleri hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 59. maddesi hükmü uygulanır.

    Avukatın ölümü halinde, mirasçılarına intikal eden avukatlık ücreti alacakları da, avukat alacakları gibi rüçhanlıdır. Şu kadar ki, üçüncü fıkrada yazılı bildirim zorunluğu bu kimseler hakkında uygulanmaz.

    ANLAŞMAZLIKLARIN HAKEM YOLUYLA ÇÖZÜMÜ

    Madde 167 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/80. md.;İptal madde: Anayasa Mah. 03.03.2004 tarih, E. 2003/98 ve K. 2004/31 sayılı kararı ile) *1*

    AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİNİN HAZIRLANMASI:

    Madde 168 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/81. md.)

    Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.

    Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. (Ek cümle: 16/06/2009-5904 S.K./35.mad) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır.

    Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.

    YARGI MERCİLERİNE KARŞI TARAFA YÜKLETİLECEK AVUKATLIK ÜCRETİNİN MİKTARI:

    Madde 169 – (Değişik madde: 31/10/1980 – 2329/2 md.)

    Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.

    (Mülga fıkra: 02/05/2001 – 4667/82. md.)

    Madde 170 – (Mülga madde: 22/01/1986 – 3256/29 md.)

    İŞİ SONUNA KADAR TAKİP ETME ZORUNLULUĞU VE BAŞKASINI TEVKİL:

    Madde 171 – ( Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/83. md.) Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.

    Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir.

    İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Şu kadar ki, bu hüküm, 12 nci maddede yazılı bir iş sebebiyle başka bir yerde çalışmak zorunluğunda olduğu için işi tamamen başkasına devreden avukatlar hakkında uygulanmaz.

    Avukat tarafından işe başka avukatlar teşrik edilmiş ise, avukat bundan dolayı ayrı bir ücret istiyemiyeceği gibi, işi birlikte takip eden avukat da müvekkilden herhangi bir ücret istiyemez. İş tamamen başka bir avukata bırakılmış ise, tevkil eden ve tevkil olunan avukatlar ücret sözleşmesindeki miktarı aşmamak şartiyle, harcadıkları mesaiye karşılık olan ücreti müvekkilden istiyebilirler. Ancak, tevkil eden avukat müvekkilden peşin ücret almışsa, harcadığı mesaiye karşılık olan miktarın fazlasını tevkil ettiği avukata ödemekle yükümlüdür.

    İŞ SAHİBİNİN İŞİ BAŞKA BİR AVUKATA VERMESİ:

    Madde 172 – İş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı avukatının yazılı muvafakatı ile, başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabilir.

    İş sahibi, ilk avukatın muvafakatını kendisine tevdi veya tebliğ edilecek bir yazı ile en az bir haftalık süre vererek talep eder. Avukat bu süre içinde cevap vermemişse muvafakat etmiş sayılır.

    İlk avukatın muvafakat etmemesi halinde, vekalet akdi kendiliğinden sona erer. İş sahibi, muvafakat etmiyen avukata ücretin tamamını ödemekle yükümlüdür.

    İlk avukatın muvafakatı ile işin başka avukatlar tarafından da takibi halinde iş sahibi, ilk avukatın ücretinden kısıntı yapamaz. Bu halde avukatların müvekkile karşı sorumluluğu konusunda 171 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır.

    AVUKATLIK ÜCRETİNİN BELLİ BİR İŞE HASREDİLMESİ:

    Madde 173 – Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kararlaştırılan avukatlık ücreti yalnızca avukatın üzerine almış olduğu işin karşılığı olup, mukabil dava, bağlantı ve ilişki bulunsa bile başka dava ve icra kovuşturmaları veya her türlü hukuki yardımlar ayrı ücrete tabidir.

    Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harc ve giderler iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekte avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için, yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerektir. Avukatın iş için yapacağı yolculuk masrafları ve bulunduğu yerden ayrılma tazminatı, anlaşma gereğince iş sahibi tarafından ayrıca ödenir. Bu giderler peşin olarak ödenmedikçe avukat yolculuğa zorlanamaz. Bu hükmün aksine sözleşme yapılabilir.

    AVUKATIN İŞİ TAKİPTEN VAZGEÇMESİ, AZLİ VE ÜCRETİN GÜNÜNDE ÖDENMEMESİ:

    Madde 174 – Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.

    Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.

    Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.

    İŞ SAHİBİNİN ADRESİ:

    Madde 175 – İş sahibinin verdiği vekaletnamede yazılı adrese avukat tarafından yapılacak her tebliğ, kendisine yapılmış sayılır. Adres değişiklikleri en geç üç gün içinde iş sahibi tarafından taahhütlü mektupla avukata bildirilir.

    İş sahibinin adresine gönderilecek yazıların tebliğ edilememesinden veya adres değişikliklerinin bildirilmemesinden doğan sorumluluk iş sahibine aittir.

    ONİKİNCİ KISIM: ADLİ MÜZAHERET

    ADLİ YARDIMIN KAPSAMI:

    Madde 176 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/84. md.)

    Adli yardım, avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayanlara bu Kanunda yazılı avukatlık hizmetlerinin sağlanmasıdır.

    ADLİ YARDIM BÜROSU:

    Madde 177 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/85. md.)

    Adli yardım hizmeti, baro merkezlerinde, baro yönetim kurullarınca avukatlar arasından oluşturulan adli yardım bürosu tarafından yürütülür. Baro yönetim kurulu, ayrıca baro merkezi dışında avukat sayısı beşten çok olan her yargı çevresinde de bir avukatı adli yardım bürosu temsilcisi olarak görevlendirebilir. Büro ve temsilciler, baro yönetim kurulunun gözetimi altında çalışırlar.

    ADLİ YARDIM İSTEMİ:

    Madde 178 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/86. md.)

    Adli yardım istemi, adli yardım bürosuna veya temsilcilerine yapılır. İstek sahibi, isteminde haklı olduğunu gösterdiği delillerle kanıtlamak zorundadır.

    Yardım isteminin reddi halinde, ilgilisi yazı veya sözle baro başkanına başvurabilir. Baro başkanının vereceği karar kesindir.

    ADLİ YARDIMIN YAPILIŞI:

    Madde 179 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/87. md.)

    Adli yardım isteminin kabulü halinde; büro gerekli işlemleri yapmak üzere bir veya birkaç avukatı görevlendirir. Görevlendirilen avukat, görev yazısının kendine ulaşmasıyla, avukatlık hizmetlerini yerine getirmek yükümlülüğü altına girer.

    Bu yükümlülük, ilgilinin gerekli belge ve bilgileri isteğe rağmen vermemesi veya vekaletname vermekten kaçınmasıyla sona erer.

    Ayrıca görevlendirilen avukat da bu işi yapmaktan çekinmek isterse görevin kendisine bildirildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde o işin tarifede belirlenen ücretini baroya ödemek zorundadır.

    Büro, görevlendirilen avukatın işi yürütmesiyle ilgili aşamaları izler.

    18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 04/04/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlardaki adli yardıma ilişkin hükümler saklıdır.

    BÜRONUN GELİR VE GİDERLERİ:

    Madde 180 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/88. md.)

    Adli yardım bürosunun gelirleri şunlardır:

    a) İki yıl öncesine ait kesin hesap sonuçlarına göre tespit edilen toplam miktarlar esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1), (2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde ikisi * ile idari nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının yüzde üçü,

    b) Baroya düşecek paylar ile kamu ve özel kurum ve kuruluşlarından, il veya belediye bütçelerinden baroya yapılan yardımlar,

    c) Bu amaçla yapılan her türlü bağışlar,

    d) Adli yardım görevinden çekilen avukatların yatıracağı ücret,

    e) Adli yardımla görevlendirilen avukatın aldığı ücretin yüzde onu ile davadan haklı çıkan adli yardımdan yararlanan kişinin avukat ücretinden başka, yararlandığı kısmın yüzde beşi.

    Büronun giderleri şunlardır:

    a) Adli yardımla görevlendirilen avukatlara gerektiğinde ödenecek ücretler,

    b) Büroda görevlendirileceklere ödenecek ücretler,

    c) Büro giderleri ve diğer giderler.

    Adli yardım bürolarının gelir ve giderleri büro bütçesinin ayrı bölümlerinde gösterilir. Bu bölümde kalan gelir fazlasının bir sonraki yıla aynen aktarılması zorunludur.

    Birinci fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak ödenek, Maliye Bakanlığınca her yıl Mart ayının sonuna kadar Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılır. Bu paralar, münhasıran adli yardım için kullanılır ve yılı içinde harcanmayan paralar, ertesi yıla aynen aktarılır. Bu paraların barolar arasındaki dağıtımı ve kullanılmasına ilişkin hususlar, Türkiye Barolar Birliği tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.

    (Ek fıkra: 28/03/2007-5615 S.K./26.mad) Maliye Bakanlığınca iki yıl öncesine ait kesin hesap sonuçlarına göre tespit edilen toplam tutarlar esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1), (2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde biri ile idarî nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının yüzde biri; her yıl Mart ayının sonuna kadar Türkiye Barolar Birliği adına açılan hesaba aktarılır ve zorunlu müdafi ve vekil görevlendirme ile ilgili carî giderler bu hesaptan ödenir. Bu hesap, münhasıran zorunlu müdafi ve vekil görevlendirme ile ilgili carî giderler için kullanılır ve yılı içinde harcanmayan paralar, ertesi yıla aynen aktarılır. Bu paraların barolar arasındaki dağıtımı, harcanması ve bu hizmet için çalıştırılacak personele ilişkin hususlar, Maliye Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı ile Türkiye Barolar Birliği tarafından birlikte çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

    YILLIK ÇALIŞMA RAPORU VE YÖNETMELİK

    Madde 181 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/89. md.)

    Adli yardım bürosu, çalışmalarını her yıl sonu düzenleyecekleri bir raporla baro yönetim kuruluna bildirir. Raporun bir örneği baroca Türkiye Barolar Birliğine gönderilir.

    Adli yardım bürosunun kuruluşu, görevlendirilecek avukatların ve bunlara ödenecek ücretlerin belirlenmesi, büronun işleyişi, denetimi gibi konular Türkiye Barolar Birliğince çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.

    ONÜÇÜNCÜ KISIM: ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER

    YÖNETMELİK:

    Madde 182 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/90. md.)

    Bu Kanunda düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılan hususlar ile Kanunun uygulanabilmesi için yönetmelikte yer alması gereken diğer konuları kapsayan yönetmelikler Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Yönetmelikler Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde karar verilmediği veya onaylandığı takdirde kesinleşerek yürürlüğe girer. Ancak, Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı yönetmelikleri bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu yönetmelikler, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış sayılarak yürürlüğe girer, aksi halde onaylanmamış sayılır ve sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri burada da kıyasen uygulanır.

    CUMHURİYET SAVCILARINA YAPILACAK TEBLİGAT:

    Madde 183 – Bu kanun gereğince Cumhuriyet savcılarına yapılacak tebligatta ilgili dosyanın da birlikte gönderilmesi şarttır.

    AVUKATLIK KIDEMİNE SAYILACAK HİZMETLER:

    Madde 184 – Dördüncü maddenin birinci fıkrasında sayılan hizmetlerden avukatlığa geçenlerin bu hizmetlerde geçen süreleri avukatlık kıdemine sayılır.

    DAVAVEKİLLERİ HAKKINDA UYGULANACAK HÜKÜM:

    Madde 185 – Bu Kanunun ikinci, dördüncü, beşinci, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu kısmı ile 65 inci maddesi dışında kalan hükümleri davavekilleri hakkında da kıyasen uygulanır.

    (Mülga fıkra: 02/05/2001 – 4667/91. md.)

    TOPLULUK SİGORTASINA GİRMELERİ MUTLAK ŞEKİLDE ZORUNLU OLANLAR:

    Madde 186 – (Mülga madde: 31/05/2006-5510 S.K./106.mad)

    TOPLULUK SİGORTASINA GİRME ZORUNLUĞU ŞARTA BAĞLI OLANLAR:

    Madde 187 – (Mülga madde: 31/05/2006-5510 S.K./106.mad)

    TOPLULUK SİGORTASINA GİREMİYENLER:

    Madde 188 – (Değişik madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.;Mülga madde: 31/05/2006-5510 S.K./106.mad)

    Madde 189 – (Mülga madde: 26/02/1970 – 1238/6 md.)

    PRİM BORCUNU ÖDEMEMENİN SONUÇLARI:

    Madde 190 – Topluluk Sigortası primlerini, topluluk sözleşmesinde gösterilen zamanda ödemiyen avukatın adı baro yönetim kurulunun karariyle, birikmiş prim borcunu, sözleşmedeki şartlar dairesinde ödeyinceye kadar, baro levhasından silinir ve durum ilgili yerlere bildirilir.

    Topluluk Sigortası primin ödememenin sonuçları, prim borçlusu avukatın şahsına münhasır olup, bu sonuçların aynı Topluluk Sigortası sözleşmesine katılmış olan diğer sigortalılara veya baroya sirayeti hakkında bir hüküm sözleşmeye konulamaz. (Ek cümle: 02/05/2001 – 4667/92. md.) 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 140 ıncı maddesi hükmü barolar hakkında uygulanmaz.

    TİP SÖZLEŞMENİN HAZIRLANMASI VE TOPLULUK SÖZLEŞMESİNE GİRİŞ:

    Madde 191 – (Mülga madde: 31/05/2006-5510 S.K./106.mad)

    YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN HÜKÜMLER:

    Madde 192 – 3499 sayılı Avukatlık Kanunu ile ek ve tadilleri, geçici 7 nci madde hükümleri saklı kalmak şartiyle, yürürlükten kaldırılmıştır.

    DEĞİŞTİRİLEN KANUN HÜKÜMLERİ HAKKINDA:

    Madde 193 – (Bu madde 21/12/1953 tarih ve 6207 sayılı kanunun 1, 4 ve 5 inci maddelerinin değiştirilmesi ile ilgili olup ilgili kanundaki yerlerine işlenmiştir.)

    1086 SAYILI KANUNUN DEĞİŞTİRİLEN HÜKMÜ:

    Madde 194 – (Bu madde 18/06/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin değiştirilmesi ile ilgili olup adı geçen kanundaki yerine işlenmiştir.)

    EMEKLİLİĞE TABİ GÖREVDEN ÖNCEKİ AVUKATLIĞIN KIDEME SAYILMASI:

    Madde 195 – (Yeniden düzenlenen madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.)

    Bu kanun gereğince topluluk sigortasına girmiş olup sigortalılığı devam eden bir avukat emekliliğe tabi bir göreve veya hizmete atandığı yahut seçildiğinde, sigortalılığına esas alınan avukatlık süresinin dörtte üçü kıdemine eklenerek intibakı yapılır ve görev veya hizmet aylığı ile emeklilik keseneğine esas aylığı yükseltilir.

    Madde 196 – (Mülga madde: 26/02/1970 – 1238/6 md.)

    Madde 197 – (Mülga madde: 26/02/1970 – 1238/6 md.)

    Madde 198 – (Mülga madde: 26/02/1970 – 1238/6 md.)

    KAMU KURUM VE KURULUŞLARI İLE KAMU İKTİSADİ TEŞEKKÜLLERİNDE GÖREVLİ AVUKATLAR:

    Ek Madde 1 – (Ek madde: 08/05/1984 – 3003/8 md.)

    Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli olarak avukatlık görevinde çalışanların baro levhasına yazılmaları isteklerine bağlıdır. Ancak bunlar hakkında bu Kanunun avukatlık meslekine kabul ve ruhsatname verilmesine ilişkin hükümleri aynen uygulanır. Bunlar, görevlerinin gereği olan işleri yaparken baro levhasına kayıtlı avukatların yetkileriyle haklarına sahip ve onların ödevleriyle yükümlüdürler. Baroya kaydını yaptırmayan avukat, çalıştığı yer barosuna bilgi verir.

    Yukarıdaki fıkra uyarınca baro levhasına yazılmak istemediklerini bildiren adayların, sadece avukatlık mesleğine kabullerine ve adlarına ruhsatname düzenlenmesine karar verilerek kanunda öngörülen diğer işlemler, aynen yerine getirilir.

    Birinci fıkrada sözü edilen görevlerden ayrılma halinde, avukatlık mesleğinin yapılabilmesi, baro levhasına yazılmakla mümkündür.

    Bu Kanunun avukatlar hakkında öngördüğü disiplin işlem ve cezaları, bu maddede sözü edilen avukatlar hakkında da avukatın sürekli görev yaptığı yer barosunca uygulanır.

    YURT DIŞINDA TEMSİL:

    Ek Madde 2 – (Değişik madde: 02/05/2001 – 4667/94. md.)

    Avukatlar, Türkiye Barolar Birliğini veya baroları temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere Adalet Bakanlığına bilgi vermek suretiyle katılabilirler.

    SEÇİMLERİN YAPILMASI:

    Ek Madde 3 – (Ek madde: 08/05/1984 – 3003/8 md.)

    Barolar ile Türkiye Barolar Birliğinin bu Kanuna göre gizli oyla yapılacak organ seçimlerine ilişkin işlemler, aşağıdaki esaslara göre yargı gözetimi altında gerçekleştirilir.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/96. md.) Seçim yapılacak genel kurul toplantısından en az onbeş gün önce, baro seçimleri için levhaya kayıtlı …*1* avukatlar, Türkiye Barolar Birliği seçimleri için de genel kurula barolarca seçilen asıl ve yedek delegeler ile doğal delegeleri belirleyen liste, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ile çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ile birlikte üç nüsha olarak o yer ilçe seçim kurulu başkanı olan hakime verilir. Bir yerde birden fazla ilçe seçim kurulu bulunduğu takdirde görevli hakim, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenir. Toplantı tarihleri, gündemde yer alan diğer konular göz önünde bulundurularak görüşmelerin bitimine göre seçimlerin ilçe seçim kurulu başkanının gözetiminde yapılması sağlanır. Üye sayısı dörtyüzü aşan barolarda görüşmeler cumartesi günü sonuçlandırılır ve seçimlere pazar günü dokuzda başlanır ve oy verme işi saat onyedide sona erer.

    Hakim, gerektiğinde ilgili kayıt ve belgeleri de getirtip incelemek suretiyle varsa noksanları tamamlattırdıktan sonra seçime katılacak avukatları belirleyen liste ile yukarıdaki fıkrada belirtilen diğer hususları onaylar. Onaylanan liste ile toplantıya ilişkin diğer hususlar Adalet dairesi ve baro ilan yerlerinde asılmak sureti ile üç gün süre ile ilan edilir.

    İlan süresi içinde listeye yapılacak itirazlar hakim tarafından incelenir ve en geç iki gün içinde kesin olarak karara bağlanır.

    Bu suretle kesinleşen listeler ile toplantıya ilişkin diğer hususlar onaylanarak ilgili baro veya Türkiye Barolar Birliğine gönderilir.

    Hakim, kamu görevlileri veya aday olmayan avukatlar arasından bir başkan ile iki üyeden oluşan bir seçim sandık kurulu atar. Aynı şekilde ayrıca üç yedek üye de belirler. Seçim sandık kurulu başkanının yokluğunda kurula yaşlı üye başkanlık eder.

    Seçim sandık kurulu, seçimlerin kanunun öngördüğü esaslara göre yürütülmesi, yönetimi ve oyların tasnifi ile görevli olup, bu görevleri seçim ve tasnif işleri bitinceye kadar aralıksız olarak devam eder.

    Dörtyüz kişiden fazla üyesi bulunan barolarda her dörtyüz kişi için bir oy sandığı bulunur ve her seçim sandığı için ayrı bir kurul oluşturulur. Yüze kadar olan üye fazlalığı sandık sayısında nazara alınmaz. Seçimlerde kullanılacak araç ve gereçler ilçe seçim kurulundan sağlanır. Ve sandıkların konacağı yerler hakim tarafından belirlenir.

    Seçim süresinin sonunda seçim sonuçları tutanakla tespit edilip seçim sandık kurulu başkan ve üyeleri tarafından imzalanır. Birden fazla sandık bulunması halinde tutanaklar, hakim tarafından birleştirilir. Tutanakların birer örneği seçim yerinde asılmak suretiyle geçici seçim sonuçları ilan edilir. Kullanılan oylar ve diğer belgeler tutanağın bir örneği ile birlikte üç ay süreyle saklanmak üzere ilçe seçim kurulu başkanlığına tevdi edilir.

    Seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar, hakim tarafından aynı gün incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. İtiraz süresinin geçmesi ve itirazların karara bağlanmasından hemen sonra hakim yukarıdaki hükümlere göre kesin sonuçları ilan eder ve ilgili baro ile Türkiye Barolar Birliğine bildirir.

    (Değişik fıkra: 28/05/1988 – 3464/2.md.) Oy verme işlemi, gizli oy açık tasnif esasına göre yapılır. Listede adı yazılı bulunmayan avukat oy kullanamaz. Oylar, oy verenin kimliğinin baro veya resmi kuruluşça verilen belge ile ispat edilmesinden ve listedeki isminin karşısındaki yerin imzalanmasından sonra kullanılır. Oylar, organlara göre birlikte veya ayrı ayrı her şekilde düzenlenen oy pusulalarının, üzerinde ilçe seçim kurulu mühürü bulunan ve oy verme sırasında sandık kurulu başkanı tarafından verilecek zarfa konulması suretiyle kullanılır. Bunların dışındaki zarflara konulan oylar geçersizdir. Asıl üyenin mazereti olduğu takdirde yedek üye Türkiye Barolar Birliği Genel Kuruluna katılır ve oy kullanılır.

    (Değişik fıkra: 02/05/2001 – 4667/96. md.) Hakim, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama tespit etmesi halinde; bu tespite konu olan organla sınırlı olmak üzere seçimlerin iptaline karar verir. Bu takdirde, süresi bir aydan az ve iki aydan fazla olmamak üzere seçimin yenileneceği pazar gününü tespit ederek ilgili baroya veya Türkiye Barolar Birliğine bildirir. Belirlenen günde yalnız seçim yapılır ve seçim işlemleri bu madde ile kanunun öngördüğü diğer hükümlere uygun olarak yürütülür.

    İlçe seçim kurulu başkanı hakime ve seçim sandık kurulu başkanı ile üyelerine, “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun” da belirtilen esaslara göre ücret ödenir. Bu ücret ve diğer seçim giderleri, Türkiye Barolar Birliği ve ilgili baroların bütçelerinden karşılanır.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./336.mad) Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine karşı görevleriyle bağlantılı olarak işlenen suçlar kamu görevlilerine karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.

    Seçimlerin düzen içerisinde ve sağlıklı biçimde yürütülmesi amacıyla hakimin ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymayanlara, eylemin ağırlığına göre bu Kanunda yazılı disiplin cezaları verilir.

    DENETİM:

    Ek Madde 4 – (Ek madde: 08/05/1984 – 3003/8 md.)

    Adalet Bakanlığı, Barolar ve Türkiye Barolar Birliği organlarının görevlerini kanun hükümlerine uygun olarak yapıp yapmadıklarını ve mali işlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara göre denetlemeye yetkilidir. Bu idari ve mali denetim, adalet müfettişlerince yapılır.

    GEÇİCİ HÜKÜMLER:

    Geçici Madde 1 – (Değişik madde: 26/02/1970 -1238/1 md.)

    7 Temmuz 1969 tarihinden sonra 506 sayılı Sosyal sigortalar Kanununun 86 ncı maddesi gereğince barolarla Sosyal Sigortalar Kurumu arasında yapılacak sözleşmelere esas teşkil eden ilk tip sözleşme, bu kanunun geçici 10 uncu maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliğinin yapacağı ilk toplantıyı takip eden üç ay içinde Çalışma Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği ve Sosyal Sigortalar Kurumu arasında yapılacak görüşmelerle tespit edilir. Hazırlanan tip sözleşme, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından, bir hafta içinde bütün barolara gönderilir. Topluluk sigortasına girmeye mecbur olan avukatların bağlı bulundukları barolar, tip sözleşmeye göre topluluk sigortası sözleşmesi yapmak üzere tip sözleşmenin baroya gelişi tarihinden itibaren iki ay içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna başvururlar. Sözleşmeler, baronun başvurma tarihinden itibaren en geç üç ay içinde yürürlüğe konur.

    A) Topluluk sigortasına tabi oldukları tarihde 30 yaşını geçmiş bulunan avukatlardan, 55 yaşını doldurmakla beraber 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60 ıncı maddesinde yazılı şartları yerine getiremediklerinden yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanamıyan ve :

    a) Sigortalılıklarının başladığı tarihten önceki on yıl içinde en az 2000 gün baro levhasında kayıtlı avukat olduklarını tevsik eden,

    b) Sigortalılık süresince her yıl en az ortalama 200 gün sigorta primi ödemiş olan,

    c) En az beş yıl sigortalı bulunan avukatlara, sigortalılık süresi 15 yılı doldurmuş olanlar gibi Sosyal Sigortalar Kanununun 61 inci maddesindeki esaslara göre yaşlılık aylığı bağlanır.

    (a) bendinde sözü geçen avukatlık süresi, avukatların sigortalıklarının başladığı tarihten itibaren en geç iki yıl içinde ilgili barolardan alınarak Sosyal Sigortalar Kurumuna verilecek belgelerle tespit edilir.

    Barolar bu çalışma belgelerini düzenlemekten kaçınırlarsa, sigortalı avukatların ilgili baro ve yönetim kurulu başkan ve üyelerinden zarar ve ziyan istemek hakları saklıdır.

    Avukatlık süresini gösteren belgelerin gerçeğe uymadığı bir hükümle tespit edildiği takdirde gerek bunu düzenliyenler gerekse ilgili sigortalılar, Sosyal Sigortalar Kurumunun bu yüzden uğrayacağı zararları yüzde elli fazlasiyle ve kanuni faizi ile birlikte adı geçen Kuruma ödemekle yükümlüdür.

    Bu gibiler hakkında ayrıca ceza kovuşturması da yapılır.

    B) Topluluk sigortasına tabi oldukları tarihte 30 yaşını geçmiş bulunan avukatlardan, 50 yaşını doldurup, erken yaşlanmış oldukları tespit edilen ve Sosyal Sigortalar Kanununun 60 ıncı maddesinde yazılı şartları yerine getiremediklerinden aylık bağlanmasına hak kazanamıyanlara (A) fıkrasındaki şartlarla, sigortalılık süreleri 15 yılı doldurmuş olanlar gibi, Sosyal Sigortalar Kanununun 61 inci maddesindeki esaslara göre yaşlılık aylığı bağlanır.

    Geçici Madde 2 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte T. C. Emekli Sandığındaki emekliliğe esas teşkil eden hizmetleri toplamı en az 15 yıl olan avukatlardan;

    A) (Değişik bent: 26/02/1970 – 1238/3 md.) Emekli keseneği ödedikleri memuriyet veya hizmetten 7 Temmuz 1969 tarihinden önce her ne sebeple olursa olsun ayrılmış olanlar, kendilerine emeklilik veya malullük aylığı bağlanmamış olmak şartı ile, 7 Temmuz 1969 tarihine kadar Sosyal Sigortaya da tabi olmaksızın geçen fiili avukatlık sürelerinin tamamını veya bu sürenin emekliliğe esas olan eski hizmetlerinin süresi ile birlikte 25 yılı doldurmaya yetecek kısmını aşağıdaki hükümlere göre borçlanabilirler.

    Fiili avukatlık süresinin tamamını borçlananlar aşağıdaki (B) bendi hükümlerine göre T. C. Emekli Sandığı ile ilgilerini devam ettirebilirler. Bunlardan T. C. Emekli Sandığı ile ilgilerini devam ettirmek istemiyenlerle fiili avukatlık süresinin bir kısmını borçlanmak suretiyle emekliliğe esas hizmet sürelerini 25 yıla çıkarmış olanlara aşağıdaki hükümlere göre emekli aylığı bağlanır.

    B) Emekli keseneği ödedikleri memuriyet veya hizmetten bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte veya daha sonra her ne sebeple olursa olsun ayrılanlar, toplam süre 30 yılı geçmemek üzere, T.C. Emekli Sandığı ile ilgilerini devam ettirebilirler.

    (A) bendine göre borçlanabilmek için ilgilinin, listesine yazılı bulunduğu baronun topluluk sigortasına katıldığı tarihten itibaren üç ay içinde bu baro aracılığı ile T. C. Emekli Sandığına yazılı olarak baş vurması zorunludur. Borçlanılacak miktar, ilgilinin T. C. Emekli Sandığına evvelce kesenek ödediği memuriyet veya hizmette son aldığı maaş yahut ödenek derecesindeki kıdeminden itibaren o memuriyet veya hizmetin asgari terfi süresi nazara alınarak 2 veya 3 yılda bir terfi etmiş sayılmak suretiyle T. C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri dairesinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki fiili avukatlık süresi için ödemesi gereken keseneklerin (Kurum hissesi dahil) tamamıdır. Ancak, kesenekler ve kurum hissesi ait oldukları geçmiş yıllarda yürürlükte bulunan T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hesaplanır.

    Borçlanılan süre ile T. C. Emekli Sandığına tabi eski memuriyet veya hizmet süreleri toplamı 30 yılı geçemez. Fiili avukatlık süresinin bu miktarı aşan kısmı için borçlanmak mümkün değildir.

    Borçlanılacak miktar, ilgilinin talebine göre, T. C. Emekli Sandığı tarafından yapılacak tebligat üzerine en geç 1 ay içinde toptan veya on yıl içinde on eşit taksitle ödenir. T. C. Emekli Sandığına tabi eski memuriyet veya hizmetlerinden ayrılırken keseneklerini almış olanlar bunun tamamını kanuni faizi ile birlikte, borçlanılan miktarın tamamının veya ilk taksidinin ödenmesi süresi içinde sandığa iade ile yükümlüdürler. Kesenekleri süresi içinde iade etmiyenlerin bu madde hükümlerinden faydalanmaları mümkün değildir.

    Borçlanan kimseler emekliliğe esas olan eski memuriyet veya hizmet sürelerine borçlandıkları sürenin eklenmesi suretiyle hesaplanacak süre üzerinden ve borçlandıkları miktarın tamamını ödedikleri tarihten itibaren 5434 sayılı Kanuna göre emekli aylığına hak kazanırlar. Emekli aylığına hak kazanabilmesi için toplam süresinin 25 yıl olması yeterlidir.

    Taksitle ödemede, borcun tamamını ödeyemeden ölen veya T. C. Emekli Sandığına göre malul olan avukatların kendilerine veya hak sahibi mirasçılarına ölüm veya maluliyeti takibeden ay başından itibaren 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre malullük yahut dul ve yetim aylığı bağlanır. Şu kadar ki, ödenmemiş yıllık taksitlerin her biri 12 eşit parçaya bölünerek o yılın malullük veya dul ve yetim aylıklarından kesilir ve artan miktar hak sahiplerine ödenir.

    Taksitle ödemede, bir taksidi zamanında ödemiyen ve T. C. Emekli Sandığınca yapılan tebligat üzerine 1 ay içinde bu borcunu yerine getiremiyenlerin borçlanma durumuna son verilir ve ödedikleri miktara tekabül eden sürenin eski memuriyet veya hizmetlerine eklenmesi suretiyle hesaplanacak süre üzerinden T. C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.

    Yukarıdaki fıkralar gereğince kendilerine veya hak sahibi mirasçılarına emekli, malullük veya dul ve yetim aylığı bağlananlara borçlanmadan önceki fiili memuriyet veya hizmetlerin tutarı üzerinden T. C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre ikramiye ödenir.

    (B) bendinden faydalanabilmek için ilgilinin, T. C. Emekli Sandığına kesenek ödediği memuriyet veya hizmetten ayrılmasını takibeden bir ay içinde Sandığa dilekçe ile başvurması ve kendisine emekli aylığı bağlanmamış veya kesenekleri iade edilmemiş olması gereklidir. (A) bendinin ikinci fıkrası delaletiyle (B) bendinden faydalananlar için bu süre borçlanma taleplerinin kabul edildiğinin Sandıkça kendilerine tebliği tarihinden başlar.

    (B) bendinden faydalanmak dileği ile yapılan baş vurmanın T. C. Emekli Sandığınca kabul edildiğinin ilgiliye tebliğini takibeden aybaşından itibaren sandığa kesenek ödeme yükümlülüğü doğar. Kesenekler (Kurum hissesi dahil) her ayın ilk haftası içinde doğrudan doğruya veya T. C. Emekli Sandığının belirteceği bir banka aracılığı ile sandığa ödenir.

    Kesenek ve kurum hissesi, ilgilinin T. C. Emekli Sandığına kesenek ödediği evvelki memuriyet veya hizmette son iktisap ettiği maaş veya ödeneğindeki kıdeminden başlamak üzere o memuriyet veya hizmetin en az yükselme süresine göre iki veya üç senede bir terfi ediyormuşçasına yürütülecek maaş dereceleri üzerinden hesaplanır.

    (B) bendi uyarınca T. C. Emekli Sandığı ile ilgileri devam edenlerin emekliliğe esas sürelerinin 30 yılı doldurduğu, sandıkla ilgilerinin kesilmesini yazılı olarak istedikleri, öldükleri yahut T. C. Emekli Sandığı Kanununa göre malul duruma girdikleri veya borçlanma hükümlerinde gösterildiği şekilde sandık tarafından verilen bir aylık süre içinde ödememekte temerrüt ettikleri takdirde bu durumların husule geldiği tarihi takibeden aybaşından itibaren sandıkla ilgileri kesilir ve toplam süreleri üzerinden kendilerine yahut hak sahibi mirasçılarına 5434 sayılı Kanun uyarınca emekli, malullük dul veya yetim aylığı bağlanır. Bu kimselere ödenecek ikramiye hakkında borçlanma ile ilgili hükümler kıyasen uygulanır.

    Geçici 3, 4 ve 5 inci maddeler uyarınca borçlandıkları süre ile birlikte emekliliğe esas hizmetleri tutarı 15 yıl veya daha fazla olanlar da bu maddenin (B) bendi hükmünden faydalanabilirler.

    (Ek fıkra: 26/02/1970 – 1238/3 md.) Bu madde hükümlerinden faydalananların, (A) bendi uyarınca boçlandıkları veya (B) bendi uyarınca T.C. Emekli Sandığı ile ilgilerini devam ettirdikleri sürelerin tamamı, emekliliğe tabi görevden son defa ayrıldıkları maaş veya ödenekteki kıdemlerine eklenmek suretiyle bu görev veya hizmetin en az yükselme süresine göre iki veya üç yılda bir terfi etmiş veya ediyormuşçasına intibakları yapılır.

    (Ek fıkra: 26/02/1970 – 1238/3 md.) Bu maddenin 9 uncu fıkrasında T.C. Emekli Sandığına başvurma için konulmuş bir aylık süreyi geçirmiş olanlar, 1 Ocak 1971 tarihine kadar başvurmaları şartı ile bu madde hükümlerinden faydalanabilirler.

    Geçici Madde 3 – (Değişik madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.)

    7 Temmuz 1969 tarihinde veya bu tarihle 1 Ocak 1971 tarihi arasında T.C. Emekli Sandığında iştirakçi durumunda bulunanların, emeklilik keseneği ödedikleri görev veya hizmetten önce T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olmadan ve Sosyal Sigortalar kapsamına da girmeden geçirdikleri fiili avukatlık sürelerinin daha önce başka kanunlarla borçlanılan süreler ile birlikte onbeş yılı geçmiyecek kısmı, 5434 sayılı Kanuna 23 şubat 1965 gün ve 545 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile eklenen maddedeki esaslara göre borçlanmaları şartı ile emekliliğe esas hizmetlerine eklenir. Şu kadar ki, bu kimselerin adlarına borç kaydedilecek miktar borçlandırılan sürenin geçtiği tarihlerde kesilen kesenek ve karşılıklar oranına göre tespit olunur.

    Bu madde hükmünden faydalanmak için, ilgilinin, 1 Nisan 1971 tarihine kadar T.C. Emekli Sandığına yazılı olarak başvurması şarttır.

    Geçici Madde 4 – (Değişik madde: 26/02/1970 – 1238/1 md.)

    7 Temmuz 1969 tarihinde veya bu tarihle 1 Ocak 1971 tarihi arasında T.C Emekli Sandığında iştirakçi durumunda bulunanlardan, emekli keseneği ödedikleri görev veya hizmetten önce T.C. Emekli Sandığına tabi olmadan ve Sosyal Sigortalar kapsamına da girmeden avukatlık yapan ve ondan önce de emekliliğe tabi bir görev veya hizmette bulunanların T.C. Emekli Sandığı ile ilişkileri bulunan devreler arasındaki fiili avukatlık sürelerinin daha önce başka kanunlarla borçlanılan süreler ile birlikte onbeş yılı geçmiyecek kısmı geçici 3 üncü madde uyarınca borçlanmaları şartı ile aynı madde hükümlerine göre emekliliğe esas hizmetlerine eklenir.

    Geçici 3 üncü maddenin son fıkrası hükmü bu halde de uygulanır.

    Geçici Madde 5 – Geçici 2, 3 ve 4 üncü maddelerin kapsamına giren avukatların bu maddeler gereğince borçlandıkları fiili avukatlık sürelerinden önce Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına giren hizmetleri de mevcutsa, Sosyal Sigortalar kapsamına giren hizmetler 05/01/1961 tarihli ve 228 sayılı Kanunun aylık bağlanmasına ilişkin esasları dairesinde T.C. Emekli Sandığındaki hizmetler (Borçlanılan süreler dahil) ile birleştirilir.

    Bu madde hükmünden faydalanmak istiyenlerin, T.C. Emekli Sandığına baş vurmalarının şekli ve süresi hakkında geçici 3 üncü madde hükmü kıyasen uygulanır.

    Geçici Madde 6 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Avukatlar Yardımlaşma Sandığında üye bulunan avukatlar, levhasına yazılı oldukları baroya müracaat ederek sandıktaki kayıtların silinmesini istiyebilirler.

    Yukarıdaki fıkra gereğince sandıktan kayıtları silinen avukatların sandıktaki alacaklarının, üyelik süresi ve sandık mevcuduna göre kendilerine ödenmesi şekli, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde ilgili baro yönetim kurulu tarafından hazırlanıp baro genel kurulunca onaylanan bir yönetmelikle tespit edilir.

    Geçici Madde 7 – (Mülga madde: 30/01/1979 – 2178/8 md.)

    Geçici Madde 8 Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Siyasal Bilgiler Okulu veya fakültesinden mezun olup da eksik kalan derslerden hukuk fakültesinde sınav vermiş olanlar, bu Kanunun uygulanmasında hukuk fakültesi mezunu sayılırlar.

    Geçici Madde 9 – Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Yargıtay’da hukuk mezunu başkatip olarak en az dört yıl süre ile hizmet etmiş olanlar, 3 üncü maddenin (c) bendindeki kayıttan vareste tutulurlar.

    Geçici Madde 10 – Ankara Baro Başkanı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde Ankara’da toplanıp Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile Birlik Yönetim Kurulu, Birlik Disiplin Kurulu ve Birlik Denetleme Kurulu üyelerini ve yedeklerini seçecek olan ilk genel kurul için delegelerini seçip göndermelerini ve toplantı yer, gün ve saatini, toplantı gününden en az bir ay önce barolara bildirir. Belirtilen günde toplantıyı açarak yerini en yaşlı delegeye bırakır.

    Geçici Madde 11 – 708 sayılı Kanunun ikinci ve 7 nci maddelerinde ve 2573 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yazılı mülazemet süresini 3499 sayılı Avukatlık Kanununun yürürlüğü tarihinde bitirmiş olanlar 3 üncü maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinde ve 5 inci maddede gösterilen şartlara sahip oldukları takdirde baro levhasına yazılırlar.

    Bu Kanunun uygulanmasında Medresetulkuzat ve Nüvap Mektebi mezunları hukuk mezunu sayılır.

    Geçici Madde 12 – Gerek 3499 sayılı Kanun ve gerekse bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra dava vekaleti ruhsatnamesi ile 708 sayılı Kanunun 5 inci maddesine dayanılarak avukatlık ruhsatnamesi verilemez.

    Ancak, hukuk fakültesi veya mektebinden mezun olmadıkları halde 3499 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce hakimlik veya savcılık sınıflarında, 3499 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce veya sonraki görev sürelerinin toplamı dört yılı doldurmuş olanlara 3 üncü maddenin (b) ve (c) bentlerindeki kayıtlardan vareste tutulmak şartiyle avukatlık ruhsatnamesi verilir. Sicilleri itibariyle görevlerinden çıkarılmış olanlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.

    Geçici Madde 13 – 3499 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte dava, vekaleti ruhsatnamesine sahip olanlar, beş avukat bulunmıyan yerlerde vekalet icra edebilirler. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 3499 sayılı Kanunun (Muvakkat IV üncü) maddesi uyarınca beş avukat bulunmıyan yerlerde dava vekilliği yapmakta olanların kazanılmış hakları saklıdır.

    Dava vekillerinin, mesleklerini icra edebilmeleri için, o yerin bağlı olduğu baroca tutulan bir listeye yazılmaları şarttır. Listeye yazılmak için yapılan baş vurma üzerine barolar, istemin kabul veya reddine dair kararlarını bir ay içinde vermek zorundadır. Bu süre içinde karar verilmezse istem reddolunmuş sayılır. Listeye kayıt kararı kesindir. Belli süre içinde karar verilmez yahut ret kararı verilir ise ilgili şahıs, karar verilmemiş ise bir aylık sürenin sonundan, istem reddedilmişse red kararının tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kuruluna itiraz edebilir. Türkiye Barolar Birliğinin kararı Adalet Bakanlığının onaylanması ile kesinleşir.

    Listeye yazılma, bu Kanunun davavekillerine tanıdığı hak ve yetkilerden faydalanmak ve yükümlere tabi olmak bakımından, baro levhasına yazılmanın sonuçlarını doğurur.

    Listenin barolarca nasıl düzenleneceği, listeye yazılmak için yapılacak baş vurma hakkındaki işlemler listenin mahkemelere, Cumhuriyet savcılıklarına, icra ve iflas dairelerine ve diğer resmi mercilere bildirilme tarzı ve listeden kaydın silinmesi şekli bu Kanunun 182 nci maddesinde yazılı yönetmelikte gösterilir.

    Geçici Madde 14 – 3499 sayılı Kanunla ek ve değişikliklerine göre kurulmuş olan barolar, bu Kanun hükümlerine göre görevlerine devam ederler.

    Geçici Madde 15 – 168 inci madde uyarınca hazırlanacak asgari ücret tarifesi, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılır ve yeni tarife yürürlüğe girinceye kadar eski tarife uygulanır.

    Geçici Madde 16 – Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu görevine başlayıncaya kadar, avukatlık haysiyet divanındaki dosyalar, bu kurula devredilmek üzere Ankara Baro Başkanlığınca teslim alınır.

    Geçici Madde 17 – Yargı mercileri, Cumhuriyet savcılıkları, icra memurlukları nezdinde başkatiplik, zabıt katipliği, zabıt katibi muavinliği yahut icra memurluğu veya yardımcılığı görevlerinden birini en az on yıl süre ile yapmış olan kimseler, bu Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca Avukatlık meslekine kabul için aranılan tahsil, staj dışındaki şartları haiz olurlar ve 5 inci maddede yazılı engeller kendilerinde bulunmazsa, en az üç avukat veya davavekili olmıyan bir yerde, o yerin bağlı olduğu baroca tutulan listeye yazılmak şartiyle, munhasıran o yerin hukuk mahkemeleri ve icra ve iflas dairelerinde dava ve iş takibedebilirler.

    Bu kimseler, munhasıran vekalet görevini yapabilecekleri yerde, listeye yazılma tarihinden itibaren üç ay içinde bir büro açmak zorundadırlar. Bu zorunluluğa uymıyanların adları listeden silinir.

    (Mülga fıkra: Bu maddenin son fıkrası gereğince)

    (Değişik fıkra: 26/02/1970 – 1238/4 md.) Yukarıdaki fıkralar uyarınca vekalet görevini yapmak hakkı o yer avukat veya dava vekilleri sayısının üçü bulması halinde kendiliğinden sona erer. Sona erme tarihinden itibaren üç ay içinde, ilgili şansın aynı baro bölgesi içinde üç avukat veya dava vekili bulunmayan başka bir yere naklederek büro açması halinde, listedeki kaydı, nakledilen yer işaret edilmek suretiyle devam eder. İlgili üç aylık süre içinde başka bir baroya başvurduğu takdirde, dosyası getirilmek suretiyle başvurduğu baronun listesine kaydı yapılıp ayrıldığı baronun listesinden de adı silinerek vekalet görevine devam eder. Üç aylık süre içinde aynı baro bölgesindeki başka bir yere nakil yapılarak büro açılmaması veya bu süre dolmadan başka bir baroya nakil için başvurulmaması halinde ilgilinin adı listeden silinir.

    Geçici 13 üncü maddenin listeye yazılma için yapılacak baş vurma ile ilgili ikinci fıkrası hükmü bu kimseler hakkında da kıyasen uygulanır.

    Listeyle ilgili olup, geçici 13 üncü maddenin son fıkrasında gösterilen hususlar ve bu maddeye göre vekalet görevini ifa edeceklere verilecek yetki belgesinin neleri ihtiva eyliyeceği 182 nci maddede yazılı yönetmelikte gösterilir.

    Bu Kanunun ikinci, dördüncü, beşinci, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onbirinci ve onikinci kısmı ile 49, 57, 58, 59, 60, 61, 62 ve 65 inci maddeleri dışında kalan hükümleri bu maddenin kapsamına giren kimseler hakkında da kıyasen uygulanır.

    Baro giriş ve yıllık kesenekleri bu maddenin kapsamına giren kimselerden alınmaz.

    (Değişik fıkra: 26/02/1970 – 1238/4 md.) Bu maddenin üçüncu fıkrası 7 Temmuz 1977 tarihinde yürürlükten kalkar.

    Geçici Madde 18 – (Ek madde: 26/02/1970 – 1238/5 md.)

    Geçici 3 ve 4 üncü maddeler uyarınca borçlanılarak emekliliğe esas hizmetlerine eklenen sürelerin üçte ikisi, ilgililerin halen bulundukları görevin veya hizmetin en az yükselme süresine göre iki veya üç yılda bir değerlendirilmek suretiyle intibakları yapılır ve böylece görev veya hizmet aylıkları ile emeklilik keseneğine esas aylıkları yükseltilir.

    Geçici Madde 19 – (Ek madde: 01/04/1981 – 2442/2 md.)

    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, bu Kanunun 1 inci maddesi ile Avukatlık Kanununun 14 üncü maddesine eklenen fıkrada belirtilenlerin sıkıyönetim askeri mahkemelerinde almış oldukları davalar Avukatlık Kanununun hükümleri dairesinde üç ay içinde devredilir.

    Geçici Madde 20 – (Ek madde: 25/06/2002 – 4765 S.K./1. md.)

    10/05/2001 tarihinden önce ilköğretim veya orta öğretimde öğretmenlik görevi ile avukatlık mesleğini birlikte yapanlar ve aynı durumda olup avukatlık stajını yapmakta olanlar hakkında 11 inci madde hükmü uygulanmaz.

    (Mülga fıkra: 28/11/2006 – 5558/1. md.)

    Geçici Madde 21 – (Ek madde : 13/01/2004 – 5043/7.md;İptal madde: Anayasa Mah.nin 07/02/2008 tarihli ve E. 2005/128, K. 2008/54 sayılı Kararı ile.)

    Geçici Madde 22 – (Ek madde: 18/02/2009-5838 S.K./29.mad)

    Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş baro keseneği borcunun tamamının, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde ödenmesi halinde, işlemiş faiz borcu silinir. Baro keseneğinin ödenmemesine bağlı olarak yürütülen levhadan ve sicilden silme işlemleri, altı ay süreyle durdurulur.

    Ek Geçici Madde 1 – (Ek madde: 31/10/1980 – 2329/3 md.)

    Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, değiştirilen 168 inci madde hükümleri uyarınca hazırlanacak ilk tarifeler yürürlüğe girinceye kadar açılan davalar veya başlayan hukuki yardımlarla ilgili olarak değer veya miktarın bir milyar lirayı aşan bölümü için takdir edilecek nispi avukatlık ücretinin hesabında, yürürlükte olan tarifelere bakılmaksızın, binde bir oranı uygulanır.

    Madde 199 – Bu madde 03/04/1930 tarih ve 1580 sayılı Belediye Kanunu ile 13/03/1929 tarihli İdari Umumiyei Vilayat Kanununa birer ek madde eklenmesi ile ilgilidir. Gerekli değişiklikler yerlerine işlenmiştir.

    KANUNUN YÜRÜRLÜK TARİHİ:

    Madde 200 – Bu Kanun yayımı tarihinden üç ay sonra yürürlüğe girer.

    KANUNU YÜRÜTEN MAKAM:

    Madde 201 – Bu Kanunun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

    KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER

    22/01/1986 TARİHLİ VE 3256 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDELERİ:

    Geçici Madde 1 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 11 inci maddesi hükmü uyarınca, avukatlık ve avukatlık stajıyla birleşmeyen ilköğretimde öğretmenlik görevinde bulunulması sebebine dayanılarak;

    A) Yapmış oldukları stajın geçerli sayılmamasından dolayı aynı Kanunun 72 nci maddesinin (b) bendi uyarınca adları baro levhasından silinmiş bulunanlarla staj bitim belgesi almış oldukları halde aynı sebeple baro levhasına yazılma istemleri reddedilenler, levhaya yazılmalarına dair baro yönetim kurulu kararları Adalet Bakanlığınca onaylanmayanlar veya baro levhasına yazılmamış olanlar, başvurdukları takdirde başkaca engellerinin bulunmaması kaydıyla baro levhasına yazılırlar ve avukatlık yapabilirler.

    B) Adları staj listesinden silinmiş olanlar, başkaca engelleri bulunmadığı takdirde bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, yeniden Staj listesine yazılırlar ve silme kararından önce yaptıkları staj geçerli sayılarak stajlarına devam ederler. Bunlardan adları staj listesinden silinmesi gerekenler hakkında, başkaca engelleri yoksa silme işlemi yapılmaz.

    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 11 inci maddesi hükmü uyarınca, avukatlık ve avukatlık stajıyla birleşmeyen diğer işlerde bulunulması sebebine dayanılarak, yapmış oldukları stajın geçerli sayılmamasından dolayı aynı Kanunun 72 nci maddesinin (b) bendi uyarınca adları baro levhasından silinmiş bulunanlarla staj bitim belgesi almış oldukları halde aynı sebeple baro levhasında yazılma istemleri reddedilenler, levhaya yazılmalarına dair baro yönetim kurulu kararları Adalet Bakanlığınca onaylanmayanlar veya baro levhasına yazılmamış olanlar, başvurdukları takdirde avukatlıkla birleşmeyen işlerinden ayrılmış olmaları ve başkaca engellerinin bulunmaması kaydıyla baro levhasına yazılırlar. Bu şekilde avukatlık stajı yaptıktan sonra baro levhasına yazılmış bulunanların da avukatlıkla birleşmeyen bir işle uğraşmamaları ve başkaca engelleri bulunmaması şartıyla kayıtları silinmez. Adları staj listesinden silinenler, avukatlıkla birleşmeyen işlerinden ayrılmış oldukları ve başkaca engelleri bulunmadığı takdirde bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, yeniden staj listesine yazılırlar ve silme kararından önce yaptıkları staj geçerli sayılarak stajlarına devam ederler. Bunlardan adları staj listesinden silinmesi gerekenler hakkında başkaca engelleri yoksa silme işlemi yapılmaz.

    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce avukatlıkla bağdaşmayan bir işle uğraştıkları sırada avukatlık stajını yapan veya yapmakta bulunanlar hakkında:

    a) Cezai takibat yapılmaz.

    b) Daha önce başlamış olan takibatlar durdurulur.

    Hükmolunan cezalar ceza mahkumiyetlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere affedilmiştir.

    Bu suretle cezaları bütün sonuçlarıyla affedilmiş olan avukat ve avukat stajyerleri hakkında, bu mahkumiyetlerine dayanılarak Avukatlık Kanununun, avukatlığa kabul edilmemeye ve ruhsatnameleri geri alınmak suretiyle iptal ve adları bir daha yazılmamak üzere levhadan silinmeye dair hükümleri uygulanmaz.

    Geçici Madde 2 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk baro genel kurul toplantısı, Kanunun yayımını izleyen ikinci yılın ekim ayının ilk haftası içinde yapılır.

    Geçici Madde 3 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, baro disiplin kurulu üyesi olanlar ile baro ve Birlik Denetleme Kurulu üyesi bulunanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, yönetim kurulu seçimlerinin yapılacağı ilk genel kurul toplantısına kadar görevlerine devam ederler.

    Geçici Madde 4 – Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Siyasal Bilgiler Okulu veya Fakültesinden mezun olup da eksik kalan derslerden Hukuk Fakültesinde sınav vermiş olanlar, bu Kanunun uygulanmasında Hukuk Fakültesi mezunu sayılırlar.

    02/05/2001 TARİHLİ VE 4667 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDELERİ:

    Geçici Madde 1 – Bu Kanunla getirilen avukatlık staj sonu sınavına ilişkin hükümler bu Kanunun yayımından sonra avukatlık stajına başvuruda bulunanlar hakkında uygulanır.

    Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 11 inci maddesi hükmü uyarınca, avukatlık ve avukatlık stajıyla birleşmeyen diğer işlerde bulunulması sebebine dayanılarak, yapmış oldukları stajın geçerli sayılmamasından dolayı aynı Kanunun 72 nci maddesinin (b) bendi uyarınca adları baro levhasından silinmiş bulunanlarla staj bitim belgesi almış oldukları halde aynı sebeple baro levhasına yazılma istemleri reddedilenler, levhaya yazılmalarına dair baro yönetim kurulu kararları Adalet Bakanlığınca onaylanmayanlar veya baro levhasına yazılmamış olanlar, başvurdukları takdirde avukatlıkla birleşmeyen işlerinden ayrılmış olmaları ve başkaca engellerin bulunmaması kaydıyla baro levhasına yazılırlar. Bu şekilde avukatlık stajı yaptıktan sonra baro levhasına yazılmış bulunanların da avukatlıkla birleşmeyen bir işle uğraşmamaları ve başkaca engellerinin bulunmaması şartı ile kayıtları silinmez. Adları staj listesinden silinenler, avukatlıkla birleşmeyen işlerinden ayrılmış oldukları ve başkaca engelleri bulunmadığı takdirde bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde başvurmaları halinde yeniden staj listesine yazılırlar ve silme kararından önce yaptıkları staj geçerli sayılarak stajlarına devam ederler. Bunlardan adları staj listesinden silinmesi gerekenler hakkında başkaca engelleri yoksa silme işlemi yapılmaz.

    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce avukatlıkla bağdaşmayan bir işle uğraştıkları sırada avukatlık stajını yapan veya yapmakta bulunanlar hakkında;

    a) Cezai takibat yapılmaz,

    b) Daha önce başlamış olan takibatlar durdurulur.

    Hükmolunan cezalar ceza mahkumiyetlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere affedilmiştir.

    Bu suretle cezaları bütün sonuçlarıyla affedilmiş olan avukat ve avukat stajyerleri hakkında, bu mahkumiyetlerine dayanılarak Avukatlık Kanununun avukatlığa kabul edilmemeye ve ruhsatnameleri geri alınmak suretiyle iptal ve adları bir daha yazılmamak üzere levhadan silinmeye dair hükümleri uygulanmaz.

    Geçici Madde 2 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kurulmuş olan barolar hakkında 77 nci maddenin bu Kanunla değişik birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.

    Geçici Madde 3 – Bu Kanun gereğince düzenlenecek yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde çıkartılır.

   

Avukatlık Kanunu kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

1961 Anayasası

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
(1961)

Kurucu Mecliste Kabul Tarihi : 27/5/1961

Halkoyuna Sunulmak Üzere

Tasarının Resmi Gazete ile İlanı : 31/5/1961

Kanunun Resmi Gazete ile İlanı : 20/7/1961 / Sayı: 10859

Kanun No Kabul Tarihi

334 9/7/1961

BAŞLANGIÇ

Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan;

Anayasa ve Hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti;

Bütün fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, millî şuur ve ülküler etrafında toplayan ve milletimizi, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve;

“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesinin, Milli Mücadele ruhunun, millet egemenliğinin, Atatürk Devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahibolarak;

İnsan hak ve hürriyetlerini, millî dayanışmayı, sosyal adâleti, ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için;

Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasayı kabûl ve ilân ve Onu, asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile, hürriyete, adâlete ve fâzilete aşık evlâtlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.

BİRİNCİ KISIM
GENEL ESASLAR

I. Devletin Şekli
Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin Nitelikleri

Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve ‘Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.

III. Devletin Bütünlüğü; Resmi Dil; Başkent

Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.

Resmî Dil Türkçe’dir.

Başkent Ankara’dır.

IV. Egemenlik

Madde 4- Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir.

Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almıyan bir devlet yetkisi kullanamaz.

V. Yasama Yetkisi

Madde 5- Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.

VI. Yürütme Görevi

Madde 6- Yürütme görevi, kanunlar çerçevesinde, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilir.

VII. Yargı Yetkisi

Madde 7- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.

VIII. Anayasanın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı

Madde 8- Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.

Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

IX. Devlet Şeklinin Değişmezliği

Madde 9- Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

İKİNCİ KISIM
TEMEL HAKLAR VE ÖDEVLER

Birinci Bölüm
GENEL HÜKÜMLER

I. Temel Hakların Niteliği ve Korunması

Madde 10- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

Devlet, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adâlet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamıyacak surette sınırlıyan siyasî, iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırır; insanın maddî ve mânevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar.

II. Temel Hak ve Hürriyetlerin Özü, Sınırlanması ve Kötüye Kullanılamaması

Madde 11- (20.9.1971-1488) (1) Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile veya Anayasanın diğer maddelerinde gösterilen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak, ancak kanunla sınırlanabilir.

Kanun, temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunamaz.

Bu Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirisi, insan hak ve hürriyetlerini veya Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrımına dayanarak, nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kasdı ile kullanılamaz.

Bu hükümlere aykırı eylem ve davranışların cezası kanunda gösterilir.

III. Eşitlik

Madde 12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

IV. Yabancıların Durumu

Madde 13- Bu kısımda gösterilen hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak, kanunla sınırlanabilir.

İkinci Bölüm
KİŞİNİN HAKLARI VE ÖDEVLERİ

I. Kişi Dokunulmazlığı

Madde 14- Herkes, yaşama, maddî ve mânevî varlığını geliştirme haklarına ve kişi hürriyetine sahiptir.

Kişi dokunulmazlığı ve hürriyeti kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usûlüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça kayıtlanamaz.

Kimseye eziyet ve işkence yapılamaz.

İnsan haysiyetiyle bağdaşmıyan ceza konulamaz.

II. Özel Hayatın Korunması

a) Özel Hayatın Gizliliği

Madde 15- (20.9.1971-1488) (2) Özel hayatın gizliliğine dokunulamaz. Adlî kovuşturmanın gerektirdiği istisnalar saklıdır.

Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usûlüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; millî güvenlik veya kamu düzeni bakımından gecikmede sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.

b) Konut Dokunulmazlığı

Madde 16- Konuta dokunulamaz.

Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usûlüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; millî güvenlik veya kamu düzeni bakımından gecikmede sakınca bulunan hallerde de, kanunla

——————————————————————————–

(1) ve (2) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça, konuta girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.

c) Haberleşme Hürriyeti

Madde 17- Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir.

Haberleşmenin gizliliği esastır. Kanunun gösterdiği hallerde, hakim tarafından kanuna uygun olarak verilmiş bir karar olmadıkça, bu gizliliğe dokunulamaz.

III.Seyahat ve Yerleşme Hürriyeti

Madde 18- Herkes, seyahat hürriyetine sahiptir; bu hürriyet, ancak millî güvenliği sağlama ve salgın hastalıkları önleme amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

Herkes, dilediği yerde yerleşme hürriyetine sahiptir; bu hürriyet, ancak millî güvenliği sağlama, salgın hastalıkları önleme, kamu mallarını koruma, sosyal, iktisâdî ve tarımsal gelişmeyi gerçekleştirme zorunluğuyla ve kanunla sınırlanabilir.

Türkler, yurda girme ve yurt dışına çıkma hürriyetine sahiptir. Yurt dışına çıkma hürriyeti kanunla düzenlenir.

IV. Düşünce ve İnanç Hak ve Hürriyetleri

a) Vicdan ve Din Hürriyeti

Madde 19- (20.9.1971-1488) (3) Herkes, vicdan ve dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Kamu düzenine veya genel ahlâka veya bu amaçlarla çıkarılan kanunlara aykırı olmıyan ibadetler, dinî âyîn ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Kimse, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz.

Din eğitim ve öğrenimi, ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanûnî temsilcilerinin isteğine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, iktisâdî, siyasî veya hukûkî temel düzenini, kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya şahsi çıkar veya nüfuz sağlama amaciyle, her ne suretle olursa olsun, dinî veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Bu yasak dışına çıkan veya başkasını bu yolda kışkırtan gerçek ve tüzel kişiler hakkında, kanunun gösterdiği hükümler uygulanır ve siyasi partiler Anayasa Mahkemesince temelli kapatılır.

b) Düşünce Hürriyeti

Madde 20- Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir; düşünce ve kanaatlarını söz, yazı, resim ile veya başka yollarla, tek başına veya toplu olarak açıklıyabilir ve yayabilir.

Kimse, düşünce ve kanaatlarını açıklamaya zorlanamaz.

V. Bilim ve Sanat Hürriyeti

Madde 21- Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.

Eğitim ve öğretim, Devletin gözetim ve denetimi altında serbesttir.

Özel okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenir.

Çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

——————————————————————————–

(3) ) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

VI. Basın ve Yayımla İlgili Hükümler

a) Basın Hürriyeti

Madde 22- (20.9.1971-1488) (4) Basın hürdür; sansür edilemez.

Devlet, basın ve haber alma hürriyetini sağlıyacak tedbirleri alır.

Basın ve haber alma hürriyeti, ancak Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünü, kamu düzenini, millî güvenliği ve millî güvenliğin gerektirdiği gizliliği veya genel ahlâkı korumak, kişilerin haysiyet, şeref ve haklarını tecavüzü, suç işlemeye kışkırtmayı önlemek veya yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için kanunla sınırlanabilir.

Yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için kanunla belirtilecek sınırlar içinde hâkim tarafından verilecek kararlar saklı olmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz.

Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergiler, kanunun gösterdiği suçların işlenmesi halinde hâkim karariyle; Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin veya genel ahlâkın korunması bakımından gecikmede sakınca bulunan hallerde de, kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle toplatılabilir. Toplatma kararını veren yetkili merci, bu kararını en geç 24 saat içinde mahkemeye bildirir. Mahkeme bu kararı en geç üç gün içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır.

Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergiler, millî güvenliğe, kamu düzenine, genel ahlâka, insan hak ve hürriyetlerine dayanan millî, demokratik, lâik ve sosyal Cumhuriyet ilkelerine veya Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği temel hükmüne aykırı yayımlardan mahkûm olma halinde mahkeme karariyle kapatılabilir.

b) Gazete ve Dergi Çıkarma Hakkı

Madde 23- Gazete ve dergi çıkarılması, önceden izin alma ve mâli teminat şartına bağlanamaz.

Gazete ve dergilerin çıkarılması, yayımı, mâli kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili şartlar kanunla düzenlenir. Kanun, haber, düşünce ve kanaatların serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasî, iktisadî, mâlî veya teknik kayıtlar koyamaz.

Gazete ve dergiler, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin veya bunlara bağlı kurumların araç ve imkânlarından eşitlik esasına göre faydalanır.

c) Kitap ve Broşür Çıkarma Hakkı

Madde 24- Kitap ve broşür yayımı izne bağlı tutulamaz; sansür edilemez.

Türkiye’de yayımlanan kitap ve broşürler, 22 nci maddenin 5 inci fıkrası hükümleri dışında, toplatılamaz.

d) Basın Araçlarının Korunması

Madde 25- Basımevi ve eklentileri ve basın araçları, suç vasıtası olduğu gerekçesiyle de olsa, zapt veya müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz.

e) Basın Dışı Haberleşme Araçlarından Faydalanma Hakkı

Madde 26- (20.9.1971-1488) (5) Kişiler ve siyasî partiler, kamu tüzel kişileri elindeki basın dışı haberleşme ve yayın araçlarından faydalanma hakkına sahiptir. Bu faydalanmanın şartları ve usulleri, demokratik esaslara ve hakkaniyet ölçülerine uygun olarak kanunla düzenlenir. Kanun, devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, insan haklarına dayanan milli,

——————————————————————————–

(4) ve (5) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

demokratik, lâik ve sosyal Cumhuriyetin, millî güvenliğin ve genel ahlâkın korunması halleri dışında kalan bir sebebe dayanarak halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamu oyunun serbestçe oluşumunu engelleyici kayıtlar koyamaz.

f) Düzeltme ve Cevap Hakkı

Madde 27- Düzeltme ve cevap hakkı, ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir.

Düzeltme ve cevap yayımlanmazsa, yayımlanmasının gerekip gerekmediğine hakim tarafından karar verilir.

VII. Toplantı Hak ve Hürriyetleri

a) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı

Madde 28- Herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.

Bu hak, ancak kamu düzenini korumak için kanunla sınırlanabilir.

b) Dernek Kurma Hakkı

Madde 29- (20.9.1971-1488) (6) Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılışında uygulanacak şekil ve usuller kanunda gösterilir. Kanun, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın korunması maksadiyle sınırlar koyabilir.

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya veya dernekte üye kalmaya zorlanamaz.

Dernekler, kanunun gösterdiği hallerde hâkim karariyle kapatılabilir. Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, milli güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması bakımından gecikmede sakınca bulunan hallerde de, hâkim kararına kadar kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle faaliyetten alıkonulabilir.

VIII. Hakların Korunması ile İlgili Hükümler

a) Kişi Güvenliği

Madde 30- (20.9.1971-1488; 15.3.1973-1699) (7) Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmayı veya delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunla gösterilen, diğer hallerde hakim karariyle tutuklanabilir. Tutukluluğun devamına karar verilebilmesi aynı şartlara bağlıdır.

Yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.

Yakalanan veya tutuklanan kimselere, yakalama veya tutuklama sebeplerinin ve haklarındaki iddiaların yazılı olarak hemen bildirilmesi gerekir.

Yakalanan veya tutuklanan kimse, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç kırksekiz saat ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev ve yetkilerine giren suçlar ile kanunun açıkca belli ettiği hallerde toplu olarak işlenen suçlarda ve genellikle savaş veya sıkıyönetim hallerinde, kanunlarda gösterilen süre içinde hâkim önüne çıkarılır; bu süre onbeş günü geçemez. Kimse bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın, hürriyetinden yoksun kılınamaz. Yakalanan veya tutuklanan kimsenin durumu hemen yakınlarına bildirilir. (8)

Bu esaslar dışında işleme tabi tutulan kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar kanuna göre Devletçe ödenir. (9)

——————————————————————————–

(6), (7), (8) ve (9) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Hak Arama Hürriyeti

Madde 31- Herkes, meş’ru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde dâvacı veya dâvalı olarak, iddia ve savunma hakkına sahiptir.

Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki dâvaya bakmaktan kaçınamaz.

b) Kanuni Yargı Yolu

Madde 32- (20.9.1971-1488) (10) Hiç kimse, kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.

Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.

c) Cezaların Kanuni ve Şahsi Olması; Zorlama Yasağı

Madde 33- Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilinden dolayı cezalandırılamaz.

Cezalar ve ceza tedbirleri ancak kanunla konulur.

Kimseye, suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Kimse, kendisini veya kanunun gösterdiği yakınlarını suçlandırma sonucu doğuracak beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.

Ceza sorumluluğu şahsîdir.

Genel müsadere cezası konulamaz.

d) İspat Hakkı

Madde 34- Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret dâvalarında, sanık, isnadin doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabûlü, ancak isnadolunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata râzı olmasına bağlıdır.

Üçüncü Bölüm

SOSYAL VE İKTİSADİ HAKLAR VE ÖDEVLER

I. Ailenin Korunması

Madde 35- Aile Türk toplumunun temelidir.

Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri, ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar.

II. Mülkiyet Hakkı

a) Mülkiyete Ait Genel Kural

Madde 36- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.

b) Toprak Mülkiyeti

Madde 37- Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini gerçekleştirmek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmıyan çiftçiye toprak sağlamak amaçlarıyla gereken tedbirleri

——————————————————————————–

(10) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

alır. Kanun, bu amaçlarla, değişik tarım bölgelerine ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini gösterebilir. Devlet, çiftçinin işletme araçlarına sahibolmasını kolaylaştırır.

Toprak dağıtımı, ormanların küçülmesi veya diğer toprak servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.

c) Kamulaştırma

Madde 38- (20.9.1971-1488) (11) Devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malları, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, tamamını veya bir kısmını kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.

[Ödenecek karşılık, taşınmaz malın tamamının kamulaştırılması halinde o malın malikinin kanunda gösterilecek usul ve şekle uygun olarak bildireceği vergi değerini; kısmen kamulaştırmalarda da, vergi değerinin kamulaştırılan kısma düşen miktarını aşamaz.

Kamulaştırılan taşınmaz mal karşılığının vergi değerinden az takdir edilmesi halinde malikin itiraz ve dava hakkı saklıdır.] (12)

Çiftçinin topraklandırılması, ormanların Devletleştirilmesi, yeni orman yetiştirilmesi ve iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlarıyla kamulaştırılan taşınmaz mal ve kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprak bedellerinin ödeme şekli kanunla gösterilir.

Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde çiftçinin topraklandırılması, ormanların devletleştirilmesi, yeni orman yetiştirilmesi ve iskân projelerinin gerçekleştirilmesi için konulacak süre yirmi yılı; kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda ise bu süre on yılı aşamaz. Bu takdirde, taksitler eşit olarak ödenir ve kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır.

Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten çiftçinin hakkaniyet ölçüleri içinde geçinebilmesi için zaruri olan ve kanunla gösterilen kısmın ve küçük çiftçinin kamulaştırılan toprağının bedeli her halde peşin ödenir.

d) Devletleştirme

Madde 39- Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartıyla devletleştirilebilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde, ödeme süresi on yılı aşamaz ve taksitler eşit olarak ödenir; bu taksitler, kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır.

III. Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti

Madde 40- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.

Kanun, bu hürriyetleri, ancak kamu yararı amacıyla sınırlayabilir.

Devlet, özel teşebbüslerin milli iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlıyacak tedbirleri alır.

IV. İktisadi ve Sosyal Hayatın Düzeni

Madde 41- İktisadi ve sosyal hayat, adâlete, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir.

——————————————————————————–

(11) ve (12) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

İktisadî, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu maksatla, milli tasarrufu arttırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği öncelikleri yöneltmek ve kalkınma plânlarını yapmak Devletin ödevidir.

V. Çalışma ile İlgili Hükümler

a) Çalışma Hakkı ve Ödevi

Madde 42- Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir.

Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal iktisadi ve mali tedbirlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici tedbirleri alır.

Angarya yasaktır.

Memleket ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık ödevi niteliği alan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve şartları, demokratik esaslara uygun olarak kanunla düzenlenir.

b) Çalışma Şartları

Madde 43- Kimse, yaşına, gücüne ve cinsiyetine uygun olmıyan bir işte çalıştırılamaz.

Çocuklar, gençler ve kadınlar, çalışma şartları bakımından özel olarak korunur.

c) Dinlenme Hakkı

Madde 44- Her çalışan dinlenme hakkına sahiptir.

Ücretli hafta ve bayram tatili ve ücretli yıllık izin hakkı kanunla düzenlenir.

d) Ücrette Adâlet Sağlanması

Madde 45- Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun ve insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlamalarına elverişli adâletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alır.

e) Sendika Kurma Hakkı

Madde 46- (20.9.1971-1488) (13) İşçiler ve işverenler, önceden izin almaksızın, sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler. Bu hakların kullanılışında uygulanacak şekil ve usuller kanunda gösterilir. Kanun, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın korunması maksadıyla sınırlar koyabilir.

Sendikalar ve sendika birliklerinin tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz.

f) Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı

Madde 47- İşçiler, işverenlerle olan münasebetlerinde, iktisadî ve sosyal durumlarını korumak veya düzeltmek amacıyla toplu sözleşme ve grev haklarına sahiptirler.

Grev hakkının kullanılması ve istisnaları ve işverenlerin hakları kanunla düzenlenir.

VI. Sosyal Güvenlik

Madde 48- Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Bu hakkı sağlamak için sosyal sigortalar ve sosyal yardım teşkilâtı kurmak ve kurdurmak Devletin ödevlerindendir.

——————————————————————————–

(13) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

VII. Sağlık Hakkı

Madde 49- Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşıyabilmesini ve tıbbî bakım görmesini sağlamakla ödevlidir.

Devlet, yoksul veya dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayıcı tedbirleri alır.

VIII. Öğrenimin Sağlanması

Madde 50- Halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlama Devletin başta gelen ödevlerindendir.

İlköğrenim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için mecbûridir ve Devlet okullarında parasızdır.

Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, en yüksek öğrenim derecelerine kadar çıkmalarını sağlama amacıyla burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar.

Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları, topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Devlet, tarih ve kültür değeri olan eser ve anıtların korunmasını sağlar.

IX. Kooperatifçiliği Geliştirme

Madde 51- Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlıyacak tedbirleri alır.

X. Tarımın ve Çiftçinin Korunması

Madde 52- Devlet, halkın gereği gibi beslenmesini, tarımsal üretimin toplumun yararına uygun olarak arttırılmasını sağlamak, toprağın kaybolmasını önlemek, tarım ürünlerini ve tarımla uğraşanların emeğini değerlendirmek için gereken tedbirleri alır.

XI. Devletin İktisadî ve Sosyal Ödevlerinin Sınırı

Madde 53- Devlet, bu Bölümde belirtilen iktisadî ve sosyal amaçlara ulaşma ödevlerini, ancak iktisadî gelişme ile mâlî kaynaklarının yeterliği ölçüsünde yerine getirir.

Dördüncü Bölüm

SİYASİ HAKLAR VE ÖDEVLER

I. Vatandaşlık

Madde 54- Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.

Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. Yabancı babadan ve Türk anadan olan çocuğun vatandaşlık durumu kanunla düzenlenir.

Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.

Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmıyan bir eylemde bulunmadıkça, vatandaşlıktan çıkarılamaz.

Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.

II. Seçme ve Seçilme Hakkı

Madde 55- Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.

Seçimler, serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılır.

III. Siyasî Partilerle İlgili Hükümler

a) Parti Kurma Hakkı ve Partilerin Siyasî Hayattaki Yeri

Madde 56- (30.6.1971-1421) (14) Vatandaşlar, siyasî parti kurma ve usûlüne göre partilere girme ve çıkma hakkına sahiptir.

Siyasî partiler, önceden izin almadan kurulur ve serbestçe faaliyette bulunurlar.

Siyasî partiler, ister iktidarda ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

Son milletvekili genel seçimlerinde muteber oy sayısının en az yüzde beşini alan veya bu seçimlerde Millet Meclisinde grup teşkil edecek sayıda milletvekilliği kazanmış bulunan siyasî partilere Devletçe yapılacak yardım kanunla düzenlenir.

b) Partilerin Uyacakları Esaslar

Madde 57- (15.3.1973-1699) (15) Siyasî partilerin tüzükleri, programları ve faaliyetleri, insan hak ve hürriyetlerine dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorundadır. Bunlara uymayan partiler temelli kapatılır.

Partilerin iç çalışmaları, faaliyetleri, Anayasa Mahkemesine hangi hallerde ve ne suretle hesap verecekleri ve bu mahkemece malî denetimlerinin hangi hallerde ve nasıl yapılacağı, demokrasi esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenir.

Siyasî partilerin kapatılması hakkındaki dâvalara Anayasa Mahkemesinde bakılır ve kapatma kararı ancak bu Mahkemece verilir.

IV. Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı

a) Hizmete Girme

Madde 58- Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.

Hizmete alınmada, ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.

b) Mal Bildirimi

Madde 59- Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları kanunla düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna edilemez.

V.Vatan Hizmeti

Madde 60- (20.9.1971-1488) (16) Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu ödevin, Silâhlı Kuvvetlerde veya kamu hizmetlerinde ne şekilde yerine getirileceği kanunla düzenlenir.

VI. Vergi Ödevi

Madde 61- (29.9.1971-1488) (17) Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur.

——————————————————————————–

(14), (15) (16) ve (17) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Kanunun belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve esaslara uygun olmak şartiyle, vergi, resim ve harçların muafiyet ve istisnalariyla nisbet ve hadlerine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmaya, Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir.

VII. Dilekçe Hakkı

Madde 62- Vatandaşlar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, tek başlarına veya topuca, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.

Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.

ÜÇÜNCÜ KISIM

CUMHURİYETİN TEMEL KURULUŞU

Birinci Bölüm

YASAMA

A)Türkiye Büyük Millet Meclisi

I. TBMM’nin Kuruluşu

Madde 63- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosundan kuruludur.

Meclisler, Anayasada gösterilen hallerde birlikte toplanır.

II. TBMM’nin Görev ve Yetkileri

a) Genel Olarak

Madde 64- (20.9.1971-1488) (18) Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, Devletin bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunla, belli konularda Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararnameler çıkarmak yetkisi verebilir. Yetki veren kanunda, çıkarılacak kararnamelerin amacı, kapsamı ve ilkeleriyle bu yetkiyi kullanma süresinin ve yürürlükten kaldırılacak kanun hükümlerinin açıkça gösterilmesi ve kanun hükmünde kararnamede de yetkinin hangi kanunla verilmiş olduğunun belirtilmesi lâzımdır.

Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.

Yetki kanunları ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kararnameler, Anayasanın ve yasama meclisleri içtüzüklerinin kanunların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre, ancak, komisyonlarda ve genel kurullarda diğer kanun tasarı ve tekliflerinden önce ve ivedilikle görüşülüp karara bağlanır.

Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler, bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmi Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer.

——————————————————————————–

(18) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel hak ve hürriyetler ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez. Anayasa Mahkemesi, bu kararnamelerin Anayasaya uygunluğunu da denetler.

b) Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma

Madde 65- Türkiye Cumhuriyet adına yabancı Devletlerle ve milletlerarası kurullarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.

İktisadî, ticarî veya teknik münasebetleri düzenliyen ve süresi bir yılı aşmıyan andlaşmalar, Devlet maliyesi bakımından bir yüklenme gerektirmemek, kişi hâllerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayınlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde, bu andlaşmalar, yayımlarından başlıyarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.

Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan iktisadî, ticarî, teknik veya idarî andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan iktisadî, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.

Türk Kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasına 1 inci fıkra hükmü uygulanır.

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında 149 uncu ve 151 inci maddeler gereğince Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.

c) Silahlı Kuvvet Kullanılmasına İzin Verme

Madde 66- Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hâli ilanına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

Bu izin için, Meclisler, birlikte toplanarak karar verirler.

III. Millet Meclisi

a) Kuruluş

Madde 67- Millet Meclisi, genel oyla seçilen dörtyüzelli milletvekilinden kuruludur.

b) Milletvekili Seçilme Yeterliği

Madde 68- (16.4.1974-1801) (19) Otuz yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.

Türkçe okuyup yazma bilmeyenler, kısıtlılar, yükümlü olmasına ve muaf bulunmasına rağmen muvazzaf askerlik hizmetini yapmayanlar veya yapmış sayılmayanlar ve kamu hizmetlerinden yasaklılar ile ağır hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı kesin olarak hüküm giymiş olanlar ve –taksirli suçlar hariç olmak üzere- beş yıldan fazla hapis cezasıyla veya zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflâs gibi yüz kızartıcı suçlardan biriyle kesin olarak hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar da milletvekili seçilemezler.

——————————————————————————–

(19) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

Aday olmak, memurluktan çekilme şartına bağlanamaz. Seçim güvenliği bakımından hangi memurların ne gibi şartlarla aday olabilecekleri kanunla düzenlenir.

Hâkimler ile subay, askeri memur ve astsubaylar, mesleklerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve seçilemezler.

c) Millet Meclisinin Seçim Dönemi

Madde 69- Millet Meclisi seçimleri dört yılda bir yapılır.

Meclis, bu süre dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebilir. Süresi biten Milletvekili yeniden seçilebilir.

Yenilenmesine karar verilen meclisin yetkileri, yeni meclisin seçilmesine kadar sürer.

IV. Cumhuriyet Senatosu

a) Kuruluş

Madde 70- Cumhuriyet Senatosu, genel oyla seçilen yüzelli üye ile Cumhurbaşkanınca seçilen onbeş üyeden kuruludur.

13 Aralık 1960 tarihli ve 157 sayılı Kanunun altında adları bulunan Milli Birlik Komitesi Başkanı ve üyeleri ile eski Cumhurbaşkanları, yaş kaydı gözetilmeksizin, Cumhuriyet Senatosunun tabiî üyesidirler. Tabiî üyeler, Cumhuriyet Senatosunun diğer üyelerinin tâbi oldukları hükümlere tâbidirler. Ancak, haklarında, bu Anayasanın 73 üncü maddesinin 1inci ve 2 nci fıkraları ve 10 uncu geçici maddesinin 1 inci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Tabiî üye olarak Cumhuriyet Senatosuna katıldıktan sonra bir siyasi partiye girenlerin tabiî üyelik sıfatı, partiye girişlerinden sonraki ilk Cumhuriyet Senatosu üyeliği seçimi tarihinde sona erer.

b) Cumhuriyet Senatosuna Üye Seçme Hakkı

Madde 71- Millet Meclisi seçimlerinde seçmen olan her Türk, Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde de aynı şartlarla oy kullanır.

c) Cumhuriyet Senatosu Üyeliğine Seçilme Yeterliği

Madde 72- Kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış bulunan ve milletvekili seçilmeye engel bir durumu olmıyan her Türk, Cumhuriyet Senatosuna üye seçilebilir.

Cumhurbaşkanınca seçilecek üyeler, çeşitli alanlarda seçkin hizmetleriyle tanınmış ve kırk yaşını bitirmiş kimselerden olur. Bunlardan en az onu bağımsızlar arasından seçilir.

d) Cumhuriyet Senatosu Üyeliğinin Süresi

Madde 73- (17.4.1970-1254)(20) Cumhuriyet Senatosu üyeliğinin süresi altı yıldır. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.

Cumhuriyet Senatosunun genel oyla ve Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerinin üçte biri her iki yılda bir yenilenir.

Millet Meclisi, genel seçimlerinin yapılacağı yıla rastlıyan yenileme seçimleri, Millet Meclisi genel seçimleriyle birlikte ve rastlamıyanları ise, genel seçimlerden sonra gelen ikinci yılda genel seçimler için kanunun belirttiği ayda yapılır.

74 üncü maddeye göre seçimlerin geriye bırakılması yahut 69 uncu veya 108 inci maddeye göre seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hallerinde, Cumhuriyet Senatosunun

——————————————————————————–

(20) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

yenileme seçimleri de Millet Meclisi seçimleriyle birlikte yapılmak üzere geriye bırakılmış veya öne alınmış olur. Bundan sonraki Cumhuriyet Senatosu yenileme seçimleri 3 üncü fıkra hükümlerine göre yapılır.

Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerin süresi biter veya bu üyeliklerde her hangi bir sebeple boşalma olursa, Cumhurbaşkanı, bir ay içinde yeni üyeleri seçer.

Boşalan bir üyeliğe seçilen kimse, yerine seçildiği üyenin süresini tamamlar.

V. TBMM Seçimlerinin Geriye Bırakılması ve Ara Seçimleri

Madde 74- Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, seçimler kanunla bir yıl geriye bırakılabilir.

Meclislerin ara seçimleri her iki yılda bir Cumhuriyet Senatosu seçimiyle birlikte yapılır.

Millet Meclisi genel seçimlerine bir yıl kala ara seçimi yapılmaz.

VI. Seçimlerin Genel Yönetim ve Denetimi

Madde 75- Seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını kabûl etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.

Yüksek Seçim Kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.

Yüksek Seçim Kurulu, yedi asıl ve dört yedek üyeden kuruludur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir Başkan ve bir Başkanvekili seçerler.

Yüksek Seçim Kuruluna Yargıtay ve Danıştaydan seçilmiş üyeler arasından ad çekme ile ikişer yedek üye ayrılır. Yüksek Seçim Kurulu Başkan ve Başkanvekili ad çekmeye girmezler.

B) Meclislere Ait Müşterek Hükümler

I. TBMM Üyeliğiyle İlgili Hükümler

a) Milletin Temsili

Madde 76- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.

b) Andiçme

Madde 77- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, görevlerine başlarken şöyle andiçerler:

“Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; Milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm.”

c) Üyelikle Bağdaşmayan İşler

Madde 78- İki Meclis üyeliği bir kişide birleşemez.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda, Devletin veya diğer kamu tüzel kişilerinin doğrudan doğruya veya dolayısiyle katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda, kamu yararına çalışan derneklerden özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış olanların yönetim kurullarında ve başka işlerinde görev alamazlar ve bunların herhangi bir yüklenme işini doğrudan doğruya veya dolayısiyle kabul edemezler.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. Bir üyenin belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca verilecek geçici bir görevi kabul edebilmesi, kendi Meclisinin kararına bağlıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ile bağdaşamıyan diğer görev ve işler kanunla gösterilir.

d) Yasama Dokunulmazlığı

Madde 79- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden ve bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.

Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir Meclis üyesi, kendi Meclisinin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali bu hükmün dışındadır; ancak, bu halde, yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya üyenin Meclisine bildirmek zorundadır.

Bir Meclis üyesi hakkında seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır. Üyelik süresince zamanaşımı işlemez.

Tekrar seçilen Meclis üyesi hakkındaki tâkibat, kendi Meclisinin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.

Meclislerdeki siyasî parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.

e) Üyeliğin Düşmesi

Madde 80- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği, bir üyenin üye seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin olarak hüküm giymesi, çekilmesi, kısıtlanması, üyelikle bağdaşmıyan bir hizmet kabûl etmesi veya Meclis çalışmalarına izinsiz veya özürsüz ve aralıksız olarak bir ay katılmaması yüzünden üyeliğinin düştüğünün kendi Meclisince karara bağlanması hallerinde sona erer.

f) İptâl Sistemi

Madde 81- Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya üyeliğin düştüğüne meclisçe karar verilmesi hallerinde, karar tarihinden başlayarak bir hafta içinde, ilgili üye veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden her hangi biri, bu kararın, Anayasa veya İçtüzük hükümlerine aykırılığı iddiâsiyle iptâli için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptâl istemini onbeş gün içinde karara bağlar.

g) Ödenek ve Yolluklar

Madde 82- (30.6.1971-1421) (21) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı en yüksek Devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yolluk da ödeneğin yarısını aşamaz.

Ödenek ve yollukların en çok üç aylığı önceden ödenebilir.

——————————————————————————–

(21) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

II. TBMM’nin Faaliyetiyle İlgili Hükümler

a) Toplanma ve Tatil

Madde 83- Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Kasım ayının ilk günü kendiliğinden toplanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi yılda en çok beş ay tatil yapabilir. Meclisler aynı zamanda tâtile girerler.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, araverme veya tâtil sırasında, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Cumhurbaşkanınca toplantıya çağırılır. Meclis Başkanları da, kendi Meclislerini doğrudan doğruya veya üyelerinin beşte birinin istemi üzerine toplantıya çağırırlar.

Meclislerden biri toplantıya çağırılınca, diğeri kendiliğinden toplanır.

Araverme veya tâtil sırasında toplantıya çağrılan Meclisler, önce, bu toplantıyı gerektiren konu üzerinde görüşme yaparlar.

b) Başkanlık Divanı

Madde 84- Meclislerin Başkanlık Divanları, o Meclisteki siyasi parti gruplarının kuvvetleri ölçüsünde Divana katılmalarını sağlıyacak şekilde kurulur.

Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Başkanları, kendi Meclislerince üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oy ile ikişer yıl için seçilirler; ilk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilir. Meclis Başkanlıkları için Meclisteki siyasi parti grupları aday gösteremezler.

Başkanlar ve Başkanvekilleri, üyesi bulundukları, siyasî partilerin veya siyasî parti gruplarının Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinde veya dışındaki faaliyetlerine ve görevlerinin yerine getirilmesini gerektiren haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan oy kullanamaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantılarında Başkanlık Divanı, Millet Meclisi Başkanlık Divanıdır.

c) İçtüzük, Siyasi Parti Grupları ve Kolluk İşleri

Madde 85- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler, çalışmalarını, kendi yaptıkları İçtüzüklerin hükümlerine göre yürütürler.

İçtüzük hükümleri, siyasî parti gruplarının, Meclislerin bütün faaliyetlerine kuvvetleri oranında katılmalarını sağlıyacak yolda düzenlenir. Siyasî parti grupları, en az on üyeden meydana gelir.

Meclisler, kendi kolluk işlerini Başkanları eliyle düzenler ve yürütürler.

d) Toplantı ve Karar Yeter Sayısı

Madde 86- Her Meclis, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve Anayasada başkaca hüküm yoksa, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplantı yetersayısı, her iki Meclis üye tamsayısı toplamının salt çoğunluğudur.

e) Görüşmelerin Açıklığı ve Yayınlanması

Madde 87- Meclis görüşmeleri açıktır ve ilgili Meclisin tutanak dergisinde tam olarak yayınlanır.

Meclisler, İçtüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir; bu oturumlardaki görüşmelerin yayımı ilgili Meclisin kararına bağlıdır.

Meclislerdeki açık görüşmelerin her türlü vasıta ile yayımı önlenemez.

III. TBMM’nin Denetim Yolları

a) Genel Olarak

Madde 88- Soru, genel görüşme, Meclis soruşturması ve Meclis araştırması her iki Meclisin yetkilerindendir.

Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.

b) Gensoru

Madde 89- (20.9.1971-1488) (22) Gensoru yetkisi yalnız Millet Meclisinindir. Gensoru önergesi bir siyasî parti grubu adına veya en az 10 milletvekilinin imzâsiyle verilir.

Gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmıyacağı, verilişinden sonraki üç birleşim içinde görüşülür. Bu görüşmede, ancak önerge sahiplerinden biri, siyasî parti grupları adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakan konuşabilir.

Gensoru önergelerinin gerektiğinde önceden basılıp dağıtılmasını ve Meclis çalışmalarının dengeli olarak yürütülmesini düzenleyici hükümler içtüzükte gösterilir.

Gündeme alma karariyle birlikte gensorunun görüşme günü de belli edilir.

Gensorunun görüşülmesi, gündeme alma kararı tarihinden başlayarak iki gün geçmedikçe yapılamaz ve yedi günden sonraya bırakılamaz.

Gensoru görüşmeleri sırasında üyelerin verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri veya Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır.

Bakanlar Kurulunun veya bir bakanın düşürülebilmesi, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla olur.

c) Meclis Soruşturması

Madde 90- Başbakan veya Bakanlar hakkında yapılacak soruşturma istemleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında görüşülür ve karara bağlanır.

Soruşturma, her iki Meclisten eşit sayıda seçilecek üyelerden kurulu komisyonca yürütülür.

Yüce Divana sevk hususundaki karar birleşik toplantıda verilir.

Meclislerdeki siyasi parti gruplarında, Meclis soruşturması ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.

C) Kanunların Yapılması

I. Genel Kurullar

a) Kanun Teklif Etme Yetkisi

Madde 91- Kanun teklif etmeye, Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri yetkilidirler.

Üyeler, kendi tekliflerini her iki Meclisin ilgili komisyonlarında savunabilirler.

b) Kanunların Görüşülmesi ve Kabulü

Madde 92- Kanun tasarı ve teklifleri önce Millet Meclisinde görüşülür.

Millet Meclisinde kabûl, değiştirilerek kabûl veya reddedilen tasarı ve teklifler Cumhuriyet Senatosuna gönderilir.

Millet Meclisinde kabûl edilen metin, Cumhuriyet Senatosunca değişiklik yapılmadan kabûl edilirse, bu metin kanunlaşır.

Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse, her iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki üyelerden bir karma komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine sunulur. Millet Meclisi, karma komisyonca

——————————————————————————–

(22) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha önce kendisince hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabûl etmek zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kabûl edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde açık oya başvurulur.

Millet Meclisini reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca da reddedilirse düşer.

Millet Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca olduğu gibi veya değiştirilerek kabûl edilirse, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosunun kabûl ettiği metni yeniden görüşür. Cumhuriyet Senatosunun metni Millet Meclisince benimsenirse, kanunlaşır; reddedilirse, tasarı veya teklif düşer; Cumhuriyet Senatosundan gelen metin Millet Meclisince değiştirilerek kabûl edilirse, 5 inci fıkra hükümleri uygulanır.

Cumhuriyet Senatosunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin Millet Meclisi tarafından kabûlü için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu lâzımdır. Bu halde açık oya başvurulur.

Cumhuriyet Senatosu, kendisine gönderilen bir metni, Millet Meclisi komisyonlarında ve genel kurulundaki görüşme süresini aşmıyan bir süre içinde karar bağlar; bu süre üç ayı geçemez ve ivedilik hallerinde onbeş günden, ivedi olmıyan hallerde bir aydan kısa olamaz. Bu süreler içinde karara bağlanmıyan metinler, Cumhuriyet Senatosunca, Millet Meclisinden gelen şekliyle kabûl edilmiş sayılır. Bu fıkrada belirtilen süreler Meclislerin tâtili devamınca işlemez.

Yasama Meclislerinin ve mahallî idarelerin seçimleri ve siyasî partilerle ilgili tasarı ve tekliflerin kabûl veya reddinde yukardaki fıkralar hükümleri uygulanır. Ancak, karma komisyon kurulmasını gerektiren hallerde, karma komisyonun raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında görüşülür ve karara bağlanır; Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında Millet Meclisinin ilk metninin kabûlü için üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu lazımdır. 8 inci ve 9 uncu fıkralar hükümleri saklıdır.

c) Kanunların Cumhurbaşkanınca Yayınlanması

Madde 93- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabûl edilen kanunları on gün içinde yayınlar; uygun bulmadığı kanunu, bir daha görüşmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte, aynı süre içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Bütçe kanunları ve Anayasa bu hükmün dışındadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu yine kabûl ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayınlanır.

II. Bütçenin Görüşülmesi ve Kabûlü; Gider Artırıcı ve Gelir Azaltıcı Teklifler

Madde 94- Genel ve katma bütçe tasarıları ile milli bütçe tahminlerini gösteren rapor, mali yılbaşından en az üç ay önce, Bakanlar Kurulu tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.

Bu tasarılar ve rapor, otuzbeş milletvekiliyle onbeş Cumhuriyet Senatosu üyesinden kurulu bir karma komisyona verilir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna veya gruplarına en az otuz üye verilmek şartıyla, siyasî parti gruplarının ve bağımsızların oranlarına göre temsili gözönünde tutulur.

Karma komisyonun en çok sekiz hafta içinde kabûl edeceği metin, önce Cumhuriyet Senatosunda görüşülür ve en geç on gün içinde karara bağlanır.

Cumhuriyet Senatosunca kabûl edilen metin, en geç bir hafta içinde yeniden görüşülmek üzere, karma komisyona verilir. Karma Komisyonun kabûl ettiği son metin Millet Meclisinde görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclislerinin genel kurullarında, Bakanlık ve daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkındaki düşüncelerini, her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri, üzerlerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının genel kurullarda görüşülmesi sırasında gider artırıcı veya belli gelirleri azaltıcı teklifler yapamazlar.

İkinci Bölüm

YÜRÜTME

A) Cumhurbaşkanı

I. Seçimi ve Tarafsızlığı

Madde 95- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış kendi üyeleri arasından, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla yedi yıllık bir süre için seçilir; ilk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilir.

Bir kimse arka arkaya iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez.

Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sıfatı sona erer.

II. And İçmesi

Madde 96- Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde şöyle and içer:

“Cumhurbaşkanı sıfatiyle, Türk Devletinin bağımsızlığına, Vatanın ve Milletin bütünlüğüne yönelecek her tehlikeye karşı koyacağıma; Milletin kayıtsız şartsız egemenliğini ve Anayasayı sayacağıma ve savunacağıma; insan haklarına dayanan demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden ve tarafsızlıktan ayrılmıyacağıma; Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini koruyup yüceltmek ve üzerime aldığım görevi yerine getirmek için bütün gücümle ve varlığımla çalışacağıma namusum üzerine söz veririm.”

III. Görev ve Yetkileri

Madde 97- Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla, Türkiye Cumhuriyetini ve Milletin birliğini temsil eder.

Cumhurbaşkanı, gerekli gördükçe, Bakanlar Kuruluna başkanlık eder; yabancı Devletlere Türk devletinin temsilcilerini gönderir ve Türkiye’ye gönderilen yabancı Devlet temsilcilerini kabûl eder; milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayınlar; sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletebilir veya kaldırabilir.

IV. Sorumsuzluğu

Madde 98- Cumhurbaşkanı, görevleriyle ilgili işlemlerinden sorumlu değildir.

Cumhurbaşkanının bütün kararları, Başbakan ve ilgili Bakanlarca imzalanır. Bu kararlardan Başbakan ile ilgili Bakan sorumludur.

V. Sorumluluğu

Madde 99- Cumhurbaşkanı, vatan hainliğinden dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az üçte ikisinin Meclislerin birleşik toplantısında vereceği kararla suçlandırılır.

VI. Cumhurbaşkanına Vekillik Etme

Madde 100- Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, görevine dönmesine kadar; ölüm, çekilme veya başka bir sebeple Cumhurbaşkanı makamının boşalması halinde de yenisi seçilinceye kadar, Cumhuriyet Senatosu Başkanı Cumhurbaşkanlığına vekillik eder.

VII. Görevin Sona Ermesi ve Yeni Cumhurbaşkanı Seçimi

Madde 101- Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasına onbeş gün kalınca veya Cumhurbaşkanlığı boşalınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni Cumhurbaşkanını seçer; Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanık değilse, hemen toplantıya çağırılır.

B) Bakanlar Kurulu

I. Kuruluş

Madde 102- Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Bakanlardan kuruludur.

Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır.

Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahibolanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır.

II. İşe Başlama ve Güven Oyu

a) Göreve Başlarken Güven Oyu

Madde 103- Bakanlar Kurulunun listesi tam olarak Meclislere sunulur; Meclisler tâtilde ise toplantıya çağrılır.

Bakanlar Kurulunun programı, kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir Bakan tarafından Meclislerde okunur ve Millet Meclisinde güven oyuna başvurulur. Güven oyu için görüşmeler, programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra başlar ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçtikten sonra oylama yapılır.

b) Görev Sırasında Güven Oyu

Madde 104- Başbakan, gerekli görürse, Bakanlar Kurulunda görüştükten sonra, Millet Meclisinden güven istiyebilir.

Güven istemi, Millet Meclisine bildirilmesinden bir tam gün geçmedikçe görüşülemez ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçmedikçe oya konulamaz.

Güven istemi, ancak üye tamsayısının salt çoğunluğuyla reddedilebilir.

III. Görev ve Siyasi Sorumluluk

Madde 105- Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.

Her Bakan kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden ayrıca sorumludur.

Bakanlar, dokunulmazlık ve yasaklamalar bakımından Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleriyle aynı durumdadır.

IV. Bakanlıkların Kurulması ve Bakanlar

Madde 106- Bakanlıklar, kanunun koyduğu esaslara göre kurulur.

Açık olan Bakanlıklarla izinli veya özürlü olan bir Bakana, diğer bir Bakan geçici olarak vekillik eder. Ancak, bir Bakan birden fazlasına vekillik edemez.

Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla Yüce Divana verilen bir Bakan, bakanlıktan düşer.

Herhangi bir sebeple boşalan Bakanlığa en geç onbeş gün içinde atanma yapılır.

V. Tüzükler

Madde 107- Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştayın incelemesinden geçirilerek, tüzükler çıkarabilir.

Tüzükler, Cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi yayınlanır.

VI. Millet Meclisi Seçimlerinin Cumhurbaşkanınca Yenilenmesi

Madde 108- Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri uyarınca verilen güvensizlik oyu sebebiyle, onsekiz aylık bir süre içinde, Bakanlar Kurulu iki defa düşmüş ve üçüncü defa güvensizlik oyu verilmiş olursa, Başbakan, Cumhurbaşkanından, Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesini istiyebilir. Bu istek üzerine, Cumhurbaşkanı, Meclislerin Başkanlarına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Yenilenme kararı Resmi Gazetede yayınlanır ve hemen seçime gidilir.

VII. Seçimlerde Geçici Bakanlar Kurulu

Madde 109- Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adâlet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise bu karardan başlıyarak beş gün içinde, Başbakanca Türkiye Büyük Millet Meclisinin bağımsız üyeleri arasından yeni Adâlet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları atanır.

108 inci madde gereğince seçimlerin, yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar çekilir ve Başbakan geçici bir Bakanlar Kurulu kurar.

Geçici Bakanlar Kuruluna, Adâlet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bağımsızlardan olmak üzere, Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarından, bu Meclisteki oranlarına göre üye alınır.

Siyasî parti gruplarından alınacak üye sayısını, Millet Meclisi Başkanı tesbit ederek Başbakana bildirir. Teklif edilen Bakanlığı kabûl etmiyen veya sonradan çekilen partiler yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışardan bağımsızlar atanır.

Geçici Bakanlar Kurulu, yenilenme kararının Resmî Gazetede ilânından itibaren beş gün içinde kurulur.

Geçici Bakanlar Kurulu için güven oyuna başvurulmaz.

Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür.

VIII. Milli Savunma

a) Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı

Madde 110- (20.9.1971-1488)(23) Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mânevi varlığından ayrılmaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.

Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silâhlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.

Genelkurmay Başkanı, Silâhlı Kuvvetlerin komutanıdır.

Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.

——————————————————————————–

(23) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

Milli Savunma Bakanlığının görev ve yetkileri, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarıyla ilişkileri kanunla düzenlenir.

b) Milli Güvenlik Kurulu

Madde 111- (20.9.1971-1488)(24) Millî Güvenlik Kurulu, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve kanunun gösterdiği Bakanlar ile Kuvvet Komutanlarından kuruludur.

Millî Güvenlik Kuruluna Cumhurbaşkanı Başkanlık eder; bulunmadığı zaman, bu görevi Başbakan yapar.

Millî Güvenlik Kurulu, millî güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve koordinasyonunun sağlanmasında gerekli temel görüşleri Bakanlar Kuruluna tavsiye eder

C) İdare

I. İdarenin Esasları

a) İdarenin Bütünlüğü ve Kamu Tüzel Kişiliği

Madde 112- İdarenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.

İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. Kamu tüzel kişiliği, ancak Kanunla veya Kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.

b) Yönetmelikler

Madde 113- Bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. Yönetmelikler Resmi Gazete ile yayınlanır.

c) Yargı Yolu

Madde 114- (20.9.1971-1488)(25) İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır.

Yargı yetkisi, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini sınırlayacak tarzda kullanılamaz. İdari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilemez.

İdarenin işlemlerinden dolayı açılacak dâvalarda süre aşımı, yazılı bildirim tarihinden başlar.

İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.

II. İdarenin Kuruluşu

a) Merkezî İdare

Madde 115- Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımdan coğrafya durumuna, iktisadî şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır.

İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır.

Belli kamu hizmetlerinin görülmesi amacıyla, birden çok ili içine alan çevrede, bu hizmetler için, yetki genişliğine sahip kuruluşlar meydana getirilebilir.

——————————————————————————–

(24) ve (25) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

b) Mahallî İdareler

Madde 116- Mahallî idareler, il, belediye veya köy halkının müşterek mahallî ihtiyaçlarını karşılayan ve genel karar organları halk tarafından seçilen kamu tüzel kişileridir.

Mahallî idarelerin seçimleri, kanunun gösterdiği zamanlarda ve 55 inci maddede yazılı esaslara göre yapılır.

Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının organlık sıfatını kazanma ve kaybetmeleri konusundaki denetim, ancak yargı yolu ile olur.

Mahallî idarelerin kuruluşları, kendi aralarında birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.

III. Memurlarla İlgili Hükümler

a) Genel Kural

Madde 117- Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin, genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar eliyle görülür.

Memurların nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.

b) Memur Teminatı

Madde 118- Memurlar ve kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri mensupları hakkında yapılacak disiplin kovuşturmalarında, isnadolunan hususun ilgiliye açıkça ve yazılı olarak bildirilmesi, yazılı savunmasının istenmesi ve savunma için belli bir süre tanınması şarttır.

Bu esaslara uyulmadıkça disiplin cezası verilemez.

Disiplin kararları, yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz.

Asker kişiler hakkındaki hükümler saklıdır.

c) Memurların Siyasi Partilere ve Sendikalara Girememesi

Madde 119- (20.9.1971-1488)(26)Memurlar ve Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yönetim ve denetim işlerinde çalışanlar ve kamu yararına çalışan derneklerden özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış olanların merkez kurullarında görev alanlar, siyasi partilere ve sendikalara üye olamazlar. Memurlar ve Kamu İktisadi Teşebbüslerinde çalışanlar, görevlerini yerine getirirken, vatandaşlar arasında, siyasî kanaatlerinden dolayı herhangi bir ayırım yapamazlar.

Bu esaslara aykırı hareketleri mahkeme hükmüyle sabit olanlar, kamu hizmetinden temelli çıkarılır.

İşçi niteliği taşımıyan,kamu hizmetlilerinin mesleki menfaatlerini korumak ve geliştirmek amacını güden kuruluşların bağlı olacakları hükümler kanunla düzenlenir.

IV. Özerk Üniversite, Tarafsız Radyo-Televizyon, Haber Ajansları

a) Üniversiteler

Madde 120- (20.9.1971-1488) (27) Üniversiteler, ancak Devlet eliyle ve kanunla kurulur. Üniversiteler, özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir.

Üniversite özerkliği, bu maddede belirtilen hükümler içinde uygulanır ve bu özerklik, üniversite binalarında ve eklerinde suçların ve suçluların kovuşturulmasına engel olmaz.

——————————————————————————–

(26) ve (27) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Üniversiteler, devletin gözetimi ve denetim altında, kendileri tarafından seçilen organları eliyle yönetilir. Özel kanuna göre kurulan Devlet üniversiteleri hakkındaki hükümler saklıdır.

Üniversite organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları, üniversite dışındaki makamlarca, her ne suretle olursa olsun, görevlerinden uzaklaştırılamazlar. Son fıkra hükümleri saklıdır.

Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe araştırma ve yayında bulunabilirler.

Üniversitelerin kuruluş ve işleyişleri, organları ve bunların seçimleri, görev ve yetkileri, üniversite üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri ve üniversite organlarının sorumluluğu, öğrenim ve öğretim hürriyetlerini engelleyici eylemleri önleme tedbirleri, üniversiteler arasında ihtiyaca göre öğretim üyeleri ve yardımcılarının görevlendirilmesinin sağlanması, öğrenim ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine ve kalkınma plânı ilkelerine göre yürütülmesi esasları kanunla düzenlenir.

Üniversitelerin bütçeleri, genel ve katma bütçelerin bağlı olduğu esaslara uygun olarak yürürlüğe konulur ve denetlenir.

Üniversitelerle onlara bağlı fakülte, kurum ve kuruluşlarda öğrenim ve öğretim hürriyetlerinin tehlikeye düşmesi ve bu tehlikenin üniversite organlarınca giderilmemesi halinde Bakanlar Kurulu, ilgili üniversitelerin veya bu üniversiteye bağlı fakülte, kurum ve kuruluşların idaresine el koyar ve bu kararını hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısının onamasına sunar. Hangi hallerin el koymayı gerektireceği, el koyma kararının ilân ve uygulanma usulleri ile süresi ve devamınca Bakanlar Kurulunun yetkilerinin nitelik ve kapsamı kanunla düzenlenir.

b) Radyo ve Televizyonun İdaresi ve Haber Ajansları

Madde 121- (20.9.1971-1488)(28) Radyo ve televizyon istasyonları, ancak Devlet eliyle kurulur ve idarecileri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde kanunla düzenlenir. Kanun, yönetim ve denetimde ve yönetim organlarının kuruluşunda tarafsızlık ilkesini bozacak hükümler koyamaz.

Her türlü radyo ve televizyon yayımları, tarafsızlık esaslarına göre yapılır.

Haber ve programların seçilmesinde, işlenmesinde ve sunulmasında ve kültür ve eğitime yardımcılık görevinin yerine getirilmesinde Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, insan haklarına dayanan millî, demokratik, lâik ve sosyal Cumhuriyetin, millî güvenliğin ve genel ahlâkın gereklerine uyulması, haberlerin doğruluğunun sağlanması esasları ile organların seçimi, yetki, görev ve sorumlulukları kanunla düzenlenir.

Devlet tarafından kurulan veya Devletten malî yardım alan haber ajanslarının tarafsızlığı esastır.

V. Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları

Madde 122- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kanunla meydana getirilir ve organları kendileri tarafından ve kendi üyeleri arasından seçilir.

İdare, seçilmiş organları, bir yargı mercii kararına dayanmaksızın, geçici veya sürekli olarak görevinden uzaklaştıramaz.

Meslek kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz.

——————————————————————————–

(28) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

VI. Olağanüstü Yönetim Usûlleri

a) Olağanüstü Haller

Madde 123- Olağanüstü hallerde vatandaşlar için konulabilecek para, mal ve çalışma yükümleri ile bu hallerin ilânı, yürütülmesi ve kaldırılması ile ilgili usuller kanunla düzenlenir.

b) Sıkıyönetim ve Savaş Hali

Madde 124- (20.9.1971-1488) (29) Savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, ayaklanma olması veya vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dışdan tehlikeye düşüren veya

Anayasanın tanıdığı hür demokratik düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen yaygın şiddet hareketleri hakkında kesin belirtilerin ortaya çıkması sebebiyle Bakanlar Kurulu, süresi iki ayı aşmamak üzere, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya her yerinde sıkıyönetim ilân edebilir ve bunu hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onamasına sunar. Meclis, gerekli gördüğü zaman, sıkıyönetim süresini kısaltabileceği gibi, tamamiyle de kaldırabilir. Meclisler toplanık değilse, hemen toplantıya çağırılır.

Sıkıyönetimin her defasında iki ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Bu kararlar Meclislerin Birleşik Toplantısında alınır. Sıkıyönetim veya genel olarak savaş halinde, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, hürriyetlerin nasıl kayıtlanacağı veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi halinde vatandaşlar için konulabilecek yükümler kanunla gösterilir.

VII. Kanunsuz Emir

Madde 125- Kamu hizmetlerinde herhangibir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu hâlde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.

Askerî hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.

D) İktisadî ve Malî Hükümler

I. Bütçe

Madde 126- Devletin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır. Kanun, kalkınma plânları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usûller koyabilir.

Genel ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir. Bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz.

II. Sayıştay; Silahlı Kuvvetlerin Mallarının ve Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Denetlenmesi

Madde 127- (20.9.1971-1488) (30) Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve

——————————————————————————–

(29) ve (30) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.

Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümleri ve diğer özlük işleri, Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.

Silâhlı Kuvvetler elinde bulunan Devlet mallarının Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlenmesi usulleri, millî savunma hizmetlerinin gerektirdiği gizlilik esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenir.

Kamu İktisadî Teşebbüslerinin Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi kanunla düzenlenir.

III. Kesin Hesaplar

Madde 128- Kesin hesap kanunun tasarıları, kanunda daha kısa bir süre kabûl edilmemiş ise, ilgili oldukları malî yılın sonundan başlıyarak en geç bir yıl sonra, Bakanlar Kurulunca, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Sayıştay, genel uygunluk bildirimini, ilişkin olduğu kesin hesap kanunu tasarısının verilmesinden başlıyarak en geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.

IV. Kalkınma

a) Kalkınma Plânı ve Devlet Plânlama Teşkilâtı

Madde 129- İktisadî, sosyal ve kültürel kalkınma plâna bağlanır. Kalkınma bu plâna göre gerçekleştirilir.

Devlet Plânlama Teşkilâtının kuruluş ve görevleri, plânın hazırlanmasında, yürürlüğe konmasında, uygulanmasında ve değiştirilmesinde gözetilecek esaslar ve plânın bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesini sağlıyacak tedbirler özel kanunla düzenlenir.

b) Tabii Servet Kaynaklarının Aranması ve İşletilmesi

Madde 130- Tabii servetler ve kaynakları, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Arama ve işletmenin Devletin özel teşebbüsle birleşmesi suretiyle veya doğrudan doğruya özel teşebbüs eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır.

c) Ormanların ve Orman Köylüsünün Korunması, Ormanların Geliştirilmesi

Madde 131- (17.4.1970-1255) (31) Devlet, ormanların korunması ve ormanlık sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanları, kanuna göre Devletçe yönetilir ve işletilir. Devlet ormanlarının mülkiyeti, yönetimi ve işletilmesi özel kişilere devrolunamaz. Bu ormanlar, zamanaşımıyla mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.

Ormanlar içinde veya hemen yakınında oturan halkın kalkındırılması ve ormanı koruma bakımından, ormanın gözetilmesinde ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliği yapmasını sağlayıcı tedbirler ve gereken hallerde başka yere yerleştirme kanunla düzenlenir.

Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvalık, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulunan topraklarla şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu

——————————————————————————–

(31) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

olarak bulunduğu yerler dışında orman sınırlarında hiçbir daratma yapılamaz. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir ve bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.

Ormanların tahribedilmesine yol açan hiçbir siyasî propaganda yapılamaz.

Üçüncü Bölüm

YARGI

A) Genel Hükümler

I. Mahkemelerin Bağımsızlığı

Madde 132- Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlarına göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve tâlimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

II. Hâkimlik Teminatı

Madde 133- Hâkimler azlolunamaz. Kendileri istemedikçe, Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından yoksun kılınamaz.

Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlarla görevini sağlık bakımından yerine getiremiyeceği kesin olarak anlaşılanlar ve meslekte kalmalarının caiz olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.

III. Hâkimlik Mesleği

Madde 134- (20.9.1971-1488) (32) Hâkimlerin nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin veya görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılmasına ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve diğer özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre, kanunla düzenlenir.

Hâkimler altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler. Askerî hakimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunla belli edilir.

Hakimler, kanunda belirtilenlerden başka, genel ve özel hiçbir görev alamazlar.

IV. Duruşmanın Açık ve Kararların Gerekçeli Olması

Madde 135- Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmalardan bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına, ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir.

——————————————————————————–

(32) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur.

Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.

V. Mahkemelerin Kuruluşu

Madde 136- (15.3.1973-1699)(33) Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.

Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya Devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulur. Ancak, sıkıyönetim ve savaş haline ilişkin hükümler saklıdır.

Devlet Güvenlik Mahkemesinde bir başkan, dört asıl ve iki yedek üye ile bir savcı ve yeteri kadar savcı yardımcısı bulunur. Başkan, iki asıl ve bir yedek üye ile savcı, birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve Cumhuriyet savcıları arasından; iki asıl ve bir yedek üye birinci sınıf askerî hâkimler arasından; savcı yardımcıları ise Cumhuriyet savcıları ve askeri hâkimler arasından atanır.

Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı, üyeliği, yedek üyeliği, savcılığı ve savcı yardımcılığı atamalarında Bakanlar Kurulunca her boş yer için bir misli aday gösterilir. Bu adaylar arasından Devlet Güvenlik Mahkemesi hâkimlerinin atanması Yüksek Hâkimler Kurulunca, savcı ve yardımcılarının atanmaları Yüksek Savcılar Kurulunca, askeri hâkimlerden üye, yedek üye ve savcı yardımcılarının atanmaları ise özel kanunlarında gösterilen usule göre yapılır.

Devlet Güvenlik Mahkemeleri, başkan, üye ve yedek üyeleri ile savcı ve savcı yardımcıları üç yıl için atanırlar, süresi bitenler yeniden atanabilirler.

Devlet Güvenlik Mahkemeleri kararlarının temyiz mercii Yargıtayda yalnız bu mahkemelerin kararlarını incelemek üzere kurulacak daire veya daireler; Genel Kurul ise, Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kuruludur.

Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve işleyişi, görev ve yetkileri ve yargılama usulleri ile ilgili diğer hükümler kanunda gösterilir.

VI. Savcılık

Madde 137- (20.9.1971-1488)(34) Cumhuriyet savcıları, idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdır.

Cumhuriyet savcılarının Yargıtay üyeliğine seçilmeleri dışında kalan bütün özlük işleri ve disiplin cezaları ile meslekten çıkarılmaları hakkında karar verme yetkisi Yüksek Savcılar Kurulunundur. (Bu Kurulun kararları kesin olup bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.) (35) Ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini Adalet Bakanı ve hakkında karar verilen Cumhuriyet Savcısı isteyebilir.

Yüksek Savcılar Kurulu, Adalet Bakanının başkanlığında Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulunca seçilen üç asıl ve iki yedek üye ile Adalet Başkanlığı Müsteşarı ve Özlük İşleri Genel Müdüründen kuruludur. Adalet Bakanı bulunmadığı zaman Kurula Cumhuriyet Başsavcısı Başkanlık eder.

Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Adalet Bakanlığı Cumhuriyet savcılarını geçici yetki ile görevlendirerek bu kararı ilk toplantısında Kurulun onanmasına sunar. Bakanlık Merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak Cumhuriyet savcılarını, muvafakatlarını alarak, atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.

——————————————————————————–

(33), (34) ve (35) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Cumhuriyet savcılarının denetimi ve haklarındaki soruşturma Adalet Bakanlığı müfettişleri veya üst dereceli Cumhuriyet savcıları eliyle yapılır.

Yüksek Savcılar Kurulunun kuruluşu, çalışma usulleri, toplantı ve karar yeter sayısı, Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulunca seçilecek asıl ve yedek üyelerin seçim usulleri ve görev süreleri kanunla düzenlenir.

Cumhuriyet Başsavcısı, yüksek mahkemeler hâkimleri hakkındaki hükümlere tabidir.

VII. Askeri Yargı

Madde 138- (20.9.1971-1488, 15.3.1973-1699) (36) Askerî yargı askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin askerî olan suçları ile, bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait dâvalara bakmakla görevlidirler.

Askerî mahkemeler asker olmıyan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara bakmakla görevlidirler.

Askerî mahkemelerin, savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili olduğu kanunla gösterilir.

Askerî mahkemelerde üyelerin çoğunluğunun hâkimlik niteliğine sahibolması şarttır. (Ancak, savaş halinde bu şart aranmaz.) (37)

Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin refakatinde bulundukları komutanlarla ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenlenir.

B) Yüksek Mahkemeler

I. Yargıtay

Madde 139- (20.9.1971-1488) (38) Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli dâvalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.

Yargıtay üyeleri birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu mesleklerden sayılanlar arasından Yüksek Hakimler Kurulunca üye tam sayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.

Yargıtay, Birinci Başkanı ile Cumhuriyet Başsavcısını, kendi üyeleri arasından, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçer.

Yargıtay, Birinci Başkanıyla ikin başkanlarının ve Cumhuriyet Başsavcısının görev süreleri dört yıldır. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, Başkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının nitelikleri ve ikinci başkanların seçim usulleri kanunla düzenlenir.

II. Danıştay

Madde 140- (20.9.1971-1488) (39) Danıştay, kanunların başka idarî yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derecede idare mahkemesidir.

Danıştay, idari uyuşmazlıkları ve dâvaları görmek ve çözümlemek, Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.

——————————————————————————–

(36), (37), (38) ve (39) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Danıştay üyeleri, Bakanlar Kurulu ile Danıştay Genel Kuruluna ayrı ayrı boş yer sayısı kadar gösterilecek adaylar arasından Anayasa Mahkemesinin asıl ve yedek üyelerinin üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. İlk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilir.

Danıştay, Başkanını ve Başkanun sözcüsünü, kendi üyeleri arasından, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçer. Başkan, daire başkanları ve Başkanun sözcüsünün görev süreleri dört yıldır. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

Danıştayın kuruluşu, işleyişi, yargılama ve daire başkanlarının seçimi usulleri, mensuplarının nitelikleriyle atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuşturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

Asker kişilerle ilgili idari eylem ve işlemlerin yargı denetimi Askerî Yüksek İdare Mahkemesince yapılır. Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, başkan ve üyelerinin nitelikleri ile atanmaları, disiplin ve özlük işleri; hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla düzenlenir.

III. Askeri Yargıtay

Madde 141- (20.9.1971-1488) (40) Askerî Yargıtay, askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ayrıca, asker kişilerin kanunla gösterilen belli dâvalarına ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.

Askerî Yargıtay üyeleri en az albay rütbesinde birinci sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay Genel Kurulunun üye tam sayısının salt çoğunluğu ile her boş yerin üç misli olarak gösterdiği adaylar arasından Cumhurbaşkanınca seçilir.

Askerî Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı ve daire başkanları Askerî Yargıtay üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.

Askerî Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri ve üyeler hakkındaki disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre kanunla düzenlenir.

IV. Uyuşmazlık Mahkemesi

Madde 142- Uyuşmazlık Mahkemesi, adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş ve işleyişi kanunla düzenlenir. Bu Mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince kendi asıl veya yedek üyeleri arasından görevlendirilen bir üye yapar.

C) Yüksek Hâkimler Kurulu

I. Kuruluş

Madde 143- (20.9.1971-1488) (41)Yüksek Hâkimler Kurulu, onbir asıl ve üç yedek üyeden kuruludur. Üyeler, Yargıtay Genel Kurulunca, kendi üyeleri arasından ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile gizli oyla seçilir.

Yüksek Hâkimler Kurulu, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile, kendi içinden Başkanını ve bölüm başkanlarını seçer.

Yüksek Hâkimler Kurulu üyelerinin görev süresi dört yıldır. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

——————————————————————————–

(40) ve (41) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Yüksek Hâkimler Kurulu üyeleri, görevleri süresince başka bir iş ve görev alamazlar.

Yüksek Hâkimler Kurulunun kuruluşu, çalışma usulleri, bölümleri ve bu bölümlerin görevleriyle, toplantı ve karar yeter sayıları, Başkan ve üyelerinin aylık ve ödenekleri kanunla düzenlenir.

Adalet Bakanı, gerekli gördüğü hallerde Yüksek Hâkimler Kurulu toplantılarına başkanlık eder.

II. Görev ve Yetkileri

Madde 144- (20.9.1971-1488) (42) Yüksek Hakimler Kurulu, adliye mahkemeleri hakimlerinin özlük işleri hakkında kesin karar verir. (Bu kararlar aleyhine başka mercilere başvurulamaz.)(43)

Ancak, disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini, Adalet Bakanı veya hakkında karar verilen hakim istiyebilir.

Bir hakimin her ne sebeple olursa olsun, meslekten çıkarılması hakkındaki karar Yüksek Hakimler Kurulu Genel Kurulunun salt çoğunluğu ile alınır.

Adalet Bakanı gerekli gördüğü hallerde, bir hakim hakkında disiplin kovuşturması açılmasını Yüksek Hakimler Kurulundan istiyebilir.

Bir mahkemenin veya bir hakimin kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi, Yüksek Hakimler Kurulunun uygun görmesine bağlıdır.

Hâkimlerin denetimi ve haklarındaki soruşturma, Yüksek Hâkimler Kuruluna bağlı ve sürekli olarak görevli müfettiş hâkimler eliyle yapılır. Müfettiş hâkimler, hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu mesleklerden sayılanlar arasından Yüksek Hâkimler Kurulunca atanır. Müfettiş hakimlerin nitelikleri ile atanma usulleri, hakları, ödevleri, ödenek ve yollukları, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuşturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

D) Anayasa Mahkemesi

I. Kuruluş

a) Üyelerin Seçimi

Madde 145- (20.9.1971-1488)(44) Anayasa Mahkemesi, onbeş asıl ve beş yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden dördü Yargıtay, üçü Danıştay Genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleriyle Cumhuriyet Başsavcısı ve Başkanun sözcüsü arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bir üye Sayıştay Genel Kurulunca kendi Başkan ve üyeleri arasından aynı usulle seçilir. Millet Meclisi üç, Cumhuriyet Senatosu iki üye seçer. Cumhurbaşkanınca da iki üye seçilir. Cumhurbaşkanı, bu üyelerden birini, Askeri Yargıtay Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla göstereceği üç aday arasından seçer. Yasama Meclisleri bu seçimleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışından, üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla yaparlar. Yasama Meclislerinde yapılacak seçimlerde, adaylığa başvurma ve seçim esas ve usulleri kanunla düzenlenir.

Anayasa Mahkemesi, kendi üyeleri arasından, gizli oyla ve salt çoğunlukla, dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer; yeniden seçilmek caizdir.

——————————————————————————–

(42), (43) ve (44) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Anayasa Mahkemesine asıl veya yedek üye olabilmek için, kırk yaşını doldurmuş bulunmak ve Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay veya Sayıştayda Başkanlık, üyelik, Başsavcılık, Başkanun sözcülüğü veya üniversitelerde hukuk, iktisat ve siyasal bilimler alanlarında en az beş yıl öğretim üyeliği veya onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır.

Anayasa Mahkemesine, Yargıtay iki, Danıştay ile Yasama Meclislerinin her biri birer yedek üye seçerler. Yedek üyelerin seçiminde de, asılların seçimindeki usul uygulanır.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, resmî veya özel hiçbir görev alamazlar.

b) Üyeliğin Sona Ermesi

Madde 146- Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşında emekliye ayrılırlar.

Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremiyeceğinin kesin olarak anlaşılması hâlinde de Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer.

II. Görev ve Yetkileri

Madde 147- (20.9.1971-1488) (45) Anayasa Mahkemesi, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüklerinin Anayasaya, Anayasa değişikliklerinin de Anayasada gösterilen şekil şartlarına uygunluğunu denetler.

Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyelerini, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Yüksek Hâkimler Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini, Cumhuriyet Başsavcısını, Başkanun sözcüsünü, Askeri Yargıtay Başsavcısını ve kendi üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatiyle yargılar ve Anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirir.

Anayasa Mahkemesinin, Yüce Divan sıfatiyle yargılamasında savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı yapar.

III. Yargılama ve Çalışma Usûlü

Madde 148- (15.3.1973-1699) (46) Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunla; Mahkemenin çalışma tarzı ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı İçtüzükle düzenlenir.

Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatiyle baktığı dâvalar ile siyasî partilerin kapatılması hakkındaki dâvalar dışındaki işleri, dosya üzerinde inceler. Ancak, gerekli gördüğü hallerde, sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri çağırır.

IV. İptâl Dâvası

a) Dâva Hakkı

Madde 149-(20.9.1971-1488)(47)Cumhurbaşkanı;Yasama Meclislerindeki siyasî parti

grupları ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasî partiler ile son milletvekili

genel seçimlerinde muteber oy sayısının en az yüzde onunu olan siyasi partiler; Yasama Meclislerinden birinin üye tamsayısının en az altıda biri tutarındaki üyeleri; kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda Yüksek Hakimler Kurulu, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay ve üniversiteler, kanunların veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüklerinin veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasaya aykırılığı iddiasiyle, Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptâl dâvası açabilirler.

——————————————————————————–

(45), (46) ve (47) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

b) Dâva Açma Süresi

Madde 150- Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptâl dâvası açma hakkı, iptâli istenen kanunun veya İçtüzüğün Resmî Gazetede yayınlanmasından başlayarak doksan gün sonra düşer.

c) Anayasaya Aykırılığın Diğer Mahkemelerde İleri Sürülmesi

Madde 151- (20.9.1971-1488)(48) Bir dâvaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dâvayı geri bırakır.

Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere altı ay içinde kararını verir ve açıklar.

Bu süre içinde karar verilmezse, mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını, kendi kanısına göre çözümliyerek dâvayı yürütür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkemeler buna uymak zorundadır.

V.Anayasa Mahkemesinin Kararları

Madde 152- (20.9.1971-1488) (49) Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Kararlar, gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.

Anayasa Mahkemesince, Anayasaya aykırı olduğundan iptâline karar verilen kanun veya İçtüzük veya bunların iptâl edilen hükümleri, gerekçeli kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, iptâl hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.

İptal kararı geriye yürümez.

Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden gelen Anayasaya aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin, olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı olacağına da karar verebilir.

Anayasa Mahkemesi kararları, Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.

DÖRDÜNCÜ KISIM

ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER

I. Devrim Kanunlarının Korunması

Madde 153- Bu Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunun çağdaş uygarlık seviyesine erişmesi ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden aşağıda gösterilen Devrim kanunlarının, bu Anayasanın halkoyu ile kabûl edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:

1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;

2. 25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası hakkında Kanun;

——————————————————————————–

(48) ve (49) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

3. 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına dair Kanun;

4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsiyle kabûl edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru tarafından yapılacağına dair medenî nikah esası ile aynı Kanunun 110 uncu maddesi hükmü;

5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabûlü hakkında Kanun;

6. 1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabûl ve Tatbiki hakkında Kanun;

7. 26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;

8. 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemiyeceğine dair Kanun.

II. Diyanet İşleri Başkanlığı

Madde 154- Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.

BEŞİNCİ KISIM

GEÇİCİ HÜKÜMLER

I. T.B.M.M.’nin Seçilmesi ve Toplanması

a) Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu Seçimlerinin Birlikte Yapılacağı; İlk Toplantı Günü

Geçici Madde 1- Bu Anayasaya göre kurulan Millet Meclisiyle Cumhuriyet Senatosunun seçimleri aynı günde yapılır.

Seçim sonucunun Yüksek Seçim Kurulunca ilânını tâkibeden beşinci gün, her iki Meclis kendiliğinden, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında saat 15.00’de birlikte toplanır. Bu toplantıya en yaşlı milletvekili başkanlık eder. Bu toplantıda, önce Cumhuriyet Senatosu üyeleri ve sonra milletvekilleri andiçerler.

b) Cumhuriyet Senatosunun Kurulması

Geçici Madde 2- Bu Anayasa göre kurulacak Cumhuriyet Senatosunun ilk genel seçimleri, genel oyla seçilecek olan bütün üyelikler için yapılır.

Cumhuriyet Senatosu, Cumhurbaşkanınca seçilmesi gereken onbeş üyenin seçiminden önce hukuki varlık kazanır. Cumhurbaşkanı, bu üyeleri, kendi seçiminden başlayarak bir ay içinde seçer.

c) Geçici İçtüzük

Geçici Madde 3- Bu Anayasa göre kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Millet Meclisinin ve Cumhuriyet Senatosunun toplantı ve çalışmaları için, kendi İçtüzükleri yapılıncaya kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27 Ekim 1957 tarihinden önce yürürlükte olan İçtüzüğü hükümleri uygulanır.

II. Kurucu Meclis, Milli Birlik Komitesi ve Temsilciler Meclisinin Hukukî Varlıklarının Sona Ermesi; Devrim Tasarrufları

Geçici Madde 4- Bu Anayasaya göre kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanmasıyla, 20 Nisan 1340 tarihli ve 491 sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununa ve 12 Haziran 1960 tarihli ve 1 sayılı Kanunla 13 Aralık 1960 tarihli ve 157 sayılı Kanuna göre kurulan Kurucu Meclisin, Millî Birlik Komitesinin ve Temsilciler Meclisinin hukukî varlıkları sona erer ve bunlar kendiliğinden dağılmış olurlar.

27 Mayıs 1960 tarihinden itibaren Kurucu Meclisin toplandığı 6 Ocak 1961 tarihine kadar yasama yetkisini ve yürütme görevini Türk Milleti adına kullanmış bulunan Milli Birlik Komitesinin ve Devrim Hükümetlerinin karar ve tasarruflarından ve bunların, idarece veya yetkili kılınan organ ve mercilerce uygulanmasından dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulıyanlar hakkında cezaî veya malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.

Normal demokratik rejimi bütün teminatı ile kurmak amacıyla gerçekleştirilen ve yürütülen 27 Mayıs 1960 Devrim tarihinden 6 Ocak 1961 tarihine kadar çıkarılan kanunlar, Türkiye Cumhuriyetinin diğer kanunlarının değiştirilmesi ve kaldırılmasında uygulanan kurallara göre değiştirilebilir veya kaldırılabilir. Ancak, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılamıyacağı gibi, itiraz yoluyla dahi mahkemelerde Anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülemez.

27 Mayıs 1960 dan 6 Ocak 1961 tarihine kadar çıkarılan kanunların, yapılmış tasarrufların ve alınmış kararların değiştirilmesi veya kaldırılması hallerinde de 2’nci fıkra hükmü saklıdır.

III. Cumhurbaşkanı Seçimi

Geçici Madde 5- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin and içtikleri toplantının ertesi günü Cumhurbaşkanı seçimi yapılır.

Cumhurbaşkanının seçilmesiyle, 12 Haziran 1960 tarihli ve 1 sayılı Kanunla kabul edilmiş olan Devlet Başkanının görevi kendiliğinden sona erer.

IV. Bakanlar Kurulunun Kurulması

Geçici Madde 6- Bu Anayasanın 102 nci maddesine göre yeni Bakanlar Kurulunca, 12 Haziran 1960 tarihli ve 1 sayılı Kanuna göre kurulan ve iş başında olan Bakanlar Kurulunun görevi kendiliğinden sona erer.

V. Anayasanın Kabul Ettiği Organ, Kurum ve Kurullar

a) Yeni Organ, Kurum ve Kurulların Kurulması

Geçici Madde 7- Bu Anayasa ile kabûl edilmiş olan yeni organ, kurum ve kurulların kuruluş ve işleyişleriyle ilgili kanunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk toplantısından başlıyarak en geç altı ay içinde ve bu Anayasa ile konulması emredilen diğer kanunlar da en geç iki yıl içinde çıkarılır.

b) Eski Organ, Kurum ve Kurulların Durumu

Geçici Madde 8- Bu Anayasaya göre kurulacak organ, kurum ve kurullar, kuruluş kanunları yürürlüğe konularak görevlerine başlayıncaya kadar, bu konulardaki hükümlerin uygulanmasına devam olunur.

c) Eski Kanunların Anayasaya Aykırılığı İddiası

Geçici Madde 9- Anayasa Mahkemesinin görevine başladığının Resmi Gazeteyle yayınlanmasından önce, mahkemelerde kanunların Anayasaya aykırılığı iddiası ileri sürülemez ve mahkemelerce de kanunların Anayasaya aykırılığına dayanılarak karar verilemez.

Anayasa Mahkemesinin görevine başladığı tarihte yürürlükte olan herhangi bir kanun hakkında, bu Anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptâl dâvası açılabilir. Bu halde iptâl dâvası açma hakkı, Anayasa Mahkemesinin görevine başladığının Resmi Gazeteyle yayımlandığı tarihten itibaren altı ay sonra düşer.

VI. İlk Cumhuriyet Senatosunda Adçekme

Geçice Madde 10- Cumhuriyet Senatosunun genel oyla ve Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerinin yenilenmesi hakkındaki 73 üncü maddesinin 2 nci fıkrası hükmünün uygulanmasını sağlamak amacıyla, bunların seçiminden iki yıl sonra yapılacak seçimlerle yenilenecek olanları tesbit etmek üzere, bu seçimden iki ay önce adçekmeye başvurulur; dört yıl sonra yapılacak seçimle yenilenecek olan üyelerin tesbiti için, aynı esasa uyularak adçekelir; ancak, ikinci yıl sonunda seçilmiş olan üyeler bu adçekmeye girmez.

Cumhuriyet Senatosu Başkanı hakkında adçekme işlemi uygulanmaz.

İlk Cumhuriyet Senatosu seçiminden iki ve dört yıl sonra yapılacak seçimler hakkında da, Cumhuriyet Senatosu seçimleriyle ilgili kanun hükümleri uygulanır.

VII. Affedilenlerin Seçilme Yeterliği

Geçici Madde 11- (50)

Yenileme Seçiminin Geriye Bırakılması

Geçici Madde 12- (51) 7 Haziran 1970 tarihinde yapılması gereken Cumhuriyet Senatosu yenileme seçimleri, Anayasanın 73 üncü maddesinde yapılan değişiklik sebebiyle geriye bırakılmıştır.

Geçici Madde 13- (52) Cumhuriyet Senatosu üyelerinden üçte birinin yenilenmesi ve Cumhuriyet Senatosu ile Millet Meclisinde boş bulunan üyelikler için 10 Ekim 1971 gününde yapılacak seçimler, 12 Ekim 1973’de yapılması gereken milletvekilleri genel seçimiyle birlikte yapılmak üzere ertelenmiştir. Cumhuriyet Senatosu üyelerinden süresi dolanların üyelik sıfatları, seçim yapılıncaya kadar devam eder.

Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerden süresi dolanlar hakkında 73 üncü maddenin 5 inci fıkrası hükmü uygulanmaya devam olunur.

Geçici Madde 14- (52) Bu Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay Birinci Başkanlığı ile Cumhuriyet Başsavcılığı görevlerinde bulunanlardan bu görevlerde 4 yılını doldurmuş olanların yerleri için, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde yeni seçim yapılır.

Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, Başkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının nitelikleri ve İkinci Başkanlarının Seçim usulleri hakkındaki Kanun, Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde çıkarılır. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Yargıtay İkinci Başkanlığında dört yılını doldurmuş olanların yerleri için, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde yeni seçim yapılır.

Geçici Madde 15- (52) Bu Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarihte Danıştay Başkanlığı ve Başkanun sözcülüğü görevlerinde bulunanlardan bu görevlerde dört yılını doldurmuş olanların yerleri için yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde yeni seçim yapılır.

Anayasanın 114 ve 140 ıncı maddelerinde yapılan değişiklik gereğince, 521 sayılı Danıştay Kanunu, Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde değiştirilir. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Danıştay Daire Başkanlığında dört yılını doldurmuş olanların yerleri için, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde seçim yapılır.

——————————————————————————–

(50), (51) ve (52) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

Danıştay Başkanlığı ile Başkanın sözcülüğüne ve daire başkanlığına yeniden seçilemeyenler Danıştay üyesi olurlar.

Geçici Madde 16- (52) Bu Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay İkinci Cumhuriyet Başsavcılığı veya Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunanlar Yargıtay üyesi olurlar.

Bunlara ait kadrolar da Yargıtaya, üye kadrosu olarak geçer.

45 sayılı Yüksek Hakimler Kurulu Kanununda gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar, Cumhuriyet Başsavcılığı bölümleriyle Yüksek Savcılar Genel Kurulu ve bölümleri ve bunlara mensubolanlar görevlerine devam ederler.

Geçici Madde 17- (52) Anayasanın 46 ve 119 uncu maddelerinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihte 624 sayılı Kanuna dayanılarak kurulmuş olan kamu hizmetlileri sendikalarının faaliyeti sona erer.

Kamu hizmetlileri kuruluşlarının kuruluşuna ve sendikaların varlıklarının bu kuruluşlara intikâline ait hükümler kanunla düzenlenir. Kanun, Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde çıkarılır.

Geçici Madde 18- (52) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 134, 138, 140 ve 141 inci maddeleri gereğince, askerî yargı ile ilgili kanunlar, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde değiştirilir.

Yukarıdaki fıkraya göre çıkarılacak yeni kanunların gerektirdiği seçim ve atamalar, bu kanunların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde yapılır.

Geçici Madde 19- (52) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 137 nci maddesinde sözü geçen Yüksek Savcılar Kurulunun kuruluşu ve çalışma usulleri ile ilgili kanun, bu Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içinde çıkarılır.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen kanunun yürürlüğe girmesine kadar 2556 ve 45 sayılı kanunların değişiklik ve ekleriyle birlikte uygulanmasına devam olunur.

Geçici Madde 20- (52) 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 143 ve 144 üncü maddelerinde yapılan değişiklik gereğince, bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde değiştirilir.

Yüksek Hâkimler Kurulunun mevcut üyelerinin görev süresi, 45 sayılı Yüksek Hâkimler Kurulu Kanununun değişik şekline göre yapılacak seçim sonuçlarının kesinleşmesi tarihine kadar devam eder.

Geçici Madde 21- (52) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yapılan değişiklikler veya bu Anayasaya eklenen hükümler gereğince kanunlarda yapılması zorunlu olan ve geçici 13,14,15,16,17,18 ve 19 uncu maddelerin kapsamı dışında kalan diğer kanunlar ve kanun değişiklikleri, bu Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tamamlanır.

Geçici Madde 22- (53) Sıkıyönetimin kaldırdığı tarihte sıkıyönetim mahkemelerinde görülmekte bulunan dâvalar sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerin görev ve yetkileri

——————————————————————————–

(52) ve (53) no’lu dipnotlar Anayasa metninin sonundadır.

devam eder. Kamu dâvası açılmamış dosyalar ile duruşmanın tatiline karar verilmiş dâvalar durumlarına, niteliklerine ve kanun hükümlerine göre görevli ve yetkili mercilere verilir.

Geçici Madde 23- (53) 1 Kasım 1972 tarihinde TBMM’de grubu bulunup da 30 Mart 1973 tarihine kadar grubunu muhafaza etmiş ve Milletvekili Genel Seçimlerine katılma niteliği kazanmış olan siyasî partilere de Anayasanın 56 ncı maddesindeki şartlar aranmaksızın, kanunun öngördüğü ölçüye göre Devletçe yardım yapılır.

ALTINCI KISIM

SON HÜKÜMLER

I. Anayasa Değiştirilmesi

Madde 155- Anayasanın değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler ivedilikle görüşülemez. Değiştirme teklifinin kabûlü, Meclislerin ayrı ayrı üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğunun oyuyla mümkündür.

Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabûlü, 1 inci fıkradaki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü, 1 inci fıkradaki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.

II. Başlangıç ve Kenar Başlıklar

Madde 156- Bu Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten Başlangıç Kısmı, Anayasa metnine dâhildir.

Madde kenar başlıkları, sadece ilgili oldukları maddelerin konusunu ve maddeler arasındaki sıralanma ve bağlantıyı gösterir. Bu başlıklar, Anayasa metninden sayılmaz.

III. Anayasanın Yürürlüğe Girmesi

Madde 157- Bu Anayasa, halkoyuna sunulup, kabûl edilince Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası olur ve halkoyu sonuçlarıyla beraber derhal Resmi Gazetede yayınlanır.

Bu Anayasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşu, seçimi ve toplanması ile ilgili hükümleri, 1 inci fıkraya göre yayınlanması ile; diğer hükümleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçilmesi ile, geçici maddelerde belirtilen esaslara göre yürürlüğe girer.

——————————————————————————–

(53) no’lu dipnot Anayasa metninin sonundadır.

——————————————————————————–

N O T :

Anayasada yedi kez değişiklik yapılmıştır:

1)1188 sayılı ve 6.11.1969 günlü kanun (R.G. 12.11.1969 – 13349)

2) 1254 sayılı ve 17.4.1970 günlü kanun (R.G. 22.4.1970 – 13478)

3) 1255 sayılı ve 17.4.1970 günlü kanun (R.G. 22.4.1970 – 13478)

4) 1421 sayılı ve 30.6.1971 günlü kanun (R.G. 2.7.1970 – 13883)

5) 1488 sayılı ve 20.9.1971 günlü kanun (R.G. 22.9.1971 – 13964)

6) 1699 sayılı ve 15.3.1973 günlü kanun (R.G. 20.3.1973 – 14482)

7) 1801 sayılı ve 16.4.1974 günlü kanun (R.G. 22.4.1974 – 14866)

——————————————————————————–

DİPNOTLAR

(1) Maddenin ilk şekli:

M.Temel hakların özü.

Madde 11- Temel hak ve hürriyetler, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir.

Kanun, kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adâlet ve millî güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz.

(2) Maddenin ilk şekli:

Madde 15- Özel hayatın gizliliğine dokunulamaz. Adlî kovuşturmanın gerektirdiği istisnalar saklıdır.

(3) Maddenin ilk şekli:

Madde 19- Herkes, vicdan ve dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Kamu düzenine veya genel ahlâka veya bu amaçlarla çıkarılan kanunlara aykırı olmıyan ibâdetler, dinî âyîn ve törenler serbesttir.

Kimse, ibâdete, dini âyîn ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlarını açıklamaya zorlanamaz. Kimse, dinî inanç ve kanaatlarından dolayı kınanamaz.

Din eğitim ve öğrenimi, ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanuni temsilcilerinin isteğine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, iktisâdî, siyasî veya hukûkî temel düzenini, kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya şahsî çıkar veya nüfuz sağlama amacıyla, her ne suretle olursa olsun, dinî veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Bu yasak dışına çıkan veya başkasını bu yolda kışkırtanlar kanuna göre cezalandırılır; dernekler, yetkili mahkemece ve siyasî partiler Anayasa Mahkemesince temelli kapatılır.

(4) Maddenin ilk şekli:

Madde 22- Basın hürdür; sansür edilemez.

Devlet, basın ve haber alma hürriyetini sağlıyacak tedbirleri alır.

Basın ve haber alma hürriyeti, ancak millî güvenlik veya genel ahlâkı korumak, kişilerin haysiyet, şeref ve haklarına tecavüzü, suç işlemeye kışkırtmayı önlemek ve yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için kanunla sınırlanabilir.

Yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde hâkim tarafından verilecek kararlar saklı olmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz.

Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergilerin toplatılması, bu tedbirlerin uygulanacağını kanunun açıkça gösterdiği suçların işlenmesi halinde ve ancak hâkim kararıyla olabilir.

Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergiler, ancak 57 nci maddede belirtilen fiillerden mahkûm olma halinde mahkeme kararıyla kapatılabilir.

(5) Maddenin ilk şekli:

Madde 26- Kişiler ve siyasî partiler, kamu tüzel kişileri elindeki basın dışı haberleşme ve yayın araçlarından faydalanma hakkına sahiptir. Bu faydalanmanın şartları ve usûlleri, demokratik esaslara ve hakkaniyet ölçülerine uygun olarak kanunla düzenlenir. Kanun, halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlara ulaşmasını ve kamu oyunun serbestçe oluşumunu köstekleyici kayıtlamalar koyamaz.

(6) Maddenin ilk şekli:

Madde 29- Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, ancak kamu düzenini veya genel ahlakı korumak için kanunla sınırlanabilir.

(7) Maddenin ilk şekli:

Madde 30- Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmayı veya delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunla gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Tutukluluğun devamına karar verilebilmesi aynı şartlara bağlıdır.

Yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.

Yakalanan veya tutuklanan kimselere, yakalama veya tutuklama sebeplerinin ve haklarındaki iddiaların yazılı olarak hemen bildirilmesi gerekir.

Yakalanan veya tutuklanan kimse, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç, yirmidört saat içinde hakim önüne çıkarılır ve bu süre geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun kılınamaz. Yakalanan veya tutuklanan kimse, hakim önüne çıkarılınca durum hemen yakınlarına bildirilir.

Bu esaslar dışında işleme tabi tutulan kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar kanuna göre Devletçe ödenir

(8) Bu fıkra 1488 sayılı kanunla eklenmiş ve 1699 sayılı kanunla değiştirilmiştir.

1488 sayılı Kanunla eklenen fıkra metni:

“Yakalanan veya tutuklanan kimse tutuklama yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç kırksekiz saat ve kanunun açıkca belli ettiği hallerde toplu olarak işlenen suçlarda yedi gün içinde hâkim önüne çıkarılır ve bu süre geçtikten sonra hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun kılınamaz. Yakalanan veya tutuklanan kimse, hâkim önüne çıkarılınca durum hemen yakınlarına bildirilir.”

(9) Bu fıkra, 1488 sayılı kanunla eklenmiştir.

(10) Maddenin ilk şekli:

Madde 32- Hiç kimse, tabii hâkiminden başka bir merci önüne çıkarılamaz.

Bir kimseyi tabii hâkiminden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.

(11) Maddenin ilk şekli:

Madde 38- Devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların, kanunda gösterilen esas ve usullere göre, tamamını veya bir kısmını kamulaştırmaya veya bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir.

Çiftçinin topraklandırılması, ormanların devletleştirilmesi, yeni orman yetiştirilmesi ve iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlarıyla kamulaştırılan toprak bedellerinin ödeme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde, ödeme süresi on yılı aşamaz. Bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir ve kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır.

Kamulaştırılan topraktan o toprağı doğrudan doğruya işleten çiftçinin hakkaniyetli ölçüler içerisinde geçinebilmesi için zaruri olan ve kanunla gösterilen kısmının ve küçük çiftçinin kamulaştırılan toprağının bedeli herhalde peşin ödenir.

(12) [….] arasındaki bir ve ikinci fıkralar Anayasa Mahkemesinin 12.10.1976 gün ve E.1976/38, K.1976/46 sayılı kararı ile iptal edilmiştir (R.G. 20.1.1977-15825.M.).

(13) Maddenin ilk şekli:

Madde 46- Çalışanlar ve işverenler, önceden izin almaksızın, sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten ayrılma hakkına sahiptirler.

İşçi niteliği taşımayan kamu hizmeti görevlilerinin bu alandaki hakları kanunla düzenlenir.

Sendika ve sendika birliklerinin tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara aykırı olamaz.

(14) Maddenin ilk şekli:

Madde 56- Vatandaşlar, siyasî parti kurma ve usûlüne göre partilere girme ve çıkma hakkına sahiptir.

Siyasî partiler, önceden izin almadan kurulur ve serbestçe faaliyette bulunurlar.

Siyasî partiler, ister iktidarda ister muhalefette olsunlar, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

(15) Maddenin ilk şekli:

Madde 57- Siyasî partilerin tüzükleri, programları ve faaliyetleri, insan hak ve hürriyetlerine dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorundadır. Bunlara uymıyan partiler temelli kapatılır. Siyasî partiler, gelir kaynakları ve giderleri hakkında Anayasa Mahkemesine hesap verirler.

Partilerin iç çalışmaları, faaliyetleri, Anayasa Mahkemesine ne suretle hesap verecekleri ve bu Mahkemece malî denetimlerinin nasıl yapılacağı, demokrasi esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenir.

Siyasî partilerin kapatılması hakkındaki davalara Anayasa Mahkemesinde bakılır ve kapatma kararı ancak bu Mahkemece verilir.

(16) Maddenin ilk şekli:

V. Milli Savunma Hak ve Ödevi

Madde 60- Yurt savunmasına katılma, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu ödev ve askerlik yükümü kanunla düzenlenir.

(17) Maddenin ilk şekli:

Madde 61- Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi, resim ve harçlar ve benzeri maîi yükümler ancak kanunla konulur.

(18) Maddenin ilk şekli:

Madde 64- Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, Devletin bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af ilanına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir.

(19) Bu maddenin 2. fıkrasında yer alan “affa uğramış olsalar da” deyimi, 1188 sayılı Kanunla maddeden çıkarılmıştır. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesinin E.70/1, K.70/31 sayılı ve 16.6.1970 günlü kararı ile şekil yönünden iptal edilmiştir. 1801 sayılı Kanun ile sözkonusu deyim yeniden madde metninden çıkarılmıştır.

(20) Maddenin ilk şekli:

Madde 73- Cumhuriyet Senatosu üyeliğinin süresi altı yıldır. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.

Cumhuriyet Senatosunun genel oyla ve Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerinin üçte biri her iki yılda bir yenilenir.

Cumhurbaşkanınca seçilen üyelerin süresi biter veya bu üyeliklerde herhangi bir sebeple boşalma olursa, Cumhurbaşkanı, bir ay içinde yeni üyeleri seçer.

Boşalan bir üyeliğe seçilen kimse, yerine seçildiği üyenin süresini tamamlar.

(21) Maddenin ilk şekli:

Madde 82- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı birinci derecedeki Devlet memurunun aylığını; yolluk da ödeneğin yarısını aşamaz.

Ödenek ve yollukların en çok üç aylığı önceden ödenebilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin aylık ve ödeneklerine her ne suretle olursa olsun yapılacak zam ve ilaveler, ancak bu zam ve ilaveleri takibeden milletvekilleri genel seçiminden sonra uygulanır.

(22) Maddenin ilk şekli:

Madde 89- Gensoru yetkisi yalnız Millet Meclisinindir.

Milletvekillerince veya bir siyasi parti grubunca verilen gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı, verilişinden sonraki ilk birleşimde görüşülür. Bu görüşmede, ancak önerge sahibi veya önerge sahiplerinden biri, siyasi parti grupları adına birer milletvekili, Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir Bakan konuşabilir.

Gündeme alma kararı ile birlikte gensorunun görüşülme günü de belli edilir.

Gensorunun görüşülmesi, gündeme alma kararı tarihinden başlayarak iki gün geçmedikçe yapılamaz ve yedi günden sonraya bırakılamaz.

Gensoru görüşmeleri sırasında üyelerin verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri veya Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır.

Bakanlar Kurulunun veya bir Bakanın düşürülebilmesi, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla olur.

(23) Maddenin ilk şekli:

Madde 110- Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mânevî varlığından ayrılmaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur. Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur.

Genelkurmay Başkanı, Silahlı Kuvvetlerin komutanıdır.

Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.

(24) Maddenin ilk şekli:

Madde 111- Milli Güvenlik Kurulu kanunun gösterdiği Bakanlar ile Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet temsilcilerinden kuruludur.

Milli Güvenlik Kuruluna Cumhurbaşkanı Başkanlık eder; bulunmadığı zaman, bu görevi Başbakan yapar.

Milli Güvenlik Kurulu, millî güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcılık etmek üzere, gerekli temel görüşleri Bakanlar Kuruluna bildirir.

(25) Maddenin ilk şekli:

c) Yargı Denetimi

Madde 114- İdarenin hiçbir eylem ve işlemi, hiçbir halde, yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamaz.

İdarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süre aşımı, yazılı bildirim tarihinden başlar.

İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.

(26) Maddenin ilk şekli:

c) Memurların Siyasi Partilere Girememesi

Madde 119- Memurlar ve kamu iktisadi teşebbüslerinin yönetim ve denetim işlerinde çalışanlar ve kamu yararına çalışan derneklerden özel gelir kaynakları ve özel imkanları kanunla sağlanmış olanların merkez kurullarında görev alanlar, siyasi partilere üye olamazlar. Memurlar ve kamu iktisadi teşebbüslerinde çalışanlar, görevlerini yerine getirirken, vatandaşlar arasında siyasi kanaatlarından dolayı herhangi bir ayırım yapamazlar.

Bu esaslara aykırı hareketleri mahkeme hükmiyle sabit olanlar, kamu hizmetinden temelli çıkarılır.

(27) Maddenin ilk şekli:

IV. Özerk kuruluşlar

Madde 120- Üniversiteler, ancak Devlet eliyle ve kanunla kurulur. Üniversiteler, bilimsel ve idari özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir. Üniversiteler, kendileri tarafından seçilen yetkili öğretim üyelerinden kurulu organları eliyle yönetilir ve denetlenir; özel kanuna göre kurulmuş Devlet Üniversiteleri hakkındaki hükümler saklıdır.

Üniversite organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları, Üniversite dışındaki makamlarca, her ne suretle olursa olsun, görevlerinden uzaklaştırılamazlar.

Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe araştırma ve yayında bulunabilirler.

Üniversitelerin kuruluş ve işleyişleri, organları ve bunların seçimleri, görev ve yetkileri, öğretim ve araştırma görevlerinin Üniversite organlarınca denetlenmesi, bu esaslara göre kanunla düzenlenir.

Siyasi partilere üye olma yasağı, Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları hakkında uygulanmaz. Ancak, bunlar partilerin genel merkezleri dışında yönetim görevi alamazlar.

(28) Maddenin ilk şekli:

Madde 121- Radyo ve televizyon istasyonlarının idaresi, özerk kamu tüzel kişiliği halinde, kanunla düzenlenir.

Her türlü radyo ve televizyon yayımları, tarafsızlık esaslarına göre yapılır.

Radyo ve televizyon idaresi, kültür ve eğitime yardımcılık görevinin gerektirdiği yetkilere sahip kılınır.

Devlet tarafından kurulan veya Devletten mali yardım alan haber ajanslarının tarafsızlığı esastır.

(29) Maddenin ilk şekli:

b) Sıkıyönetim

Madde 124- Savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, ayaklanma olması veya vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtilerin meydana çıkması sebebiyle, Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya her yerinde sıkıyönetim ilan edebilir ve bunu hemen, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onamasına sunar. Meclis, gerekli gördüğü zaman,sıkıyönetim süresini kısaltabileceği gibi, tamamiyle de kaldırabilir. Meclisler toplanık değilse, hemen toplantıya çağırılır.

Sıkıyönetimin her defasında iki ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. Bu kararlar, Meclislerin birleşik toplantısında alınır.

Sıkıyönetim veya genel olarak savaş halinde, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği, hürriyetlerin nasıl kayıtlanacağı veya durdurulacağı kanunla gösterilir.

(30) Maddenin ilk şekli:

II. Sayıştay; kamu iktisadi teşebbüslerinin denetlenmesi

Madde 127- Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.

Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümleri ve diğer özlük işleri, Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.

Kamu iktisadi teşebbüslerinin Türkiye Büyük millet Meclisince denetlenmesi kanunla düzenlenir.

(31) Maddenin ilk şekli:

c) Ormanların korunması ve geliştirilmesi

Madde 131- Devlet, ormanların korunması ve ormanlık sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanları, kanuna göre Devletçe yönetilir ve işletilir. Devlet ormanlarının mülkiyeti, yönetimi ve işletilmesi özel kişilere devrolunamaz. Bu ormanlar, zamanaşımıyla mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.

Ormanlar içinde veya hemen yakınında oturan halkın kalkındırılması ve ormanı koruma bakımından gerekirse, başka yere yerleştirilmesi kanunla düzenlenir.

Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir ve bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.

Orman suçları için genel af çıkarılamaz; ormanların tahribine yol açacak hiçbir siyasi propaganda yapılamaz.

(32) Maddenin ilk şekli:

Madde 134- Hâkimlerin nitelikleri, atanmalar, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin veya görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı soruşturma yapılmasına ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarılmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve diğer özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı esasına göre, kanunla düzenlenir.

Hakimler altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler. Askeri hakimlerin yaş haddi kanunla belli edilir.

Hakimler, kanunla belirtilenlerden başka, genel ve özel hiçbir görev alamazlar

(33) Maddenin ilk şekli:

Madde 136- Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.

(34) Maddenin ilk şekli:

Madde 137- Kanun, Cumhuriyet Savcılarının ve Kanun sözcülerinin özlük işlerinde ve görevlerini yapmalarında teminat sağlayıcı hükümler koyar.

Cumhuriyet Başsavcısı, Baş kanun sözcüsü ve Askeri Yargıtay Başsavcısı, yüksek mahkemeler hakimleri hakkındaki hükümlere tabidir.

(35) Bu hüküm Anayasa Mahkemesinin 27.9.1977 gün ve E.1977/82 K. 1977/117 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. (RG. 14.1.1978-16169)

(36) Maddenin ilk şekli:

Madde 138- Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler, asker kişilerin askeri olan suçlarıyla, bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.

Askeri mahkemeler, asker olmayan kişileri, ancak özel kanunda belirtilen askeri suçlarından dolayı yargılarlar.

Askeri mahkemelerin, savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili olduğu kanunla gösterilir.

Askeri mahkemelerde üyelerin çoğunluğunun hakimlik niteliğine sahib olması şarttır.

Askeri yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askeri hakimlerin özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı hakimlik teminatı ve askerlik hizmetinin gereklerine göre özel kanunla düzenlenir.

(37) Bu fıkra 1699 sayılı kanunla konmuştur. Bu cümle Anayasa Mahkemesinin 15.4.1975 gün ve E.73/19, K.75/87 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. (Resmi Gazete 26.2.1976-1551)

(38) Maddenin ilk şekli:

Madde 139- Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli dâvalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.

Yargıtay Üyeleri Yüksek Hakimler Kurulunca, Yargıtay Birinci Başkanıyla İkinci Başkanları ve Cumhuriyet Başsavcısı Yargıtay büyük genel kurulunca, üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.

Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, Başkan ve üyelerinin ve diğer mensuplarının nitelikleri kanunla düzenlenir.

(39) Maddenin ilk şekli:

Madde 140- Danıştay, kanunların başka idari yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derece idare mahkemesidir.

Danıştay, idari uyuşmazlıkları ve davaları görmek ve çözümlemek, Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir. Danıştay Başkan ve üyeleriyle Başkanun sözcüsü, kanunda gösterilen niteliklere sahip kimseler arasından, Anayasa Mahkemesinin asıl ve yedek üyeliklerinden meydana gelen kurulca gizli oyla ve üçte iki çoğunlukla seçilir. İlk iki oylamada çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilir.

Danıştay Başkan ve üyeleriyle Başkanın sözcüsünün seçimlerinde Bakanlar Kurulu ile Danıştay genel kurulunca ayrı ayrı boş yer sayısı kadar aday gösterilir.

Danıştayın kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının nitelikleriyle atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, haklarında disiplin kovuşturması yapılması ve disiplin cezası uygulanması, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.

(40) Maddenin ilk şekli:

Madde 141- Askeri Yargıtay, askeri mahkemelerce verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ayrıca, kanunla gösterilen askeri işlere ait belli davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Askeri Yargıtay üyeleriyle Başsavcısı, hakimlik niteliğine sahip kırk yaşını bitirmiş ve en az on yılı askeri hakimlik veya askeri savcılık yapmış kimseler arasından, Askeri Yargıtay genel kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğuyla boş yerin üç misli olarak gösterdiği adaylar arasından Cumhurbaşkanınca seçilir.

Askeri Yargıtay, Başkanlarını kendi üyeleri arasından seçer. Askeri Yargıtayın kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, üyeler hakkındaki disiplin işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre, kanunla düzenlenir.

(41) Maddenin ilk şekli:

Madde 143- Yüksek Hakimler Kurulu, onsekiz asıl ve beş yedek üyeden kuruludur. Bu üyelerden altısı Yargıtay genel kurulunca, altısı birince sınıfa ayrılmış hakimlerce ve kendi aralarından gizli oyla seçilir. Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu, yüksek mahkemelerde hakimlik etmiş veya bunlara üye olma şartlarını kazanmış kimseler arasından gizli oyla ve üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile üçer üye seçerler. Bu usulle Yargıtay genel kurulunca iki, birinci sınıfa ayrılmış hakimler ile Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu tarafından birer yedek üye seçilir.

Yüksek Hakimler kurulu, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kendi içinden Başkanını seçer.

Yüksek Hakimler Kurulu üyelerinin görev süresi dört yıldır. Her iki yılda yarısının seçimi yenilenir. Hakimlik görevinde iken seçilmiş olan üyeler ardı ardına ilk defa seçilemez.

Yüksek Hakimler Kurulu üyeleri, görevleri süresince başka bir iş ve görev alamazlar.

Yüksek Hakimler Kurulunun kuruluşu, çalışma usulleri, bölümleri ve bu bölümlerin görevleriyle toplantı ve karar yeter sayıları, Başkan ve üyelerinin aylık ve ödenekleri kanunla düzenlenir.

Adalet Bakanı, Yüksek Hakimler Kurulu toplantılarına katılabilir; oylamaya katılamaz.

(42) Maddenin ilk şekli:

Madde 144- Hakimlerin bütün özlük işleri hakkında karar verme yetkisi Yüksek Hakimler Kurulunundur.

Bir hakimin, her ne sebeple olursa olsun, meslekten çıkarılması hakkındaki karar, genel kurulun salt çoğunluğuyla alınır.

Adalet Bakanı, gerekli gördüğü hallerde, bir hakim hakkında disiplin kovuşturması açılması için Yüksek Hakimler kuruluna başvurabilir. Bir mahkemenin veya bir kadronun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi, Yüksek Hakimler Kurulunun uygun görmesine bağlıdır.

Hakimlerin denetimi, belli konular için Yüksek Hakimler Kurulunca görevlendirilecek üst derecedeki hakimler eliyle yapılır.

(43) Bu hüküm Anayasa Mahkemesinin 27.1.1972 gün ve E.1976/43 K. 1977/4 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. RG. 21.4.1977-15916

(44) Maddenin ilk şekli:

Madde 145- Anayasa Mahkemesi, onbeş asıl ve beş yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden dördü Yargıtay, üçü Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleriyle Başsavcı ve Başkanun sözcüsü arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bir üye, Sayıştay genel kurulunca kendi başkan ve üyeleri arasından aynı usulle seçilir. Millet Meclisi üç, Cumhuriyet Senatosu iki üye seçer. Cumhurbaşkanınca da iki üye seçilir. Cumhurbaşkanı, bu üyelerden birini, Askeri Yargıtay genel kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğuyla ve gizli oyla göstereceği üç aday arasından seçer. Anayasa Mahkemesi, kendi üyeleri arasından, gizli oyla ve üçte iki çoğunlukla, dört yıl için, bir Başkan ve Bir Başkanvekili seçer; yeniden seçilmek caizdir. Yasama Meclisleri, bu seçimleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışından, üye tamsayılarının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla yaparlar. İlk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetinilir. Yasama meclislerince seçilecek üyelerden birer kişinin, Üniversitelerin hukuk, iktisat ve siyasal bilimler öğretim üyelerinin birlikte toplanarak, açık üyeliklerin üç katı tutarında ve gizli oyla gösterecekleri adaylar arasından olması gereklidir.

Anayasa Mahkemesine asıl veya yedek üye olabilmek için kırk yaşını doldurmuş bulunmak ve Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay veya Sayıştayda Başkanlık, üyelik, Başsavcılık. Başkanun sözcülüğü veya Üniversitelerde hukuk, iktisat ve siyasal bilimler alanlarında en az beş yıl öğretim üyeliği veya onbeş yıl avukatlık yapmış olması şarttır.

Anayasa Mahkemesine, Yargıtay iki, Danıştay ile Yasama Meclislerinin her biri birer yedek üye seçerler. Yedek üyelerin seçiminde de, asılların seçimindeki usul uygulanır.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, resmi veya özel hiç bir görev alamazlar.

(45) Maddenin ilk şekli:

Madde 147- Anayasa Mahkemesi, kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüklerinin Anayasaya uygunluğunu denetler.

Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Yüksek Hakimler Kurulu ve Sayıştay Başkan ve Üyelerini, Cumhuriyet Başsavcısını, Başkanun sözcüsünü, Askeri Yargıtay Başsavcısını ve kendi üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatiyle yargılar ve Anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirir.

Anayasa Mahkemesinin, Yüce Divan sıfatiyle yargılamasında savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı yapar.

(46) Maddenin ilk şekli:

Madde 148- Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunla; Mahkemenin çalışma tarzı ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı İçtüzükle düzenlenir.

Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatiyle baktığı davalar dışındaki işleri, dosya üzerinde inceler. Ancak gerekli gördüğü hallerde, sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri çağırır.

(47) Maddenin ilk şekli:

Madde 149- Cumhurbaşkanı; son milletvekili genel seçimlerinde muteber oy sayısının en az yüzde onunu olan veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsilcisi bulunan siyasi partiler veya bunların meclis grupları; Yasama Meclislerinden birinin üye tam sayısının en az altıda biri tutarındaki üyeleri; kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda Yüksek Hakimler Kurulu, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Üniversiteler, kanunların veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüklerinin veya bunların belirli madde ve hükümlerinin Anayasaya aykırılığı iddiasiyle, Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilirler.

(48) Maddenin ilk şekli:

Madde 151- Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.

Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse, bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.

Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere üç ay içinde kararını verir.

Bu süre içinde karar verilmezse, Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını, kendi kanısına göre çözümleyerek davayı yürütür. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkemeler buna uymak zorundadır.

(49) Maddenin ilk şekli:

Madde 152- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.

Anayasa Mahkemesince, Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya İçtüzük veya bunların iptal edilen hükümleri, karar tarihinde yürürlükten kalkar. Gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın verildiği günden başlayarak altı ayı geçemez.

İptal kararı geriye yürümez.

Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden gelen Anayasaya aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı olacağına da karar verebilir.

Anayasa Mahkemesi kararları, Resmi Gazetede hemen yayınlanır ve Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.

(50) Bu madde, 1188 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. Bu değişiklik Anayasa Mahkemesinin E.70/1, K.70/31 sayılı ve 16.6.1970 günlü kararı ile iptal edilmiştir. (RG. 7.6.1971- 13858). Bu madde 1801 sayılı Kanun ile yeniden yürürlükten kaldırılmıştır.

(51) 17.4.1970 gün ve 1254 sayılı Kanunla konmuştur.

(52) 20.9.1971 gün ve 1488 sayılı Kanunla konmuştur.

(53) 15.3.1973 gün ve 1699 sayılı Kanunla konmuştur

1961 Anayasası kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »

1924 Anayasası

ANAYASA (*)

(1924)

T. Düstur, Cilt 26, s.170

Resmi Gazete 15/1/1945-5905

Kanun No Kanun Tarihi
4695 10/1/1945

BİRİNCİ BÖLÜM

Esas Hükümler
Madde 1- Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.

Madde 2- Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi Layik ve Devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkent Ankara’dır. (**)

Madde 3- Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir.

Madde 4- Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır.

Madde 5- Yasama yetkisi ve yürütme erki Büyük Millet Meclisinde belirir ve onda toplanır.

Madde 6- Meclis, yasama yetkisini kendi kullanır.

Madde 7- Meclis, yürütme yetkisini kendi seçtiği Cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği Bakanlar Kurulu eliyle kullanır.

Meclis, Hükûmeti her vakit denetleyebilir ve düşürebilir.

Madde 8- Yargı hakkı, millet adına usul ve kanuna göre bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır.

——————————————————————————–

(*) 20/4/1340 tarih ve 491 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanununun, 10/1/1945 tarih ve 4695 sayılı Kanunla, mana ve kavramda bir değişiklik yapılmaksızın Türkçeleştirilmiş şeklidir.

(**) Maddenin ilk şekli:

“Türkiye Devletinin dini, dinî İslâmdır: Resmi dili Türkçedir; makkarı Ankara şehridir.”

Maddenin 1222 sayılı kanunla değişik şekli:

“Türkiye Devletinin resmi dili Türkçedir; makkarı Ankara şehridir.”
——————————————————————————–

İKİNCİ BÖLÜM

Yasama Görevi

Madde 9- Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel kanuna göre millet tarafından seçilmiş milletvekillerinden kurulur.

Madde 10- Milletvekili seçmek, yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk’ün hakkıdır. (*)

Madde 11- Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk milletvekili seçilebilir. (**)

Madde 12- Yabancı Devlet resmi hizmetinde bulunanlar terhipli cezaları gerektiren suçlardan veya hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, kısıtlılar, yabancı Devlet uyrukluğunu ileri sürenler kamu hizmetlerinden yasaklılar, Türkçe okuyup yazma bilmiyenler milletvekili seçilemezler.

Madde 13- Büyük Millet Meclisinin seçimi dört yılda bir yapılır.

Süresi biten milletvekilleri tekrar seçilebilirler.

Eski Meclis, yeni Meclisin toplanmasına kadar devam eder.

Yeni seçim yapılmasına imkân görülmezse, toplanma dönemi bir yıl daha uzatılabilir.

Her milletvekili, yalnız kendini seçen çevrenin değil, bütün milletin vekilidir.

Madde 14- Büyük Millet Meclisi, her yıl kasım ayı başında çağrısız toplanır.

Meclis, üyelerinin memleket içinde dolaşmaları, inceleme yapmaları, denetleme vazifelerine hazırlanmaları ve dinlenmeleri için çalışmasına yılda altı aydan fazla ara veremez.

Madde 15- Kanun teklif etmek hakkı, Meclis üyelerinin ve Bakanlar Kurulunundur.

Madde 16- Milletvekilleri Meclise katıldıklarında şöyle andiçerler.(***)

“Namusum üzerine söz veririm ki:

Vatanın ve milletin mutluluğuna, esenliğine, milletin kayıtsız şartsız eğemenliğine aykırı bir amaç gütmiyeceğim ve Cumhuriyet esaslarına bağlılıktan ayrılmıyacağım.”

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“Onsekiz yaşını ikmal eden her erkek Türk mebusan intihabına iştirak etmek hakkını haizdir.”

(**) Maddenin ilk şekli:

“ otuz yaşını ikmal eden her erkek Türk, mebus intihap edilmek salahiyetini haizdir.”

(***) Maddenin ilk şekli:

“ Mebuslar Meclise iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar;

(Vatan ve milletin saadet ve selametine ve milletin bilâ kaydu şart hakimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma “Vallahi”).”

——————————————————————————–

Madde 17- Bir milletvekili ne Meclis içindeki oy, düşünce ve demeçlerinden ne de Meclisteki oy, düşünce ve demeçlerini Meclis dışında söylemek ve açığa vurmaktan sorumlu değildir. Seçiminden gerek önce ve gerek sonra üstüne suç atılan bir milletvekili Kamutayın kararı olmadıkça sanık olarak sorgulanamaz, tutulamaz ve yargılanamaz. Cinayetten suçüstü yakalanma hali bu hükmün dışındadır. Ancak bu halde yetkili makam bunu hemen Meclise bildirmek ödevindedir. Seçiminden önce veya sonra bir milletvekili hakkında verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi milletvekilliği süresinin sonuna bırakılır. Milletvekilliği süresi içinde zamanaşımı yürümez.

Madde 18- Milletvekillerinin yıllık ödenekleri özel kanunla gösterilir.

Madde 19- Araverme sırasında Cumhurbaşkanı veya Meclis Başkanı gerekli görürse meclisi toplanmıya çağırabilir. Üyelerden beşte birinin istemesi üzerine de Meclis Başkanı Meclisi toplanmıya çağırır.

Madde 20- Meclis görüşmeleri herkese açıktır ve olduğu gibi yayılır.

Fakat Meclis, İçtüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar dahi yapabilir. Kapalı oturumlardaki görüşmeleri yaymak Meclisin kararına bağlıdır.

Madde 21- Meclis görüşmelerini İç tüzük hükümlerine göre yapar.

Madde 22- Soru, gensoru ve Meclis soruşturması Meclisin yetkilerinden olup bunların nasıl yapılacağı İç tüzükte gösterilir.

Madde 23- Milletvekilliği ile Hükûmet memurluğu bir kişide birleşemez.

Madde 24- Türkiye Büyük Millet Meclisi kamutayı her kasım ayı başında kendine bir yıl için bir başkan, üç Başkan vekili seçer.

Madde 25- Seçim dönemi bitmeden Meclis, üyelerinin tam sayısının saltçokluğu ile seçim yenilemeğe karar verirse, yeni toplanan Meclisin seçim dönemi kasım ayından başlar.

Kasımdan önceki toplantı, olağanüstü toplantı sayılır.

Madde 26- Kanun koymak, kanunlarda değişiklik yapmak, kanunları yorumlamak, kanunları kaldırmak, Devletlerle sözleşme, andlaşma ve barış yapmak, harb ilan etmek, Devletin bütçe ve kesin hesap kanunlarını incelemek ve onamak, para basmak, tekelli ve akçalı yüklenme sözleşmelerini ve imtiyazları onamak ve bozmak, genel ve özel af ilan etmek, cezaları hafifletmek ve değiştirmek, kanun soruşturmalarını ve kanun cezalarını ertelemek, mahkemelerden çıkıp kesinleşen ölüm cezası hükümlerini yerine getirmek gibi görevleri Büyük Millet Meclisi ancak kendisi yapar. (*)

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“ Büyük Millet Meclisi ahkâmı şer’iyenin tenfizi, kavaninin vaz’ı tâdili, tefsiri, fesih ve ilgası, devletlerle mukavele, muahede ve sulh akti, harp ilanı, muvazenei umumiyei maliye ve Devletin umum hesabı kati kanunlarının tetkik ve tasdiki, meskukat darbı, inhisar ve mali taahhüdü mutazammın mukavelat ve imtiyazatın tasdik ve feshi, umumi ve hususi af ilanı, cezaların tahfif veya tahvili, tahkikat ve mücazatı kanuniyetinin tecili, mahkemelerden sadır olup katiyet kesbetmiş olan idam hükümlerin infazı gibi vezaifi bizzat kendi ifa eder.”

——————————————————————————–

Madde 27- Bir milletvekilinin vatan hayınlığı ve milletvekilliği sırasında yiyicilik suçlarından biriyle sanık olduğuna Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamutayı hazır üyelerinin üte iki oy çokluğu ile karar verilir yahut on ikinci maddede yazılı suçlardan biriyle hüküm giyer ve bu da kesinleşirse milletvekilliği sıfatı kalkar.

Madde 28- Çekilme, kanun hükümleri gereğince kısıtlanma, özürsüz ve izinsiz iki ay Meclise devamsızlık yahut memurluk kabul etme hallerinde milletvekilliği düşer.

Madde 29- Ölen yahut yukardaki maddeler gereğince milletvekilliği sıfatı kalkan veya düşen milletvekilinin yerine bir başkası seçilir.

Madde 30- Büyük Millet Meclisi kendi kolluk işlerini Başkanı elile düzenler ve yürütür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Yürütme Görevi
Madde 31- Türkiye Cumhurbaşkanı, Büyük Millet Meclisi kamutayı tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi, yeni Cumhurbaşkanının seçimine kadar sürer. Yeniden seçilmek olur.

Madde 32- Cumhurbaşkanı, Devletin başıdır. Bu sıfatla törenli oturumlarda Meclise ve gerekli gördükçe bakanlar kuruluna Başkanlık eder ve Cumhurbaşkanı kaldıkça Meclis tartışma ve görüşmelerine katılamaz ve oy veremez.

Madde 33- Cumhurbaşkanı, hastalık ve memleket dışı yolculuk gibi bir sebeple görevini yapamaz veya ölüm, çekilme ve başka sebeple Cumhurbaşkanlığı açık kalırsa Büyük Millet Meclisi Başkanı vekil olarak Cumhurbaşkanlığı görevini yapar.

Madde34- Cumhurbaşkanlığı boş kaldığında Meclis toplanıksa Cumhurbaşkanını hemen seçer.

Meclis toplanık değilse Başkanı tarafından hemen toplanmaya çağrılarak Cumhurbaşkanı seçilir. Meclisin seçim dönemi sona ermiş veya seçimin yenilenmesine karar verilmiş olursa Cumhurbaşkanını gelecek Meclis seçer.

Madde 35- Cumhurbaşkanı, Meclisin kabul ettiği kanunları on gün içinde ilan eder.

Cumhurbaşkanı, uygun bulmadığı kanunları bir daha görüşülmek üzere gene on gün içinde gerekçesi ile birlikte Meclise geri verir. Anayasa ile Bütçe kanunu bu hüküm dışındadır.

Meclis geri verilen kanunu gene kabul ederse Cumhurbaşkanı onu ilan etmek ödevindedir.

Madde 36- Cumhurbaşkanı her yıl Kasım ayında hükümetin geçen yıldaki çalışmaları ve giren yıl içinde alınması uygun görülen tedbirler hakkında bir söylev verir. Yahut söylevini Başbakana okutur.

Madde 37- Cumhurbaşkanı, yabancı devletler yanında Türkiye Cumhuriyetinin siyasi temsilcilerini tayin eder ve yabancı devletlerin siyasi temsilcilerini kabul eder.

Madde 38- Cumhurbaşkanı, seçiminden hemen sonra Meclis önünde şöyle andiçer:(*)

“Namusum üzerine söz veririm ki:

Cumhurbaşkanı olarak, Cumhuriyet kanunlarını, milletin egemenlik esaslarını sayacağım;

Ve bunları müdafaa edeceğim;

Türk milletinin mutluluğuna bütün bağlılığımla, bütün kuvvetimle çalışacağım;

Türk Devletine yönelecek her tehlikeyi en son şiddetle önleyeceğim;

Türkiye’nin şanını, şerefini koruyup yükseltmek, üstüme aldığım görevin isterlerini yerine getirmek için olanca varlığımla çalışmaktan asla ayrılmıyacağım.”

Madde 39- Cumhurbaşkanının çıkaracağı bütün kararlar Başbakan ile birlikte ilgili Bakan tarafından imzalanır.

Madde 40- Başkomutanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüce varlığından ayrılmaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur. Harb kuvvetlerinin komutası barışta özel kanuna göre Genel kurmay Başkanlığına ve seferde Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilecek kimseye verilir.

Madde 41- Cumhurbaşkanı, vatan hayınlığı halinde Büyük Millet meclisine karşı sorumludur. Cumhurbaşkanının çıkaracağı bütün kararlardan doğacak sorumlar 39 uncu madde gereğince bu kararı imzalayan Başbakanın ve ilgili bakanındır.

Cumhurbaşkanının özlük işlerinden dolayı sorumlanması gerekirse Anayasanın milletvekilliği dokunulmazlığı ile ilgili 17 nci maddesi hükümlerine uyulur.

Madde 42- Cumhurbaşkanı, Hükümetin teklifi üzerine, daimi malulluk veya kocama gibi özlük sebeplerden dolayı belli kimselerin cezalarını kaldırabilir veya hafifletebilir.

Cumhurbaşkanı, Büyük Millet Meclisi tarafından sanıklanarak hüküm giyen bakanlar hakkında bu yetkiyi kullanamaz.

Madde 43- Cumhurbaşkanının ödeneği özel kanunla gösterilir.

Madde 44- Başbakan, Cumhurbaşkanınca Meclis üyeleri arasından tayin olunur.

Öteki bakanlar Başbakanca meclis üyeleri arasından seçilip tamamı Cumhurbaşkanı tarafından onandıktan sonra Meclise sunulur.

Meclis toplanık değilse sunma işi Meclisin toplanmasına bırakılır.

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“ Reisicumhur intihabı akabinde ve Meclis huzurunda şu suretle yemin eder:

(Reisicumhur sıfatı ile Cumhuriyetin kanunlarına ve hakimiyeti milliye esaslarına riayet ve bunları müdafaa, Türk Milletinin saadetine sadıkane ve bütün kuvvetimle sarfı mesai, Türk devletine teveccüh edecek her tehlikeyi kemali şiddetle men Türkiye’nin şan ve şerefini vikaye ve ilaya ve deruhde ettiğim vazifenin icabatına hasrınefs etmekten ayrılmıyacağıma “Vallahi”)”.

——————————————————————————–

Hükûmet, tutacağı yolu ve siyasi görüşünü en geç bir hafta içinde Meclise bildirir ve ondan güven ister. (*)

Madde 45- Bakanlar, Başbakanın reisliği altında (Bakanlar Kurulu)’nu meydana getirir.

Madde 46- Bakanlar Kurulu, Hükümetin genel politikasından birlikte sorumludur.

Bakanların her biri kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden ve politikasının genel gidişinden tekbaşına sorumludur.

Madde 47- Bakanların görev ve sorumları özel kanunla gösterilir. (**)

Madde 48- Bakanlıkların kuruluşu özel kanuna bağlıdır. (***)

Madde 49- İzinli veya herhangi bir sebeble özürlü olan bir Bakana, Bakanlar Kurulu üyelerinden bir başkası geçici olarak vekillik eder. Ancak bir Bakan birden fazlasına vekillik edemez. (****)

Madde 50- Bakanlardan birinin Yücedivana yollanması hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisince verilen karar, kendisini Bakanlıktan da düşürür. (*****)

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“ Başvekil, Reisicumhur canibinden ve Meclis azası meyanından tayin olunur. Sair vekiller Başvekil tarafından, Meclis azası arasından intihap olunarak heyeti umumiyesi reisicumhurun tasdiki ile Meclise arzolunur. Meclis müctemi değilse arz keyfiyeti meclisin içtimaına talik olunur.

Hükümet hattı hareket ve siyasi noktai nazarını azami bir hafta zarfında Meclise bildirir ve itimat talep eder”

Maddenin 3115 sayılı kanunla değişiklik şekli:

“Başvekil, Reisicumhur canibinden ve Meclis azası meyanından tayin olunur. Sair vekiller Başvekil tarafından Meclis azası arasından intihap olunarak heyeti umumiyesi Reisicumhurun tasdiki ile Meclise arz olunur.

Meclis müçtemi değilse arz keyfiyeti Meclisin içtimaına talik olunur. Hükûmet hattı hareket ve siyasi noktai nazarını azami bir hafta zarfında Meclise bildirir ve itimat talep eder.

Siyasi müsteşarları Başvekil, Meclis azası arasından geçerek Reisicumhurun tasdikine arz eder.

(**) Maddenin ilk şekli:

“ Vekillerin vazife ve mesuliyetleri kanunu mahsus ile tayin olunur.”

Maddenin 3115 sayılı kanunla değişik şekli:

“Vekillerin ve siyasi müsteşarların vazife ve mesuliyetleri mahsus kanunla tayin olunur”

(***) Maddenin ilk şekli:

“Vekillerin adedi kanunla tayin olunur.”

(****) Maddenin ilk şekli:

“ Mezun veyahut herhangi bir sebeple mazur olan bir Vekile, İcra Vekilleri Heyeti azasından bir diğeri muvakkaten niyabet eder. Ancak bir Vekil bir Vekaletten fazlasına niyabet edemez.

Maddenin 3115 sayılı kanunla muaddel şekli:

“Mezun ve herhangi bir sebeple mazur olan bir vekile İcra Vekilleri Heyeti azasından bir diğeri veya siyasi müsteşarlardan biri muvakkaten niyabet eder. Ancak bir vekil veya bir siyasi müsteşar bir vekaletten fazlasına niyabet edemez.

Siyasi müsteşarın vekile niyabeti halinde kararnamesi Meclise arz olunur.”

(*****) Maddenin ilk şekli:

“Türkiye Büyük Millet Meclisince İcra Vekillerinden birinin Divanı Aliye sevkine dair verilen karar Vekaletten sukutunu dahi mutazammındır.”

Maddenin 3115 sayılı kanunla değişik şekli:

“İcra Vekillerinden veya siyasi müsteşarlardan birinin Divanı Âliye sevkine dair Türkiye Büyük Milet Meclisince verilen karar vekalet veya müsteşarlıktan sukutu dahi mutazammındır.”

——————————————————————————–

Madde 51- İdare davalarına bakmak ve idare uyuşmazlıklarını çözmek, Hükumetçe hazırlanarak kendine verilecek kanun tasarıları ve imtiyaz sözleşme ve şartlaşmaları üzerine düşünüşünü bildirmek, gerek kendi özel kanunu ve gerek başka kanunlarla gösterilen görevleri yapmak üzere bir Danıştay kurulur. Danıştay başkanları ve üyeleri, daha önce önemli görevlerde bulunmuş, uzmanlıkları, bilgileri ve görgüleriyle belirgin kimseler arasından Büyük Millet Meclisince seçilir.

Madde 52- Bakanlar kurulu, kanunların uygulanışlarını göstermek yahut kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere içinde yeni hükümler bulunmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyle tüzükler çıkarır.

Tüzükler Cumhurbaşkanının imzası ve ilaniyle yürürlüğe girer.

Tüzüklerin kanunlara aykırılığı ileri sürüldükte bunun çözüm yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Yargı Erki

Madde 53- Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri kanunla gösterilir.

Madde 54- Yargıçlar, bütün davaların görülmesinde ve hükmünde bağımsızdırlar ve bu işlerine hiçbir türlü karışılamaz. Ancak kanun hükmüne bağlıdırlar.

Mahkemelerin kararlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu hiçbir türlü değiştiremezler, başkalayamazlar, geciktiremezler ve hükümlerinin yerine getirilmesine engel olamazlar.

Madde 55- Yargıçlar, kanunda gösterilen usuller ve haller dışında görevlerinden çıkarılamazlar.

Madde 56- Yargıçların nitelikleri, hakları, görevleri, aylık ve ödenekleri, nasıl tayin olunacakları ve görevlerinden nasıl çıkarılacakları özel kanunla gösterilir.

Madde 57- Yargıçlar, kanunla gösterilenlerden başka genel veya özel hiçbir görev alamazlar.

Madde 58- Mahkemelerde yargılamalar herkese açıktır.

Yalnız yargılama usulü kanunları gereğince bir yargılamanın kapalı olmasına mahkeme karar verebilir.

Madde 59- Herkes mahkeme önünde haklarını korumak için gerekli gördüğü yasalı araçları kullanmakta serbesttir.

Madde 60- Hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davalara bakmazlık edemez. Görev ve yetki dışında olan davalar ancak bir kararla reddolunur.

Yücedivan

Madde 61- Bakanları, Danıştay ve Yargıtay başkanları ve üyelerini ve Cumhuriyet Başsavcısını görevlerinden doğacak işlerden dolayı yargılamak için Yücedivan kurulur. (*)

Madde 62- Yücedivan üyeliği için, on biri Yargıtay, onu Danıştay başkanları ve üyeleri arasından ve kendi Genelkurulları tarafından gerekli görüldükte gizli oyla, yirmi bir kişi seçilir.

Bunlar gizli oy ve salt çoğunlukla içlerinden birini Başkan ve birini Başkan vekili seçerler.

Madde 63- Yücedivan bir Başkan ve on dört üye ile kurulur ve kararlarını salt çoğunlukla verir.

Geri kalan altı kişi gerektiğinde kurulun eksiğini tamamlamak için yedek üye durumundadır.

Bu yedek üyeleri, üçü Yargıtay, üçü Danıştay’dan seçilmiş üyeler arasında olmak üzere adçekme ile ayrılır.

Başkanlığa ve başkan vekilliğine seçilenler bu adçekmeye girmezler.

Madde 64- Yücedivanın savcılık görevi, Başsavcılık tarafından görülür.

Madde 65- Yücedivanın kararları kesindir.

Madde 66- Yücedivan kanunlara göre yargılar ve hüküm verir.

Madde 67- Yücedivan gerekli görüldüğünde Türkiye Büyük Millet Meclisi karariyle kurulur.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Türklerin Kamu Hakları
Madde 68- Her Türk hür doğar, hür yaşar. Hürriyet, başkasına zarar vermiyecek her şeyi yapabilmektir.

Tabii haklardan olan hürriyetin herkes için sınırı, başkalarının hürriyeti sınırıdır. Bu sınırı ancak kanun çizer.

Madde 69- Türkler kanun karşısında eşittirler ve ayrıksız kanuna uymak ödevindedirler. Her türlü grup, sınıf, aile ve kişi ayrıcalıkları kaldırılmıştır ve yasaktır.

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“Vazifelerinden münbais hususatta İcra Vekilleriyle Şurayı Devlet ve Mahkemei Temyiz rüesa ve azasını ve Başmüddeiumumiyi muhakeme etmek üzere bir (Divanı Âli) teşkil edilir.”

Maddenin 3155 sayılı kanunla değişik şekli:

“Vazifelerinden münbais hususatta İcra Vekilleri ve siyasi müsteşarları ve Şurayı Devlet ve Temyiz Mahkemesi rüesası ve azasını ve Cumhuriyet Başmüddeimumisini muhakeme etmek üzere bir (Divanı Ali) teşkil edilir.”

——————————————————————————–

Madde 70- Kişi dokunulmazlığı, vicdan, düşünme, söz, yayım, yolculuk, bağıt, çalışma, mülkedinme, malını ve hakkını kullanma, toplanma, dernek kurma, ortaklık kurma hakları ve hürriyetleri Türklerin tabii haklarındandır.

Madde 71- Cana, mala, ırza, konuta hiçbir türlü dokunulamaz.

Madde 72- Kanunda yazılı hal ve şekillerden başka türlü hiçbir kimse yakalanamaz ve tutulmaz.

Madde 73- İşkence, eziyet, zoralım ve angarya yasaktır.

Madde 74- Kamu faydasına gerekli olduğu usulüne göre anlaşılmadıkça ve özel kanunları gereğince değer pahası peşin verilmedikçe hiç kimsenin malı ve mülkü kamulaştırılamaz.

Çiftçiyi toprak sahibi kılmak ve ormanları devletleştirmek için alınacak toprak ve ormanların kamulaştırma karşılığı ve bu karşılıkların ödenişi özel kanunlarla gösterilir.

Olağanüstü hallerde kanuna göre yükletilecek para ve mal ve çalışma ödevleri dışında hiçbir kimse başka hiçbir şey yapmaya ve vermeye zorlanamaz. (*)

Madde 75- Hiçbir kimse felsefi inanından, din ve mezhebinden dolayı kınanamaz. Güvenliğe ve edep törelerine ve kanunlar hükümlerine aykırı bulunmamak üzere her türlü din törenleri serbesttir. (**)

Madde 76- Kanunda yazılı usul ve haller dışında kimsenin konutuna girilemez ve üstü aranamaz.

Madde 77- Basın, kanun çerçevesinde serbesttir ve yayımından önce denetlenemez, yoklanamaz.

Madde 78- Seferberlik ve sıkıyönetim hallerinin veyahut salgın hastalıklardan dolayı kanun gereğine alınacak tedbirlerin gerektirdiği kısıntıların dışında yolculuk hiçbir kayıt altına alınamaz.

Madde 79- Bağıtların, çalışmaların, mülkedinme ve hak ve mal kullanmanın, toplanmaların, derneklerin ve ortaklıkların serbestlik sınırı kanunlarla çizilir.

Madde 80- Hükûmetin gözetimi ve denetlemesi altında ve kanun çerçevesinde her türlü öğretim serbesttir.

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“Menafii umumiye için lüzumu usulen tahakkuk etmedikçe ve kanunu mahsus mucibince değer pahası peşin verilmedikçe hiçbir kimsenin malı istimval ve mülkü istimlak olunamaz.

Fevkalade ahvalde kanun mucibince tahmil olunacak nakdi, ayni ve sayu amele müteallık mükellefiyetler müstesna olmak üzere hiçbir kimse hiçbir fedakarlığa icbar edilemez.”

(**) Maddenin ilk şekli:

“Hiçbir kimse mensup olduğu, din, mezhep, tarikat ve felsefi içtihadından dolayı muaheze edilemez. Asayiş, adabı muaşereti umumiye ve kavanine mugayir olmamak üzere her türlü ayinler serbesttir.”

——————————————————————————–

Madde 81- Postalara verilen kağıtlar, mektuplar ve her türlü emanetler yetkili sorgu yargıcı veya yetkili mahkeme kararı olmadıkça açılamaz ve telgraf ve telefonla haberleşmenin gizliliği bozulamaz.

Madde 82- Türkler gerek kendileri, gerek kamu ile ilgili olarak kanunlara ve tüzüklere aykırı gördükleri hallerde yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine tek başlarına veya toplu olarak haber verebilir ve şikayette bulunabilirler. Haber veya şikayeti alan makam kişi ile ilgili başvurmaların sonucunu dilekçiye yazılı olarak bildirmek ödevindedir.

Madde 83- Hiç kimse kanunca bağlı olduğu mahkemeden başka bir mahkemeye verilemez ve yollanamaz.

Madde 84- Vergi, Devletin genel giderleri için, halkın pay vermesi demektir.

Bu esaslara aykırı olarak gerçek veya tüzel kişiler tarafından veya onlar adına resimler, ondalık alınması ve başka yüklemeler yapılması yasaktır.

Madde 85- Vergiler ancak kanunla salınır ve alınır.

Devletçe, illerin özel idarelerince ve belediyelerce alınagelmekte olan resimler ve yüklemeler, kanunları yapılıncaya kadar alınabilir.

Madde 86- Harb halinde veya harbi gerektirecek bir durum baş gösterdikte veya ayaklanma olduğunda yahut vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtiler görüldükte Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere yurdun bir kesiminde veya her yerinde sıkıyönetim ilan edebilir ve bunu hemen Meclisin onamasına sunar. Meclis sıkıyönetim süresini, gerekirse uzatabilir veya kısaltabilir. Meclis toplanık değilse hemen toplanmaya çağrılır.

Sıkıyönetim süresi ancak Meclisin karariyle uzatılabilir.

Sıkıyönetim, kişi ve konut dokunulmazlığının, basın, gönderişme, dernek, ortaklık hürriyetlerinin geçici olarak kayıtlanması veya durdurulması demektir.

Sıkıyönetim bölgesiyle bu bölgede hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği harb halinde de dokunulmazlığın ve diğer hürriyetlerin nasıl kayıtlanabileceği veya durdurulacağı kanunla gösterilir.

Madde 87- Kadın, erkek bütün Türkler ilk öğretimden geçmek ödevindedirler. İlk öğretim Devlet okullarında parasızdır.

Madde 88- Türkiye’de din ve ırk ayırdedilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese “Türk” denir.

Türkiye’de veya Türkiye dışında bir Türk babadan gelen yahut Türkiye’de yerleşmiş bir yabancı babadan Türkiye’de dünyaya gelipte memleket içinde oturan ve erginlik yaşına vardığında resmi olarak Türk vatandaşlığını isteyen yahut Vatandaşlık Kanunu gereğince Türklüğe kabul olunan herkes Türktür.

Türklük sıfatının kaybı kanunda yazılı hallerde olur.

ALTINCI BÖLÜM

Türlü Maddeler
İller

Madde 89- Türkiye, coğrafya durumu ve ekonomi ilişkileri bakımından illere, iller ilçelere, ilçeler bucaklara bölünmüştür ve bucaklar da kasaba ve köylerden meydana gelir.

Madde 90- İllerle şehir, kasaba ve köyler tüzelkişilik sahibidirler.

Madde 91- İllerin işleri, yetki genişliği ve görev ayrımı esaslarına göre idare olunur.

Memurlar

Madde 92- Siyasi hakları olan her Türkün, yeterliğine ve hakedişine göre, Devlet memuru olmak hakkıdır.

Madde 93- Bütün memurların nitelikleri, hakları, görevleri, aylık ve ödenekleri, göreve alınmaları ve görevden çıkarılmaları, yükselme ve ilerlemeleri özel kanunla gösterilir.

Madde 94- Kanuna aykırı işlerde üstün emrine uymuş olmak memuru sorumdan kurtarmaz.

Maliye İşleri

Madde 95- Bütçe Kanunu tasarısı ve buna bağlı bütçeler ve cetvellerle katma bütçeler Meclise bütçe yılı başından en az üç ay önce sunulur. (*)

Madde 96- Devlete malları bütçe dışı harcanamaz.

Madde 97- Bütçe Kanununun geçerliği bir yıldır.

Madde 98- Kesinhesap kanunu, ilişkin olduğu yıl bütçesinin hesap dönemi içinde elde edilen gelirle gene o yılki ödemelerin gerçekleşmiş tutarını gösterir kanundur. Bunun şekli ve bölümleri Bütçe Kanunu ile tam karşılıklı olacaktır.

Madde 99- Her yılın kesin hesap kanunu tasarısı o yılın sonundan başlıyarak en geç ikinci yıl Kasım ayı başına kadar Büyük Millet Meclisine sunulur.

Madde 100- Büyük Millet Meclisine bağlı ve Devletin gelirlerini ve giderlerini özel kanuna göre denetlemekle görevli bir Sayıştay kurulur.

Madde 101- Sayıştay, genel uygunluk bildirimini ilişkin olduğu kesin hesap kanununun maliyece Büyük Millet Meclisine verilmesi tarihinden başlıyarak en geç altı ay içinde Meclise sunar.

Anayasanın Dayanakları

Madde 102- Anayasada değişiklik yapılması aşağıdaki şartlara bağlıdır:

Değişiklik teklifinin Meclis tam üyesinin en az üçte biri tarafından imzalanması şarttır.

Değişiklikler ancak tam sayısının üçte iki oy çokluğu ile kabul edilebilir.

Bu kanunun, Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki birinci maddesinde değişiklik ve başkalama yapılması hiçbir türlü teklif dahi edilemez.

——————————————————————————–

(*) Maddenin ilk şekli:

“Muvazenei Umumiye Kanunu müteallik olduğu senei maliyenin duhulünde mevkii icraya konulabilmek için layihası ve merbutu bütçeler ve cetveller nihayet Teşrinisani iptidasında Meclise takdim olunur.”

——————————————————————————–

Madde 103- Anayasanın hiçbir maddesi hiçbir sebep ve bahane ile savsanamaz ve işlerlikten alakonamaz. Hiçbir kanun Anayasaya aykırı olamaz.

Madde 104- 20 Nisan 1340 tarih ve 491 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunu yerine manâ ve kavramda bir değişiklik yapılmaksızın Türkçeleştirilmiş olan bu kanun konulmuştur.

Madde 105- Bu kanun yayım tarihinde yürürlüğe girer.

——————————————————————————–

NOT

Anayasa’da 5 kez değişiklik yapılmıştır:

1. 1222 sayılı ve 10/4/1928 günlü kanun (R.G. 14/4/1928-863; 3. T. Düstur, Cilt 9)

2. 1893 sayılı ve 10/12/1931 günlü kanun (R.G. 15/12/1931-1976; 3. T. Düstur, Cilt 13)

3. 2599 sayılı ve 5/12/1934 günlü kanun (R.G. 11/12/1934-2877; 3. T. Düstur, Cilt 16)

4. 3115 sayılı ve 5/2/1937 günlü kanun (R.G. 13/2/1937-3533; 3. T. Düstur, Cilt 18)

5. 3272 sayılı ve 29/11/1937 günlü kanun (R.G. 1/12/1937-3773; 3. T. Düstur, Cilt 19)

1924 Anayasası kategorisinde yayınlandı. Leave a Comment »